REÇEL

Kocama Sen Kedi Değilsin Dedim!

Her yere tüy döken, önüne konulan yemeği yiyen tabağını temizlemeyen, pislediği yeri olduğu gibi bırakan ve buna rağmen hala sevilen tek bir canlı var, o da kedi. Ama sen kedi değilsin Orhan*.

Konuk yazar: domestik feminist
Görsel: Giselle Dekel

Maddi durumu, işi, lüksü elveren herkesin evine çekildiği bugünlerde ev içi iş bölümü ve görünmeyen emek tartışmaları daha yoğun şekilde gündeme gelmeye başladı. Bir nevi evliliklerin, ilişkilerin test edildiği bu dönemde tabi ki her türden olay yaşanıyor evlerde. Bazılarını duyunca sinirden yerimizde duramıyoruz, bazılarına gülüyoruz, bazıları da gerçekten trajikomik. Benim anlatacağım da bu trajikomik grubundan bir tecrübe. 

Nisan ayının başında eşim yurtdışı görevinden döndü, 2 aydır birlikte evdeyiz. Bu süre içerisinde çeşitli duygu hallerinden geçtik. Alışık olmadığımız bir özel alan ihlali yaşandı mesela ikimiz için de. Bunun çözümünü kendimize ait birer oda oluşturmakta bulduk. Gündelik yaşantının devam etmesi için gereken asgari işlerde de ben alışveriş ve yemek kısmını üstlendim, eşim de bulaşık ve çöpün çıkarılmasına kısmen dahil oldu. Yani tabi ki yine her seferinde bulaşık yıkanacak, çöp çıkarılacak diye ben söyledim fakat bunları itiraz etmeden yapıyordu. 

Amaaa yaklaşık bir ayın sonunda çok şiddetli bel ve sırt ağrılarından dolayı bulaşık makinasına tabak bile koyamaz hale geldi! Sürekli yatar pozisyonda olmak böyle tutulmalara sebep olabiliyor tabi… Bir de normalde 2 hafta süpürmesem temiz kalan ev 3 günde kıldan görünmez hale gelmeye başladı. Her yerde minik minik kıvrık kıllar. Banyoda, mutfakta hatta mutfak tezgahının üstünde… Kendi odasının ne halde olduğunu bilmiyorum çünkü sinirim daha da bozulmasın diye hiç girmiyorum. Bunda odasında sigara içiyor olmasının da rolü var tabi. Üstüne tuvalet temizliği krizi de eklenince bir gün artık dayanamadım dedim ki: Her yere tüy döken, önüne konulan yemeği yiyen tabağını temizlemeyen, pislediği yeri olduğu gibi bırakan ve buna rağmen hala sevilen tek bir canlı var, o da kedi. Ama sen kedi değilsin Orhan*. Kedi gibi sempatik değilsin ve inanmazsın ama kedide olmayıp sende olan bir şey var, bir baş parmak ve ayakta durabilme kabiliyeti! O yüzden lütfen, lütfen(!) arkanı ben toplamayayım. 

Peki sonra ne oldu dersiniz… O gün trip atarak temizliğe yardım etti, aradan bir hafta geçti, ev yine aynı durumda ve ben tekrar kedi olmadığını kendisine hatırlatsam mı diye düşünüyorum. 

*Eşimin adı Orhan değil ama o da bir “Orhan”
diğer Orhanlar için: bknz ve bknz


Konuk Yazar

6 yorum

Yorum için bir cevap yazın İptal Et

  • Yazımı göndermemle yayınlanması arasında geçen bir ayda kedilere çok büyük haksızlık ettiğimi fark ettim. Kedi severken hissedilen huzur ve rahatlama ile kocayla yaşanan gerilimler ve psikolojik savaş ortamı kıyaslanacak gibi değil. Kediniz durup dururken gelip size huzursuzluk yaratacak, sizi üzüp yaralayacak şeyler söylemez.

  • Bence hatırlatmayın, güzel güzel rica etmeye devam edin. Kimi insanlar bu tür şeyleri farkedemezler. Kendimden biliyorum. İlla ki her seferinde görmesini sağlamak, hatırlatmak gerekir. İşin içine kadın-erkek farklılıkları da giriyor. Sizi rahatsız eden şeyleri o belki de görmüyor bile. Kedi benzetmesi güzel olmuş. Ama biri karşımda imalı imalı edebiyat yapsa ben de trip atardım. Zaten yapacak olan adamı kendinizden soğutmak anlamsız. Net olun, lafı dolandırmayın, güzelce isteyin, teşekkür edin ve yaptığı işi övün. Sizin için sıkıcı olabilir ama bazı insanlara bu şekilde yaklaşmak gerekiyor. Kendisinin düşünmesini beklemeyin. Sizin gördüğünüzü göremez.

    • Bıktım usandım sürekli kendi pisliğini temizlediği için övgü beklenmesinden
      Ben de sürekli şiir okusun istiyorum evlenmeden önce yaptığı gibi ama 4senedir 1kez yapmadı

      • Ama övmezseniz sizden soğur. Sonra gözü dışarıda kalır ama değil mi? Hatta en iyisi mi hiç istemeyin, belki “bu kadın ne çok şey istiyor benden” deyip sizden eksponansiyel olarak soğuyabilir. Arım balım peteğim modunda siz temizliğe devam edin. Cici kız olun.

        • Kimi insanlara bu şekilde yaklaşmak gerekiyor. Övgü ve onaylama sözcükleri duyduğunuzda mı daha çok güdülenirsiniz yoksa tatminsizlik sözleri duyduğunuzda mı? Ben bir kadınım ve birçok kadının kocasından bir şey isteyip sonra da işini beğenmediği için başına kaktıklarını gördüm. Ben olayın dışında olduğum halde bile bunlara tanıklık ederken içim acıyordu. Övgü derken çocuğu över gibi bir şeyi kastetmiyorum elbette. Yaptığı işi ve çabasını beğenin. Eleştirecekseniz de önce olumlu bir şey söyleyin. Genel kural bu. Ben ev işleriyle büyümedim, o nedenle ben de evdeki kimi ihtiyaçları göremeyen biri olarak yazdım ilk yorumumu. Birçok erkeğin durumu da bu. Göremiyorlar, görseler nasıl yapılacağını bilmedikleri için bulaşmıyorlar. Ufak tefek şeyleri de umursamıyorlar zaten. Ev işiyle büyümemiş insandan ev işi isterken (yani birine yeni bir alışkanlık kazandırırken) tattlı dil, teşekkür, beğeni sözleri vb. önem kazanır.

  • anasinin o kadar sene ogretmedigi seyi bi kaç ayda ogretemezsiniz ki.. ama inanin seneler geçtikçe daha da ehlilesir. empty nest zamanlarına yatırım olarak dusunun, o zaman acisini cikarirsiniz :)