REÇEL

Ramazan’dan Kalma Bir Hikâye: Adamlar Aç mı Kaldı?

Hoş geldin, beş gittin faslından sonra herkesi yerli yerine, yani adamları masaya oturttuk. Bundan sonrasında beklediğimiz ezanın okunması ve orucun açılmasıdır. İki kere iki dört. Adamların yemini suyunu verip bir köşede orucumuzu açmayı hayal ettiğimiz sırada bir yerlerden bir sürü uğuldama yükseldi

Yazar: Seda Akçay
Görsel: Bu görsel DALL·E 2 yardımıyla oluşturulmuştur.

Bugün iftara misafirlerimiz vardı. Bilen bilir; ev sahibinin birinci vazifesi gelen misafirlere hizmet etmek, yedirmek, içirmek ve en nihayetinde güzel güzel ağırlayıp uğurlamaktır. Hoş geldin, beş gittin faslından sonra herkesi yerli yerine, yani adamları masaya oturttuk. Bundan sonrasında beklediğimiz ezanın okunması ve orucun açılmasıdır. İki kere iki dört. Adamların yemini suyunu verip bir köşede orucumuzu açmayı hayal ettiğimiz sırada bir yerlerden bir sürü uğuldama yükseldi: 

Misafir 1: O çorbayı kime koydun?
Misafir 2: Bizimki iftarda az yemek yiyor. Çorbayı çok koyma ona. “Karnım şişiyor sonra bir şey yiyemiyorum.” diyor.
Misafir 1: Bizimki de çorba içmez. Sen onun tabağını kaldır.
Misafir 3: İlk sigara içecek soğumasın çorbası.
Misafir 2: Ooo bu çok olmuş. Birazını boşaltın bu pilavın yemez sonra.
Misafir 1: Onun önüne niye ekmek koydunuz?
Misafir 2: Sürahinin birini yakın koyun bir bardak daha alır.
Misafir 3: Çay demlediniz mi? Biliyorsunuz ilk çay içiyor…Çayı demlediyseniz biriniz getirin de beklemesin şimdi.
Misafir 1: Pilavın birazını boşalttın mı bakayım ben.
Misafir 3: Şekersiz içiyor kaldırabilirsiniz şekeri.
Misafir 1: Çok çorba koymuşsun yine…Valla çok yedi şimdi sahura kadar dolanacak evde.
Misafir 3: Çay var mıydı çay? 

 ***

Anne: Yok estağfurullah ne zahmeti, aşkolsun. Adamlarınız nasıl yiyorsa söyleyin kızlar hemen hazırlasın. 

***

Kız 1: Yok yok adamları bekletmeyelim, tabaklarını verelim bir an önce. Siz oturun, adamlarınız nasıl yemek yiyorsa listesini verin bana. İçeriye siparişleri yollayalım. Maksimum iki dakika içinde servise çıkar. 

***

Anne:  İlahi sende! şaka yapıyorum tabi. Ay yok olur mu öyle şey, ne yaptık sanki? Yapıyor kızlar işte. İftar sofralarının tadı böyle çıkıyor. Kalabalıkla. Allah aşkına siz bir orucunuzu açın.

***

Kız 1: Adamlara yemek verelim biz öyle otururuz. Bir şey olmaz ne olacak? Biz hazırlıyoruz işte. Siz yemeye devam edin. Su içtik mutfakta biz. Annem listeyi verdi bize.
Kız 2: Lafı mı olur biz yapıyoruz. Geliyoruz şu çayı verelim. Adamlar bir doysun da. Onlar doymadan hiçbirimizin karnı doymuyor inanın. Sizinki bir tabak daha pilav istedi normal mi bu? Veriyorum o zaman. Yok yok ne zahmeti. Sizden ikinci bir emir gelmeden hareket etmek istemedik. Tamam tamam. Ben konuşmaya henüz çıkmadı sandım sizinki o yüzden.
Kız 1: Evet, az önce duydum bir şeyler söylüyordu. Tam anlamadım ne dediğini ama yetişkin birisi konuşuyor gibiydi. Adamların keyfi yerinde. Diğerleri de çay istedi. Evet siyaset konuşuyorlar. Tatlıları verelim hemen. Şerbetli tatlı yaptık adamlar yer mi? Maalesef sütlü tatlı yapmadık. Ama siz yemez diyorsanız gidip alalım bir yerlerden. 

***

Kız 2: Haklısınız şerbetli ağır olur şimdi adamlar otururken zorlanırlar. Fazladan sağa sola dönmek gerekir hiç lüzumu yokken. Düşünemedik. Ne olacak iki dakikada gider alırız bir şeyler.
Kız 1: He gidelim mi? Çay suyu koyalım tekrar adamların pili bitti. Ay pardon çayı bitti. Kusura bakmayın gülesim geldi. Meyve götüreceğiz birazdan adamlara. Hayır babaanne çay içmek istemiyorlar artık, bir dur. Sen nereden çıktın şimdi allasın? Çay isteseler biz koyarız babaanne. Kaç kız var şurada. İsteseler duyarız zaten. Kalkıyormuşsunuz.


***

Anne: Ne güzel oldu görüşmüş olduk. Ramazan da olmasa kimsenin kimseyi göreceği yok. Evet evet. İnşallah geliriz. Estağfurullah ne zahmeti siz kusura bakmayın asıl iyi hizmet edemedik. Kızlar yaptılar bir şeyler işte.  

***

Anne: Olur olur. Hadi görüşürüz o zaman. Olur görüşürüz. Allaha Emanet olun. Yine gelin bak. İlla Ramazanı beklemeyin. Hadi. Tamam görüşürüz. Gördünüz mü bak ne güzel oldu işte. Herkes birbirini görmüş oldu. Yedik içtik sohbet ettik. Hadi hadi görüşürüz.

***

Kız 1: Çayı da demli verdik adama açık mı içiyordu acaba? Keşke sorsaydık. Eşi de bir şey demedi ki. O zaman çay konusunda bir kriteri yok adamın. Eve gittiğinde kadına patlamasa şimdi. İlahi kadın o kadar liste verdin kocanın çayı nasıl içtiğini söylemeyi mi unuttun? Neyse seneye söyle onu mutlaka bak. Sonra sıkıntı çıkmasın aman. Son sünneti mi kılıyordum vitri mi acaba? Orucumu açmış mıydım ben? En iyisi ben bir daha son sünneti kılayım sonra deliririm ay mutfağı toplarım… Ne zahmeti olur mu öyle şey…

2 yorum

  • Herkesin bildiği ama yine de yazayım. Anne-çocuk iftarı bu. Çocuklu anneler iftarı ya da. Sadece anneler ve çocukların katıldığı bir iftar. Asla aile değil. O yüzden bu kargaşa!

  • Allah affetsin hep içerlerim. Benim fıtrat ayarlarımda Anadolu irfanı eksikliği sebebiyle bir uyumsuzluk olduğu için oldum olası “erkek doyurma koşuşturması” ve aralıksız yiyecek içecek hazırlama/taşıma eylemini sevmedim. Hatta nefret ettim desem, ayıp olacak. Aman, biz bizeyiz şurada, olsun. Neyi sevilir Allah aşkına? Durmaksızın yemek içecek çay su meyve taşı getir götür mutfağı temizle topla ve ağzına arada bir lokma tep ki açlıktan halsiz düşmeyesin. Çok ulvi bir kadınlık misyonu, gerçekten…
    İçerlediğim konuya gelince, Yarabbi derim, bu senin cennet tasvirin. Bunu erkekler bu dünyada yaşıyor. Eh hizmet ettim diye cehenneme gitsinler de istemiyorum elbette. Ama cennete gidince bu saltanat devam edecek ya, aynı cennete gideceğiz ya, ona biraz içerliyorum. Senin rızanla eli kolu sağlam adamlara durmadan hizmetçilik etmek arasında bir ilgi de kuramadığım için yaptığım amel de hem sokranarak, hem ihlassız oluyor. Bilmem ecir verir misin ama tek tesellim bu, belki bu rızasız uyumuma yine de biraz sevap verirsin…