İnsanın teslim aldığı koli kutusu ile beyninin büyüklüğü arasında korelasyon varmış!
İnsanın teslim aldığı koli kutusu ile beyninin büyüklüğü arasında korelasyon varmış!
O gün ölmedim evet. Tek farkım oydu sanırım. Toplumun sandığı gibi hayır demiyor değiliz. O ‘‘HAYIR’’ sözcüğünün hayır olmadığına inanan çok insan var.
kendi bireysel tarihlerimiz, kadınlar olarak her birimizin biricik yaşamları özgecan’dan münevver’e, ayşenur’dan ikbal’e çözmesi mümkün olmayan düğümlerle bağlı.
Akıllı da olsa deli de olsa, cahil de olsa eğitimli de olsa, erkeklerin kadınları kendileriyle eşit, eşdeğer, aynı insani vasıflara sahip görmediği bir dünyada, kadınlar her zaman harcanabilir olur.
Zekanın beynin büyüklüğüyle değil kıvrımlarıyla orantılı olduğunu söyleseydiniz ;)
hakaret davası açın. ne güzel, şahidiniz de var. arkadaşınızdan rica edin, sizin için önemli olduğunu söyleyin.
Ekmek kelimesinin halkımızda büyülü bir etkisi var.
Bir keresinde mektebimin kütübhanesinin giriş katında, güvenlik kabininin iki-üç adım ötesinde birinin sigara içdiğini gördüm. Fotoğrafını çekdim, bir kağıd alıb anında şikayet dilekçesini yazdım. Söylenmelerimi duyan güvenlikci gelib dedi: “Arkadaşlara bazen ben izin veriyorum burada sigara içmelerine. Şimdi sen o dilekçeyi verirsen ona bir şey olmaz, ben ekmeğimden olurum.” Dekanlığa dilekçeyi verdikden sonra da beni odasına çağıran dekan yardımcısı “Dilekçeni geri al, adamı ekmeğinden etmeyelim durduk yere.” dedi. Farklı kurumlara farklı konularda verdiğim şikayetnamelerin hepsinde de benzer cevablar geldi.
Tabağındaki yemekleri bitirme alışkanlığı olmayan arkadaşlarım tarafından ekmek kırıklarını yemek yerine kuşlara atmamın israf olduğu ve günaha girdiğim konusunda defalarca uyarılmışımdır.
Dolandırıcı, yankesici, gasbcı vs. mesleklerde olanların savunma çıkışları da hep aynıdır: “Ekmeğimin peşindeyim.”
Konuyu dağıtabilecek yorum yaptım, kusura bakmayın. Hepinizin bileğine sağlık.