REÇEL

Kimin Özgür İradesi?

Bu resmin beni sinirlendirmesinin nedeni, o resimdeki kızlardan biri olma ihtimalim. Evet, ben de orta sonda başımı örtmüştüm.

Yazar: Rumeysa

irade başörtü

Bir süredir internette gördüğüm hiçbir şeye sinirlenmiyorum, en azından kendimi tutuyorum, sakinleştiriyorum. Ama şu görseli ilk gördüğüm andan beri beynimi yiyip bitiriyor sanki, kulaklarımdan ateş çıkıyor. Neresinden tutsam, neresinden başlasam?

Yukarıdan aşağıda başlayayım: Okul Şanlıurfa’da, Hilvan’da. Önce bu fotoğrafın “Doğu”da çekildiğine emin oluyoruz ve bu çerçevedeki insanların ne kadar da acınası durumda olması gerektiğine içten içe ikna ediliyoruz (Bu fotoğrafı paylaşan ve böyle düşünmediğini bildiğim arkadaşlarım da, evet buna alet oldunuz!). Sonra aşağıya doğru indikçe bir grup sakallı bıyıklı “korkutucu”, “karnını kaşıyan adamlar” görüyoruz. Sakallarıyla sanki içlerindeki “vahşet” ortaya çıkıyor ve yanlarındaki küçük kızların “iradeleri” olmakla itham ediliyorlar. Sonrasında da ortadaki minik kızlar… Dünya tatlısı ve sadece başlarındaki örtü sayesinde hiçbir özgürlüklerine sahip çıkamayacaklarına emin olduğumuz kızlar.

Bu resmin beni sinirlendirmesinin tek nedeni oryantalist olması falan değil. O resimdeki kızlardan biri olma ihtimalim. Evet, ben de orta sonda başımı örtmüştüm. O ortalardaki kızlar gibi fotoğraflarım var yani. Ve kendimi savunmak için bunu senelerce söylemiş olsam da “Babam herhangi bir baskıda bulunmadı, hatta senelerce beni ne kadar sıkıntıya sokacağını söyleyerek beni uyardı hatta bir nebze vazgeçirmeye çalıştı”. Babam beni vazgeçirmeye çalışmamış da olabilirdi. Hatta ergenlik çağıma girmiş ve bu yüzden baş örtmenin benim için farz olduğunu bana bildirmiş de olabilirdi ve ben de ikna olur ya da olmaz başımı örtebilirdim. Ama sanki başka başka ailelerde insanlar kendi kıyafetlerinden birçok konuya kadar kararlarını farklı şekillerde veriyor! Tütü giyip bale yapan kız örnekleri vermeyeceğim, yanlış anlaşılmasın. Ama bir çocuk, 18 yaşından önce annesi babası yanında olmadan resmi belge imzalayamayan bir insan, zaten ailesinden ayrı bir şekilde neye karar veriyor? Ya da çevresinden? Ya da daha da ileri götüreyim, 25 yaşında ben şu an ne kadar kendi özgür irademle, etrafımdakilerden etkilenmeyerek karar verebiliyorum? Etraftaki onlarca kural, baskı varken tek dert o küçük kızların başındaki başörtüsü müdür?

Liseye giderken 4 sene boyunca her gün okula girerken başımı açtığım esnada şiddet gördüm, evet şiddet. Okuduğum okulda, ki Kemalizmin kalelerinden biri olmasıyla övünür, içeride başım açık olmasına rağmen başıma gelmeyen kalmadı. O başörtüsü sizin sandığınızın aksine somut bir şey değil yani. Çok çektik, mağduruz edebiyatına da çok kılım doğrusunu söylemek gerekirse ama bana o senelerimde çektiğim sıkıntıları kim geri ödeyecek? Bu yasağın kalkması sadece benim o küçük yaşta çektiklerimin daha azını çekecek nesillere neden olacak. Belki onlar da bu yüzden daha “özgürce” seçecekler ne yapmak istediklerini.

Herkesin hayatının benim gibi olmadığını biliyorum. Ailesinin zoruyla başlarını örten, sevmediği adamlarla evlendirilen,… onlarca kadın var biliyorum. Ama şunu da biliyorum. Okula giden, okuyan kız çocuklarından kimseye zarar gelmez.

rumeysa |REÇEL

6 yorum

Zeytin için bir cevap yazın İptal Et

  • Annem gibi başörtülü değilim.Annemin bedenini yıkarken,annemin yanına girebilmek için üç kadın yüzüme tıslayarak söylediğinden örtmem gerektiğini,o ağlamanın arasında(hatırladığım ağzımdan,burnumdan,gözlerimden yaşlar gelirken)ürkerek,verilen başörtüsünü başıma almıştım.Bir kanadın kırılmış zaten,o anki,o tıslamayı,zorlamayı,yüzüme tiksinti ile bakmalarını hiç unutmadım.O üzüntüyle bile bir grup insan, başka bir insanı nasıl hiçe sayar,nasıl insan olmaktan soğutur fark ettim.Bir daha da örtmem diye düşünürüm hep.Annemin mevlüt okurken kızım başını ört demesinden başkaydı kadınlarınki,annemin sözüne bile canım sıkılırdı benim.
    O kızgın teyzeler(tıpkı diğer tarafta da olan kızların başörtüsüne saldıran)kafama saldırınca cenaze kalabalığının içinde,sonraları ne olursa olsun başkasının başına,giyimine-kuşamına karışmanın zalimce olduğunu fark ettim.Hiçbir zaman biri söylüyorsa eğer başını örtmemeye o andan sonra yeminli biri olarak ,başörtülü (yaşı kaç olursa olsun)kız kardeşlerimin yanında olmam gerektiğini düşünüyorum.
    Resimdeki yazıya doğruyu söylemek gerekse karnıma ağrı girdi gülmekten.Bazıları için çok göreceli olsa da doğruluk payı da yok değil.Bir öğretmen olarak sınıfımda kız çocuklarımın başını örtmüş ya da örtmemiş olmasının hiç farkı yok.Azimli,denemekten korkmayan,cesur ve çok gülümseyen bir çocuk olsun ,gerisinin bir önemi yok.Asıl ürküten hem örtülü hem örtüsüz kız çocuğunun çok cinsiyetçi bir bakışla ,korkuyla büyütülüyor olması.Zaten erkekler aşırı bir ego pompalaması ile sınıfta cirit atıyorlar.Kızların kolu kanadı kırılıveriyor her anlamda.Yeni ölçütüm örtsün ya da örtmesin ama cesur olsun,korkmasın.Hakkını arasın.İyi kalpli olsun
    Okulda örterek gelen kız çocuğuna daha farklı gözle bakıyorum bu yüzden.İnandığını yapmayı öğreniyor bu yaşta.Ömrü boyunca da farklılığını ortaya koyma gücünü gerçekleştirir umarım diye de yürekten söylüyorum.Kanadı kırılırsa yanındayım.Çünkü farklılığını tıslayarak yok etmeye çalışmak çok zalim ve acıtıcıymış gerçekten.Başörtülü kadınların yanında olmam kaybeden takımı tutmak gibi bir şey değil bu.İleride belki beni boğabilir diye korkmuyor değilim(zorla açtırma nasıl korkutuyorsa ,zorla örtünme de çok korkutuyor,içimde bu korku var benim,bu yüzden başını örten insanların korkusunu anlayabiliyorum) ama buna rağmen yanında olmam gerektiğini düşünüyorum.

  • Bunu trollemek için filan değil çok büyük samimiyetle soruyorum: en ön sıradaki kızların ergenlik çağında filan olmaması önemsiz bi ayrıntı mı sizce?

    • Bu mesele sürekli bir “zorunluluk” üzerinden okunduğu için yaşıyoruz pek çok tartışmayı aslında. Halbuki insanların örtünmesi için illa aile zorlamasının olması gerekmeyeceği gibi, biyolojik zorunluluğun da oluşmuş olması gerekmiyor. Ergenlik çağından önce örtünmeyi kendisi seçenlerin sayısı hiç de az değil.

  • Evet, ne yazık ki, 25 yaşında bile özgür kararlar alamıyoruz, ancak 10-12 yaşındaki bir çocuğun özgür karar alamama durumu ile 25 yaşındaki bir kadının karar alamama durumunu nasıl bir gösterebiliriz? Lise yıllarımda Kore’den gelen iki arkadaşla konuşurken dinlerinin ne olduğunu neye inandıklarını sordum ve verdikleri cevap durup bu bahsettiğim konuyu bir kere daha düşünmemi sağladı. Biz henüz inancımızı seçmedik, ailemiz bize dinleri tanıtıyor ve biz de şimdilik bunları araştırıyoruz ve nihayetinde bize yakın olanı inancımız olarak benimseyeceğiz dediler. Demem o ki 10-12 yaş grubu din gibi çok yoğun duygular ve bir çocuğun kaldırması için çok ağır fikriyatı barındırmıyor mu? İnsanın ömründe onca sene varken niçin hayatın ilk yıllarında bu kadar ağır bir durumu çocuklara yaşatıyoruz?