REÇEL

Eski Kocamı Afiyetle Yedim!

Bizim toplumumuzda eski karısı tarafından tabakta yenen erkekler koluna taktıklarında alımlı, bilgili, modern gözüksün diye okumuş tercih ettikleri kadının evlenince çalışmasını istemezler ama boşanınca birden harika işler bulup hayatını idame ettirmesini beklerler!

Konuk Yazar: Hannibal Lecter

Bir süredir nafaka tartışmalarını takip ediyorum… Hayır adliye koridorlarında değil, sosyal medyada. Özellikle Twitter’da. Futbol maçlarında tezahürat yarıştırmak gibi bel altı her tür sözün meşru olduğu bir düzlemde en sevdiğim imge, tabakta boyut olarak küçülmüş eski kocayı elinde çatal ve bıçakla hazır bir şekilde yemek için bekleyen eski karı —Ben olsam Hannibal Lecter’ı seçerdim. En azından o beynini kendi yemez, kocasının kendi beynini yedirirdi romantik bir akşam yemeğinde ona… Neden mi? Boşanmak için evlenen kadınlar yüzünden erkekler bu hâlde çünkü de ondan. Nafaka ücretleri öyle yüksek öyle yüksek öyle yüksek ki zavallı erkekler bu borcu ödeyemedikleri için böbreklerini satıyorlar. Neden mi? Çünkü belli bir süre ödemeyince mahkeme talep ediyor, ödemezse hapis. Bir de ikinci eş görselleri var: “Eski eşi benim, çocuğumun nafakasından çalıyor” diye bu görsellere eklenen… Nafaka yüzünden ekonomik krizde evlenemiyorlarmış, kocası nafakasını verdiği için zengin olup Instagram’da paylaşmaya değer bir beldeye tatile gidemiyor olsalar gerek… Onlar da bu yemek imgesini çoğaltıp duruyorlar. Merak edenler azıcık sörf yapsın, şimdilik bu imgeleri geçelim… 

O veya bu sebeple boşandığı karısına/kocasına nafaka vermek istememek –haklı gerekçesi varsa– herkesin hakkı… Ve evet erkekler de  nafaka alabiliyor gençler, sakin olun. O haklı gerekçeler zaten adliye koridorlarında o veya bu şekilde çözülüyor. Ama özellikle bizim Müslüman mahallenin (!) içinde çözüldükçe dolanıyor. Böyle yazılar yazmak adetim değildir —burada daha önce yazdığım yazıları takip edenler bilir, güle güle konuşuruz, güle güle yazarız, belki yazının bitiminde yine gülersiniz belli mi olur? Şimdilik bunu da geçelim. —

Bi’l ihtisâr, in brief ya da kısacası:

  • Ailenin dağılmasından kadının suçlanmasından bıktık! 
  • Sorumluluk almak istemeyen erkeklerin kadınları hedef göstermesinden bıktık, usandık!
  • Hele hele kariyer için boşandılar… daha fazla para yetmediği için boşandılar… okudular bunlar bir alem oldular… okudukça bunlar evde kocalarıyla yarışa girdiler… aile huzuru kalmadı söylemlerinden de bıktık, vallahi, billahi usandık! 
  • Erkeklerin asli görevlerinin konuşulmadığı Cuma hutbelerinde kadınların görevlerini dinlemekten vallahi, billahi, tallahi usandık!
  • Özgür olmak için boşanmıyoruz! Hatta bu topraklarda birçok kadın tam tersine özgür olmak için evleniyor —Belki de oranlara buradan bakmalı biraz da. Kadınların bazıları neden evlendiklerini bilmedikleri için evlilik içinde keşfedince boşanıyorlardır. Ve belki de önlerine Cennet gibi sunulan evlilik paketinin içi defolu çıktığından ve bunun tek suçlusu yine kendileri gözüktüğünden boşanıyorlar! Kim bilir?
  • Nafaka almak için de boşanmıyoruz! 
  • Aklıselim kimse bu toplumda üç kuruşluk nafaka için “dul” damgası yemek uğruna boşanmaz —Ama o tabaktaki adamı yiyen kadın boşanıyor-
  • Piyon olup, şer odaklarının örgütlediği kocaman bir toplum projesini gerçekleştirmek için de boşanmıyoruz! 
  • Biz boşanınca aile de dağılmıyor! Aksine dağılmış aileleri toplamak için boşanıyoruz! 
  • Biz boşanınca olan çocuğa olmuyor! Aksine evdeki şiddet ortamından soyutlamak ve şiddetin normalleşmemesi için boşanıyoruz —Hani belki evlenir ileride o çocuk da karısına el kaldırmaz, ne bileyim hani erkektir elinin kiridir demez, hani bir şey yapacakken bedeli olduğunu düşünür filan neme lazım!
  • Ya da ne bileyim aile kurumu altında bilinçdışı öğrendiği davranış bozuklukları olmaz! Ya da ya da ne bileyim bir kadın affetmeme hakkı olduğunu da öğrenir [Sen Anlat Karadeniz ya da İstanbullu Gelin reçeteleri dışında!]. Böyle bir şeyi affetmenin asıl fıtrat dışı olduğunu öğrenir! Ya da ya da ve hatta ya da ne bileyim gerçekten değer görmeyi öğrenir, babasının yaptığı değersizleştirmeleri aile kurumu içinde normalleştirmediğinden gider de normal bir evlilik yapar misal!
  • Biz boşanınca boşanmadan önce verilmesi gereken “mehir”i al(a)mıyoruz! Ki onu da “muaccel” ve “müeccel” diye ayrılmışken biz ikisini de al(a)mıyoruz! Gelin kapışalım, çoğu evlilikte mehri aile belirliyor. Çoğu evlilik akdinde hâlâ pazarlık usulü mehir konuşuluyor. Ve mehir sözleşmesinden sonra karı–koca “Ucuza kapattın,” “Ucuza gittin” ya da “Fazla fazla söyle zaten vermeyeceksin, karın da zaten sana helal eder, biz de vermedik!” laflarına gark oluyor! Ve inanmazsınız ama çoğu kadın bir kısmını helal da ediyor —Tabakta kocasını yiyenler hariç, onu geçelim, artık gülebilirsiniz burada evet—.
  • Boşanma normalleşince toplum dağılıp bozulmuyor! Sen üçüncü evliliğini yapmış ve hayattayken başka kimseyle evlenmemiş bir anneyle evli Peygamber’in ümmetisin! Koca koca “hikâyemizi” kurduğumuz yeri tekrar bir gözden geçirelim isterseniz!
  • Eza gören bir kadın boşandığında melekler gökten inip kadına lanet de etmiyor! 
  • Ve evet yine “bizim” kaynaklarımızda bir kadın kocasını artık istemediği hatta gönlü başka bir adama kaydığı için Peygamber’in huzurunda, O’nun rızasıyla “rahatlıkla”  boşanabiliyor! 
  • Boşanma da haktır, mehir de haktır, “Çocuk kimin yatağında doğduysa onundur” ve evet çocuğun bakımı babanındır! 

Ama bizim toplumumuzda eski karısı tarafından tabakta yenen erkekler, nafaka ödememek için mahkeme sırasında kendini işsiz gösterir, taşınmazlarını bir yolunu bulur taşır, Kadına “Tamam yeter ki boşanalım” dedirtecek kadar mobbing uygular ki kadına “Al, hiçbir şeyini istemiyorum, üstüne avukat parasını da öderim” dedirtir!

Baba Aylık 400–500 TL olarak ödediği nafakayla 15 günde bir gördüğü çocuğuna babalık yaptığını zanneder. Okul masraflarına katılmaz ama anneye verdiği nafakayı da masraflarına ekler. Anneye mehir ödemez, hele hele mal paylaşımı yaptılarsa hem nafakasını hem mehrini buna sayar, yine ödemez!

Bizim toplumumuzda eski karısı tarafından tabakta yenen erkekler kimsenin öğrenmesini istemedikleri bir kusurları olduklarında ya da başka bir kadına aşık olduklarında nafakalarını bol bol verirler, ancak kadın gideceği vakit verecekleri paranın nereye gideceği fikriyle kurtlandıklarından nafaka vermek istemezler!

Bizim toplumumuzda eski karısı tarafından tabakta yenen erkekler boşadıkları ama nafaka ödemedikleri eşlerinin hayatına hâlâ evliymiş gibi karışırlar. Nafaka veriyorlarsa müdahil olma hakkı elde ederler! Vermiyorlarsa da çocuğa verdikleri paranın takibini sonuna kadar yaparlar! Hiç cevap alamıyorlarsa çeker vururlar!

Bizim toplumumuzda eski karısı tarafından tabakta yenen erkekler koluna taktıklarında alımlı, bilgili, modern gözüksün diye okumuş tercih ettikleri kadının evlenince çalışmasını istemezler ama boşanınca birden harika işler bulup hayatını idame ettirmesini beklerler! Size bir sır vereyim mi? Bizim toplumumuzda dünyanın tüm altınlarını verseniz eski kocasını tabakta yiyen kadınların gözünden akan bir damla yaşın bile hakkını ahirette ödeyemezsiniz! Tabii inanıyorsanız…

Konuk Yazar

8 yorum

Petrucci için bir cevap yazın İptal Et

  • Anlatılanları hiç yaşamadan aynıyla yaşamışcasına hislerini paylaştığım bir yazı okudum yine. Birisi yazmıştı daha evvel, Reçel yazılarını okudukça ha bunları bizimkiler yazıyor diye nasıl gururlanıyorum diye. Aynıyla iştirak etmek istedim bu yazıya. Yazdıklarınızla, gördüklerinizle, tespit ettiklerinizle, karşı çıktıklarınızla, karşı çıkanlara sahip çıktıklarınızla, sahip çıktıklarınızın ağrılarını paylaştıklarınızla gurur duyuyorum. Var olun

  • “Size bir sır vereyim mi? Bizim toplumumuzda dünyanın tüm altınlarını verseniz eski kocasını tabakta yiyen kadınların gözünden akan bir damla yaşın bile hakkını ahirette ödeyemezsiniz! Tabii inanıyorsanız”

    o kadar güzel bitirmişsiniz ki yüreğinizi elinize dilinize zihninize sağlık.toplumumuza bir erkek evliyken başka bir kadına aşık olunca evdeki nikahlı karısı suçlanıp ‘kadın olup evine bağlasaydın’ deniliyor keza aynı şeyi bir bayan yapsa evliyken başkasına gönlü düşse herkez tahmin eder ki neler neler yaşanır denilir.toplum olarak devamlı bütün yükün kadına yüklenerek erkeklerin her konuda haklı ve hatta ‘mağdur’ gösterilmesi, sürekli kadınlarla ilgili konular hakkında hiç bir adalet gözetilmeksizin kadınların suçlanması ve konuşulması..
    çok güzel dile getirmişssiniz mehir olayı da ayrı bir olay zaten…

  • Sanırım yazdiklariniz da samimi değilsiniz önemli olan bir siteye daha çamurumu bırakayım demişsin.
    Sırf kadın diye haklı olmak değil önemli olan insan olmak ve adalet çerçevesinde buluşmak.
    Anlaşamayıp boşanıyorsunuz neden eşit kusurda kadın nafaka alabiliyor. Madem boşanmak istiyorsan in erkeğin sırtından. 35 yaşındasın iki üniversite mezunusun iş bulamıyor güya. Başkasının iş begenmezligi yüzünden ben tatilde bile çalışmak zorunda kalıyorum.
    Bu mu fakirliği düşme ihtimali.
    Az düşünün insanca düşünün öyle yazın.

    • Ancak tam anlamıyla velayetipaylaşıyorsanız, çocuklar için katlanılan maddi, manevi ve zaman maliyetini % 50 oranında paylaşıyorsanız kadına nafaka vermeyebilir siniz ki bu koşullarda bir velayet ve nafaka anlaşmasını görmüş değilim. Aksi her durumda kadına da nafaka ödemek ZORUNDASINIZ. Siz çoluk çocuktan özgürleşip yeni maceralara açılırken kadının maruz kaldığı yıpranma payına sayın ki ne kadar öderseniz ödeyin karşılamaz. Ayrıca kadın çalışsa bile, sizin hafta bir, iki haftada bir zaman ayırdığınız çocukların her türlü ihtiyacı ile tam zamanlı ilgilenmek durumunda kaldığı için çoğu zaman % 100 değil maksimum % 70 performansla çalışabiliyor, bu da hem gelirde hem kariyer ilerlemesi anlamında cidd kayıplara yol açıyor. Bu kaybı da hesaba katın bir zahmet. O ödediğiniz nafaka hangi bir kaybı telafi edebilir acaba? Siz de bunları bir düşünün de zaten sağlaymadığınız adaleti sorgulama cüretinde bulunmayın.

    • Yazdıklarınız ilk bakışta ne kadar hakkaniyetli! Ama o iş pratikte öyle değil, neden mi? Anlatayım! Bu söylediğinizin geçerli olması için boşanmış bir baba olarak çocuklara ayrılmadı gereken maddi, manevi ve zaman kaynaklarının % 50’sini siz babaların karşılaması ve ortak velayet paylaşıyor olmanız gerekir, evet evet ortak velayet dedim!!! Var mı böyle bir baba, ben görmedim.

      Yukarıda bahsettiğim koşulların aksi her durumda erkek, kadın için de nafaka ödemelidir! Siz çoluğu çocuğu geride bırakıp, haftada bir, iki haftada bir çocuklarla zaman geçirip, çöpsüz üzüm misali yeni maceralara yelken açarken, anne tam zamanlı olarak çocuğun maddi, manevi ve psikolojik ihtiyaçlarını tek başına karşılıyor. Hoş, evliyken de büyük ihtimalle böyleydi değil mi?! Hastalığıyla, okuluyla, sosyalleşmesiyle, psikolojisiyle baş etmeye çalışmanın yıpranma maliyetini bir hesaplayıverin, ödediğiniz nafaka bu yıpranma payını karşılamaz!!!

      Ve gelelim çalışma mevzuuna.. İki üniversite mezunu bile olsa çocuklu bir kadın, sizden farklı olarak %
      100 değil, tam zamanlı annelik de yaptığı içinen iyi ihtimalle % 70 performansla çalışabiliyor ve edindiği gelir ve terfi olanakları o nispette oluyor. Mesela işteyken okuldan aranıp ‘çocuğunuz ateşlendi gelin alın diye aranan’ bir baba ben görmedim! Varsa da % 5’i geçmez. Bu küçük görünen durum bile sizin erkek zihniyetinin hakim olduğu iş yerlerinde maaş artışı, terfi ve hatta işten çıkarma durumlarında kadının aleyhine kullanılıverir. Bu kayıpları da hesaba katıverin bir zahmet.

      Şimdi bütün bunların ışığında ödediğiniz nafaka adaletli mi siz bir daha düşünün de öyle yazın!!!

    • Yazdıklarınız ilk bakışta ne kadar hakkaniyetli! Ama o iş pratikte öyle değil, neden mi? Anlatayım! Bu söylediğinizin geçerli olması için boşanmış bir baba olarak çocuklara ayrılmadı gereken maddi, manevi ve zaman kaynaklarının % 50’sini siz babaların karşılaması ve ortak velayet paylaşıyor olmanız gerekir, evet evet ortak velayet dedim!!! Var mı böyle bir baba, ben görmedim.

      Yukarıda bahsettiğim koşulların aksi her durumda erkek, kadın için de nafaka ödemelidir! Siz çoluğu çocuğu geride bırakıp, haftada bir, iki haftada bir çocuklarla zaman geçirip, çöpsüz üzüm misali yeni maceralara yelken açarken, anne tam zamanlı olarak çocuğun maddi, manevi ve psikolojik ihtiyaçlarını tek başına karşılıyor. Hoş, evliyken de büyük ihtimalle böyleydi değil mi?! Hastalığıyla, okuluyla, sosyalleşmesiyle, psikolojisiyle baş etmeye çalışmanın yıpranma maliyetini bir hesaplayıverin, ödediğiniz nafaka bu yıpranma payını karşılamaz!!!

      Ve gelelim çalışma mevzuuna.. İki üniversite mezunu bile olsa çocuklu bir kadın, sizden farklı olarak % 100 değil, tam zamanlı annelik de yaptığı içinen iyi ihtimalle % 70 performansla çalışabiliyor ve edindiği gelir ve terfi olanakları o nispette oluyor. Mesela işteyken okuldan aranıp ‘çocuğunuz ateşlendi gelin alın diye aranan’ bir baba ben görmedim! Varsa da % 5’i geçmez. Bu küçük görünen durum bile sizin erkek zihniyetinin hakim olduğu iş yerlerinde maaş artışı, terfi ve hatta işten çıkarma durumlarında kadının aleyhine kullanılıverir. Bu kayıpları da hesaba katıverin bir zahmet.

      Şimdi bütün bunların ışığında ödediğiniz nafaka adaletli mi siz bir daha düşünün de öyle yazın!!!

  • 34 yasindayim, birçok şehirde değişik insan profilleri ile beraber yaşadım ve gerçekten bu tabakta yenen erkek kismina bende hic sahit olmadim. neden bilemiyorum, nerde bu nafakadan iligi sokulmus erkekler cok merak ediyorum. çevremde yakindan uzaktan tanıdığım yeterli sayıda bosanan kadin gordum. el doldurur bir nafaka alanini gormedim. Birisi dayak yiyerek bosandi ve rapor almadi, cocuga bile uc kurus nafaka ile ayrildi. Bir diğeri yillardir eve uğramayan kocasindan binbir mesakkatle bosandi, uste para bile vermis olabilir. Bir diğeri SSK veya devlet destekli bir işi olmayan ama iyi durumdaki esinden birkac yul tl nafaka ile bosandi. Bir diğeri ust duzey memur olan eşinden iki çocuğu için uygun bir nafaka ile bosandi fakat evliyken calisamazsin diyen esi tarafindan artik bir is bul da çocukların masraflarini boluselim şeklinde mobbinge uğruyor. Hatta dahada abartarak bu hafta cocuklar bende 2 gun fazla kaldi bunu nafakadan kesicem seklinde hesaplara maruz kaliyor.
    Gerçekten bilemiyorum bana mi hep bu ornekler rastliyor, nerede bu nafakadan beli bukulmus erkekler. Veyahut ortalamaya vurursak kac tane bu şekilde magdur olmus erkek var. yoksa yine mağdur erkek olunca sesleri arşı-alaya mi ulaşabiliyor.

  • O kadar gerçek ki ve gerçekler aslında o kadar basit ki. Kadın bir insan… İnsanın hakları belli. Ama bunu / bu kadar belli olan gerçeği binlerce satırla / örnekle anlatmaya çalışıyoruz. Kime?

    Yaşamadım ama içimde/ yüreğimde hissettim. Beynimin her kıvrımında hissettim. Her tüyümde hissettim. Bunlar gerçek /Hakikat…… birileri görmezden de gelse güneş balçıkla sıvanmaz.

    Adaletin yerini bulduğu günlere….