Şehir ve 29 Mayıs üniversitelerinin bu sene ortak olarak kullanmaya başladığı Ümraniye’deki kız yurdunda dün akşam, 2 ayrı taciz vakası yaşanmış. İki öğrenci, yurda yürürken bıçak zoru ile bir arabaya bindirilmeye çalışılmış. Arkadan başka bir araba geldiği için kaçabilmişler.
Aynı gün, 4 öğrenci de ayrıca tacize uğramış. Zaten bu ilk vaka da değilmiş. Yurt ıssız ve ışıksız bir bölgedeymiş ve 29 Mayıs Üniversitesi’nin düzenli servisleri olmadığından, öğrencilerin o yoldan yurda yürümeleri gerekiyormuş. Sözlü taciz vakaları da yurt açıldığından beri sürekli yaşanıyormuş.
Dün, olay üzerine, yöneticiler ile görüşülmüş fakat pek parlak geçmemiş. Üstelik, tacizden şikayet edenlerin alaya alındığı, protesto edenlerin tehdit edildiğine dair pek çok şey söyleniyor.
Tacizlere ve yönetimin tavrına karşı öğrencilerin bugün yapacakları eylemi de duyurup, sizleri öğrencilerin kendi sözlerine kulak vermeye davet ediyoruz:
11:45 – Şehir Üniversitesi Batı Kampüs önünden 29 Mayıs Üniversitesi’ne (İsam) yürüyüş
12:00 – İsam önünde sessiz protesto ve bildiri dağıtımı
adını vermek istemeyen bir arkadaşımızdan aynen aktarıyorum:
“İki aydır yaşanan taciz vakalarına dün yenilerinin eklenmesi üzerine bugün 29 Mayıs Üniversitesi‘nde çözüme yönelik hiçbir adım atılmaması nedeniyle oturma eylemi yaptık. İki aydır çalınmadık kapı bırakılmamasına rağmen ne hikmetse bir türlü çözülemeyen meseleler, birkaç dakika içerisinde muhataplarına ulaştı. Bugün fotoğrafını çektiğim “ortalığı sakinleştirmekten, can güvenliği isteyen öğrencilerin sorunlarına çözüm bulmaktan başka bir amacı olmayan” bu adamın yanındaki kadına “Bir kere muhatap buldular mı bunların istekleri bitmez, en iyisi müzakereden vazgeçip gitmek” dediğine şahit oldum. Tacize uğradıklarını duyurdukları için nankörlükle suçlanıp burslarının kesilmesiyle tehdit edilen arkadaşlarımızı unutup neredeyse bu insanların zavallılıklarına üzülecek hale geldik. Gözümüzün önünde bazı insanların hayatları, bazılarının keyfi uğruna harcanıyor. Sadece bilin istedim.”
bu cümleyi sarfeden adam 29 Mayıs Üniversitesi rektör yardımcısıdır.
29 Mayıs’ın yurt yöneticileri ile görüştüğümüzde konu mutlaka ” burası diyanet vakfının yurdu, bizim belli bir sorumluluğumuz var” noktasına geliyor ve Şehir Üniversitesi’nden biri olarak gördüğüm kadarıyla 29 mayıs üniversitesi yönetiminde genel bir kanı bu. Bu tarz bir açıklama kesinlikle kabul edilemez. Burada çok farklı çevrelerden gelen öğrencilerin barınıyor olması hasebiyle konuşmalarda dile getirilmemesi ve dahi güvenlik görevlilerinin de öğrencilerin yurda giriş çıkışlarında “bu saatte nereden geliyorsun” gibi sorgulama yapmamaları gerekiyor. Madem bu hassas bir konu onlar için, en azından benimsedikleri değerlere sadık kalıp tüm sıkıntılarımızın yanı sıra en önemli meselimiz haline gelen taciz olaylarına çözüm için çabalamaları gerekirken, her zaman olduğu gibi mağdur olan kadını suçlayan bir tavır takınıyorlar. Olay gecesi, 29 Mayıs Üniversitesi yetkilerinden bir kadının “sakin olun arkadaşlar, ben de tacize uğradım” demesi asla durumu normalleştirmez ve asla kabul edilemez.
“Diyanet Vakfı’nın yurdunda”, para odaklı bir işletme mantığının yanı sıra her alanda kalitesiz bir hizmet aldığımız da ortada. Bu nedenle bir şeylerin sadece misyon taşımakla değil, ortaya güzel ve kaliteli işler çıkarmakla mümkün olacağının anlaşılması için kesinlikle diyanet vakfının da bu eleştiriler içinde en az 29 mayıs üniversitesi kadar yer alması gerektiğini düşünüyorum.
En yakın zamanda bu meselenin çözülmesini ve taciz vakalarında kadını sorgulayan bir tavır görmek istemiyoruz.
[…] aslında çok aynı bir haberi Kasım 2014’te de yapmışız: Link […]
[…] kemiğe dayanması beklenecek. Bıçak kemiğe nasıl mı dayanır? Yurtta kalan iki öğrencinin bıçak zoru ile bir arabaya binmeye zorlanması ile. İşte bu noktada yukarıda bahsettiğim Allah’ın yardıma koşması meselesine geliyoruz, […]