Yazar: Huri
Birini kendinden çok sevmeye inanıyorum
Melek Aslanbenzer
Züğürt Ağa’yı biliriz; atı, avratı, silahı olan bir ağa işte. Atı soylu; cebinde gümüş sigara tabakası, çakmağı; elinde tesbihi…
Birini kendinden çok sevmeye inanıyorum
Melek Aslanbenzer
Yazar: Anonim Görsel: Emmanuel Orain Yazarken insan kendine bakar derler ya da ben böyle olduğunu düşünüyorum. Yıllarca yazdım, kendime baktım, kendimi iyi etmekle uğraştım ama görüyorum ki hep etrafından dolanmışım...
O gün ölmedim evet. Tek farkım oydu sanırım. Toplumun sandığı gibi hayır demiyor değiliz. O ‘‘HAYIR’’ sözcüğünün hayır olmadığına inanan çok insan var.
kendi bireysel tarihlerimiz, kadınlar olarak her birimizin biricik yaşamları özgecan’dan münevver’e, ayşenur’dan ikbal’e çözmesi mümkün olmayan düğümlerle bağlı.
ya görsele seçilen sahne çok güzel, çok tatlı, bakıp bakıp sırıtıyorum; sonra da hayatın gerçeklerine geri dönüyorum :((
gerçekler değil mi? Çünkü hayat bu resimdeki çok güzel, tatlı sahnede donup kalmıyor. Hep bir şeylerin kavgasını vermek zorunda kalıyoruz. İnancımızla, aşkımız, fikirlerimizle deneyimlerimiz karşı karşıya geliyor bazen, onlarla kavga ediyoruz, kendimizle kavga ediyoruz, insanlarla kavga ediyoruz. Ama yine de bir şeylere inanmaya devam ediyoruz. Dürüst olmak gerekirse hayatın gerçekleri noktasında ben Kiraz’a da, Züğürt Ağa’nın karısına da inanıyorum. (ekstra bir ayrıntı olarak,dikkat edersen Züğürt Ağa evdeki eşyaları satarken, karısının bilezikleri kolunda beşi bir yerdesi de boynundadır.) Hayatın gerçekliklerine dair hiç bir şey görmeden, deneyimlemeden yazmadım bu yazıyı. Ama bir yandan da yukarıda alıntı yaptığım şairin o sözüne de inanmak istiyorum, tüm gerçeklere rağmen. Selamlar. :)
özellikle köyde sesi çıkmayan köylülerin, şehre geldiğinde yaşadığı değişim de muhteşem anlatılmıştı.