Yazar: Huri
Birini kendinden çok sevmeye inanıyorum
Melek Aslanbenzer
Züğürt Ağa’yı biliriz; atı, avratı, silahı olan bir ağa işte. Atı soylu; cebinde gümüş sigara tabakası, çakmağı; elinde tesbihi…
Birini kendinden çok sevmeye inanıyorum
Melek Aslanbenzer
kendi bireysel tarihlerimiz, kadınlar olarak her birimizin biricik yaşamları özgecan’dan münevver’e, ayşenur’dan ikbal’e çözmesi mümkün olmayan düğümlerle bağlı.
Akıllı da olsa deli de olsa, cahil de olsa eğitimli de olsa, erkeklerin kadınları kendileriyle eşit, eşdeğer, aynı insani vasıflara sahip görmediği bir dünyada, kadınlar her zaman harcanabilir olur.
“Şapka takmamak için direnen, hatta ölen insanlardan baş örtüsü takmak için mücadele eden insanlardan geldiğimiz nokta” yazmış biri, bir başkası ise “İlke ve inkılaplara uygundur,” demiş —güldürdü, yalan yok.
ya görsele seçilen sahne çok güzel, çok tatlı, bakıp bakıp sırıtıyorum; sonra da hayatın gerçeklerine geri dönüyorum :((
gerçekler değil mi? Çünkü hayat bu resimdeki çok güzel, tatlı sahnede donup kalmıyor. Hep bir şeylerin kavgasını vermek zorunda kalıyoruz. İnancımızla, aşkımız, fikirlerimizle deneyimlerimiz karşı karşıya geliyor bazen, onlarla kavga ediyoruz, kendimizle kavga ediyoruz, insanlarla kavga ediyoruz. Ama yine de bir şeylere inanmaya devam ediyoruz. Dürüst olmak gerekirse hayatın gerçekleri noktasında ben Kiraz’a da, Züğürt Ağa’nın karısına da inanıyorum. (ekstra bir ayrıntı olarak,dikkat edersen Züğürt Ağa evdeki eşyaları satarken, karısının bilezikleri kolunda beşi bir yerdesi de boynundadır.) Hayatın gerçekliklerine dair hiç bir şey görmeden, deneyimlemeden yazmadım bu yazıyı. Ama bir yandan da yukarıda alıntı yaptığım şairin o sözüne de inanmak istiyorum, tüm gerçeklere rağmen. Selamlar. :)
özellikle köyde sesi çıkmayan köylülerin, şehre geldiğinde yaşadığı değişim de muhteşem anlatılmıştı.