REÇEL

Tacizin Adını Koymak

Yazılanları okuyunca başıma gelen şeyin bir taciz biçimi olduğunu, beni o yüzden bu kadar kötü hissettirdiğini o zaman fark ettim.

Konuk Yazar: Müstear İsim

***UYARI: Yakın zamanda doğum yapacak kişiler için hassas içerik barındırıyor olabilir.***

Galiba artık zamanı geldi. Oğlumu doğuralı dört yıldan fazla zaman oldu ama onca kişiye anlatmama, çokça gözyaşı dökmeme rağmen bir türlü doğum öncesinde maruz kaldığım tacizi boğazımda şu yumru olmadan düşünemiyorum bile. 

Hayatımda jinekoloğa ilk defa hamile kaldığımda gittim. Annem sağolsun ne regle ne cinselliğe dair bana en ufak bir şey anlatmadı. Buna rağmen etraftan duyduklarımla, arkadaşlarıma danıştıklarımla ve eşimin beni anlamaya dair sonsuz özverisiyle sağlıklı bir cinsel hayatım oldu. Ama mesele jinekoloğa gelince her randevu “Acaba bu sefer alttan muayene edecek mi?” diye günlerce süren stresli bir süreçte bekleniyordu tarafımdan. Doktorum dünya tatlısı bir kadın olmasına rağmen gerginliğim hiç azalmadı ve “doğum günü” geldi çattı.

Doğum konusunda çok aceleciydim, beklemekten yorulmuştum artık. Yapmak istediğim şeyleri yapamadığım ve son bir hafta da hamilelikten kaynaklı bir kaşıntı yaşadığım için doğum artık bitsin gitsin, diyordum. Doktorumun anlaşmalı olduğu hastanede doğum yapacaktım zaten, eve de 10 dakika uzaklıktaydı. Önceden gidip hastaneye bakmadım bile. “Milyarlarca kadın binlerce yıldır çocuk doğuruyor ben mi özelim, niye abartayım?” diye düşünerek doktorumun anlaşmalı olduğu özel hastaneye doğuma gittim. Devlet hastanesine gitmememin tek nedeni de erkek jinekoloğa denk gelme ihtimalimdi. Ben bu kadınla bu kadar geriliyorsam bir erkekle ne yaparım diye kafayı yiyordum.

Doğum 11 Nisan’da gece yarısı başladı. Sancı sıklığımı saydım, dakikada bir gelmeye başlayınca hastaneye gitme vakti geldi. Hastaneye gittiğimizde doktorumu aradılar ve meğer tam benden önce zorlu bir doğum yaptırmış, eve dinlenmeye gitmiş. “Ben gelene kadar seninle ilgilenirler, zaten açılmanın tamamlanması birkaç saat sürer” diye ondan bir haber geldi. Mesele de tam burada başladı. Yaşlıca bir ebe, kulakları tam duymuyor. Bana, “İçeri geç” dedi, gitti. İçerisi neresi dedim, peşinden koşarak gittim, cevap yok. “Bunları giy” deyip ameliyat önlüğünü elime tutuşturdu ama ben “Buradan bu kıyafetle nasıl çıkacağım” diye gerilip etrafıma bakıyorum. “Hala giyinmedin mi?” diye beni tekrar tersledi. Ben usul usul giyindim. “Oraya yat!” dedi. “Nereye, nasıl?” derken beni ite ite oturttu, bacaklarımı kaldırdı, daha ben ne olduğunu anlamadan parmaklarını vajinama soktu, içerde canımı acıta acıta bir şeyler yaptı, “Daha 4 santim” gibi bir şey dedi, sonrası kabus. Çünkü benim tüm bu muayeneden sonra sancılarım azaldı, açılmam yavaşladı. Sancım arttıkça doktoru aratmaya çalışıyorum, ebe “Doktor gelemez ben muayene edicem” diyor, ben “Yok, yok dayanırım” diyorum. Bu şekilde o korkunç kadın bir muayene daha yaptı bana. O süre zarfında, çok iyi hatırlıyorum, eşim sırtımı sıvazlayıp beni sakinleştirmeye çalışıyordu, ben ona yumruk atmışım “Bana dokunma!” diye. Kimsenin en ufak dokunuşunu istemez hale gelmişim. Doğum da haliyle çok zorlu bir doğum oldu. Çocuk kanala girmedi vs. ve oğlumun doğduğu gün hayatımın en korkunç günü olarak hafızamda yer etti.

Ben bu doğum hikayesinin bir taciz hikayesi olduğunu ise yaklaşık doğumdan bir sene kadar sonra, Amerika’da gerçekleşen “Doğum tacizine, tecavüzüne son!” eylemlerini görünce fark ettim. Yazılanları okuyunca başıma gelen şeyin bir taciz biçimi olduğunu, beni o yüzden bu kadar kötü hissettirdiğini o zaman fark ettim. Daha acısı ise, sonrasında daha önce doğum yapmış farklı sosyo-ekonomik ve kültürel gruplardan kadınlardan bu tecrübenin ne kadar yaygın bir şey olduğunu öğrendim. Kadınların devlet hastanelerinin toplu doğumhanelerinde sancıdan bağırmasın diye hemşire ve doktorlardan dayak yediğini, doktorların fiziksel ve sözlü tacizine maruz kaldığını… “Biz mi dedik sana herifin altına yat diye, ne bağırıyorsun” diye azarlanan kadınların yaşadıklarını kendi dilinden dinledim. 

Sırtımda çok büyük bir yük var. O kadını şikayet etmemiş olmanın yükü. Bildiğim bir hikayeyi anlatmamanın yükü. Ama artık yapabilecek bir şeyim varsa eğer, belki de yapmanın doğru yeri ve vakti gelmiştir, kim bilir…

Konuk Yazar

5 yorum

  • Yakin zamanda kardesim dogum yapti. Normalde hamileligin her asamasinda kontrollu ve sakin durmaya cabalayan, baskalarina yuk olmamak icin kendi sanci sikligini kendi tutan biri. Ki normalde asla oyle degildir ama hamileliginde bu sekildeydi. Dogum icin sabaha karsi 4 sularinda hastaneye gitti annem ve esi ile beraber. Acilma henuz 5 cm civarinda. Kardesim dogumun tamemen zamani gelince herhangi bir kesilme dikis olmayacak sekilde olmasini istiyor. Ama apar topar doguma aliyorlar. Rizasi haricinde vajinasi kesiliyor ve 7 dikis atiliyor. O surecte ayni zamanda her sancisi geldiginde kendini tutamayip bagirinca hasta bakicilarin hakaretlerine maruz kaliyor. Susturmak icin sanci ceken kadina daha cok bagiriyor etrafindakiler. Abartma, ilk defa doguran sen degilsin gibi kucumsemeler vs vs. Dogumdan ciktiktan sonra o mulayim, en zorlu zamanda sakinligini kendisi saglamis kardesim hasta bakicilarla muhatap olmayin, para isterlerse vermeyin deyip sikayet etmeye gitti ama muhatap bulamadi. Dogumhanenin bir ici bir disi var galiba. İceride yegenime dogru durust bakmayan, kardesime bagiran hemsireler bakicilar disarida bize dunyanin en guzel annesi ve bebegini gormus gibi davraniyorlar. Ben dogurmadim ama kadinlar olarak duyduklarimdan sonra dogum sureci icin ayrica aktivizm yurutulmesi gerektigini dusunuyorum.

  • Travmatik anılar değişebilir. 1 yıl sonra gördüğünüz eylem ile evet banada bu derece bir taciz yapıldı diye anılarınızı değiştirmiş olabilirsiniz. Böyle şeyler mümkün insanın anıları 1 yıl sonra %50 değişir. Özellikle dıştan müdahale olduğunda anılar o yönde değişir.

    Ebeyi geçtim üniversite mezunu doktor da tersleyebilir, diş için gidersin tersler, şikayet edersin bişi olmaz, terslemek meslekten atılmayı gerektirmiyor, belki uyarırlar. 4 yıldır unutamanız garip ama, günlük hayatta her gün olan şeyler.

  • Doğum kadar doğal bir olayın travma haline gelmesi ne yazık. Ben de sezeryandan çok sıkıntı çektiğim için ikinci doğumumu normal yapma kararı aldım . Tabi doktor seçenekleriniz azalıyor bu durumda . Son aylardaki ilk alttan muayenede o acıyla doktorun elini tutunca,doktor hemen beni uyardı, Doktora ve doğum zamanı ebelere müdahale etmeyecek ,onlar ne derse yapacaktım. Ben sezeryana göre doğum sonrası çok rahat ettiğim için mutlu bir lohusa idim. Ama doğum anındaki ebelerin yaptıkları gerçekten taciz ve eziyet. Bu konuda alacak çok yolumuz var.

  • Bu yazıyı nasıl daha önce gormedim? Okuyunca içim sızladı. Annem, bundan 50 yıl önce, henüz bir lise ögrencisiyken hastanede doğum yapan bir yakınına refakat etmek zorunda kalmış. O kadar kötü şeylere şahit olmuş ki yemin etmiş hastanede doğum yapmayacağına. Beni doğururken babam çok yalvarmış hastaneye gitmek için. Ama annem “ölürüm, o hakaretleri işitmem.” demiş. Neyse ki 3 çocuğunu da evde ve sorunsuz bir şekilde doğurmuş. Benim doğumlarımda bile gardını almış bir şekilde bekledi hep. Ama neyse ki Rabbim, annemin dualarıyla beni hep iyilerle karşılaştırdı. Sizin de bu travmayı biran önce atlatmanız duasıyla.