REÇEL

Sarılalım Sıkı Sıkı

İslamofobiye, karşı eylem yapan Avrupalı ve Amerikalı Müslüman gençlerin vidyolarını internette görmüşsünüzdür.

Konuk Yazar: Tinky Winky

Gözleri bağlı bir Müslüman genç caddede kolları açık bir şekilde bekliyor, önündeki kartonda ise “Ben Müslüman’ım. Bana sarılacak kadar güveniyor musunuz?” yazıyor. İslamofobiye karşı eylem yapan Avrupalı ve Amerikalı Müslüman gençlerin bu vidyolarını internette muhakkak görmüşsünüzdür.

Eylemler birbirine ilham verdi, farklı yerlerde benzerleri yapıldı. Dünya Müslümanları tarafından da övgüyle ve hatta gözyaşlarıyla karşılandı. Eylemin bir tür kutlu cihad olarak algılandığını dahi söylemek mümkün. Aşağıdaki versiyonu izlerseniz ne demek istediğimi daha iyi anlayacaksınız.

https://www.youtube.com/watch?v=1Rb53aAPRBc

İslamofobiağlıyordu

Burada bir durup şunu sormak gerekiyor: Yahu n’oluyoruz? Niye bir Allah’ın kulu da çıkıp bu genç erkeklerin, kadın erkek fark etmeksizin bedenlerini sarılınmak için teslim edişlerine, üstelik bir de bu önemsemeyişi ve teslimiyeti arttırırcasına gözlerini bantlayışlarına hayret etmiyor, tepki göstermiyor?

Diyebilirsiniz ki, Avrupa’da, Amerika’daki nefret cinayetlerinden, “terör” korkusundan, minare referandumundan, burka yasağından, Müslümanları ülkelerine göndermek için sponsor arayan partiden falan hiç mi haberin yok? Elbette bunlar küçümsenecek şeyler değil ve bu konuda her türlü direniş saygıyı hak eder. Fakat o zaman ben de derim ki, ya eylemi gerçekleştiren genç bir Müslüman erkek değil de genç bir Müslüman kadın olsaydı, üstelik bir de tesettürlü olsaydı? İslamofobi gibi ciddi bir sorun varken Müslüman bir genç kızın gözlerini bağlayıp sarılma eylemi yapmış olmasını falan tartışmazdık (!) değil mi?

Yiğidi öldürelim ama hakkını yemeyelim. Böyle bir eylem gerçekleşse yine İslam dünyasının gözyaşlarının sel olup akacağından emin olabilirdik. Muhtemelen biraz farkla. “Başörtüsü mücadelesi bunun için mi verildi :'(” gibi…

Başörtüsünün daima bu tür bir manipülatif kullanım alanının olması bir yana, kabul etmek gerekir ki başörtüsü Müslüman kalmanın bir aracı oldu. Bir seküler nasıl giyiniyorsa tıpkısının aynısı giyinen ve görünen, kartonun üzerine yazmadıkça Müslüman olduklarını hiç kimsenin anlayamayacağı Müslüman erkekler ise görünmezdi. Müslüman kadınların aksine partiye, bara davet edilen, alkol teklif edilen, el uzatılan, sarılıp öpülen erkekler, çoğunlukla bu görünmezliğin sefasını sürdüler.

Gündelik hayatlarında “İslami olan”a dair bir tartıları olmayan, “Müslüman olmama”nın konforuyla yaşayan, sosyal yaşantılarında Müslümanlıklarına dair hiçbir hatırlatma ile karşılaşmayan bu erkekler; İslamofobi onlara aslında kim olduklarını hatırlattığında Müslüman olmuş oluyorlar. Erkekler etnik bir kimliğe sahip olur gibi “Müslüman” olduklarında ise haram, mahrem, mahremiyet gibi kavramlara artık sadece etimoloji bakmaya başlıyor.

Mahremiyete dair taleplerin gitgide daha gülünç bulunduğu, el sıkışmayı reddetmenin büyük cesaret gerektirdiği, “Free Hugs” tişörtleriyle önüne gelene sarılan sevgi pıtırcıklarından, tanımadığın birini öpme deneylerine dört bir yanımızın kuşatıldığı şu dünyada elbette ki mesele Müslüman erkeklerin görünmezliğinden ibaret değil. Zaten Müslümanlığın bir soybağına dönüşmesi de erkeklere has değil. Fakat burada bariz bir ikiyüzlülük olduğunu görmezden gelemeyiz.

Vidyoların bir versiyonunda şöyle çarpıcı bir sahne var: Gözleri bağlı Müslüman erkeğin yanına iki Müslüman genç kız yaklaşıyor. Kızlardan biri şöyle diyor: “Sana sarılamam, çünkü ben Müslümanım.” İnsan içinden “Öyleyse hanginiz Müslümansınız?” demeden edemiyor.

cantgiveahug

İslam’ın ne tek bir yorumu var ne de ben en doğruyu bildiğimi iddia edecek kadar deliyim. Sarılmaya, öpüşmeye, tokalaşmaya dair farklı görüşler pek ala mevcut olabilir. Fakat burada “Bana sarıl çünkü ben Müslümanım” ile “Sana sarılamam çünkü ben Müslümanım” arasındaki uçurum mezhep ya da yorum farklılığından falan kaynaklanmıyor. Ortada kadınların İslamı ile erkeklerin İslamını böyle taban tabana zıt düşüren bir yorum farkı mevcutken, hangisinin İslam olduğuna karar vermemiz gerekiyor.

Ya da soruyu şöyle somutlaştırayım: Hayat benim yolumu ileride İslamofobisi bol bir memlekete düşürürse, kentin meydanında gözlerimi bantlayıp kollarımı açarak gelen geçenden bana sarılmasını isteyeyim mi istemeyeyim mi? İstersem, benim vidyomun da arkasına duygusal bir Arapça ilahi koyup gururla paylaşır mısınız, paylaşmaz mısınız?

Konuk Yazar

33 yorum

  • Hayat senin yolunu ileride İslamofobisi bol bir memlekete düşürürse, kentin meydanında gözlerini bantlayıp kollarını açarak gelen geçenden sana sarılmasını isteme! İstersen, senin vidyonun da arkasına duygusal bir Arapça ilahi koyup gururla paylaşmayız. Seni yerden yere vurur böyle müslümanlık mı olur!! İyice ar damarı çatlamış bu kadınların. Kendi kendilerine din uyduruyorlar filan deriz. Aslında küfür ederiz daha çok çünkü sen kadınsın sana günah ona değil!

  • Yazıyla ilgili üç eleştirim var:
    1- “Ortada kadınların İslamı ile erkeklerin İslamını böyle taban tabana zıt düşüren bir yorum farkı mevcutken, hangisinin İslam olduğuna karar vermemiz gerekiyor.”
    İki farklı pratiğin kadın ve erkeğe ait olduğunu tespit etmek önemli, lakin hangisinin İslam olduğuna karar vermemiz gerektiğini söylemek bence sorunlu. Bunun yerine “bu fark, müslümanlığımızı nasıl bir cinsiyet rejimi içinde yaşamamız beklendiğini, kadınlar ve erkekler olarak islamı nasıl üzerimize farklı giydiğimizi gösteriyor” gibi birşey daha yerinde olurdu bana göre. Zira her ikisi de islam olabilir. Bir de biz kim olarak hangisinin islam olduğuna karar vericez? Hangi aktörler, nerede yaşayan, İslamı hayatına nasıl geçiren müslümanlar olarak? Reçel’in zaten böyle coğrafyasız, tarihsiz, toplumsuz, tek beden tek yürek bir İslam’a itirazı yok mu?

    2- Bu yazı bu olayı bağlamından ve aktörlerinden biraz koparmış gibi. Yani Amerika’da göçmen ve azınlık durumunda yaşayan müslümanların sarılma eylemi yapmasıyla, Türkiye’deki İslamcı erkeklerin muhtemel bir sarılma eyleminde kadınları linç etmeleri arasındaki bağlantı biraz kopuk. Amerikan liberalizmini ve onun da ötesinde çok öznel bir eylemi Türkiye bağlamında bu şekilde tartışmak iyi fikir mi, emin değilim.

    3- Son olarak, bu da yazı kadar provokatif bir laf olabilir ama, sanırım Müslüman erkeklerin en son uğraşacağım halleri birilerine sarılmaları olur. Arkasından gelip bana ahlakçılık yapmıyorlarsa, benim için sorun yok. Tabii yazı bu tür bir ahlakçılığı da eleştiriyor, o konuda hakkını veriyorum. Genel olarak Türkiye Müslümanlarının bedenle, temasla işleri biraz zor ve çetrefilli. Bir cinsiyet rejimi de içeren, ancak bunu aşan yönleri var.

    • Öncelikle yorum için teşekkürler.

      1. Tek yürek bir İslam falan değil tutarlılık talep ediyorum. Yazıda da söylüyorum, İslam’ın farklı yorumlarının vs. zaten mevcut. Sonuçta gerçek dünyada hak olan İslam’a yakınlaşma arzusundaki İslamlar var. Bu İslamlardan herhangi birini benisiyor olabiliriz ve benimsediğimiz İslam sarılma mevzusunda bir ya da diğer uygulamayı savunuyor olabilir fakat ikisini aynı anda savunuyor olamaz.

      İkiyüzlülük burada başlıyor zaten. Vidyodaki erkeğe mezhebinden dolayı sarılmak helal de yine aynı vidyodaki kadına mezhebinden dolayı sarılmak haram falan değil. Bilgisayarı başında erkeğin vidyosunu izleyip duygulanan insanlar, tesettürlü bir kadın bu vidyoyu çekmiş olsaydı öfkelenmek için mezhep değiştirmeyeceklerdi. Öyleyse aynı İslami yorum içinde bu farklılık nasıl oluşabiliyor diye soruyorum. Bence buradan “Tek din, tek mezhep” demişim gibi bir yorum çıkarmak biraz abartılı.

      2. Böyle bir eylem Türkiye’de zaten olmaz, o tarz bir İslamofobi mevcut değil. Ama Türkiye de dahil dünyanın her yerinde bu eylem ses getirdi. Yazının içindeki vidyoyu (ya da bir benzerini) Milat gazetesi falan paylaştı. Yani Türkiye’de buna bir tepki verildi, dolayısıyla Türkiye bağlamında tartışmak abes mi emin değilim. Fakat tabi, daha dar bir yerden tartışmak olduğunu söyleyebiliriz.

      3.Son söylediğin konusunda farklı düşünüyoruz. Buna bu kadar demekle yetineyim bence.

  • Şunu anlamış değilim. Burada sarılma eylemi şehvetle alakalı değilken, sana sarılmam günah demek nasıl bir sapık ruhluluktur? Sizin hiç mi vicdanınız yok? Bir dostunuzun acısı olduğunda diyelim de sarılmak geldi içinizden ki bu insani bir eylemdir, “yok sana sarılamam, ben müslümanım” mı diyorsunuz? Nasıl bir müslümanlık bu? Sahiden korkuyorum böyle müslüman tiplerden…
    Her şeyi seks objesi sanan sapık ruhlu tiplerden.

    • “İnsanın masumca eğlendiği içkiyi içmesinde ne günah olabilir?”, “Anlaşılmayacağı belliyse yalan söylemekte ne günah olabilir?”, “Birbirini seven iki insanın birlikte olmasında ne günah olabilir?” falan diye sonsuza kadar uzatılabilir bu sorular. Ben Allah olmadığım için sınırları ben koymuyorum. Siz de Allah değilsinizdir sanıyorum. Benim bahsettiğim Allah’ın koyduğu bir sınır varsa, bunu doğru anlamak ve bunun her iki cins için de geçerli olduğunu bilmek. Allah’ın da İslam’ı size beğendirmek gibi bir derdi olduğunu sanmıyorum.

    • e günah? müslümanlığın bir kitabı var ve kitapta öyle yazarken “ay benim kalbim temiz” diyip aksini yaparsan karşılığı var. o zaman haşa kuralı koyan mı sapık oluyor bu dediğinize göre?

    • Hepimizin arkadaşlarımızla kendimizce duygularımızı paylaşma yollarımız var Engin Yusufyan. Sarılmak duyguları ifade etmenin tek ve evrensel biçimi değildir. Siz inanmıyor olabilirsiniz ama şu anda milyonlarca insanın inancına ve hayat tarzımıza “sapıkça” demiş oldunuz.

  • feyzanin yorumlarina kismen katilsam da, özellikle ikinci eleştiri icin bi sey söylemek istedim. Bence burada mesele amerikada yapilan eylemi türkiyeye baglaminda kiyaslamak ya da elestirmekten cok, amerikadaki bu eylemin turkiyedeki savunuculari ve alkislayanlarinin sorgulanmasi. ortada kiz cocuklarinin eline koluna her türlü karışan facebook amcalarinin begendigi ilahilerle bezeli bir video var. yazarin dusuncesinin temelini bilemem ama benim anladığım bu

      • Bu konudaki eleştiriyle ilgili sıkıntım yok, bu açıdan yazıya haksızlık edemem. Ama yazı sarılma eylemini mi, sarılma eylemini paylaşan erkeklerin tutarsızlığını mı, kadınlara ve erkeklere farklı işleyen ahlaki normları mı eleştiriyor, orası biraz bulanık demek istedim. O geçişler çok hızlı olmuş.

        • Evet, yazıda o dağınıklık var gerçekten. Yazının odağı bu olmasa da ben sarılma meselesinin sorunlu olduğunu düşünüyorum.

          Fakat burada asıl vurgu hangi İslami yorumu benimsemiş olursak olalım, nasıl olabiliyorsa aynı yorum sınırları dahilinde İslam’ı ve ondan kaynaklı hassasiyetleri kadınlara ve erkeklere farklı işletmemiz. Sarılma meselesini kadınlar için sorunlu bulabilenlerin erkekler için bunun sorun olabileceğini aklına bile getirmemesi vs.

  • Yazı biraz tartışmaya açık. Bilvesile bir anekdot paylaşayım. Yeni örtünmüş bir arkadaşımla janti bir dondurmacıya gitmiştik. Ben sakallı filanım, yakasız gömlek bile giyiyorum. Ben Tiramisulu dondurma görünce atladım hemen, arkadaşım da sipariş etti aynısından. Fakat satıcı bana değil ona “Hamımefendi yalnız ondan alkol var” ikazını yapma ihtiyacını hissetti. Tam da bu noktada tesettür neyi açar, neyi kapatır, neyden koruru tekrar düşünmek mümkün. Bir de Müslüman toplumun İslamcılıktan sağcılığa gerilemesi, muhafazakarlığın riyakar ahlakına teslim olması Müslüman erkeklerin de toplumsal cinsiyet sınırlarında yaşadığı karşılaşmaları görmezden gelmemizin bahanesi olmamalı. Ben dahil pek çok Müslüman erkek 2000’lerin sonunda dahi kadınlarla el sıkışmak, sarılmak, öpüşmek konusunda ciddi gerilimler yaşamaktaydı. Alperen kardeşim buna dair pek çok ilginç tanıklık aktarabiliri. Dolayısıyla Amerika ile Türkiye’nin ortalama fıkıh anlayışlarımı mukayese etmek bence hakkaniyetten yoksun. Müslüman kadınların da müslim-gayrimüslim karşı cinslerle temasta bulunmak konusunda o kadar cömert olduğunu zannetmiyorum. Dolayısıyla Amerikalı Müslümanların islamofobiyi diğer ötekilik bimleriyle aynı düzleme indirerek yaptıkları bu aptalca testin erkek faillerinin maruz kaldığı müsamahayı burdan tartışmak bence manasız.

  • Eleştirilerinize sonuna kadar katılıyorum. Ayrıca söz konusu olan sadece Türkiye Müslümanlarında mevcut olan bir çifte standart değil sanki. Bütün çelişkilerinden kurtulmuş, olgun bir Müslüman toplum hiçbir yerde yok bence. Ek olarak, Avrupa ve Amerika’daki azınlık Müslümanların “bu batı toplumu çok islamofobik oysa ki biz ne kadar insancılız” modundaki bütün müslümanları temsil etme iddialarını da sorunlu buluyorum. İstediklerini yapmakta özgürler ancak biz Müslümanlar aslında böyleyiz demeye ne hadleri var ne de kabiliyetleri. Azınlık olarak Batı’dan bekledikleri hoşgörüyü, göç edip geldikleri yerlerde gayrimüslimlere karşı gösterildiğini kim söyleyebilir? https://www.youtube.com/watch?v=tvEwHvsFW6I şu videoda sorulan sorunun İslam ülkelerinde Hristiyanlar için sorulması durumunda ne cevaplar geleceğini merak ediyorum mesela. Böyle videolar hazırlayıp-izleyip duygulanmak ve mağduriyet hissiyatına gömülmek yerine, kendilerini sorgulamaya itecek şeyler üretmeliler.

  • sözkonusu eylemi duygu taşması içinde izleyenlerle o eylemi müslüman bir kızın yapması durumunda kuduracak kişilerin çoğunlukla aynı kişiler olmayacağına dikkat çekmek isterim. ikincilerin, eylemci müslüman erkeğe bir kadın sarıldıkça kudurmasalar da çok rahatsız olduklarını düşünüyorum.

  • yazidaki Musluman erkeklerle Musluman kadinlarin islami gorunurlugunun tartisilmasi acisindan ilginc bir yazi ancak bende feyza gibi yurtdisinda muslumanlarin azinlik oldugu yerlerde yapilan bu aktiviteyi, turkiye sartlarinda irdelemenin garip oldugunu dusunuyorum. kaldi ki bu video nun kadin ve erkegin bir arada oldugu ve kadinin sadece kadinlari, erkegin sadece erkekleri kucakladigi video versiyonlari da var.

    sanirim turkiye’de muslumanlarin kendilerine ve diger insanlari bakis acisi ile, yurtdisinda yasayan muslumanlarin bakis acisi cok farkli. yurtdisinda yasayan muslumanlar genel olarak daha acik dusunceli, farkliliklara daha toleransli ve daha az ofkeliler. mesela kucaklayan insani, “teslimiyeti artiracak sekilde gozlerini baglamis” “islam nefretinden, burka yasagindan haberin yok mu” seklinde elestiriyor. islamin daha hosgorulu, daha guleryuzlu tarafini yasamak isteyenlere “ama onlar da bizden nefret ediyor, bu kadar rahat olma” tarzinda bir uyari gibi olmus. halbuki tam da bizim bu kizginligimiz, bu ofkemiz, karsi tarafa bu kadar uzak bakmamiz, insanlarin islama daha antipati ile bakmasina sebep oluyor.

    benim gozlemim, yurtdisindaki muslumanlar, turkiye muslumanlarina gore cok cok daha acik goruslu, kendiyle barisik ve yeniliklere aciklar.. muhtemelen daha farkli ortamlari tanimis olmalari nedeniyle..

  • bu videoyu daha ilk izleyişimde göz bağlamayı, karşı tarafa duyulan güvenin bir işareti olarak okumuştum. ben sana güveniyorum; sen de bana güveniyorsan gel, sarıl. göz bağlamanın “teslimiyet” olarak yorumlanmasını garipsedim.

  • Iki parantez acabiliriz. Ilki bu eylemi musluman olmayan fakat islamifobiye karsi destek vermek isteyen gencler de yapiyor. Ikincisi bazi musluman eylemciler kalin mont,goz bandi ve eldiven giyerek,sarildiklari kisileri bilmediklerini one surerek-katiliriz veya katilmayiz- kendince bir mesrutiyet belirtiyorlar.

    Konuya gelirsek, evet musluman erkegin bunu yapmasi gayri tabii, ama basortulunun bunu yapmasi iki kere gayri tabii. Hakim kiyafetiyle sokakta limon satmak gibi, perhiz- lahana iliskisi.

    • Sizin sokakta hakim kıyafetini sadece kadın hakimlerin giymesi gerekiyor anlaşılan.
      Hakimin limon satmaso sorunsa her şekilde sorun değil mi? Hakim, kıyafetini çıkarınca hakim olmuyor mu?

      • Hakimin limon satmasi degil, hakim kiyafetiyle bunu yapmasi abes. Hakim ister kadin ister erkek olsun, onlugunu giyer limoncu jargonuyla istedigi gibi davranir, diplomali bir limoncu olmasi kimseyi dusundurmez. Ama ciddiyet ve vakar ifadesi olan cubbesiyle bu isi yaparsa ki bu konumuzda basortusune tekabul eder,komik ve tepki cekici olur.

        • Örneklere boğulmak yerine konuya dönersek, Müslüman erkekler Müslümanlıklarına dair her türlü sembolden (hakim kıyafetinden) soyunup, seküler bir kılığa (limoncu önlüğü) büründüklerinde, bunun göze daha makul geldiğini, dolayısıyla iyi ki kılık değiştirdiklerini söyleyecek halimiz yok. Örtülü br kadının açılma kararı almasını bile 9 ölçüsünde depreme yol açtığı bir ortamda erkeklerin kılık değiştirebilme özgürlüğü haksız bir konfor. Bu konfor dini hassasiyetlere aykırı değilse adalet adına kadınların da buna sahip olabilmesi gerekir. Yok aykırı ise herkes için eşit derece aykırıdır. O zaman Müslüman erkeklerin hakim mi limoncu mu olduklarına karar vermeleri gerekiyor. Bunu söylüyorum.

          • Hassasiyetlerin erkeklerce daha kolay ihlal edilir ve hosgorulur bulunmasi toplumun bu meseledeki gorece umursamaz ve ikiyuzlu yaklasimi adaletli degil demekte haklisiniz., diyelimki esitlik talebiniz kabul gordu, artik basortulu kizlarin erkek arkadaslarinin omzunda dinledikleri konser, sarkicilari opup aglamalari artik haber degeri tasimiyacak kadar toplumda umursamazliga donustu ki zaten o yoldayiz. Pekiyi basortlu kizin yiyecegi tatlida aslinda icki oldugu hatirlatilma geregi duyulmadiginda, kuzenleri onunla tokalasip opmeye tesebbus etmekte bir beis gormediginde bu basortulu kiz aslinda neyi elde etmis olacak, ne kazanacak yada neyi kaybetmis olacak? Kilif degistirme konforu olan erkek tatli diye yedigi icki, istemeden maruz kaldigi tokalasma opusme taleplerine karsin neyi kazanmis oluyor? Din elalemin hosgormesine yada deprem cikarmasina gore yasanilan bisey degil ki. Din Allah icindir. Basortusu ayetinde Allah, bunu kadinlara merhametli oldugu icin emrettiginj buyuruyor.incinmesinler, (Izzetli)bilinsinler diye emrettim buyuruyor. Bu durumda biz erkeklerden daha avantajliyiz.

            • nice strawman maryams. zaten tinky winky de kızlar konserlerde sevgilileriyle aşna fişna olsun, rahat rahat zina yapsınlar demek istemişti bu yazıda. evet bravo.

            • Gerçekten yazıda bahsettiğim türün canlı bir karikatürüsünüz şuan Meryem hanım :) Dediğiniz şeylere kendiniz hiç mi hayret etmiyorsunuz? “Başörtülü kızların erkek arkadaşlarının omzunda dinledikleri konserin haber değeri taşımaması” derken durumu o kadar iyi ortaya koymuşsunuz ki. Orada bir de omzuna baş yaslanılan Müslüman erkek arkadaş var, öyle değil mi? Fakat onun zaten haber değeri yok, size göre olmamalı da. (Müslüman erkekler Müslüman kadınlardan daha az Müslüman herhalde). Hem “din elalemin hoş görmesi için yaşanılan bir şey değil” diyorsunuz, hem “haber değeri” olduğu için Müslüman kızın Müslüman erkeğe göre daha edepli olması gerektiğini savunuyorsunuz? Bu ne tür bir çelişkidir? Allah katında haber değerinin değeri var mı? Müslüman bir kadın ile Müslüman bir erkek aynı derecede Müslümansa, yapıp ettikleri aynı derecede doğru ya da yanlış olur. Aksi, Allah’ın adaletiyle alay etmek olur.

              • Yorumumu iyi niyetle okursan yazilanlari yanlis anlamazsin kardesim, ilkcimlemde erkeklere olan toleransi desteklemedigimi belirttim. Omuzlarda basortusune kizlar ve yine onlarin belki dindar erkek arkadaslari da haber degeri tasimadi. Cunku basortusu tum semavi dinlerde yillarca iffetin sembolu olmus, buna tezat her hareket yadirganiyor olabilir, yadirgaalidir demiyorum bir valiadan bahsediyorum. Din elalemin hosgormesine gore yadanilmaz derken muhatabim zaten erkeklerdi. Daha kapsamli bir bakis acisi bellerdim. Basortusu bir aksesuar ve oylesine bir secim degil, bir yasm tarzi da sunuyor bize bunun uzerine tefekkur etmenizi bellerdim, musluman erkeklerin hatalarini baz almak yerine,selamlar.

                • Benim için iffetin sembolü Yaradanın da iffete verdiği örnek olan Ahseni Kasas ve gömleği arkadan yırtılan erkektir. Yüzyıllardır çoğu müslüman ülkenin kadınlarının geleneksel amaçla taktığı örtü değil. Ha kendim de takıyorum elbet, lakin namusu tek başıma sırtımda taşımıyorum ve öyle bir amaçla takmıyorum. Allah’ın kitabında emrettiğini gördüğüm için takıyorum. Ayette de “Sen örtülüsün ona göre davran” denmiyor, ayette olmayan bir şeyi İslamın tanımlarına sokmaya çalışmayalım dilerseniz. Sitede “Bayrak mıdır başörtüsü?” başlıklı çok hoş bir yazı vardı, dileyen bulsun okusun.

  • kapalı ve temas konusunda hassas olan ben ailede dışlanmak pahasına erkek kuzenlerimle tokalaşmazken, yine aşağı yukarı benim gibi aynı hassasiyetlere sahip abim kız kuzenlerlimle tokalaşmakta. aynı sıkıntıyı içinden onun da çektiğinin farkındayım, ama başörtüm benim için bu konularda set olurken ona set olan herhangi birşey olmuyor ve karşıdan uzatılan ele refleks olarak karşılık veriyor.

  • Sevgili fy,
    ayeti kerime iffetli kadinlara hitap ediyor zaten” sizi incitmesinler, Kim oldugunuz bilinsin” diyor, ” basortulusun hareketlerine dikkat et” neden desin ki bir daha? Bu namazdaki birine ” bak namaz kiliyon abdest al” demek gibi abes.adam abdest almis ki namaza durmus. Ha bizim simdiki giyinmis ciplaklarimiz gibi , hem namazi kilarim hem -afedersiniz-yellenirim diyorsa kendi bilecegi is.
    “Hevasini ilah edineni gordun mu?”( furkan 43)

  • Arkadaşlar!
    Ar ka daş lar!
    Yaşasın Anadolu Müslümanlığı!

    Yazıya gelince hayatımda okuduğum 2. en saçma yazı. Ne dayanakları doğru, ne çıkış yeri doğru, ne vardığı yer doğru. En saçma yazı olmadığı için senin adına sevindim. Kendi adıma vakit kaybı için üzüldüm.

    Bana linki atan arkadaşımla da arkadaşlığımı burada noktalıyorum.

    • Anadolu müslümanlığı dediğiniz şey göstermelik başörtüsü takmak, sadece bayram namazlarına gidip içkili düğün yapmaktan geri kalmamaktır. Ne Arap Müslümanlığı ne de Anadolu Müslümanlığı yaşamasın! Müslümanlık ölçütü sadece ve sadece ayet ve hadisler olmalıdır. Yaşasın Hz. Muhammed (s.a.v.)’in getirdiği ve anlattığı Müslümanlık.

  • sizin dedikleriniz güzel ama en iyisini bir kaç senedir Türkiye de herkes yapıyor bak selamlaşınca boynuzlaşıyor ve gerçek asaletini gösteriyor.

  • “el sıkışmayı reddetmenin büyük cesaret gerektirdiği”: harika bir tespit, buna sebep olanlar da aynı hassasiyeti göstermeyen dindar kesime mensup insanlar. gerçekten bihassa bizim ülkemizde bile bu cesaret isteyen birşey. Herşeyden önce bu bir görgü kuralı ve insan hakları meselesi. müslüman ol veya olma, ben bir erkek talep ettiği için sarılmak zorunda mıyım, kim beni buna mecbur kılabilir ? Ortama uyum sağlamak adına benliğimizden ve reğerlerimizden o kadar taviz veriyoruz ki. ama mesele subjektif, müslüman veya gayri müslim olmaktan ziyade tercihlere saygıyla ilgili.

    bir yıl İngiltere’de kız erkek karışık bir evde doktora öğrencisi olarak kaldım, erkek ev arkadaşlarım kılıma dokunmadılar, o zaman başörtülü bile değildim ama müslüman olduğumu oruç vs sebebiyle biliyorlardı, başörtülü arkadaşlarımı da eve davet ediyordum.Çok iyi anlaşıyorduk, gayet saygılılardı. Türkiye’ye dönüşte vedalaşırken bile ellerini uzatmakta tereddüt ettiler. böylesi de var..