REÇEL

La Bu Esra Erol İnsanları Size Ne Etti?

Kötü bir haberim var: Evlilik programları bizim birazcık karikatürize hale gelmiş birer yansımamızdan başka bir şey değil.

Konuk Yazar: Seçil Bozkurt

unnamed

Biz diplomalılar, biz görücü usulü evliliklere kat’i surette karşı duranlar, biz eş/sevgili bulurken gayrimenkullerini ve maaşını asla ağza alamayacak olanlar, biz izdivaç programlarını istihzayla izleyip sosyal medya hesaplarımızın pek yüksek seviyedeki entelektüel paylaşımları arasına bu programlardan videoları “ibretlik” niyetine serpiştirip kendini Esra Erol insanlarının çok uzağında ve dahi “ilerisinde” konumlandıranlar… Cümlemize kötü bir haberim var: Bu programlar bizim birazcık karikatürize hale gelmiş birer yansımamızdan başka bir şey değil. Hatta biraz daha kötü bir haberim var: Bu programlardaki insanlar bizden çok daha samimi, çok daha gerçek olabilirler.

Esra Erol insanlarının program için hazırlandığı bir saatte “Esra Erol’u Foucault ile Okumak”* diye bir yazıya rastladım. İzlerken beni rahatsız eden pek çok şeyin adını yerli yerince koyan, müthiş tespitler barındıran bir yazı. Ama okurken Esra Erol’a ve o yapıma bir şekilde dâhil olan tüm erkeklere, kadınlara biraz fazla yüklendiğimizi; o yapımın barındırdığı gerçekliğin o stüdyo dışında kalan alanlardaki haline ilişkin ne kadar suspus olduğumuzu bir kez daha fark ettim. Yazının linkine ilk rastladığım yer Facebook. Hadi sadece bu mecra üzerinden gidelim:

Bir Facebook hesabı edinmekle bir izdivaç programı için başvuru formu doldurmak arasında sadece birkaç ufak fark var. Birinde yaşınızı, beden ölçülerinizi, hatta mahremiyet konusunda biraz muhafazakâr kaldıysanız neye benzediğinizi tamamen saklı tutma imkânınız var, evet. E ama şimdi yüzlerce arkadaşımızın profillerini incelemeye gerek olmadan da her birimiz biliyoruz ki işler pek de böyle yürümüyor. Kadınlar beden ölçülerine ilişkin yazılı beyanda bulunmakla ya da bir TV programında beş dakika yer edinmekle asla sağlayamayacakları “görsel pazarlama” olanaklarını bu sosyal mecrada sonuna kadar kullanıyor. Erkeklerin iş bilgilerinden ne kadar geliri olduğunu çıkarmak, spor salonunda ayna karşısında verilen pozlardan ne kadar “erkek” olduklarına dair fikir sahibi olmak ve büyük çoğunluğunun en az bir fotoğrafta çaktırmadan ya da alenen sergiledikleri otomobillerinin modeline göre pozisyon almak mümkün. Bir diğer fark, Facebook’ta yaşam tarzınızı izdivaç programlarındaki gibi birkaç cümleyle özetleme kısıtınız yok ve “talibinizi” elinizdeki küçük kâğıda sığdırdığınız üç beş soruyla tanımaya çalışmanız da gerekmiyor. Biraz daha zamana yayılmış şekilde paylaşımlarınız yoluyla anlatıyorsunuz yaşam tarzınızı ve buna uygun beklentilerinizi. Direkt sorular yerine de istediğiniz kadar “yem” atıp taliplerinizi gelen yorumlara göre eleme şansınız var.
Yani ekran karşısında kendinizi müstehzi bir ifadeyle Esra Erol izlerken bulduğunuzda o suratı önce bir toplayıp durup düşünmek lazım. Düşündüğünüzde sizi kurtaranın Foucault bilmek, toplumsal cinsiyet denen şeyden haberdar olmak, kadınlık ve erkeklik rolleri üzerine binlerce yıldır süre giden problemli halleri yeniden üretir ve dahi hep bir tık öteye taşırken “ama ben” diye başlayıp aslında Esra Erol insanlarının ne kadar da “ilerisinde” olduğunuza dair temeli olmayan açıklamalar yapabilmek olduğunu düşünüyorsanız fena halde yanılıyorsunuz! Bizim, burada Facebook örneğinde, yaşadığımız; o programlarda olanın biraz üstü örtülmüş, biraz süslenmiş, biraz daha fazla sosyal sınıfça da meşru kılınmış, samimiyetsiz “üst” versiyonundan ibarettir. Like’ınız bol olsun!

 

*Alparslan Nas, Esra Erol’u Foucault ile Okumak

 

Konuk Yazar

Yorum Ekle