REÇEL

Çok ayıp ettim Capitol, özür dilerim!

Her şey Pazartesi gününe yetiştirmem gereken bir makaleyi yazmaya çalışırken oldu. Başlarda gayet sıradan bir gündü.

Yazar: Meryem Selva

Mescitlerle aranız nasıldır bilemem. Daha doğrusu sizce mescit nedir? Mescitte neler yapılabilir? Neler yapılamaz? Bilemem. Bilemezdim. Bildim. Geçen pazar…

Her şey Pazartesi gününe yetiştirmem gereken bir makaleyi yazmaya çalışırken oldu. Başlarda gayet sıradan bir gündü. Bir yanımda kız kardeşim, bir yanımda veledim Capitol’e geldik. Valla bende yalan yok! Önce mükellef bir kahvaltı, ardından mini bir alışveriş. Veledi de teslim edince çocuk oyun alanına, kitaplarımı aldım başladım yazmaya. Plan gayet basit. Öğlene kalmış yarım saat. Veled aç bilaç, helak gelecek, ben önce bir çorba yedireceğim, sonra bebek arabasıyla katları arabayı sallaya sallaya turlayacağım, veled sızacak, sonra uyanana kadar oldu mu sana miiis gibi bir kesintisiz üç saat. Ohooo bir ödev de neymiş, beş ödev yazarım ben (alt tarafı 200 Türk Lirasına mâl oldu), derken…

Veled ödünç aldığım arabaya sığmadı. Burada bir durup, anti parantez açalım, (Alış veriş merkezlerini sevin, okşayın, onlar candır. Hele Capitol gibi bir yerde kimlik bırakarak bebek ve engelli arabası ödünç alabiliyorsanız daha ne beklersiniz ki bu hayattan?), parantezi kapatık. Saat oldu iki. Eve geçsem otobüste sızacak, yatağına yatırır yatırmaz uyanacak, şimdi bugün hiç uyumazsa da olmaz makale yarım kalacak. “Hadi oğlum yürü mescide gidiyoruz…”

Önce sağa, sonra sola baktım kimse yok, geçiş serbest! Serdim örtüyü, salladım veledi, hooop bizimkisi güzelce gitti. Soyundum, dökündüm (dediysek de abartmadık tabii sonuçta mescit hâlâ orası). İşportacı gibi yaydım kitapları önüme. Bilgisayarı da açtım. Bir saat yazdım. İki saat yazdım. Üçü devirirken…

Çocuklu bir grup geldi. Telefonlarından görüntü arama yapıp ona aldıklarını gösterdiler. Tam okkalı bir La havle çekecektim ki,

-İlahiyat mı okuyorsun?

-Yoo…

-Ya ne?

-Edebiyat

-Hı…

Beğenmedi. Neyse.

-Şarjını kullanabilir miyim?

-Olur, al

Bağırtılar: “Sare, Sareee sana diyorum gitme çocuk uyuyor”, “Saree sana diyorum… Saareee, gel teyzem geel geel”

Valla şimdi geliyor bu kez benden bir La havle: 

-Saareeee…

Nefes aldım, verdim.

-La…
-Pardon, affedersiniz, bakar mısınız?

Bana diyor sanırım. Üçünü birden kullandı.

-Buyrun

-Affedersiniz ama hakkınızda şikâyet var? (Buraya dumur olmuş bir yüz ifâdesi ekleyiverin.)

-Efendim? Şikayet?

– Evet şimdi anons yapıldı. Ben de geldim.

(Buradan da anlayın ki gelen güvenlik) Boş boş bakıyorum.

– Yani şikâyet geldi hanımefendi kalkmanızı istemek zorundayım. Namaz kılanlar rahatsız oluyormuş. Bir müşteri geldi. E ben müşteri değil miyim? Daha sabah 200 lira baydım! Dedi ki birileri telefonunu şarj ediyor, biri yatıyor, biri de açmış bilgisayarını bir şeyler yazıyor, burada ders çalışılmaz.

-İyi de çocuk uyuyor.

– Ama hanımefendi ben de bir şey yapamam, anons edildi.

Tam cevap vereceğim benimkiler başladı söylenmeye, Arabistan mı kalmadııı, saygı mı sevgi mi, Hz. Peygamber mi derken…

Mescit boşaldı. Bizimki de “fırt” uyandı. Bir süre çıkamadım. Bana ne oluyorsa? Sanki mescide erkek attım! Sinir tepede, ödev yarım, veled uyanmış da bu utanç niye? Tamam kabul ben tam bir mescit kullanarım. Kullandım mı çok pis kullanırım. Çöreklendim mi bir daha sittin sene çıkaramazsınız da…

Bu sefer haklısınız, fena edepsizlik ettim. Mescitte ders çalıştım, yazı yazdım, çocuk uyuttum.

Sevgili Capitol,  Özür dilerim.

Meryem Selva | REÇEL

3 yorum

  • Capitol’un tüm yurtta mescit açılmayan avm kalmadıktan sonra açtığı mescit hakkında yazılmış olumsuz her hangi bir şeyin beni şaşırtmayacağını bile bile okudum bu yazıyı. Yanılmamışım, şaşırmadım. Lakin sizi şikayet edenlere çok şaşırdım ve kabullenemedim. Ben kendi adıma bu yazının meselesinin capitol değil, o kadar mescit açılsın dedikten sonra birbirinden şikayetçi olan kadın cemaat olduğunu düşünüyorum. (Ben o kadar harcama yapmadım tabi :) Sevgili yazar geçmiş olsun. İnşallah o ve ilerde yazacağınız tüm makaleleri, tezleri en kolay şekilde bitirirsiniz :)

  • çok geçmiş olsun…. bu yüzeysellikten, taklidi imandan ne zaman kurtulacağız? yaşadığınız olaydan ötürü üzgün olduğumu belirterek, bu mescid hikayelerinde tek olmadığımdan ötürü rahatlamış olarak sevgilerimi sunuyorum…

  • Yazı güzel yazılmış ellerinize sağlık sağlık, edebiyatçı olduğunuz hakikaten çok belli oluyor. Bence daha büyük sorun müslümanların bu alışveriş merkezi olgusuyla bu kadar barışmış olmaları. Kapitalizmin mabedlerine mescit yaptırdık diye sevinir olduk. Boşuna mı haykırdı İsa(as) Mamonla Tanrıya aynı anda ibadet edemezsin! diye. Buradaki anlam bu çağda mekansal bir hakikat kazınmış oluyor. Mamon’un tapınağıyla Tanrının tapınağı aynı yerde. Tanırınınki çok küçük. Mamon orada ne yapılacağına karar veriyor. Mamon Tanrının tapınağının nerde olacağına, ne kadar büyük olacağına da kadar veriyor.