“Adem Bir Erkek Miydi?” Yazısına Gelen Tepkiler Üzerine

  Konuk Yazar: Büşra Aytekin

Twitter’da sıklıkla yaptığım gibi bir yazı paylaşmamın üzerine çok ilginç olaylar cereyan etti. Hakkımda en ufak bir bilgisi olmayan insanlar tarafından, hiçbir temeli olmayan suçlamalara maruz kaldım. Bunun üzerine birkaç bir şey yazmak istedim.

Reçel’deki “Adem Bir Erkek Miydi?” yazısını “İslamı bu şekilde yeniden düşünmeye ihtiyacımız var” yazarak paylaştım. Ayetlerin anlamları üzerine hiç düşünmeden, başkaları tarafından bize sunulan yorumlarla ve kendi önyargılarımızla yerleşik hale gelmiş din algılarımızın çok sağlıklı olduğunu düşünmüyorum. Faizi bile bir kılıfına uydurarak kabul edilebilir hale getiren Müslümanlar için, Kuran’ın hükümlerinin yeniden okunması ve üzerine yeniden düşünülmesi çok önemli bir konu. Bu noktada şeriat ve fıkıh ayrımının iyi yapılması gerektiğini savunan ne ilk ne de tek kişiyim. Bu ayrım açısından, yerleşik fikirlere alternatif oluşturabilecek yeni düşünme biçimlerini çok kıymetli buluyorum. Yazının bütün kısımlarına katılmasam da bahsettiğim alternatifi sağlayacak ve ilmî bir “yeniden düşünme-araştırma” sürecine yol açacak bir iddia ortaya koymasından dolayı, insanlarla paylaşmak istedim. Söylediğim gibi, paylaşırken, başında bunu “bir yeniden düşünme” ihtiyacı açısından okumamız gerektiğini de belirttim.

Kadını, kendisi için yaratılmış bir yan varlık olarak görmenin insanî, dolayısıyla İslamî olduğuna inanmıyorum. Dini Allah’a has kılarak yaşama noktasında, dini bir gerçek zannedilen bu saçma durumun, müslüman kadınlar için ciddi sıkıntılara sebep olduğunu anlamak için üstün zekalı olmaya gerek yok. Onun da ötesinde, kadını bu şekilde kendisi için yaratılmış zannetmek, onun üzerinde bir mülkiyet hakkı iddiasını ortaya çıkaran en temel şey. Her gün öldürülen, tecavüze, tacize uğrayan kadınların bu mülkiyet algısı yüzünden bunlara maruz kaldığını tekrar tekrar yazmaya da gerek yok. Yazının, bana göre, üzerine yeniden düşünmemiz gereken mesajı buydu. Fakat hiçbiri beni gerçek hayatta tanımayan, ne yaşantımla ne fikirlerimle ilgili en ufak bir bilgisi olmayan insanlar, ne benim ne de yazının ne demek istediğini anlamaya çalışmak yerine, hem bana hem benim üzerimden yazara ciddi hakaretlerde bulundular.

Yazıyı eleştirme açısından, ortaya konan her fikir kanaatimce çok değerlidir. Zaten başında da belirttiğim gibi yazının değeri, üzerine düşünmediğimiz şeyleri tartışmaya açmasında saklı. Fakat, yazıyla ilgili ilmî bir eleştiri yerine, kişilere yönelik hakaret, alaya alma, hedef gösterme ne İslami bir temele dayandırılabilir ne de hoşgörülebilir. Ayrıca, yazıyı paylaşan birçok kişi olmasına rağmen, ismi cismi belli olmayan bir twitter kullanıcısı tarafından benim paylaşımımın hedefe koyulması da benim Reçel’deki yazılarımdan ve kadın mücadelesindeki düşüncelerimden çok bağımsız ve tesadüfi olmasa gerek. Yazının yazarına bile bakmayıp, beni yazar zannedenerek hakaret edenlerin, yazıyı okuduğundan ne kadar emin olabileceğimiz ise ayrı bir muamma.

Burada itibarsızlaştırılmaya çalışılan şeyin, yazıyla beraber, Reçel ve daha önceki yazımda belirttiğim giderek çoğalan yeni Müslüman kadın grubu olduğunu anlamak çok zor değil. Bunun rahatsızlık oluşturmasını anlayabiliyorum. Fakat, Allah’ın dinini kendi tekeline alarak, kendisi gibi inanmayan herkesi tekfir etmeyi bir müslüman açısından çok tehlikeli bir çizgi olarak görüyorum. Ayrıca, güya dini savunma adına (kimin dinini kime savunuyorlar o da ayrı konu) kalp kırmayı, hakka girmeyi, hiçbir bilgisi olmayan konuda zanda bulunmayı ve buna yol açmayı asla bir müslüman tavrı olarak kabul etmiyorum ve samimi bulmuyorum. Cinselliğe indirgenen ahlak anlayışımızı bir kenara bırakarak, gerçek İslam ahlakını anlamaya ve yaşamaya hepimizin çokça ihtiyacı var.