REÇEL

Evli, Mutlu, Çocuksuz

Bu aralar okuyan anneler üzerine çok yazı okudum. Aynı günlerde bir arkadaşım: “Çocuklu olmasan PhD yapmakta ne var?” diye sordu.

 

Konuk Yazar: Ferhan

evlimutluçocuksuzz

 

Bunu feminist olmayanlara anlatabilir miyim acaba?

Bu aralar okuyan/çalışan anneler üzerine birçok yazı okudum. Parenting your way to a PhD, Elif Kavakçı’nın Hijabitopia’daki yazısı, Reçel’in Evli, Okullu,Çocuklu’su.

Aynı günlerde bir arkadaşımdan duydum: “Çocuklu olmasan PhD yapmakta ne var sanki?” Ya da yıllardır görüşmediğim bir başkası: “Sizin de evleneli kaç sene oldu, geciktirmeyin artık, bak çok beklerseniz olmaz.” Ben bu çoğunlukla açıkça söylenen laflara, o cesareti bulamayanların imalarına, cinsel hayatımız hakkında fütursuzca konuşmayı alışkanlık haline getirmiş akrabalarımıza/arkadaşlarımıza genelde huzursuz bir gülümsemeyle karşılık verirken, kabak, hayatına karışılmasına benim kadar alışık olmayan kocamın Amerikalı bir arkadaşının başına patladı: “Yaa biliyor musun bizim çocuğumuz olmuyor Tim, çok denedik.” diye tiye alınan arkadaş, şaka yaptığımızı anlayana kadar bizi teskin etmek için İncil ayetleri göndermeye devam etti.

Evet, biliyorum annelerin hayatı çok zor. Biliyorum anne olmayı deli gibi isteyip olamayan, çocuğu yüzünden okulunu veya işini bırakmak zorunda kalan, bir şekilde hayatına aynı şekilde devam etmeye çalışan mükemmel annelik, örnek eş, iyi öğrenci rollerine girmeye çalışırken bin parçaya bölünen insanlar var. Hepsinin de mücadelesine hayranım.  Ama bana gelince ben pek o kadar kutsal değilim-mümkünse de olmayayım. Kendi elin adamlarıyla dersler alır, konferanslarda gezerken kocasını yalnız bırakan kadınım. Hem de öyle kariyeristim ki şu dersleri yoluna koyana kadar çocuk düşünmeyen feminiğin biriyim. Bu yüzden elalemin bitmek bilmek sorularına muhatap olmam müstehak tabii ki. Ama artık çok sıkıldım. Çalışmayıp evde otursan üniversite mezunu ev hanımı mı olur? Okusan veya çalışsan çocuk her evin neşesi. İkisini de yapsan hem anneliğin hem kariyerin yarım. Siz hiç çocuk sahibi olmayı ertelediği için azarlanan bir erkek gördünüz mü? Ya da çalıştığı için fıtratından uzaklaşmış bir koca? Her konuşana kulak asmamayı öğrenme konusunda yol katettim ama insan yine de kırılıyor işte!

Eşimle görücü usulü tanıştık, ikinci buluşmamız nişan törenimizdi. Hayır, manyak değiliz (umarım yani). Okulun bitmesini beklerken süren uzun bir nişanlılık devresinin ardından, evlenir evlenmez Amerika’ya yerleştim. Master, şimdi devamında doktora derken yaşamboyu öğrencilik mesleğiyle iştigal etmekteyim. Yıllar geçiyor, hayatımızda, işimizde,evliliğimizde tonla heyecanlı değişiklik oluyor, ama değişmeyen tek bir şey var: Çocuk ne zaman sorusu!

Hikayeyi biraz daha başa saralım, başıma bir şey gelmeyecekse söyleyeyim, ben hiç öyle yolda gördüğü çocuklara “ayy canımm” falan diye bayılan biri olmadım. Ağlama sesinden nefret ederim, uykuma da seyahat etmeye de pek düşkünüm. Tamam, arada canım arkadaşlarım tatlı çocuklar doğuruyor, onlara bayılıyorum, Ferhan teyze desinler diye heyecanlanıyorum falan ama  o kadar. Kader kısmet bu işler, büyük konuşmaya gelmez ama ben ne ara yeni çıkan kitaplar beni bebek bezlerinden daha çok heyecanlandırıyor demeye utanır hala geldim yahu?

Boğaziçi’nde okurken bu yaşta evlenilmez, kariyerin çok parlak sonra hiçbir şey yapamazsın diyen sosyalist profesöre de, okulla birlikte medrese eğitimi almak için yalvardığım ama programına kızlar hemen evlenip, doğurunca dersi bırakıyor diye sırf erkekleri kabul eden tefsir alimine de, ona bir çocuk vermezsen kocan senden soğur kızım, dul kalırsın diyen İslamcı teyzeye de yıllar sonra söylüyorum işte korkmuyorum, hepiniz aynısınız! Hem bu dünyada–en az- annelik kadar güzel başka şeyler de var! Oh dedim, rahatladım.

Ps: Bu yazı yukarıda andığım yazarları hedeflemiyor tabii ki, ya da çalışan kadınların çocuk sahibi olmasına karşı olacak kadar aptal değilim. Sadece çocuk sahibi olmama veya bunun zamanına yalnızca çocuğun ebeveynlerinin karar verme özgürlüğüne saygı bekliyorum!

 

Konuk Yazar

21 yorum

  • ya evli mutlu cocuksuz seysini kimseler anlamasa da biz bizi anlariz.
    aman kime ne demeyi ogrendigimden beri daha da bir gogsumu gere gere istedigim kariyerimi devam ettirme hayalim daha cicis gelmeye basladi. anlamasinlar bizi biz biliyoruz ya yaptigimiz seyin guzelligini. yasasin guclu kadinlar.
    japonya`daki benzer hayatlari yasayan bir kadindan koaman sevgiler

  • Ferhancim, bu meselesinin bir cocuk dogurunca da sonu gelmiyor maalesef. Bir ay kadar once kardesimin nisaninda benim nikahimi da kiyan imam efendinin koca yesil gozlerinin igneliyici bakislarina maruz kaldim. Daha sonra hasbel kader yanina oturunca, sebebini de ogrenmis bulundum. Bana “benim kiydigim nikahin mesuliyeti vardir. Evliligin amaci cocuk dogurmaktir. Kocana da soyledim . En az uc hata dort cocuk yapmaniz lazimmmm diiiii. Ancak cok gec kaldiniz. Cok gec , cok gec ” :0 O bunlari soylerken evleneli 12 yil oldugunu da nereden hatirladi yaa bu adam diye dusunuyordum. Yasimi nereden biliyor ama diye dusunmekten kendimi alamadim. Belki 18 yasinda evlendim ve su anda 30 yasindayim ve 3 cocuk daha dogurmak icin hala 10 senem var diye dusunerek yavas yavas yanindan uzaklastim. O nisan toreni bogazimda bir dugum oldu . eve dondugumde “keske Imam efendi benim cocugum olmuyor. Bu cocuk da bir mucize eseri dogdu ya da bu cocuk tup bebek aslinda” felan mi deseydim diye dusunerek uykuya daldim. ama belki de yalan soyledigimi anlardi. O bakislarda altinci hisleri yuksek birinin derinligi vardi zaten :)
    Karsi kalede de kutuphanede tez yazan bu tek cocuklu sahsi “sen simdi ev hanimi mi oldun” diye azarlayan modern ve emekli kadin tipi var. Onlara da “ayy yok simdi ben tez yaziyorum. Bitince insallah vidi vidi diye aciklama yapana kadar” “evet , oyle bir tercihte bulundum. Onca sene okudum ve simdi evde oturuyorum” diye cevap verecek rahatlikta olabilmeyi dilerdim :)
    Bundan kacis yok. En iyisi, kulaklari tikayip, he he deyip, yoluna devam edeceksin.

  • Evet hale hanimin da dedigi gibi bu isin sonu yok. Bir tane dogurursun ikinciyi sorarlar. Bir cok muhabbet sirf laf olsun diye zaten.
    Ayrica inanin cogu anneyi de bebek bezleri degil, yeni cikan kitaplar heyecanlandirir. Ve normalde cocuklara sempati duymayip yine de cocuk sahibi olan ve cocuklarini cok seven bir dunya insan var ortalikta.
    tek cocuk ya da uc cocuk dogurmak, cocuksuz olmak, kariyeri cocuk sahibi olmak icin birakmak ya da hic kariyer yapmamak. Bunlarin hepsi tercih meselesi.
    Bu blogdaki yazilarda karsilastigim ve beni uzen en onemli problem, elestiri yaparken asagilamak ve ofkeli olmak.
    Bir cocugu nasil hakkiyla yetistirebilirim diye kafa yormak bile yazilan bir makaleye kafa yormaktan daha cok yorar bazen.

  • Ben de aslında bebek bezinden heyecanlanan bir anne görmedim:)

    Blog editörlerinden biri olarak diyebilirim ki biz de sıkça bu öfke duygusuyla ilgili konuşuyoruz. Aşağılama eleştirisi ilginç, zira aşağılayıcı tonda yazıları elimizden geldiğince eliyoruz, ya da öyle anlaşılabilecek metinleri revize için geri gönderiyoruz. Ama bazen öfke tonu aşağılama olarak anlaşılabiliyor.

    Bu annelik konusu çok mayınlı bir arazi. Konuşmak zor. Gelen farklı bakış açılarında yazılara açığız.

  • -Esmacim kalp kalp kalp

    -xxx dunyanin butun cocuksuz kadinlari birleselim!

    -Halecim imam efendi belli cetelesini tutmus:) Bana da gecen biri “ayy cocuk yok mu” falan darlayinca, yanimdaki birisi sussun diye “daha kucuk o” dedi. Utanmaz kadin, “pek de kucuk falan degil ya” deyince bende film koptu. Bitmediler gitmediler valla:)

    -Leylacim yanlis anlasildim sanirim. Baskalari da soylediler bebek bezi meselesini. Ya aman aman kariyerim, ben kariyerimsiz yasayamam falan diye bir tonu mu olmus ben farketmeden yazinin bilemiyorum. Aslinda bir sene bilerek isteyerek hicbir sey yapmadan evde oturmuslugum var, o zaman da inanilmaz bir mahalle baskisi sozkonusuydu o da baska bir yazinin konusu galiba. Surekli “simdi ne yapiyorsun?” sorusuna cevap vermek zorundayiz, ben bu soruyu “hani cocuk?” sorusundan ayirmiyorum ama anlatamamisim. Bebek bezi meselesine gelince, tabii ki anneler kitaplardan heyecanlanmaz ya da bebek bezleriyle kendilerinden geciyorlar falan demiyorum(yalniz cok guzel bebek bezleri var ve harika diaper cakeler yapiyorlar, vallahi dalga gecmiyorum), asla asla asla yani. Aksine bu rollerin ne kadar hybrid(turkcesi ne bunun?) oldugunu anladigimi dusunuyorum. Sadece eger bu rollerden birini oncelemissen insanlar cok yargilayici olabiliyor onu demek istedim. Ofke degil kirginlik, caresizlik ve anlasilmamanin getirdigi can sikintisi var bolca hem de.

  • Birde evli mutlu cocuksuz kedilisi var bende :) ne zaman bir mecliste olsak ve esimle, kedilerimizden, onlarla yasadigimiz aci tatli olaylardan bahsetsek en modern tipler bile bir yerden sonra aciyarak bakiyor bize :) yazik cocuklari olmamis kedi bakiyorlar! kediyi ne yapacaksiniz cocuk yapin! kediden evlat olmaz! anne olunca anlarsin! bunlar insan yavrusu kediye benzemez! bir tane neyinize yetmedi iki kedi! bi bebeginiz olsun kedi medi hikaye! siz evleneli kac sene olmustu! hala bir torun gelmedi, siz kedi buyutun Allah sizi…! vs. vs. duyduklarimizin sadece bir kaci :) ya sabir ya vedud!

    • Fea hanim, bir arkadasimin da kedisi var ve tirnaklarini kesip, kulaklarini temizledigini duyunca, cocuk dogurup bakarim daha iyi diye dusunmustum :)

      Ayrica; ‘evli mutlu cocuklu’ olmak sanirim ‘evli mutlu cocuksuz ‘ olmaktan daha zor. Cocuksuz olma tercihine saygim sonsuz ve ozenirim bile. Lakin cocuk sahibi olmayi gec vakte birakma istegine bakan acisindan uzuluyorum acikcasi. Gitgide nefse daha zor gelecekmis gibi. :/

      Allah hayirli tercihler yapmamizi nasip etsin.

  • Ferhan,
    Evli, mutlu, çocuklu ve çaktırmadan kariyer peşinde(!) -anne olarak akademik çalışmaları sürdürmeyi başka türlü açıklayamıyorum çevreye neyazık ki – olarak bu konuda seni sonuna kadar destekliyorum. Hani meşhur bir deyiş vardır geleneğimizde “milletin ağızı torba değil ki büzesin…” Anne olunca da bitmiyor bu lakırdılar ve yeni bir çocukla alakalı olarak değil sadece.. Annelik anlayışınla alakalı olarak. İnsanlar başkalarının işlerine karışmaya neden bu denli heveslidir bilmem ama bir anne olarak anneliğin kutsallığına inanmadığımı söylediğim her yerde -çok yer değil, o kadar cesur değilim sanırım- nasıl yanilerle başlayıp sen körsüne kadar gelen konuşmalara muhatap olabiliyorsun. Ve daha bir sürü konu senin, anneliğin, talebeliğin, değerlerin v.s. hakkında ahkam kesilmeye müsait bulunuyor kimi ve neyazık ki çok sayıda kendini bilmezce… Bu blogda bir başka yazıda okuduğum ve evliliğimin çocuksuz geçen on yılı boyunca söylediğim cümleyi sana da söylüyorum “Annelik kadar kıymetli daha nice vazifeler var şu dünyada ve belki de sen şimdi o vazifelerle görevlisin ve belki de bu hep böyle olacak…” Bir nefse ol diyenin kim olduğunu ne çabuk da unutuveriyor şu inananlar… Selametle kal!

  • Sanırım bu konuda aynı fikirdeyiz. Sizin eşiniz aynı fikirde mi bilmiyorum ama benimki aynı fikirde olduğu için rahatız. Aslında benim kariyer sebebim de yok. Yani görünüşte ev hanımıyım. Ama sizin gibi, insanların yatak odalarına kadar girmesinden (lafla) bıktım. :)
    Bu sadece bizimle ilgili bir durum. Çocuğa düşman değilim. Diğer insanların çocuklarının olmasını isterim. Salih evladlar yetiştirsinler. Ben hayatımı yalnız bir yolcu olarak tamamlamak istiyorum. Tabi bizim isteğimizin Hz. Allah’ın isteğiyle aynı doğrultuda gitmesini de isteriz.

  • Bana da fenalık geldi elalemin sorgu sualinden. Ben ne kadar sessiz kalır, nasıl geçiştirmeye çalışırsam çalışayım karşı taraf daha ileri gidiyor. ‘Master’a başladım’ diye sevincimi paylaştığım biri dudak bükerek açıkça ayıplamıştı: ‘Ayıp ayıp! Başka işin yok mu senin?’ diyerek. Bundan daha absürt bir durumla karşılaşmam diyordum ama yanılmışım. Sorup bilmeden yemem ya da uygulamam için acayip kocakarı ilaçları yaptırıp gönderen mi dersiniz, pozisyon tavsiye eden mi (!) dersiniz… Öfff!
    Malesef mahremiyet algımız bozuk millet/ümmet olarak. En fenası da bir can yaratmanın Allah’ın emrine tabi olduğunu unutmuş olmamız. İnsanın muhteşem yaratılmış bedenini adeta bir makine gibi görüyoruz: Belli maddelerden belli oranda karıştırıldığında istenen sonuç kolayca elde ediliverecekmiş gibi düşünüyoruz. Rabbim cümlemizi Sırat-ı Müstakime iletsin.

  • yeni tanistigi insana ilk “eviniz kira mi kendinizin mi” diye soran bir milletin mahreme saygi gostermesini de pek beklememek gerek zaten

  • bence burda kilit nokta kariyer planı için çocuk fikrini ertelemek. insanların bu meseleyi sorgusuz sualsiz konuşması elbette kabul edilemez ama gebeliği ertelemenin fizyolojik bir çıkmaz olduğu da aşikar. bilimsel veri 25-30 yaşın gebelik için en sağlıklı dönem olduğu, böyle bilimsel bir veri varken insanların gebeliği geciktirmeyin çağrısı hadsiz olsa da art niyetli olmayabilir.
    öte yandan gebelik bebek vs planla olacak işler mi? nasip ve tevekkül çerçevesinde konuşulması daha makul kavramlar diye düşünüyorum. yıllarca çocuk isteyip nasip olmayanlar, olmadık anda tedavisiz çocuk sahibi olanlar, gençliğinde sağlıklı gebeliği olmayıp ileri yaşta nurtopu misali bebekler doğuranlar hep bu kulvarda.
    islami çevrede net biçimde kabul görmeyen, hala zihinlerde yerine oturmamış aile planlaması meselesi üzerinde konuşmak lazım ancak mevzu uzar, sanırım başka yazının konusu olur.

  • yazdığımı gözden geçirirken fark ettim, başladığım cümle eksik kalmış: esas peşinde koşmamız gereken şeyin kariyer ve isteyenler için çocuğun aynı dönemde mümkün olması. bir koltuğa iki karpuz sığmaz mı? işte bunu kabul etmek istemiyorum. ne kariyerimden ne erken annelikten vazgeçmek istemiyorum. ikisi de benim hakkım ve toplum beni seçim yapmaya mecbur bırakarak hakkımı gasp ediyor. imkansız gibi görünse de imkansız değil bu, özünde bir yaklaşım meselesi. bence bunun üzerinde çalışalım.

  • Çocuk emanetcisi olmak dikkat edin doğurmak değil yapmak degil anne baba olmak bence kaderle alakalı Allah dinlediğinde olan bi durum bence konuya bide bu açıdan bakmak lazım

  • Üzerine vazife olmayan herkeslerin ne zaman anne olmama karışmasına müsaade etmek miii? Yooo dostum sen başka dünyadasın. Sürekli duyuyorum. Sürekli dinliyorum. En son çareyi suçu kocama atmakta buldum. Şöyleki efendim, eşim 1 gün çalışıyor 2 gün evde, bense 8-5/6/7 vs. tez yazdığım için eve gelmiş olsam dahi işteyim. Bebek yok mu sorusuna dayanamadım
    -Aslında Acim istemiyor çocuğu. Çalışma koşullarımızdan dolayı az görüşüyoruz zaten, biraz daha zaman geçirelim olur nasılsa, diyor. Yalan değil evet çocuk şuan elzem değil. K validem ” sen doğur ben bakarım dediğinde” -taşıyıcı anne değilim ki demiştim. Çocuk soranlara izahat vermekten, bıktım. Anaç olduğum için çocuklara iyi bakacağıma inanlar (beni tanıyanlar) bakamayacağımı düşündüğüm için doğurmadığıma inanlar arasında(koca tarafı) kaldım. Alıp başımı gitsem yok ki çaresi, onlar yine beni bulacaklar. Kocama suçu atarak rahatlatıyorsam da kendimi kayın validem okunmuş elma verirsem zoruna gitmesin laf sokmasindan geri durmasa da. Bir tane yapın sonra yapmazsınız önerilerinden vazgeçmese de daha master tezim duruyorken, zor. Allahın takdiri ne olursa amenna. Ancak kullardan bezdiğimiz aşikâr. Öyle dertliyim ki bu konuda. Yazı ilaç gibi geldi. Ferhan hanım kaleminize sağlık. ( bu arada bu kadar şüpheli davranıştan sonra çocuğumuz olmuyor mu acaba diye handikaplara düştüğüm anlar olmadı değil. Neyseki eşim aklı selim davranıyor da )

  • Bu yazıyla beraber geçen günlerde düşündüğüm bazı insanların bebek sevmemesi konusuna rast gelmiş bulunuyorum. Ben mesela bazı arkadaşlarımın “çirkin la bu” dediği bebekleri(çirkin bebek mi olur sahi?) bile içime sokacak gibi seviyorum. Bana hepsi ayrı melek geliyor. Acaba bundan mı çok çocuklu bir ana olmak, evimde voleybol takımı kurmak istiyorum diye düşündüm geçen gün.
    Eşimle severek evlendik, benim lisansım biter bitmez allah nasip etti bi bebeğimiz oldu. Şuan yüksek aşamasındayım, çok zorlanıyorum. Evde çalıştığım saat ortalama günlük bir saat bile değil. Akademik kariyerimi tabii ki önemsiyorum ama benim için de bebekler, hayırlı evlatlar yetiştirmek daha önemli. Allah nasip ederse 5 çocuklu prof. ana olmak hayalindeyim. Lakin mevzu şu, bence yazıyı yazan arkadaşın isteği de en az benimki kadar normal. Bunun yanı sıra belirtildiği üzere çocuk sahibi olmak kader işi, ne kadar planlamasanız da bir gün pat diye hamile kaldığınızı öğrenebilirsiniz. :) O yüzden çok keskin planlar yapmadan mutlu olmaya bakmak lazım. Teyzeler konuşmaya devam edecek, o kıyamete gider ne yazık ki sonu yok. biz işimize bakalım. Hepimiz güzel niyetlerle mutlu sona ulaşalım inşallah, amin.

    not: 15 aylık oğlumun da en sevdiği şey eve yeni gelen kitaplar. kalpkitaplarkalpoğlumkalpben
    not2: İtiraf etmeliyim ki kumaş bezler var ve bu beni heyecanlandırıyor. Daha az çöp üretmek beni hep heycanlandırmıştır. Ehehe

  • bu yazının altına yazılabilecek en güzel yorum “ey” tarafından yazılmış bence..

    üstüne söz söylemeye gerek yok..

    Vallahi billahi tebrik ediyorum ey..