Pek sevgili Reçel okurları,
Reçel maceramıza başlayalı 1 yılı aşkın zaman oldu. Bu zaman zarfında gün itibariyle toplam 205 yazı ve 1.458 yoruma sitemizde yer veriyor olmak cidden çok farklı bir tecrübe bizim için. Kadınların, bilhassa da Müslüman kadınların kendi sözünü söylemesi derdiyle çıktığımız bu yolda, en başta tahmin ettiğimizin çok çok üstünde geri dönüşler aldık, 92 adet konuk yazar yazısı yayımladık. Bu durumdan hareketle de “Reçel bizim olmaktan çıktı” dedik bize soran herkese.
Ancak bu bizim olmaktan çıkma halini biraz abartmış olacağız, hayatın bize getirdiği temponun ve gelgitlerin etkisiyle işimizi eskisi kadar “iyi” yapamadığımızı fark ettik. Bu farkındalıkla birlikte Reçel’in şeffaflığına yaraşır bir şekilde gidişatı ve son durumu sizinle paylaşmak, “bizlerin” olarak Reçel konusunda sizlerden destek istemek derdine gark olduk, Reçel’in okurlardan bize yansıyan heyecanla devam etmesi için daha çok elin reçel kazanına değmesi gerektiğini hissettik.
Neredeyse Ramazan’dan beri yazılarına dönüş yapmadığımız, maillerini gözden kaçırdığımız, kırdığımız herhangi biri varsa kendilerinden af diliyoruz. Toparlanıyoruz, Reçel’in hem bizim için hem de okuyanlar/yazarlar için ifade ettiği değeri biliyoruz ve ona yaraşır bir dinamiğe ulaşmayı dert ediyoruz. Umarız Reçel’in her geçen gün yenilenen ve kendini arayan halinde bu süreç bir olgunlaşma ve serpilme olarak karşılık bulur.
Not: Hadi biz editörler az çalıştık tamam da, siz niye yazmıyorsunuz sevgili okur :) Eskiden maillerimize sel gibi akan yazılar yerini damlalara bıraktı, Reçel “biz” olmadan tatsız tuzsuz; haberiniz olsun.
[…] Yazının tamamı için Reçel Blog’a devam edin […]
Sürekli muhalefet olmak, değerlerimize ve geçmişimize yakışmayacak şekilde yanlı haberlere destek olmak beni açıkcası bu ortamdan uzaklaştırdı… Ilk başlarda siyaset kılmayan söylemlerden dolayı bir kadın olarak çok yakınlık duymuştum ama artık rahatsızlık duyuyorum. Artık takip etmeyeceğim ama yine de benim nedenimi bilin istedim belki bir çok insan bundan dolayı bu ortamda biz olmayı bırakmış olabilir. Eğer hala niyetleriniz Halis ise belki bu düşüncem işe yarayabilir… Biz bu topraklarda hala mevlana nın torunlarıyız!
Sewde hanıma katılıyorum. Yazı yazmayı düşünürken çeşitlilik adı altında tek taraflı yazılar görmek ve geleneğe muhalefet etmek adına mihverini kaybetmenin yeri olduğunu gördüm reçel’in.. Soğudum…
Bir site veya bloğun çok yazarının olması sanıldığı kadar iyi bir şey değil. Takip ediyorsanız o çizgiyi sevmişsinizdir, size uymuştur. Fakat insanlar arttıkça çizgiler kayar. İlgi alanınızın dışına çıkar.
Ben bu bloğu takip etmiyordum, zaten yeni gördüm. Fakat bu yazıyı okuyunca bir şeyler yazmak istedim.
ilk takibe başladığımda o kadar mutluydum ki sanal ortamın içerisinde bu kadar gerçekçi kişiler diye… Ama sonraları sadece hüsrana dönmeye başladı. Barış derken bile nefret sezer oldum. İlk yorumda Sewde’nin dediklerine tamamen katılıyorum…
Reçelin konusunun derdinin kadın oldugunu düşünmüştüm. Ama son yazılar buna uğramiyor bile.hepimizin farklı dünya görüşü var ama bunu anlatmanin yeri reçel değil.yada ben öyle sanmıştım.
Bu yorumları okumak bizim için önemli muhakkak, herkes Reçel’i takip etmek ya da etmemekte özgür…
Ama meselede şu var: Biz hiçbir zaman “apolitik” bir şey yaptığımızı iddia etmedik, en azından ben bir Reçel editörü olarak böyle bir hissim hiç olmadı.
Birbirimize değdiğimizde, birbirimizin hikayesini dinlediğimizde dünyayı değiştirebiliriz belki de diye oldukça naif bir hayalle yola çıktık.
Bu hayalin dışında tek bir yazı da yok Reçel’de. Kendini anlatmak isteyen, derdini bizimle paylaşmak, derdine derman aramak, en azından dert ortakları bulmak isteyen, bir derdin dermanına yollar gösteren tüm yazılara kapılarımız hep açık oldu, bundan sonra da olacak…
Başta dediğim gibi, herkes Reçel’i takip etme etmeme kararında özgür muhakkak, ama kadınlar boşanmak, annelik gibi barışla, savaşla da ilgileniyor, dert ediyor. Bu dertlerden biri diğerinden üstün değil… En azından ben ve sanırım biz böyle görüyoruz.
Mevlana’nın torunlarıyız, tek taraflı oldu, siyaset olmasın gibi itirazlar olmuş ama bence tam tersine, ancak reçel gibi bir yayın devam ederse Mevlana’dan, tek taraflı olmamaktan bahsedilebilir.
Hep bildiğimiz, beğendiğimiz ve desteklediğimiz şeyleri duymayı istemek de biraz haksızlık olmuyor mu? Sürekli temkin ve geri durma gerçekten değişim sağlar mı? Dünya görüşü içermeyen bir yazı yazmak, yani suya sabuna dokunmayan bir yazı yazmak mümkün değilken, isterse ilişkiler hakkında olsun, isterse bulaşık çamaşır, isterse komşunun çocuğu hakkında olsun, dünya görüşümüzü yansıtmayan bir şey söylemek mümkün mü? Hal böyleyken, bu sitedeki aykırı yazıları ‘tek bir dünya görüşü’ diye eleştirmek biraz haksızlık olmuyor mu? Biraz daha gayret, cüret ve teveccühe ihtiyacımız yok mu? Yoksa, gerçekten değiştirmek ve bunun riskini, hatasını, faydasını üstlenmek yerine, dertli bulduğumuza razı olmak için dedikodu vasıtasıyla şahsımız adına sabır ve kuvvet toplamaya mı niyetliyiz sadece?
Bu sitede en sevdiğim şey, her yazıyı beğenmemek, kendimi de beğenmek zorunda hissetmemek. Emek verenlerden Allah razı olsun.