REÇEL

Reçel mi Yazmak?

Evimdeki reçelleri çocuklarımın bakımını paylaştığım halam yapıyor. Merak edip nasıl yapıyor diye bakmışlığım da yok.

Reçel yapmayı bilmiyorum. Evimdeki kavanoz kavanoz reçelleri ise çocuklarımın bakımını paylaştığım halam yapıyor. Merak edip nasıl yapıyor diye bakmışlığım da yok. Pek vaktim de yok. Bir gün reçel yapacak birini bulamazsam internetten tarifini alır, birkaç denemeyle çocuklarımı memnun edecek bir kıvam tuttururum gibi geliyor. Belki de tutturamam. Cümlelerin kıvamını tutturmakla reçelin kıvamını tutturmak arasında çok ciddi bir fark yok. Hem reçelin de her kadına göre değişen bir tarifi var. Her cümlenin de yazarına göre bir ayarı/ayarsızlığı…
Sahi ilk kim kadınları reçel yapabilenler ve yapamayanlar diye ayırdı? Ben Dücane Cündioğlu diye hatırlıyorum. Onunla kalmadı ama. Salça kaynatamayan, kocasının çoraplarını keyifle yıkamayan, çocuğuna bakamayıp kreşe gönderen, dünya zevklerine tamah ettiği için üç kuruşun peşinde dışarılarda çalışıp evine vakit ayıramayan… O günden bu güne erkeklerin, hassaten Müslüman erkeklerin, kadınların gündelik hayatıyla dertlenmesi hiç bitmedi.
Bu Müslüman erkek yazarların, yapıp edegeldiklerimizi, alışkanlıklarımızı, mecburiyetlerimizi, olmazsa olmazlarımızı, olsa ne güzel olurlarımızı hep birer yetenek olarak tanımlaması mı daha kötü, yoksa bütün bunları yapmak için ömrünü harcamış kadınlara da zerre kadar itibar göstermedikleri halde, başka türlü hayatlar yaşayan kadınlara küfretmeleri mi? Açıkçası bin tarafından çekilip gidilebilecek bir tartışma. Şimdilik bu yazıda o tartışmalara girmeyeceğim. Benim niyetim daha böyle bir blog yapmak üzerine konuşurken birimizin aklına geliveren Reçel isminden neden bu kadar heyecan duyduğumuzu anlamak/anlatmak. Demek ki içimize pek bir oturmuş bedenimizin, aklımızın, duygularımızın, yeteneklerimizin birbiriyle kıyas edile edile itibarsızlaştırılması. Bir de bu taşlar Müslümanlığımıza gelince biraz daha çok yara almışız. Halbuki yola çıkmazsa nasıl bulur insan doğruyu? Sokağa çıkabiliriz, yola düşebiliriz, kelimeleri yanyana dizip kızabilir, gülebilir, sonra eve dönüp reçel kaynatabiliriz. Hatta reçel yazıp, söz kaynatabiliriz. Hepsi de biraz ayarı kaçmış, biraz şirazesinden çıkmış olsa fena olmaz. Aramak biraz da yoldan çıkmak değil mi?
Benim hayalimde böyle bir Reçel var. Kaynatacak çok sözümüz var. Mevsimine, meyvesine göre başlayalım diyorum.

Feyza |REÇEL

16 yorum

Feyza için bir cevap yazın İptal Et

  • Bahar temizligi harekatinin ortasindayken, haftada 13 tencere yemek pisiren ama hayalleri olan, usanmadan kuracagi cümleleri , yazacagi geniss zamanlari bekleyen bir iki cocuk annesi olarak tam dá demek istediklerim..hayirli olsun blogunuz…recel bir sanattir der babam…Yazmak dá…

  • Müslüman olmayan erkek yazarlar da aynı teranedeler, sorun erkeklikle ilgili sanırım. :)
    Bu arada ben de her sene annemin leziz reçellerini afiyetle yerim. Hayatımda bir kez ayva reçeli yaptım, onu da biraz koyu kıvamlı olmasına rağmen pek lezzetli yaptım. Şimdi bununla övünerek ben de kadınları reçel yapmak kriterine göre ayıran erkeklerin yanlışına mı düşüyorum acaba? :p

  • Benim canim anneannecigim de cok guzel patlican, karpuz, ceviz receli yapar. Ailemizde Ducane beyin buyurdugu surette yasamayi secen kadinlar bile recelin ‘normalini’ yapmiyor:)
    Bir de tabii bu isin tarihi var, recel saray mutfagina mahsus, isin icine sinif giriyor. Hadi seker surubuyla yapilan Osmanli recellerine goz yumduk diyelim, cupcake ve macaronun statu gostergesi oldugu dunyada sekerin tarihinin kolonyalizmin, kapitalizmin tarihi oldugu gercegini ne yapacagiz?
    Hem ben zaten recel sevmem.
    Ellerine saglik, Feyza site pek guzel olmus!:)

    (I do not know if coffee and sugar are essential to the happiness of Europe, but I know well that these two poducts have accounted for the unhappiness of two great regions of the world: America has been depopulated so as to have land on which to plant them; Africa has been depopulated so as to have people to cultivate them. Sweetness and Power, Mintz)

  • Güzel yorumlarınız için çok teşekkür ederim. Bu yorumların hepsi birer yazıya dönüşmeyi hakediyor bence. Yazılarınızı bekliyoruz.

  • Bir kavanoz reçelle başlar her şey!
    Belki reçel kaynatma günleriniz de olur ilerde, haber verirsiniz, geliriz…
    hayırlı uğurlu olsun, sevgiler.

  • Çok teşekkürler Aksu. Duyduğuma göre Reçelblog yüzünden ahalinin canı çok reçel çekmiş. Bir ara kaynatmak lazım.

  • ellerinize sağlık… tadını çok merak ediyorum ben bu reçelin, heyecanla bekliyorum gelecek kaynatmaları..

  • reçel yapmıyorsunuz diye öfkelendiklerinde yoğurt ve turşu da yapıyordum. hamur da açıyordum ama sadece kalıncasından. ama kimseye söylemedim gurur yaptığımdan :)

  • Fatih bey, çelişkiler şahsen beni bozmaz. İyi okumalar.
    Yıldız abla o zaman gururdan söyleyemediklerinize dair bir yazı isteyelim sizden :)

  • Recel kaynatmak sabir isidir basinda beklemek köpügünü almak tasmasin diye altini bi kismak bi acmak olup olmadigini anlamak icin tirnagina bir damla dokup basasagi etmek metaforu sifirlamak deil gayem sadece hem recel yapmayi hemde yazi yazmayi bilen hemde muslumanca yasayan kadinlarin varligi acep ducane beyi rahatsiz mi eder diye acaip endiseliyim. Ellerinize saglik feyza hanim hayirli olsun takipteyim kaleminize saglik simdiden

  • Öyle sabah sabah boşboş gezerken gördüm blog’u dedim bi bakayım. önce biraz inceledim dedim ne diyor bu.. Anlamadım çıkacaktım o ara ned
    r bu reçel yazısı takıldı buraya kadar geldim. Sonra dedim ki ben bunu blogumda yazacağım.. henüz yeni oluşturuyorum ama sizi de burada yazacağım kimin okuyup kimin okuyacağını bilmiyorum ama okumayanların kaybedecek çok reçeli var diyorum… Reçelli günler..