REÇEL

Ramazan Geldi!

Akıp giden hayat içinde bir bardak suya uzanmadan, öğleden sonraya doğru bastıran hafif uyku haliyle, işini yavaşlatarak, vakti sayarak durmanın zamanı olarak yaşıyorum bu ibadeti.

Yazar: Feyza  


Bir zamandır yazları geliyor, o yüzden hafif panik ve korkuyla geliyor, lakin önceden tarihi belli olsa da sevgili Yıldız Ramazanoğlu’nun dediği gibi “Her yıl aniden geliyor.” Sabah sahura kalkacağımızı hatırlayınca, ufak bir heyecan duyup bu yazıyı yazmaya giriştim.

Sanırım oruç tutulan bir eve doğan herkes Ramazan’dan bir nebze heyecan duymuştur çocukluğunda… Büyümek, oruç tutacak yetkinliğe erişmektir biraz da. Yarı zamanlı ve tam zamanlı oruç denemeleri 8–10 yaş aralığına tekabül ediyor olsa gerek, hatırladığım…

30’lu yaşların ortasında, hala en heyecan verici, en teslimiyetçi şekilde karşıladığım ibadet zamanı Ramazan’dır. İslam’ı bir gün insanlığa mutluluk ve esenlik/baskı ve zorbalık getirecek bir hayat projesi olarak tartışıp konuşmaktan, Müslümanlığın bir hayat sürmek; öyle veya böyle kendini, bedenini, ruhunu, alışkanlıklarını şekillendirdiğin; bunlarla bazen mutlu olduğun bazen zorlandığın bir hayat sürmek olduğunu unutuyoruz. Bana dinin, insanın kendine dair, dünyadaki serüvenine dair bir anlamlandırma ve kendini şekillendirme kaynağı olduğunu en çok Ramazan hatırlatıyor.

Bu tanımlamanın dışına doğru taşıp bir hayat projesi olarak gördükçe, mutluluk mu zorbalık mı getirir tartışmasına doğru gidiyoruz.   Ramazan dünyayı yemekten içmekten alıkoymanın zamanı değil, gözümüze sokulduğu gibi çılgınca yeme içme hazırlığı yapmanın da zamanı değil. Bana kalırsa Ramazan biraz durmanın zamanı. Akıp giden hayat içinde bir bardak suya uzanmadan, öğleden sonraya doğru bastıran hafif uyku haliyle, işini yavaşlatarak, vakti sayarak durmanın zamanı olarak yaşıyorum bu ibadeti. Önümüzde oruç tutan Müslümanlar için 30 gün daha var, belki başka yönlerini de konuşuruz. Bu şimdilik rutin takvimizin içinde her yıl ordan oraya dolaşan Ramazan’a ufak bir hoşgeldin olsun.

Feyza |REÇEL

Yorum Ekle