Konuk Yazar: lasey x
…
-Ayrılmamız en hayırlısı
–Perdeler n’olcak?
…
Hayatta kaderin kendini hissettirdiği nadir anlar var. O, hükmünü vermişse bütün araçlar sağa sola kaçışır, kader de bir ambulans aceleciliğiyle olay mahalinden rüzgar gibi geçer gider. Kaderin bana gelişini artık biliyorum. O, sizi bir kuşluk dinginliğinde bulur, çünkü O; bir alışkanlık baltasıdır.
Kader bilgeliğinin illüzyonu; vaktiyle sıradan gelip demlendikçe hikmetinin anlaşılması. O iyi yazılmış bir senaryo ve bu filmin yönetmeni de benim…
‘Kaderini sev derler sevmeye lüzum yok çatışmasak kâfi’ demişti kardeşim. Kaderi şarkılardaki gibi bir kılığa sokup ‘kader kahpe kader ağlarını ördün mü’ diyip nefret de edebilirsin veya başka şarkıda söylendiği gibi ‘ey güzel allahım nasıl bir kader yazdın tadı damağımda kaldı’ diyip şükran da hissedebilirsin.
Velhasıl ben de kaderin ’90 dk bitti’ dediği yerdeydim artık. Kaderin bana gelişini hissettim çünkü bir kuşluk dingiliğindeydim… Hayatta hep şanslı gördüm kendimi. İyi bir annem vardı, mutlu bir çocukluk yaşadım, üniversiteye hazırlanmadan dilediğim bölümde okumuş, sevdiğim insanlar tarafından da hep sevilmiştim. O güne kadar da pek bi kayıp yaşamadım diyordum. En büyük korkum; doğalgaz borcumu geciktirdiğim için apartman panosunda afişe edilmek oldu hep . Evrensel şans skalasında ben de eksilere düşecektim elbet bir gün. Kızım dedim bugün bu piyango sana vurdu! :)
Günah keçisi arıyordum. En çok kızdığım suçladığım insan da haliyle ‘kendim’ oldum. Bir nesil öncesine kadar annelik-eşlik öyle naturel ki! Çocuğunu-eşini seviyor ama bağımlı değil, kaygısı günlük. Kocan savaşta öldü deseler ocaktaki sütünü de düşünebilir. Hayatı felç eden şey insanlar değil duygularmış tecrübe ettim, kabullendim. Sürecin adı dev bir ‘kabullenme’
O artık benim için bir yabancı bunu son konuşmamızda anladım. Da..! Ben onun için kaç zamandır yabancıydım?! En son olan şeyleri düşündüm durdum hep. ‘Şurda şunu yaptı, sevmiyorken mi yaptı, şurda çiçek göndermiş, şurda mesajıma dönmemiş..’ O, bir hipnozun içerisinde acımasız repliğini okuyor ve şikayetlerini anlatıyorken, itiraz etmiyordum, gözümü dikmiş perdelere bakıyordum. En son birlikte karar aldığımız, en son işbirliğimiz, en son emek verdiğimiz şey o perdeler, belki ondan. Ah ulan emek!! İstediğimiz gibi bir şey olsun diye tüm şehri alt üst ettik tartıştık sonunda da beraberce o komik grafikli perdeleri astık. Pencerenin önünden her gelip geçişimizde de birbirimize seslenip heycanımızı paylaştık. Hayattan ve evlilikten anladığım da insanın paylaşmadığında hayat motivasyonunu kaybettiği gerçeği. Öyle güçlü bir duygu ki şahit etmek! Güzel bir rüya görmek yetmiyor anlatmak istiyoruz. Yaşam motivasyonumuz; bir martı sürüsü gördüğündeki leylaklar açtığındaki coşku değil; ordaki coşkuya bir tanık bulmak. Aynı heycanı duymadığın biri olsa bile! ‘bak şu şarkıdaki sözlerin güzelliğine’ diyebilmek sadece.. Herhalde bundandır ruhsal çöküş de paylaşımların azaldığı yerde, kendi hayatının tanıkları azaldığında başlıyor. Bunu yirmimde öğrendim, asla tasarlanmamış bu tecrübem de beni uzun süre idare eder herhalde. ‘Altmışıma kadar bildiğim şeyler zaten yirmimde öğrendiğim şeylerdi’ diyordu Cioran da.
Benim en sadık tanığım -şahidim- annem; dünyanın binbir türlü hali var der hep. Oturup kaldığım çocuk parkında akşam oldu. ‘Anne!’ dedim içimden ‘şimdi dünyanın bin bir halinden biri kızına denk geldi, peki kaçı gelmek için sırasını bekliyor?’ O kadar arka arkaya sigara yaktım ki içecek halim de kalmadı, yine de boş sigara paketini içinde belki kalmıştır ümidiyle son bir kez sıkıp çöpe atmak için kalktım…
Yani tamam inşa ettiğin gemi su almıştır, şarkılar biter, yollar ayrılır, evler dağılır da… Ama şimdi söyle bana;
‘Perdeler n’olcak?’
Bu kadar mı benden ve bizden olur. Demekki her kadının hayal kırıklıkları aynı. Boşanma süreci devam eden bir kadın olarak gözlerimden yaşlar tane tane süzülerek okudum. Yüreğinize sağlık lasey x
Esyalar da hic eskimez ki… Insanlar eskir onlar durur…
Perdeler, kitaplar yazilar cicekler, oyle dururlar. Sen eskirsin onlar sanki o zamanda cakili kalirlar.
Coskularimiza bir tanik bulabilmek… Butun mesele bu aslinda…Hele askimiz yasamimizin tam merkezinde ise motivasyonuz da sadece onunla olur. Sanki varolsumuzun tek ve asil sahidi .. sonra bir gun firtina olur, kayiplar yasarsin. en kiymet verdigin yerden vurulursun. Ruhunun kizgin bir demir tarakla tarandigini hissedersin. Oysa sular cekilip firtina dinince tabatin canlandigi gibi sen de toparlanacaksin. Eger gonul gozuyle bakarsan etrafina sayisiz nimetin sahitlik icin goz kirptigini goreceksin. gecmisin acilari huzunleri ve sevincleri bir arada demlendikce eger istersen sectigin kaderinin icindeki hikmetlerin bir illuzyon olmadigini anlayacaksin. Dunyanin binbir turlu hallerinden iyi olanlarin basimiza gelmesini temenni edelim. Perdeler mi?… Perdeler eger bozuk plak gibi seni basa donduruyorsa kaldir onlari!… Pismanliklari suclamalari suclanmalarin muhasebesini yaptiysan artik onune bak, hayat sonsuzmus gibi uzulmeye degmez, inan bana…Tahmin ediyorum gencsin. Evlerin dagilmasi cok uzucu ama olanla olene care yokmus. Neset babaya Orhan babaya kulak ver nice bagri yananlar sazlarinin tellerine dokunuyor.
Dilerim yine leylaklar actiginda cosku hissedersin ve en buyuk sahit sensin bunu unutma!