REÇEL

Neden Reçel?

Reçel’i ilk düşündüğümüde ismi ve çağrıştırdıklarını sevsem de “Peki bugün, neden reçel?” diye düşünmüştüm.

İlgili kişi reçel lafını kullanalı çok zaman oldu. Reçel’i ilk düşündüğümüzde ismi ve çağrıştırdıklarını sevsem de “Peki bugün, neden reçel?” diye düşünmüştüm kendi kendime. Aslında pek de düşünecek bir şey yok. Toplumun her kesiminden insanın, medyanın, reklamların kadınların kadınlığını sorgulamaları; nasıl daha iyi daha güzel kadınlar olacağımızı değerlendirmeleri bir türlü bitmedi çünkü. Çünkü kadın cinsinden varlığın öncelikli yaşam gayesi ev ile ilgili uğraşlar olmalıydı, dışarıda ne yaptığından, nasıl bir hayat yaşamak istediğinden çok bu önemliydi ve sadece bunun üzerinden onun “insanlığını” değil, “kadınlığını” tartışabilirdiniz. Pek tabi ki bu değerlendirmeler Müslüman erkekler tarafından da yapıldı, hala da yapılıyor. Üstelik erkek olmanın verdiği zaten öncelikli, ayrıcaklı, eve ve aileye dair her şeyden tamamen soyutlanmış ve üstün olma gibi narsisistik bir sanrıyla. Kitap, entellik, yazmak gibi uğraşların öncelikli olarak erkeklere özgü olduğunu ve kadınların birincil alanının ev olduğunu düşünen ve ev/aileyle ilgili her sorunu kadına yükleyip erkekleri kaytaran her insana, önce Müslüman olarak sonra kadın olarak karşı çıkıyorum.

Bu karşı çıkış, geleneksellikle olan imtihanımızı, Müslümanların kadın konusundaki kategorik/ ayrımcı tavrını, İslam ahlakına uymadığını düşündüğüm cinsiyetçiliklerini, kadınların rolü; ahlakı ve yaşayışla ilgili söz söylemeyi neredeyse yaşam amacı haline getiren herkesi ve daha bir çok şeyi kapsıyor.

Reçel ismi tüm bu karşı çıkışların sembolik bir ifadesi, kendi sözümüzü söyleyebileceğimiz, beraber düşünüp tartışabileceğimiz ve belki içimizi dökeceğimiz bir alan.

1 Yorum