REÇEL

Küme Boş Mu?

Yani olduğum halim hiçbir grubun makbul tanımına uymadığı için “eş adayı” olarak tercih edilmeyen ama beğenildiğim için çirkin bir şekilde rahatsız edilmekten hiç çekinilmeyen biri oldum.

Konuk Yazar: Tek Elemanlı Alt Küme

Kendimi hatırlamaya çalıştığımda (burada kendimden kastım çocukluk dönemimdir) hiçbir zaman belirgin bir özelliğim olmadığını düşünürdüm. Oysa yıllar geçerken kendimle daha fazla vakit geçirdiğimde anladım ki herkes gibi benim de temellerim ordaymış ve evet belirgin bir özelliğim varmış. Aşırı düzenli bir çocuk oluşumun yanında, hakkını yedirmemeye gayret eden bir kız çocuğu var orda. “Sen kızsın alttan al” denildiğinde “hayır kız olmamın konumuzla alakası yok” diye çıkış yapabilen, “sen kızsın yazın örgü ör” dendiğinde “hayır ben top oynamayı seviyorum” diyebilen, yeri geldiğinde kız olduğuna aldırmadan tekme tokatlı kavgalara girebilen bir çocuk. Bu özelliğim eğitim hayatım boyunca beni türlü sorunlarla baş etmek zorunda bıraktı. Her zaman kendinden emin bir çocuktum; bildiğini söylemekten sakınmayan, çok konuşan. Çok konuşmam sürekli yerimin değişmesine sebep oldu, belki erkeklerle oturursa daha az konuşur diye düşünüldü herhalde bilmiyorum ama öyle olmadı. Sıra arkadaşlarıma karşı çıktığım için dayak yedim yıllar boyu ve karşılığını verdim, karşılık vermenin gururunu yaşıyordum ama diğer kız arkadaşlarım gibi davranılmama yarasını da aynı anda alıyordum. Oysa sadece daha o yaşta iktidarlarını sarsıyormuşum ve aldığım yaralar benim onur ödülümmüş. Sonrasında da işte muhafazakar bir ailede olduğum için giyimimle, esmer olduğum için kıllarımla dalga geçildi. Hepsine verilecek bir cevabım ve hepsini içine atan bir kalbim vardı. Yıllar içinde direkt olarak bedenime saldırılmasından, daha saman altı bir biçime dönüşen ve bu biçiminin de adının taciz olduğunu sonradan fark ettiğim olaylar yaşadım.

Hatırladığım ilk taciz olayım 5. Sınıfta oldu; tartıştığım bir erkek en sonunda beni sıraya yatırıp üzerime uzandı ve böylece “sesimi kesti”. Anadolu lisesi yıllarımda ise etrafımdaki tüm arkadaşlarım “çıkma teklifi” alırken ben tacize uğruyordum. Öpülmek istendiğim için iki kişi tarafından köşeye sıkıştırıldığım günü hiç unutamam mesela. Tekme atarak kurtuldum ama karşılığında tekme de yedim. Nasıl olur da kendimi öptürmem değil mi? Bedenin bana emanet oluşuna karşın onların istekleri, şiddetli istekleri ve ergen erkeklikleri. Bu kavga yaşanırken ve daha sonrasında kimse bana yardım etmedi kurtulmam için. Bu kız çok konuşan, sürekli itiraz halinde olan, başörtülü olan kız değil mi? -Evet o. O zaman kendi başının çaresine baksın.

Herkes gibi hatayı kendimde aradığım uzun bir dönem oldu, neyi yanlış yaptığımı düşündüm, bir de “beden olumladım”. Kıllarımla ve kilo alma sürecimde oluşan çatlaklarımla barışmaya gayret ettim. Üniversitede artık bunları yaşamayacağımı düşündüm ama değişik versiyonlarını yaşadığımı gördüm. Lisans yıllarımda durum başkaları tarafından uyarılmaya ve had bildirmeye evirildi. Sen bizim mahallemizin kızısın biraz daha kendine dikkat et gibi bir cümle duysam biraz daha iyimser olabilirdim belki ama ilk uyarım “Kalçan ve memen belli olacak şekilde giyinmemen gerekir” şeklindeydi. Kalçam ve memem mi? Bunların kamuya ait olduğunu ve herkes tarafından korunacağını nasıl da akıl edememiştim, özür dilerim(!) herkesten. Daha sonrasında “sen beni bekle ben 4 yıl keyfime bakayım sonra seni alırım” tarzı yaklaşımlar, seni beğeniyorum seninle flört ediyorum ama seninle olamam çünkü bir değişiksinler, seni uzaktan beğeniyorum ama seninle olmamız için halini değiştirmelisin gibi alt metinlerle gelen yaklaşma çabalarıyla geçen dönemlerim oldu. Yani olduğum halim hiçbir grubun makbul tanımına uymadığı için “eş adayı” olarak tercih edilmeyen ama beğenildiğim için çirkin bir şekilde rahatsız edilmekten hiç çekinilmeyen biri oldum.

Bundan sonrası şairin dediği gibi beni sinesine sarmayan tabiattan rıza dilenmeme ve tercih edilen yalnızlık dönemi. Ancak yıllar geçiyor, ölmeyen insan büyüyor ve yalnızlığın Allah’a mahsus olduğunu içinde yaşadığı bedenin yaş aldıkça daha önce deneyimlemediği şeyleri isteyebileceğini anlıyor. Olduğum yerde heteroseksüel kimliğime merhaba dedim, yıllar yılı “erkeklikleriyle” savaştığım erkeklerden hoşlanıyordum, yapacak bir şey yok ben bir kadın insanım ve karşı cinsimden hoşlanıyorum.

Muhafazakarım bu durumda biseksüelsem bile yaşamamaya gayret edeceğim ve maalesef merhaba diyebileceğim bir aseksüel tarafım yok. İşte bu noktada kendime şu soruyu soruyorum küme boş mu? Ama ben buradayım, ben buradaysam küme tek elemanlı mı? Benim gibi kadınlar var o zaman tek elemanlı da değil peki o zaman bu kümeyi evrensele tamamlayacak bir bütünleyeni yok mu? Olsun lütfen. Çünkü bu dünya kendini olduğu haliyle kabul edenler için oldukça zor bir yer ve buna yalnız başına dayanmak zor bir hal alıyor. Sesimi duyan vaaaaarrr mıııııııııı?

Konuk Yazar

3 yorum

Gerok için bir cevap yazın İptal Et

  • kesinlikle muhteşem bir anlatım olmuş. ve aklımıza niçin kazındığını bilmediğim bu saçma güzellik algısı bir kez daha yok ol! yok ol! yok ol!

  • Sesini duyuyorum canım kardeşim! Yıllarca dis görünüşünü dert etmiş, aile üyelerinden yolda yürüyen amcasına, üniversitede lisede ay bi 5 kilo versem ne kadar gu zel olacağımı öğütleyen arkadaşlarıma kadar dis gorunusum ve bedenim kamuya aitmis gibi davranan hadsizlerin yaptiklarina kadar bir-çok benzer şeyi yaşadım. Ilk duygusal ilişkimi birkaç sene önce evlendigim adamla yasadim. Düzgün insanlar var şu hayatta ( su asagidaki yorumlara ask mi ariyorsun anlamadim yazacak siglikta olmayanlardan) ve umarım dilediğini bulduğun bir hayat yaşaman dileğiyle!