REÇEL

Katilin Annesi Olmak

Özgecan’ın korkunç bir şekilde katledilişinden beri kafamın içinde “katilin annesi ne haldedir acaba?” diyorum.

Yazar: rumeysa ç.

kathryn renee7

Özgecan’ın korkunç bir şekilde katledilişinden beri kafamın içinde “katilin annesi ne haldedir acaba?” diyorum. Hatta bir zaman geldi, başka bir şey düşünemez oldum.

Çok tesadüfi de değil bu durum. 2 aydan kısa bir süre sonra (Allah izin verirse) bir erkek annesi olacak olmak çok zor geliyor bu haberleri okurken ve her an daha da zorlaşıyor.

Bir süredir o kadar korkunç hikayeler okuyoruz ki… Bir de bu hikayelerin korkunç faillerinin aramızda dolaşan insanlar olduğunu düşündükçe insan çıldıracak gibi oluyor. Ve o insanların bir de anneleri, kız kardeşleri, yakın çevrelerindeki onlarca kadın var tablonun içinde. Onlar ne haldedir, ne yapar ne eder bilmek istedim bu sürecin tamamında.

Tam bu hezeyanlarımın arasında Özgecan’ın katilinin annesi yakın zamanda anlattı içinden geçenleri. Anne ve babanın zaten şiddet nedeniyle ayrı olduğunu, ama 22 sene boyunca zoraki devam etmiş ve her yerinden şiddet fışkıran bu evlilikte babasının yanında yetişen çocuğun gün gelip vahşi bir katil olduğunu öğrenmek de tuz biber oldu her şeye. Nasıl bir kader bu Allah’ım?

Vakt-i zamanında bir adam bir kadını dövüyor, işkence ediyor. Çocuk, tüm bu işkencelere uzun bir zaman boyunca, 22 senelik evliliğin kendisin var olduğu kısmı boyunca şahitlik ediyor. Sonunda kadın dayanamıyor daha fazla, boşanıyorlar.  Bu arada çocuk büyüyor, yetişiyor, ailesine “bakma” derdine düşüyor, onun da bir çocuğu oluyor. Ama o “şey”, o nefret, o kin nasıl bir virüsse, nasıl bir zehirse bir gün geliyor şiddetle büyümüş bu adamı da sarıyor, adam da eşine de şiddet uyguluyor, eşinin açtığı boşanma davasını tehditle savuşturuyor. Hatta o içindeki vahşet, nefret ya da her neyse bir kadını yakmaya varacak bir vahşet zincirinde babasıyla birlikte çalışmaya kadar götürüyor bu bebekten “yaratılan” katili.

Burada mesele suçluyu bulmak ve sonsuza kadar rahatlamak değil muhakkak. Ama o çocuğu şiddetin öznesi olan babanın yanında tutan sistem suçlu değil mi mesela ilk elden? Ya da o anneyi bu şiddete boyun eğmeye iten çevresi, çığlıklarını duyan komşusu hiç mi suçlu değil? Ya da bu kadın polise gitmiş bile olsa, polisin onu geri göndermeyeceği ne malum evine? Onlarca tacize, tecavüze uğrayan kadın “erkeğin kariyerine, geleceğine bir sıkıntı olmasın” diye dava açmaktan vaz geçirilmeye çalışılırken o vaz geçiren özneler, katilin eşinin açtığı boşanma davası zamanı yanında durmayanlar da suçlu değil mi? Şiddete şahit olup elinden geleni yapmayan herkes zaten o meselenin bir parçası haline gelmiyor mu?

Yani kısacası, hepimizin zaten bildiği gibi, mesele sadece Özgecan değil. Her gün etrafımızda büyüyen, yeşeren bir nefret var. Ve o nefretin özneleri var. O nefretin öznelerinin aileleri, yakın arkadaşları, sevdikleri, sevenleri var. Çözüme dair düşünemeyecek haldeyim, o koskoca “suçlular” tablosunun içine kendimi de koyup eziliyorum. Ama minicik bir vicdan varsa bir yerlerde içimizde bari bizim yetiştirdiğimiz çocuklar böyle olmasın demekten fazlasını söyleyemez hale geldim, tıpkı o katilin annesinin dediği gibi. Katilin çocuğu da dahil olmak üzere, yeni doğan çocuklar bari vahşetin eyleyeni olmak şöyle dursun, şahidi bile olmasınlar. Allah bizi böyle büyük sınavlarla sınamasın, yar ve yardımcımız olsun inşallah…

rumeysa |REÇEL

1 Yorum

Fatma için bir cevap yazın İptal Et

  • İki oğul annesi, kadın meselesine de kendi çapımda duyarlı bir kadın olarak, vazgeçtim her şeyden. Bir başkasının evladına şiddet göstermesinler kendimi başarılı bi anne sayacağım, bu cinnet toplumunda.