REÇEL

Kadın Olmak

Reklam filmindeki anne kadın, etrafındaki her şeye kaba bir üslupla müdahale ediyor, kendini kontrol edemeyen anne rolünü oynuyordu. Kadın, hem kendisinin bir kadın olarak tuhaf davranışlarıyla hem de kadın ve erkek yolculara farklı yaklaşım tarzlarıyla toplumsal cinsiyet eşitliğinden hayli uzaktaydı.

Konuk Yazar: Halime

Gerek gerçek hayatta gerekse medya tarafından “kadın” ya da “erkek” olmak üzerine bilinçli-bilinçsiz her gün birçok mesaja maruz kalıyoruz. Mesela her bayram dönemi olduğu gibi bu Ramazan Bayramı’nda da sosyal medyanın mizah sayfalarında kadınların ev temizliğine, genç kızların yemek ve çay servisine hayli vurgu yapıldığına şahit olduk; güldük, eğlendik. Ancak şahsi sayfalarda eğlence amaçlı paylaşılan bu mesajlar, kamuya açık bir alanda, “otorite” tarafından hazırlanıp sunulduğunda anlamı bambaşka olmaktadır.

Bir gün metroda seyahat ederken karşıma çıkan bir kısa film gibi. Ses yoktu, konuşmalar alt yazıyla veriliyordu. Önce, yanlış okumuş olabileceğimi düşündüm ve sonraki tekrarına daha dikkatli baktım. Evet, yanlış görmemiştim, “metroya anne eli değerse” reklam kampanyası çerçevesinde çekilen bir kısa filmde “anne” rolündeki kadın, kadın bir yolcuya, soda şişesini oturduğu koltukta bıraktığı için “evlensen, bugün evlensen 2 gün sonra adam bırakır seni” diyordu. Yine aynı reklam dizisinde bir kadın yolcuya çorap giymesi gerektiğini, giymezse çocuğu olmayacağını söylüyordu. Ancak aynı “anne”, erkek yolcuya, terliyken soğuk su içmemesini, yoksa hasta olabileceği uyarısını yapıyordu.

Daha sonra merak edip diğer filmleri de seyrettim ve şaşkınlığım daha da arttı. Kadına, en azından (bazen sadece) anne olması dolayısıyla verilen değer de oluşturulan “yapay anne” modeli aracılığıyla yok edilmişti. Reklam filmindeki anne kadın, etrafındaki her şeye kaba bir üslupla müdahale ediyor, kendini kontrol edemeyen anne rolünü oynuyordu. Kadın, hem kendisinin bir kadın olarak tuhaf davranışlarıyla hem de kadın ve erkek yolculara farklı yaklaşım tarzlarıyla toplumsal cinsiyet eşitliğinden hayli uzaktaydı.

Bu kısa filmler anneler günü dolayısıyla hazırlanmıştı. Durumu daha iyi analiz etmek için babalar günü için hazırlanan filmlere de baktım. Metro istasyonlarında çalışan babalar için, çocuklarının babalarını ne kadar sevdiğini anlatan ses kayıtları istasyonlarda seslendiriliyor ve babalar da bu sesleri o esnada duyarak duygusal anlar yaşıyorlardı. Yine benzer bir çalışmada, kız çocuğu, makinist babasına güzel hislerini ve babasının onun kahramanı olduğunu dile getiriyordu. Yani babalar, evlatlarının gözündeki kıymetiyle ortaya konurken anneler, en anlamsız söz ve davranışlarıyla ortaya konmaktadır.

Şimdi diyebilirsiniz ki gerçekten de anneler ve babalar böyledir. Anneler bu sözleri kullanmaktadır. Ancak burada şöyle bir ayrım söz konusudur. Cinsiyet ayrımı içeren ifadelerin, içine eğlence katılsa dahi, kamusal alanda gösterimi, yanlışın meşrulaştırılması, zihinlerde normalleştirilmesi ve insanların bilinçaltında kadınla ilgili olumsuz yargıların oluşturulması demektir.

Bahsi geçen kısa film:

https://www.youtube.com/watch?v=geYdESgLgsU

Konuk Yazar

3 yorum

  • Acayıp bır karısım olmus gercekten :) senaryoyu kim yazmış bu histerik teyzeyı nerden bulmuşta oynatmışlar. Bu kadar konuyu bır araya getırıp bu kadar kotu yansıtmak için baya beyın harcamalardır emınım. Anneler ve dahi kadınlar zaten evde oturmaktan, günlere gidip gelmekten kafayı hafif sıyırmış ne dese ciddiye çokta alınmayacak, bir tık eğitimsiz kişilerdir. filmden çıkan sonuç bu bence. Metroİstanbul bunlara kafa yoracağına trafikle ilgilensin. 2 yıl öncenin filmi olduğunun da altını çizelim.

  • Yazıyı okuduktan sonra kısa filmi izledim. Öncelikle yazıyı kaleme aldığınız için teşekkür ederim.Kamusal alanda böyle reklamlarda anne figürünü absürtleştirerek ele almaları çok ciddi bir sorun. Kendi annemle bağdaşan hiçbir yönü yok.Tam tersi bu karakter babamı hatırlattı bana.Çünkü babam anneme göre daha uyarıcı bir karakter. Özelliklede ifade ettiğiniz gibi kadınların evlilik, koca ve çocuk gibi uyarılarda bulunması çok büyük bir problem.

  • iyi günler, metrolarda oynanyan bu kısa filmlerin bir tek beni rahatsız ettiğini düşünürdüm. yazınızı okugunca yalnız olmadığımı farketmek beni çok rahatlattı. derneğinizin çalışmalarıyla henüz 3 dk önce tanıştım. fakat daha yakından tanımak eğer ortak bir paydada buluşuyorsak hatta ve hatta kendi çapımda katkıda bulunmak isterim. size nasıl ulaşabileceğim konusunda yardımlarınızı bekliyorum.