REÇEL

İçinde Yaşadığımız Distopyadan Çıkış?

Kendimi Afgan kadınlar için namaz kılarken buldum. Namaz kılan, ağzına Allah’ın adını alarak onlara işkenceler edenlerin, hayatlarını hapse çevirenlerin durması için namaz kılarken. Uzun zamandır bu çelişkinin içinde bir çıkış noktası ararken Allah’ı, yaratıcıyı, yarattığı tüm güzellikleri gölgelemeye çalışan bu insanların az olduğuna kendimi ikna etmeye çalışıyorum. Başka türlü nasıl devam ederim bilmiyorum. 

Ama oradaki kız kardeşlerimi dinledikçe… Hikayelerini okudukça… Dünyanın bir yerinde gözünü bir Handmaid’s Tale (Damızlık Kızın Öyküsü)[1] senaryosunda açan kadınların varlığı şu an beni çok çaresiz hissettiriyor. Bir sabah kalktığımı, işe ya da okuduğum okula alınmadığımı, eve dönüp kimliklerimi, diplomalarımı gizlediğimi hayal ediyorum. Buralarda da ülkenden kaçıp gitmek durumunda kalmak çok uzak hikayeler değil belki ama böylesi bir şekilde… Taliban hep gölge gibi peşindeyken yılmadan mücadele ettikten sonra, herkesin gözü önünde, esaretinin Taliban’ın “zaferinin” simgesi haline gelmesi… Sokakta üç eş alacağını ağzını yaya söyleyen erkeklerin eşliğinde[2]… O tiksinti hissi[3]

Çok değil birkaç ay önce, halen pandeminin etkisi en yakıcı hallerindeyken Filistin’deki işgalleri konuşuyorduk. İstanbul Sözleşmesi’nden çıktık. Sonra arada kim bilir daha neler olmuşken yangınlar oldu. Sonra afet bölgesi ilan edilmeyen seller… Üzerine Afganistan’dan gelen haber. Tüm bu haberlere hem ses çıkarıp hem kendimi koruyup hem de sağlıklı tutmaya çalışırken daha da sıkışmış hissediyorum. Sanki biri benim olan kelimeleri alıp gitmiş gibi. Benim olanları götürmüş, herkesin söylediklerini bırakmış, aynı şeyleri döndür dolaştır söylüyorum.

Tüm bunların içerisinde kendimi namaz kılarken buldum, çünkü başka bir dayanağım yok. Allah’ın adaletine hala inanıyorum. Allah’ın adını böylesi korkunçluklara katan hiç kimseye hakkımı helal etmiyorum. 

Ve dua ediyorum. Uzun yıllardır duayı hep çaresizlikle, pasiflikle özdeşleştirdiğimi düşünüyordum geçen gün. Halbuki dua etmek talep etmek, istemek. Direniş en büyük dua. Biz de hem sözle hem de elimizden gelen tüm gücümüzle direnişimizle çıkarız belki bu distopyadan? Ve tam bu ihtiyaçla dua ediyorum: Allah’ım direnişlerimizi boşa çıkarma. Dünya üzerinde direnen tüm mazlumlara, tüm ezilenlere adaletinle muamele et. Bizi bu karmaşadan kurtar. 


[1] Margaret Atwood kitabı, ben dizi versiyonunu izledim.

[2] https://www.theguardian.com/world/2021/aug/15/an-afghan-woman-in-kabul-now-i-have-to-burn-everything-i-achieved?CMP=fb_gu&utm_medium=Social&utm_source=Facebook&fbclid=IwAR0QACqGuMEPGP3e4a84hD7wwNGVDF8o7N1g2sFsaTwzyoG8fdJqpY_8NU8#Echobox=1629093905

[3] https://www.instagram.com/p/CSoLiaRKrex/

rumeysa |REÇEL

Yorum Ekle