REÇEL

Eşitsizliğin Adaleti

Her şehrin, mahallenin hatta her ailenin farklı bir dini vardır. Kur’an değildir rehber, atalardır. Namus ve ahlak kavramı sadece kadınlar için geçerli bir yasadır.

Yazar: Sueda Taşdöğen

Bu yazı tüm kız çocuklarına ithafen yazılmıştır.

Burası arada kalmışların ülkesidir.

Her şehrin, mahallenin hatta her ailenin farklı bir dini vardır. Kur’an değildir rehber, atalardır. Namus ve ahlak kavramı sadece kadınlar için geçerli bir yasadır. Ailenin en küçük oğlu küfür eder gülünür, abla sesini yükseltir dövülür.

Çok gülmek yakışmaz sana, çok konuşmak da. Ağlamanın bile bir sınırı olmalıdır, sen kadınsındır. Evlat acısı bile yaşasan, ameliyat bile olsan, canının acısa da uyuyamasan bile kadınsındır ve her şeyi yapmak zorundasındır. Annelik, evlatlık, ablalık, kardeşlik sıfatların seni sen olmaktan alıkoyar, öyle olmak zorundadır. Boşanmış bir kadınsan başka bir hayat yaşamak zorundasındır, bekarsan bambaşka, evli kadınsan zaten kocanın yanından başka hiçbir yere yakışmazsın. İnsan olarak görülmeyiz biz.

Birazcık geçmişe gitsek zaten annelerimizi, anneannelerimizi bir dinlesek her şeyi çözebiliriz belki, normali bu diye nasıl korkunç şekilde yetiştiklerini ve yetiştirdiklerini anlayabiliriz. Eskileri dinledikçe o güzel masum küçük kız çocuklarının hayatlarına girip yaralarını, göz yaşlarını silmek gelir hep içimden. Ne kadar büyük zorluklar ve zorbalıklar…

Biri seni kaçırsa artık onunsun, sesini çıkarmaya hakkın yok. Ahlak, namus, din diyen adamların zorla kaçırıp tecavüz edip karıları yaptıkları kadınlar ve o kadınların yetiştirdiği evlatlar. Koruyup kollamaktan anladıkları kısıtlamanın sebebi buydu belki de gerçekten bize güvenip etrafa güvenmiyorlardı. Onca zorlukla, açlıkla ve insanlarla mücadele edip, kendilerini güçsüz gören, tüm evi sırtında taşıyıp bir tokata engel olamayan o güzel, hâlâ on üç yaşında kalmış kadın çocuklar…

Belki onlar geçmişte kaldı, azaldı ama hâlâ varlar. Hâlâ bir yerlerde canı acıyan kadın çocuklar ve şu an birçok evin kız çocuğu olanlar var.

Öyle bir şeydir ki kız çocuğu olmak, annenin gözünün içine bakarak büyürsün çünkü her mimiğinin farklı bir anlamı vardır. Taktir edilmek için yaşar, görmeden ölürsün. Yemeği, temizliği her şeyi çok iyi bilmek zorundasındır. Okumuş olman yetmez ya da başarılı olman, Yaptıkların ile yargılanır yapmadıklarınla kınanırsın. Senden büyük, küçük, yaşıt hiç fark etmeksizin tüm erkelerin günahları görülmez ama senin en ufak hatan cezalandırılır.

Cezalar ve dayaklarla büyüyen bir kız çocuğunun hiç ufak hataları olmaz. Hep büyük hatları vardır. Yaptığı en küçük yanlışı bile kapatmak için debelenir, debelendikçe daha da büyür kimse duymasın diye korkulan hataları. Bu yüzündendir Ayşe’nin, Fatma’nın intiharı.

 Ne zordur kadın olmak.

“Her kadın için mi zordur kadın olmak!’’ derlerse kuşkusuzca evettir cevabı. Haksızlıkta tüm kadınlar eşittir. Adaletli davranılır bu konuda. Kişiler, konumlar, yaşayış tarzları farklı olsa da aynıdır varılan nokta.

Başörtülü bir kadına hiçbir şeyi, hiçbir konumu yakıştıramazlar o yobazdır. İyi bir yerler gelmişse de arkasında elbette ki birileri vardır.  Başı açık bir kadın da ancak dişiliği ile bir yerlere gelmiştir çünkü o da hafifmeşreptir. Kadının kadına olan düşmanlığı da bu yüzdendir belki de o kadar zor ulaşmıştır ki istediği yere, korkar oradan düşmekten. Güçlü kadın olmak demek hırslı, merhametsiz, sadece kariyeri için yaşayan kadın demek diye kodlandırılmıştır.

Kadın kısmısı diye başlayan karı gibi diye biten korkunç cümleler…

“Senin aklın ermez bir şeylere” ve “her lafı yanlış anlarsın.” Öyle bir duygu hissettirilir ki sana dünyadaki tüm hataları sen yapıyormuşsun, hiçbir şeye aklın ermiyormuş gibi. Bunun sonunda olan şey bir market alışverişini bile tek başına yapamamaktır. Bir erkeğin himayesinden başka bir erkeğin himayesine giden özgüvensiz, mutsuz, kadınlarla dolu bir mezarlıktır burası.

Her taşın altını kaldırdığında başka bir hikâyenin çıktığı, sarılması beklenen yaraların iyice deşildiği, darbe üstüne darbe alınan bir dünya…

Erkeklerin korkmadan sayısızca ahlaksızlık yapıp kadınların yapmadığı hatalarla bile tehdit edildiği bir dünya.

Komik tarafı masum tüm insanların ezildiği bir dünya.

Sevmeyi, sevilmeyi, gülmeyi ve herkes için adaletli günler elbet geleceğine inandığımız bir dünya…

Konuk Yazar

Yorum Ekle