REÇEL

Doğal Doğuranlar

Günümüzde ise, hele de imkanlar varsa, bu rehberlik unutulmuş, doğa ve bedenin ilişkisi modern tıbbın arkasında ikinci plana atılmış vaziyette.

Konuk Yazar: Ezgi Çoban

 

Print

Odaya tek kişi girip iki kişi çıkmanın yadsınamayacak bir olağanüstülüğü var. Hergün yüzbinlerce kere gerçekleşen bir rüya gibi: Doğum.

 

Özellikle bu mucizenin baş kahramanı anneler için…

 

Doğum yaşamayan için anlaması güç bir hadise. Doğum öncesi, doğum anı ve doğum sonrası, ayrı ayrı değerli olduğu gibi, zorlu da geçiyor. Zihin faaliyeti fazlasıyla şişmiş yetişkinler olarak, hayatımızın çoğu bölümünde nasıl değil, neden doğduğumuzu daha çok sorguluyoruz.

 

Ama nasıl sorusu neden kadar önemli.

 

Doğal doğum, kadının kendi içgüdülerinin rehberliğinde kendi doğumuna kendisinin rehber olduğu bir eylem. Günümüzde ise, hele de imkanlar varsa, bu rehberlik unutulmuş, doğa ve bedenin ilişkisi modern tıbbın arkasında ikinci plana atılmış vaziyette.

 

Doğum Hakkı Felsefesi bugünlerde sıkça duyuluyor. Nedir bu felsefe?

 

1-Kadının bedeni, bebeği dünyaya getirebilecek ve gelişimini sağlayacak şekilde yaratılmıştır.

2-Kadın bedeninde bozulma veya akşama, durma yoktur.

3-Doğum, sağlıklı bir insan deneyimidir.

 

Anne ve bebek arasında sonsuz bir manevi bağ var. İşte bu kadar. Eee peki nerede o anneler? Doğumdan öncesini ve özellikle doğum anlarını heyecanla anlatan bu annelere kulak vermeli.

 

Onbironsekiz.com adlı podcast her hafta farklı konularda çıkarttığı ilginç hikayelere bir yenisini eklemiş. Programın adı ‘’Doğal Doğuranlar’’. Doğal doğum yapan üç anne, Zuhal Eyüboğlu, Özge Orhan ve Ece Efe, deneyimlerini paylaşıyor ve bizi yaşamın ilk dakikalarına götürüyorlar

 

Zuhal Eyüboğlu, ilk doğum deneyimini ve mücadelesini anlatıyor: Annesinin karnından çıkmak istemeyen bir bebek ile uzayan bir hamilelik dönemi. Daha sonra sınıf öğretmenliği yapan Özge Orhan var. Doğum tehlikesi taşıyan hamileliği ve saatler süren doğumu ile bebeğin hayattaki ilk mücadelesine ve annesiyle olan işbirliğine dem vuruyor. Son olarak da Ece Efe, kaos olarak tanımladığı ilk doğumundan sonra kendini bilinçlendirerek, hayalindeki doğumunu nasıl gerçekleştirdiğini anlatıyor.

 

Kendine güven, kontrolü hissetmek ve sahiplenmek. Hak ediyoruz. Belki de en çok doğum anında, hep kendimiz için, hem de o yüzbinlerce kere görülen rüyanın taze meyveleri için.

Konuk Yazar

Yorum Ekle