REÇEL

Cam Tavan

Tamam artık çalışabiliyoruz, okula gidebiliyoruz ama hep silik kalmak, fazla görünmemek zorundayız.

Konuk Yazar: Gülsün Toka
cam tavan
Reçel tarifi ararken karşılaştığım bu sayfadan, reçelden aldığım lezzetten daha büyük bir keyif aldım. Yazıların pek çoğunu okudum. Bir zamandır en doğru yeri aradığım bir konu vardı anlatmak için. Bence orası, burası!
Bir arkadaşımdan aynı ofiste çalıştığı kadın arkadaşlarının başına gelen bir olayı dinledim. Bir televizyon kanalı için dergi hazırlayan bir ekibin haberini yapmak üzere haberciler gelir. Etrafa çeki düzen verilir. Yayının yetkilisi X hanım da gelir. Olay bundan sonra başlıyor X hanım ekipteki iki kadın çalışan kendisi gibi başörtülü olduğu için telaşa kapılır. Ekipten olmayan ama aynı ajansta çalışan başı açık kadınlardan ekibe takviye yapar. Arkadaşım dönüp dönüp “denge olsun dedi inanabiliyor musun?” diyordu.
Çekimler başlar. Ekibin başörtülü editörü A hanım konuşur ancak hemen yanında oturan B hanım kaldırılıp arka tarafa, başı açık L hanım da A hanımın yanına alınır. B hanım çalışanı olduğu halde tek kelime edemez. Bu iki başörtülü kadın aylık olarak çıkan derginin bütün yazı işlerini üstenen kişiler öğrendiğim kadarıyla. Editoryal işlerin tümünü yapıyorlar. Arkadaşım bir erkek ve başı açık ve örtülü kadınların hepsine bir hakaret olarak görüyor bu durumu. Emek verdiği halde geri planda tutulan başörtülü kadın B hanım da başı açık bir konu mankeni olan L hanım da hakarete uğruyor. Başı örtülü bir kadın tarafından.
Arkadaşıma konuyla ilgili B, A ve L hanımla konuştun mu diye sordum. “Yüzlerine bakamadım birkaç gün” dedi. Konuşmamış. O günden beri olayda adı geçen kişilerin bloglarını, sosyal medya hesaplarını takip ediyorum. Yayının başında H hanım var. H hanım gelmemiş haber hazırlanırken. Sonradan bu yaşananlardan haberi oldu mu bilmiyorum. Arkadaşım da bilmiyor. B hanım başörtüsü yasağından ötürü okuldan atılmış, büyük mücadeleler vermiş hatta yazdıklarından anladığım kadarıyla 28 şubat davasına da müdahil. A hanımın yazı ve şiirlerinden oluşan bir blogu var. yine öğrendiğime göre de B hanımla okuldan arkadaşmış. Yani başörtüsü yasağına katlanmak zorunda kaldı büyük olasılıkla. X hanım hakkında ise bulabildiğim tek şey Akparti’nin İstanbul Kadın Kolları ile olan bağlantısı.
Bu tür olayların yüzümüze vurduğu şudur: Biz yasak kalktı diye sevineduralım, yasak başı örtülü kadınların da aralarında olduğu yetkisi elinde kadın ve erkeklerce içten içe sürdürülüyor. Tamam artık çalışabiliyoruz, okula gidebiliyoruz ama hep silik kalmak, fazla görünmemek zorundayız. Artık başımızın üzerindeki cam tavanı inşa edenler çeşitlendi. Artık mücadele başka boyutlara taşınıyor. Artık bitti değil, yenilenerek başlıyor…
Bu hakarete karşı bir çift laf etmesem olmazdı Reçel.
 

Konuk Yazar

7 yorum

bahar için bir cevap yazın İptal Et

  • Başörtülü arkadaşlar olarak yaptığımız çalışmalarla ilgili bir sunuma gitmemiz gerekiyordu. Ve bize “profesyonel” akıl veren bir erkekle aramızda şöyle bir diyalog geçti:
    – “Sunumda giderken yanınızda başı açık bir kız da olsun.”
    + “İyi ama, grubumuzda başı açık arkadaş yok ki?”
    – “Olsun, yanınıza rastgele birini alın, o konuşmayıversin sunumda. Yoksa bu kadar başörtülü kız olarak çok katı bir tutum sergilersiniz. Açık biri de olsun ki sizi başı açıklara düşman gibi algılamasınlar. Sizin için diyorum ben.”
    + “Biz çalışmamızı sunarken sırf başörtülüyüz diye niçin başı açıklara karşı gibi bir algı oluşturalım?”
    – “İşte değilseniz eğer grubunuzda başı açıklar da olmalı. Siz de karşı olmadığınızı ispat etmiş olursunuz.”

    Saçma sapan algılar, ön yargılar, düşmanlıklar… Tiksiniyorum.

    • Bu “öyle görülmesin” “öyle anlaşılmasın ” mazeretleri riyakarlığın politically correct hali oluyor. Midem bulanıyor .

  • Kesinlikle ayni seyleri ben de yaşadım yaşıyorum. Bunun Bilinçaltı var Dindarlar hala 28 Şubat baskısını içlerinde benliklerinde hissediyorlar, kendilerine gösterdikleri anlayışsızlık bundan. Kendine güvenmeme duygusu toplumun bu kesimine cok yoğun yansımış patlak Tesettür modasından çıktı, ilk önce eğitim bir farklılık olarak öndeydi sonra zenginlik. Suanda samimiyetini kaybetmiş zaten özgüveni eksik olan bir kesim var elimizde. Biz de bu kesimin kurtulmaya çalışan dindar bireyleriyiz. Hala hava atmadan, insan kayırmadan, seçmeden ama kendi manin farklılığını benimsemiş ve baskasına kabul ettirmiş azınlığı olarak. Sevgiler!

  • bu olay ve türleri hep hayatımızda. sen uğraşır didinir başarırsın ama sunumunu yapamazsın. sonra biri kalksın senin yerinde olmak istemem desin. ya acırlar, ya kızarlar, ya da sen kendini savunursun. iletişimin bundan ibarettir. işe girdim diye sevinemezsin başına geleceklere her an hazır olmaktan hayatın neşesini kaybedersin…

  • Aslında ilk başta başörtülü Müslüman kadınlar birliktelik ve duygusallık olarak çok zayıf kaldılar. Dolayısıyla zaman içerisinde bir aşağılık, ezilmişlik kompleksi oluştu. Bunu kırmak için biz Müslüman erkeklere ihtiyaçları olduğunda yanlarında olamadık. Ama yeni bir heyecan ve bilinçlilik var. Başarılar.

  • Dinde olan hosgoru gunumuzde politikada yok. Dini kaygilardan ziyade politik kaygilarla basortusu takan azinlik ama yeterince kalabalok bir kesimin bilincaltinda hep bu gercek var. o nedenle tavirlarinin dini oldugunu hissettirmek icin basi aciklarla bir arada bulunmak istiyorlar… Heterojen ortamlardan kacinma geregi duyuyorlar…

  • Etkiye tepki beklentisi toplumda mevcut o yüzdendir ki “başörtü yasağını uygulayanlar aynı şekilde kendilerine bir yaptırım geleceğinden korkmakta ve makam mevki sahibi olanlar bunun engeli için hali hazırda uğraşmaktadırlar.” Başörtü yasağı resmi olarak kalktı ama islam dininden ve tesettürlü kadından korku hala var ve sebebi anlaşılamayn bir korku gereksiz biçimsiz ve yersiz bir korku. Burda tesettür adına bayanlarında yaptıkları uygulamalara değinmeden edemeyeceğim piyasada oeydah olan ve bir furya gibi artarak çoğalan tesettürlümü yoksa tesettürsüzmü anlayamadığımız kişileride engelleyemiyoruz her anlamda zarar verşyorlar blinçli ve bilinçsiz Allah ıslah etsin saygılar.