Konuk Yazar: Çullu Börek
Üniversite yıllarında bir sınav dönemi arkadaşlarla okulda sabahlamaya karar vermiştik. Dersimiz uluslararası hukuk okulun en zor derslerinden biri, hocası dersten daha zor vs vs. Hepimiz canla başla çalışıyor, çalıştığını anlatıyor ve âdeta bir savaşa hazırlanır gibi birbirimize moral vermeye çalışıyoruz. Buraya kadarki kısım tatlı telaş tadında. Derken biz bir ara verdik. Balkon teras karışımı bir alanda biraz dersten biraz hayatta bahsediyoruz ki, saat bir belki iki, gece muhabbeti sevenler bilir o saatlerin muhabbeti daha bir başkadır. Muhabbet esnasında dinleyici konumunda olan erkek arkadaşımızdan biri birden dedi ki: “Gündüzün sapıkları sıcak yataklarında, karılarının koynunda yatıyor şimdi.”
Üzerinden uzun zaman geçti ama bu cümleyi unutamadım bir türlü. O gece bir sürü şey konuşuldu; kadınların sesler içinde sessizliği, renkler içinde renksizliği sonra güven; sırtını dayayacak bir duvar güzel bir benzetme olabilir değil mi? Ama tecavüz tehlikesiyle karşı karşıya kalan bir kadın arkasında duvar olsun istemez mesela. Köşeye sıkıştırılmak da istemez. Öz babası sarhoş olduğu bir akşam –ki bilindiği üzere bunu ayık kafayla yapanlarımız da var- kendisini taciz etsin de istemez. Bu da yetmezmiş gibi annesi, teyzesi ve diğer aile yakınlarının aleyhinde tanıklık yapmasını da istemez. Daha küçük bir kız çocuğuyken aşure götürmeye gittiği, “Abi” diye seslendiği komşusunun büyük oğlu tarafından tacize uğramak da istemez mesela. Bunlar organize sapıklar kısmı bir nebze de olsa amaç ve hedefleri belli olanlar. Bir de spontane sapıklarımız var “nefes alsın yeter” kitlesi, toplu taşıma, sokak arası vs. her fırsatı değerlendirmeye hazır olanlar. İkisi arasında tercih yapalım diye değil de bu işler nasıl oluyor diye düşününce zihnim böyle bir ayrıma gitti.
Tekrar baştaki sınav gecesine dönecek olursak biz o gece bir grup hukuk öğrencisi, hayatın nispeten temiz tarafından bir şeye şahit olmayı bekliyorduk. Sessizliğin sesini duyup, renksizliğin rengini görmeyi bekledik ve oldu. Biz o gece bir kadının son sözlerini duyup, son rengini gördük. Buna bir intihara şahit olmak mı dersiniz, alet olmak mı yoksa seyirci kalmak mı bilmiyorum. Yalnız şunu söylemekte yarar var; ne sesi kalpli kelebekliydi ne de rengi pembe tonlarında.
Adatan ahlaksızdır. Er geç kendini eleverir. Aldatma olduğu halde kadın ahlaksız herifi boşamıyorsa çoğu şeyi kabullenmiş artık evcilik rolü oynuyorlardır. İki tarafta birbirini aldatıyordur. Buna evlilik ve aile denemez zaten. Ne yazık ki Aile ve Evlilik 20-25 senede magazin malzemesi yapıldı ve bu kadar ayağa düştü.Hala düşürülüyor.Dün haber olan 29 yıllık eşini FETÖ tuzağı ile boşadı haberi tam uyuyor.Para, güç,hırs ve dünyalık zaaflar insanları acınacak hale sürüklüyor. https://t.co/U3F60JnPGp?amp=1