REÇEL

Bir İktidar Çabası Olarak “Ben de Feminiğim”

Siz bu işlerin kitabını yazarsınız, işinize gelmediği yerde kitabına uydurmayı bildiğiniz gibi.

Yazar: Huri

fem1

Evet bayım, evet siz, eminim en az benim kadar düşünmüşsünüzdür feminizm üzerine. Belki daha da fazla okumuşsunuzdur hatta bir kaç akademik makale bile karalamışsınızdır “kadınların ezilmişliğine” dair.
Evet eminim bayım siz diğer erkeklere benzemezsiniz. Evet siz “ortalık yerde” karısını, sevgilisini döven, söğen, bağırıp çağıran pis erkeklere benzemezsiniz. Fakat ortalık olmayan yerler için elimizde neden herhangi bir garanti yok bayım.
Siz bu işlerin kitabını yazarsınız, işinize gelmediği yerde kitabına uydurmayı bildiğiniz gibi. Cinsiyet “performatif” tir ve sevdiğinizin elinden çayın yanında Judith Butler da iyi gider. Size göre erkeklik ne kötü bir şeydir ve orada bir yerde kurtarılmayı bekleyen mutsuz kadınlar vardır değil mi bayım. Ama sizin lütfedip aşık olduğunuz kadın, anneniz, kız kardeşiniz mutludur ve erkek tahakkümü denilen şey sayenizde uğramaz semtlerine.
Sokaklarda haklı bir haykırıştır bizim ki değil mi bayım. Erkekleri aramıza almadan halay çekip dans ediyoruz; ne güzel! Halkanın dışında kalıp alkış da tutarsınız, alkışınız olmazsa eksiktir halayımız. İdeolojimiz ise aman evlerden ırak. Merhametten, şevkatten anlamaz yuvalar yıkarız biz. Elbet siz varken bizim üstümüzde emanet gömlek gibi durur feminizm. Kürsü sizin konuşun bayım ne olacak halimiz. Fakat bayım sizin bu kibrinizi ne yapacağız?
Siz eşitlik deyince, tepemde yıldızlar dönüyor adeta, sahi evinizde karınızın, üniversitede akademisyen arkadaşınızın sizinle eşit olması mümkün mü? Bu soruya diliniz “elbette” derken, içinizden “ne münasebet” dediğinizi duyar gibiyim. Bizi “özcülükle” suçlarken; siz insanları, erkekleri, kadınları, ilişkileri, aşkları, dostlukları tanımlayıp tasnif etmekten; bütün bunları muhteşem teorileriniz bağlamında üst perdeden konuşmaktan zevk alıyorsunuz herhalde. İnsanlardan uzak bu entel kafa ile, “ben de feminiğim, bence de kadınlar eziliyor”a çıkan o şaşaalı laflarınız, yani iktidar kurmak için başvurduğunuz entel çakallığınız işe yaramıyor. Hamallığını yaptığınız kitaplarla en doğrusunu öğretmek, bizi bize anlatmaksa derdiniz, hem de bizi hiç anlamadan; boşuna yorulmayınız.
İçten içe neyin canhıraş kavgasıdır bu, hem de en riyakar biçimi ile? Bildikleriniz, bilmedikleriniz, becerileriniz ve acizlikleriniz, bunların hepsi bir iktidar çabasına dönüşürken bir yandan, sözüm ona sevmeleriniz de varlığınız gibi bir lütuf ancak. Bizden kadınlığımızın, ideolojimizin, inancımızın ispatını beklerken, öyle değil böyledir diyerek yavuz hırsızlığa soyunurken; söyledikleriniz, anlatmak istedikleriniz ve anlamadıklarınızdan müteşekkil ortaya çıkan manzarayı aynaya bakıp bir görebilseniz keşke. En iyisi biz sizi fildişi kulenizde erkekliğinizle başbaşa bırakalım ve mümkün mertebe kadınlara ulaşamayacağınız bir yere koyalım. Böylelikle kimsenin burnu kanamadan, yüreği acımadan, beyni yanmadan ve akademik zehirlenmeye maruz kalmadan bir felaketin eşiğinden dönülmüş olur.

Huri Küçük |REÇEL

30 yorum

Can Hepşen için bir cevap yazın İptal Et

  • Kusura bakma reçel arkadaş ama ”kadınlar eziliyor” dedikten sonra, yani arkana dayanak noktası olarak bin yıllardır süregelmiş adaletsizliği aldıktan sonra her türlü saçmalığı söyleyebileceğini sanıyorsun ama yanılıyorsun. Nasıl ki sol Türkiye’de fakir edebiyatına dönüştü, feminizm de erkek düşmanlığına ve özcülüğe dönüşmüş. Böyle zavallıca yazıları gördükçe kadınların işi cidden zor diyorum. Sen bir özcüsün. ”Kadınım,eziliyorum” hakikatini koyup kof ve saçma bir biçimde konuşuyorsun, işin garibi eleştirilere de tahammülün yok gördüğüm kadarıyla. Zaten bir erkek seni hiç eleştiremez, netice itibariyle o bir erkek, özü gereği ”ezici team”de yer alıyor.
    Açıkça söyleyeyim: Erkek egemen toplum demokrasi ve özgürlük isteyen herkesin derdi. bu toplumsal düzen erkeklerin zorbaca iktidarından dolayı devam etmiyor; bizzat kadınlar bu düzeni sürdürüyor. Kadınların hepsi birleşmiş de düzeni yıkmaya çalışıyormuş izlenimi vermeye çalışıyorsunuz. Halbuki hayatımda binlerce defa kadınların ”namus bekçiliği” yaptığını, erkeklerle ilişki yaşayan kadınları ”orospu” diye yaftaladıklarını gördüm.
    Sizin gibi özcüler ise bu acı gerçeği yok sayıp sanki kadınlar erkeklerin zorbaca baskısı altındaymış gibi davranıyorsunuz. Bu sistemi kadınlar devam ettiriyor.
    Gerçi sisizn gerçeklerle bir ilginiz yok. 15-20 tane özcü erkek düşmanı bir araya gelip kendi kendinize gelin güvey olursunuz. Egolarınız tatmin olur; dini vecibelerinizi yerine getirmiş olursunuz.

    • Bu yazıdan nasıl bir “erkek düşmanlığı” ve “özcülüğü” fikri çıkardınız anlamadım doğrusu. Görmediğiniz gerçekler dediğiniz şey yine sizin dediğiniz şekli ile “demokrasi ve özgürlük isteyen herkesin derdi olan erkek egemen toplumun” bir parçası olarak kabak gibi ortada. Böyle bir ayrımı yapmak yani “kadınlar bu sistemi devam ettiriyor” demek tam da patriarkanın nasıl işlediğini görmemek ve anlamamaktır. Eleştiri meselesine gelince, yapılan şey eliştiri gibi gösterilip aslında gayet de kendi iktidarını sağlama almak, konforunu devam ettirmek için yargıda bulunmaksa, bu elbette kabul edilecek bir şey değildir. Ayrıca erkek egemen toplum meselesine de sadece “demokrasi ve özgürlük” mefhumları üzerinden bakmadığım için burada da bir ayrışma yaşıyoruz sizinle. Bu kadar çok gerçekleri önemsediğinize göre bir gerçeği öğrenmenizde fayda var; yaptığımız iş “15-20 tane özcü erkek düşmanının bir araya gelmesi değil”. Birilerini özcülükle suçlarken, zihninizde oluşturduğunuz temel bir prototip üzerinden bir grubu tarif etme şeklinizin de ne kadar özcü olduğunu görmeniz gerekir. Ayrıca bu gibi meseleler üzerine yazarken yaraların kabuğunu kopardığımızdan, egolarımızın tatmin olduğu pek söylenemez. Ama siz bu yorum vasıtası ile feminizme dair kadın-erkek bir çok kişiden duyabileceğimiz eleştiriler ile egonuzu tatmin edebildiyseniz ne ala!

      • Feminizmin Türkiye’de erkek düşmanlığına dönüştüğünü söylemek, feminizme dünya çapında gelen en dogmatik tepkinin “siz erkeklere düşmansınız” lafı olduğunu bilmemek veya reddetmektir. Feminizm ülkeye indirgenecek bir şey değil. O birbirini ezip üste çıkmaya çalışan kadınlar da sizin sandığınız gibi feministler değil, patriyarkanın en çok ezdikleri arasında olup nefes almaya en muhtaç olanlar.

  • Huri,yazını çok beğendim.. Boşuna yorumlara yanıt verme derim.. Kişinin fikri neyse zikri de odur… Sen ne dersen de,karşıdakinin anladığı kadardır….Biz çok kişi gördük,sosyalist geçinip,hayatında feminizm ile ilgili bir kitap okumayıp,ahkam kesenleri…Hiç enerjini harcama arkadaşım… Bunlardan sürüyle var çevremizde…

  • ”Evet bayım, evet siz, eminim en az benim kadar düşünmüşsünüzdür feminizm üzerine. Belki daha da fazla okumuşsunuzdur hatta bir kaç akademik makale bile karalamışsınızdır “kadınların ezilmişliğine” dair.”
    Bu nedir ya? bu nasıl bir üslup nasıl bir argüman.
    Sizler dibine kadar özcü bir kimlik siyaseti yapıyorsunuz. Dediklerinizin politik implikasyonlarını göremeyecek kadar da körsünüz. Sizin toplumu değiştirmeye çalışmak, insanlaruın bilincinde bir değişiklik yaratmak ve kurucu bir politika üretmek gibi b,r amacınız yok. Yıllardır gördüğümüz bayat bir kimlik siyasetini kadın üzerinden ısıtıp önümüze koyuyorsunuz. Bunu da yaparken patriyarşi eleştirisi ile özcü bir biçimde erkek düşmanlığı yapmak arasındaki ayrımı kavrayamıyorsunuz.
    1- ”Birilerini özcülükle suçlarken, zihninizde oluşturduğunuz temel bir prototip üzerinden bir grubu tarif etme şeklinizin de ne kadar özcü olduğunu görmeniz gerekir. ”
    Ben prototipten hareketle değil siz tarafından yazılmış son derece zayıf, içerisinde politika ve akıldan çok cahilce ortaya sunulmuş bir nefret barındıran, kötü bir yazıdan hareketle bunu söyledim. NAsıl ki MArksizm bu ülkede fakir edebiyatına, ahlak bekçiliğine dönüştü, feminizm de sizin gibi yeni yetmeler tarafından ”erkek düşmanlığına” ve ”özcülüğe” dönüştü.
    Şu kof yazınızı entelektüel açıdan son derece yetkin gördüğüm kadın arkadaşlarıma attım ve onlar da benimle aynı fikirdeler.

    2- Ayrıca erkek egemen toplum meselesine de sadece “demokrasi ve özgürlük” mefhumları üzerinden bakmadığım için burada da bir ayrışma yaşıyoruz sizinle.
    Sadece ezen-ezilen kategorisinden hareketle politika yapılmaz. Sizler bir hakikate yaslanarak son derece yavan bir güç mücadelesi yapıyorsunuz. Doğrudur, yalnızca demokrasi ve özgürlük eşitsizliği görmemizi engelleyebilir. Ama demokrasi ve özgürlük mefhumları olmaksızın yapılacak her türlü hamle politik dğil kuru ve kaba kuvvete dayalı olacaktır.

    3- Bu yazıdan nasıl bir “erkek düşmanlığı” ve “özcülüğü” fikri çıkardınız anlamadım doğrusu.
    Bu yazıyı yazan birinin anlaması pek mümkün değil zaten. ”Kız arkadaşın sana çay koysun sen git Butler oku” muhabbetleri ergence olmaktan öteye gidemez. Sanırım bu senin kişisel deneyimin. Yazın bas bas erkek erkek olmak bakımından ezenler tarafında yer alır diyor. Her satırında bu var. Eğer bunu farkedemiyorsan bir felsefe tarihi okuması yapmanı ve temel felsefi pozisyonların ne olduğunu çalışmanı öneririm. Kimliği dondurup mutlaklaştırıyorsunuz. buna modern çağlarda özcülük deniyor. Ben özcü değilim diyip her türlü özcülüğü yapmakla özcülükten kaçılmıyor. MHP’ye sorsak onlar da faşist değil.

    4- Böyle bir ayrımı yapmak yani “kadınlar bu sistemi devam ettiriyor” demek tam da patriarkanın nasıl işlediğini görmemek ve anlamamaktır.
    Ben bu sistemi sadece kadınlar devam ettiriyor demedim. Kadınların erkeklerden aşağı kalır yanı yok dedim. Hayatım boyunca erkeklerden .çok ataerkil kadınlarla mücadele ettim. Evime gelen kız arkadaşlarımı taciz eden, apartmanım evlenmeden bir erkekle yaşıyor diye bir kadını orospu ilan eden yine kadınlar oldu. Erkeklerin neredeyse hepsi zaten gözümde suçluydu. Sonra gördüm ki kadınların da çoğu suçlu. Siz o kadınların gözünde namussuzsunuz. İlk önce ampirik gerçeklikle yüzleşin. Politikanız daha gerçekçi olur. Sanki erkekler özgürlük isteyen kadınları bir kafese kapatmış gibi bir boş varsayımdan hareketle boş yazılar yazıyorsunuz.

    5- Son olarak, her türlü politik duruşu, mücadeleyi akılcı bir biçimde eleştirme hakkımız vardır. Kadınsınız diye bundan muhaf değilsiniz. Kimse bundan muhaf olamaz. Sizin kafanızda mutlaklaşmış, öze dönüşmüş kimlikler var. Aynısı Türk ve Kürt milliyetçilerinde, İslamcılarda da var. Ve herkes kendi ezilmişliğinden hareketle kendisine yöneltilen eleştirileri bertaraf etmeye çalısıyor. Size kolay gelsin. Hiçbir zaman bir araya geldiğinde bir birini öven, ne kadra doğru bir iş yaptıklarını birbirine anlatan, fakat toplumda hiçbir karşılığı olmayan bir grup ”özcü” olmaktan öteye geçemeyeceksiniz.
    Muhtemelen yıllardır bir arada iş yaptığınız için sürekli ne kadar haklı olduğunuzu birbirinize anlatıp durmuşsunuzdur. Bu nedenle eleştirel akıldan çok sizin elinizde hakikatiniz ve kimliğiniz vardır.
    Bunu da yazınızdan ve şu zamana kadar bin defa karşılaştığım özcü, öfkeli, erkekten daha eril davranan ve konuşan feminist gruplardan hareketle söylüyorum. Bir defa daha, şu berbat ve son derece ucuz olan blogunuz sayesinde ”kimlik politikaları ömzcülüğe saplanmaya mahkum mu?” diye sordum kendime.

    • Yazıda kastettiğim tam da buydu. Sizi bu hale getiren benim üslubumsa beni bu hale getiren kimin üslubu acaba! Kısacık bir yazıdan yola çıkıp hakkımda yaptığınız tanımlamalara, ithamlara ve bulunduğunuz yargılara, cümlelerinizi tek tek sıralayıp cevap yazmaya vaktim yok. Daha bir yığın felsefe tarihi okumam lazım.

  • Çok enteresan gidiyor. Yorumları hem kaygı hem heyecanla izliyorum. Bir özün değil tam da bir rahatsızlığın peşinde olduğumuzu, doğru yolda olduğumuzu daha çok hissediyorum.
    Şimdiye dek pek beraber iş yapmamış kadınlarla yola çıkıp da böyle hissetmek de ayrıca heyecan verici…

  • Sen bir şey okuma canım benim. Öğrendiğin 2 kavramın üzerine kadınlık kimliğini ekleyerek saçmalama devam et. Siz de yolunuzu bulmussunuz. Öyle iki butler bir “Caliban ve cadı” okuyup temelsiz entelektüel açıdan hiçbir değeri olmayan, içerisinde nefret barındıran kof yazılar yaz. ne de olsa çevrende seninle aynı işi yapan ve sen her saçmaladığında seni pohpohlayan arkadaşların var. her türlü eleştiriye “sen kim oluyorsun pis erkek ,ben kadınım eziliyorum. sen beni eleştiremezsin tamam mı” diye cevap ver. Su köylü kurnazlıkları bir tek bizim ülkede var her halde. seni ciddiye alıp uzun bir yorum yazmakta kabahat. yobaz bir köktendinciden hiçbir farkın yok. manipülasyon ve çığırtkanlık konusunda da ataerkil, milliyetçi erkeklerden hiçbir farkın yok. kullandığım dil son derece eril. bu kafayla devam edin kendi kendinize gelin güvey olun.
    not: o kısacık yazın son derece kötü ve acınası bir yazıydı. felsefenin fesinden anlamadığin orada. Size kolay gelsin. Ego tatmini ve özcülüğe devam…

  • ‘fildisi kule’nizden kendi tanimladiginiz alt kesime ‘sasaali laf’larla yaptiginiz sacma bir elestiri yazisi okumus oldum. Bir kadin olarak da feminist bir yaklasimi tarzindan oturu destekleyemedigim icin uzuldum. iyisi mi okudugunuz felsefeyi dogru kullanabilmek icin de ayrica bir okuma yapin.

  • Elinize sağlık, şahsen yazıya üslubundan dolayı pek içim ısınmadı ama içerikte bahsettiğiniz kişilerin maddeleriyle koşa koşa gelmesi benim için yazınızın önüne geçti, inanılmaz! :)

  • Can Hepşen’in eleştirileri gayet yerinde. Blog o kadar da kötü değil lakin bazen işin suyunu çıkarıyorsunuz, bu yazıda olduğu gibi. Yani kendisinin mantıklı tepkisine “asla altta kalmam kendimi eleştirttirmem” havasında cevaplar vermişsiniz.

  • 1 dk once “Kadinin saci uzun, akli kisadir.” deyip kis kis gulen, “Kadin fitrati geregi naif ve de zarif olmalidir.” ilkesiyle renkleri, işleri, hobileri bir bir kadınlar icin vs erkekler icin olmak uzere ayirmaktan geri kalmayan adamin benimle goz goze gelince “Oyle bakmayin, ben de FEMINIGIM, bence de DOGUDAKI kadinlarimiz cok eziliyor.” deyisi ve “okudugu kitaplarin hamalligini” BILE yapamayan adamlarla tartisamamanin verdigi yogun ic ses monologlari ve yutkunuşlar. Yaziyi okuyunca ani tekrar yasadim. Artik reçel blog okumalarini tavsiye edip hic gerilmeden, sacma sapan dialoglarin icine dusmeyip gonul rahatligi ile uzaklasabilirim ortamlardan, zira bu yazi duygularimin tercumani olmustur. Tesekkurler Recel Blog^^

  • Sevgili Huri,
    Yazinda bahsettigin durumlari belki bir akademisyen olarak degil ama bir yuksek lisans ogrencisiyken bizzat yasadigimi, feminizm ve toplumsal cinsiyet uzerine calismalar yaptigimiz sinifimizda guya kadinlarin ezilmesini dert edip bu konu hakkinda atip tutan ve is pratige geldiginde alabildigine ikiyuzlu, feminizm uzerinden prim yapmaya calisan, “feminizm sayesinde bal kaymak yiyen ve kendini profeminist olarak tanimlayan insanlar tanidigimi belirtmek isterim. Feminizmi en cok ben bilirim edasiyla sinif icinde hegemonya kurmaya calismalari, dalga gecer surar ifadelerini hicbir sekilde birakmamalari da cabasi. Dunyadaki durum nasil bilemem ama Turkiye’de feminizme ‘el atmis’ erkekleri nokta atisiyla anlattigin harika bir yazi olmus. Ellerine saglik.

    Sevgilerimle…

      • Yok ya. Genel yani. Mesela feministler evlenirken kız isteme olmuyo mu? Ya da ev içi iş bölümü nasıl oluyo filan? Yani yazılarda erkekler tiksinilecek varlıklar gibi de. Evde nasıl sabrediyonuz onu merak ettim.

        • Hayırdır, feminist birine evlenme mi teklif edeceksiniz? O halde, size önden tüyo verebilir ve sizden “tiskinmemesini” sağlayabiliriz. İlla ki işinize yarar. Mesela; bir sosyal bilimci iseniz önce bu habis huyunuzu terk edin.

  • Yok. Erkeğin teklif etmesi doğru mu ya. Bence o işi de kadınlar yapsın asgagdhdg :D Neyse blogu trollemiym. Burada ciddili meseleler konuşuluyo. Can isimli şahısta kısa yazsın,özet geçsin. O ne o öyle.

  • yoksa siz o işi de kadınların yapıyor olduğundan habersiz misiniz? sosyal bilimci olmayın dedikse sosyal de mi olmayın dedik sayın bir erkek bey:)

    • İlk başlarda “reçel blog” cevap veriyodu ama şimdi büşra hanım cevap veriyo. Bir tarafın anonim bir tarafın açık kimlikle yazması hoş değil bence :( Bir erkek olarak sizi tabi ki desteklemiyorum :) ama okumak hoşuma gidiyor. Size blogunuzda başarılar diliyorum.

      • bloga yönelik sorulara ve eleştirilere kollektif cevap vermek adına “reçel blog” olarak cevap veriliyor. Bunun dışında herkes kişisel yorum da yapabilir elbette.

  • “feminist değilim, feminizmi hiç mi hiç anlamıyorum ama yine de yanlış düşündüğünüzü iddia ediyorum” diyen adam benim için “biz de feminiğiz” ayağı yapan erkekten çok daha makbul her zaman. arkadaş olarak olsun, eş olarak olsun. en azından dürüst. en azından “feministliği de en iyi biz biliriz” taslamıyor, gayet dümdüz “bilmiyorum ama yine de karşı çıkıyorum, çünkü önyargılıyım ve kendimden memnunum” diyor. sinsi feminikimsidense böylesi bana daha samimi görünüyor. çünkü neticede din kardeşiyiz beyler.

    • İşte bu. Aynen katılıyorum. Dindarı da dinsizi de her bir haltı kadınlardan iyi biliyor, mesele erkeklikte çünkü. Dindar feminist bir de dindar olmayan feministler tarafından eziliyor, tam oluyor.

  • Hatice; Narin ve Seda yazıda anlatılan meselenin gündelik hayatımızda önemli bir yere tekabül ettiğini göstermesi açısından aktardığınız deneyimler çok önemli benim için. Çok teşekkürler. Haticenin de işaret ettiği samimiyet ve dürüstlük meselesi önemli. Sadece feministim demekle yoldaşlık kurulmuyor maalesef.