Konuk Yazar: Hazancan
Bu siteyi uzun zamandır takip ediyorum. Yazarların çoğunun hikayesi hemen hemen aynı. Ben de muhafazakar bir aileden geliyorum ve bir zamanlar başörtülüydüm. Üstelik İmam Hatip okudum. Bu okuldan sonra üniversitede hayatımın şokunu yaşayacağım, her şeyi sorgulayacağım bir bölüme başladım: Sosyoloji. Ailemden ve o zamana kadar aldığım eğitimlerden çok başka bir şeydi bu. Kadını erkeği eşitti, din ve değerler sorgulanıyordu, liberal düşünülüyordu, “eşcinseller vardı!”
Üniversitenin ilk yılı boyunca derslerde hocalara durmadan muhalefet olmam, her şeyi daha önceki alışkanlıklarımla dini temelli açıklamaya çalışmam devam etti. Üstelik bunları üniversitede yapıyordum, seminerlerde yaptığım da olmuştu. Şimdi bunları hatırlayınca utanç hissediyorum. Ama bu geçmişimi de her şeyim gibi kabullenmiş durumdayım. Dönüşüm kolay olmadı. Bunu kabul ediyorum.
Lisede bir kadına karşı çok yoğun duygular hissediyordum. Hatta onu öyle istiyordum ki ama bunun ne olduğunu bir türlü anlamıyordum. Aklıma bir şeyler geliyordu ama bunu bir türlü kendime yakıştıramıyordum. Ben sağlıklıydım ve Müslümandım! Kafamdaki bu düşüncelerden kurtulmak ve tövbe etmek için geceleri teheccüde kalkıp namaz kıldığım, uzun uzun dualar ettiğim zamanları dün gibi hatırlıyorum. Bu “sorunum” çok uzun sürmemişti, kısa sürede irademle kurtulabilmiştim. Ta ki üniversiteye gelip hayata başka yönlerden bakabilmeme ve düşünce yöntemimi değiştirebilmeme kadar… Ve tabii ki bu sefer gerçekten bir kadına aşık olup kendimi tam anlamıyla tanımlayabilmeme kadar…
Üniversite birinci sınıfın sonunda artık kendimi tanımlamış ve düşünce biçimimi değiştirmiştim. Hatta başörtümü çıkarmam da bu zamana denk geliyor. Fakat bu tam da doğru bir aydınlanma değildi -şimdiki bana göre. Yeni düşünce biçimi edinmiştim ama bu sefer de her şeye ve herkese karşı nefret doluydum. Bu zamana kadar bana gösterilen tek bir gerçek olması, önceden ne kadar dar bir kafaya sahip olmuş olmam, çevremin ne kadar tek tip ve tek düşüncede insanlar olması vs. gibi şeylere çok öfkeliydim. Öfkeli olduğum bir konu da dindi. Müslümanlığın bana göre olmadığını ve zaten en başından bu dini kendim seçmiş olmadığımı düşünüyordum. Ondan da nefret ediyordum. Zaten benim gibi eşcinselleri dışlayan ve kadınları aşağı gören bir dindi vs.
Bu öfkemden kurtulmam kolay olmadı, bunun da bir dönüşüm süreci oldu. Öyle kalamazdım çünkü mutsuz ve huzursuzdum. Zamanla benim gibi olmayan insanlara ve geçmişime öfke duymayı bıraktım. Herkesi olduğu gibi kabul etmeyi öğrendim. Yalnızdım, kimsesizdim. Allah’ı çok seviyordum ama ona dua edemiyordum. Çünkü nasıl dua edeceğimi bilmiyordum, artık Müslüman değildim. Şimdiye kadar sahiplendiğim, sevdiğim ve huzur bulduğum İslam benim en büyük düşmanımdı. Bu da böyle devam edemezdi. Dinimle barışmak için çok araştırma yaptım, çok düşündüm. Sonunda da tek bir din anlayışı olmadığını, bireysel din anlayışları olabileceğini keşfettim. İslam ile kendi anlayışımı oluşturmak istedim. Benim anlayışım Allah’ı sevmek ve onun hoşuna gitmeyecek şeyleri yapmayıp seveceği şeyleri yapmak üzerine. İslam’daki güzel ve faydalı öğretilerin hepsini aldım ve yine benimsedim. Diğer birçok konu umurumda olmadı açıkçası. Eşcinsellik konusu da öyle… Bu konudaki ayetlerle ilgili birçok yorum var ve hepsi nefret saçıyor. Benim kabul ettiğim dinim ve Allah’ım bunları söylemek istemiş olamaz diye düşünüyorum. Ben sadece onu seviyorum ve hep seveceğim. Benim İslam’ımın en önemli unsuru “sevgi”!
Sevgili Hazancan,
Bu yazıyı okuyunca yalnız olmadığımı bir kere daha hissettim. Kesinlikle kolay bir süreç değil. Ancak bunu kolaylaştıran birçok kitap ve hayat hikayesiyle karşılaştım. Ben de heteroseksüel olmayan bir Müslümanım. Olur da, sen kendini yalnız hissedersen bana her zaman ulaşabileceğini belirtmek isterim.
Sevgiyle kal!
Merhaba, kişisel olarak böyle bir tercihimm yok ama bu konu çok ilgimi çekiyor. kitap isimlerini paylaşabilir misiniz? teşekkürler
“Sonunda tek bir din anlayışı olmadığını…” kısmına gelince sevindim. Dedim bazı ayetlerin direkt literal yorumlanmasını vs gorup daha dogru kaynaklardan okudu ve tek bir din alayışı yokmuştan kastı bu galiba. Fakat ‘kendi din anlayışımı oluşturmak’ oldukça iddialı bir adım olmasının otesinde sıkıntılı bir durum. Yani Kur’an’ın butunluğü içinde kendi anlayışınızı oluşturabilirsiniz belki ama bszı ayetler hiç bans gore degil, escinselliğimi desteklemiyor, bazıları nefret sacıyor diyerek su ayetteki uyarıya muhatap oluyorsunuz ki ayetin devamını yazmayacagım hoşunuza gitmeyen ayetlerden olabilir: “Yoksa siz Kitab’ın bir kısmına inanıp, bir kısmını inkâr mı ediyorsunuz?” Yani secmece bir İslam oluşturamazsınız. Ancak istediğiz oğretileri istediğiniz yerlerden alarak eklektik kendi dininizi oluşturursunuz. Allah’ı sevmek neye izin verip vermemesi gerektiğini sizin kararlaştıracagınızı mesrulaştırmaz. İmanın özunu yakalayamamışsınız. Yaratan nedir kul nedir, boyun egmek amenna nedir? Muhatap oldugumuz bi arkadasımız degil. Arkadasımızı secmiyoruz. Bizi yaratan. Bosuna Rab demiyoruz ve sadece sevginin arkasına gizleyemeyiz. Siz kendi kafanıza hoşunuza giden sekilde bi Tanrı inancı oluşturup ona inanmak istiyorsunuz. Temel güzellik ve dogrular evet bunlar için benim Rabbim bunu emretmez diyebilirsiniz fakat Allah bizim bireysel hayallerimizin parcası degildir. “Allah ve Resûlü bir iş hakkında hüküm verdikleri zaman, hiçbir mü’min erkek ve hiçbir mü’min kadın için kendi işleri konusunda tercih kullanma hakları yoktur.” Ayeti, “Allah müminlerin canlarını cennetin karsılıgında satın almıştır” ayeti…. bunlar da nefsinize agır gelecek bunları almıyorum zaten diyeceksiniz muhtemelen de asıl teslimiyet bu.
Ayetlerin bir kısmını kabul edip bir kısmını kabul etmiyorum demedim. Yani demek istedigim bu değildi. Yanlış anlaşılmış. Nefret saçan yorumları olan ayetleri umursamiyorum. Ben sadece benim Rabbimin bunları söylemek istemiş olamayacağını düşünüyorum. O yüzden iyi ve güzel olan her şeyi alıp kendi başıma yorumlayamaklarımı görmezden geliyorum. Hepsi bu..
Beni,biyografilerinde ateist yahut dinsiz yazan pekcok yabanci dusunur ve sanat adamini,kendim arastirdigim zaman aslinda bir Allaha inandiklarini farketmem sasirtmisti. Onlarin boyle taninmasi bagli olduklari kilise tarafindan dislanmalarinin sonucuydu, yani ruhbanligin. Maalesef bizde ruhbanlik yok, islam ozgur bir din desek de uygulama da boyle olmuyor, diger din mensuplarinin dustukleri hastaliklara dusuyor, Allahla kul arasindaki borcu tahsill etmeye atilan haydutlar gibi davraniyor, belki de yazida gectigi gibi insanlari kendi elimizle Allaha dusman ediyoruz.
Müslüman olduğunuzu iddia ediyorsunuz ama Kur’an’ı Kerim’in ayetlerinden bihaber yaşadığınızdan haberiniz yok. Lut kavminin anlatıldığı ayeti kerimeri okumanızı tavsiye ederim. Umulur ki doğru yolu bulursunuz.
Ben sadece erkeklere karşı duygusal hisler besleyen bir kadınım ve müslümanım. Kadinken başka bir kadına his beslemek nasıl bir şey düşünüyorum, pek anlayabildigimi söylemem ama yadirgamiyorum. Soylemek istediğim kitabı kendine uydurma (deyim) kardeşim. Ya kafanda bitir ya da ne demeye çalıştığını anlamaya çalış. Sen sırf fantazi olsun diye değil de bu duyguyu içinden gelerek yaşıyorsan, bu hissi yasiyorsun diye Rabbimiz seni cezalandirmaz. Çünkü o hissi veren zaten kendisi. Düşün ki kolun sakat, sakat diye cehennem de mi yakacak? Veya dünya hayatında sakatlari öldürün mu diyecek? Sakat bırakan zaten kendisi?? Belki sana bu duyguyu verdim ama sabretmeni bekledim diyebilir. Belki başka bir şey. Sen bu duyguyu gerçekte yasiyorsan ve bir din seni disliyorsa o din ya doğru değil ya da sen o dini doğru anlamıyorsundur. Ya da aslında sen sırf nefsinin peşine düştüğün için o sözler sana nefret saçıyor geliyordur.
Eşcinsellik hakkında bilimsel bir makaleye bakmisligim yok , öyle bir hissetmedigim içinde kim doğru söylüyor kim yalan söylüyor anlayamıyorum. Sadece çıkarımlar üzerinden giderek bu duyguyu hisseden insanlar varsa yaratıcı kendi ellerinde olmayan bir şeyden ötürü bu insanlari cezalandirmaz ve cezalandırmamizi beklemez ama onlardan sabır bekler, sabredemezse bir ceza söz konusu olabilir diye düşünüyorum. Diyebilirsin ki bu zulüm değil mi. Bu sadece siz has bir şey değil ki. Karsi cinse hisler besleyip bir türlü evlenmek nasip olmayan kişilere de zinaya dusmemelerini emreder Allah. Karşı cinse beslemek Allah’ın izni ile, evlenmelerini nasip etmeyen de yine Allah peki halen niye zinaya düşmeyin, düşerseniz zinanın cezası uygulansin diyor?? Aynı şey bizler içinde geçerli. Anladığım kadarıyla Rabbimiz bizden her koşulda sabretmemizi bekliyor. O cezalar karşı cinse veya hem cinse hissedilen duygulardan için değil, kısa süren dünya hayatında sabırsız davranıp edebi hayatı elimizin tersiyle yittigimiz içindir veya yitmememiz içindir. Allah yardımcımız olsun.
boyun eğme-sabır-imtihan meselesini çok güzel anlatmışsınız. aynen katılıyorum.
ben de bazen biseksüel olduğumu falan düşünüyordum. ama şöyleymiş kadınların hepsinde bir dürtüsellik oluyor. Bir araştırma yapıyorlar, hayvan, insan ve eşcinsel pornosu vs izletiyorlar ve kadınlar hepsinden etkileniyor ama erkekler etkilenmiyor hetero olmayan ilişkilerden. birine karşı hayranlık duymak, onun gözdesi olmak istemek, onun tarafından çok sevilmeyi istemek bence normal duygular. islam insanlara aşık olmayı yasaklamıyor sadece cinsel olarak yaklaşılmasına karşı. zamanla geçiyor zaten kişiye karşı duyduğunuz elektrik. bence her kadında bi biseksüel eğilim olabilir ama harekete geçip geçmemek sizin kararınız. ve bu da bir imtihan çeşidi.
Yazdığımi okudum. Sert yazdiysam k bakmayın. Oğlumla cedellesirken anca bunu yazabildim. Hayır geceler
Allah’ın Furkan Suresi 43. Ayette eleştirdiği zihniyet bu: insanın kendi nefsini ilah edinmesi.
Allah muhafaza. Deizm den bile daha sakıncalı bir hâl.
Bir önceki yazıya yaptığım yorumda işaret ettiğimi bir kez daha teyit eden, müslümanca düşüncenin tarumar edilişine acı bir örnek.
önemli olan düzgün insan olabilmek. iyi insan olabilmek.
insanlara faydalı bir kişiyseniz hiçbir alt/üst kimliğin önemi yok.
Ben neden bu kadar üstüne gidildi anlamış değilim. Bir insan kuranı okuduğunu ama çoğunluktan farklı olarak başka bir yorumda bulunduğundan bahsediyor. Kuranın yorumunda bulunan bir sürü insan “ben bunu düşünüyorum ama yine de kesinliği yok” diyor. Kimisine göre kuran eşcinselliği değil bir başkasına kendi tercihine zorlamayı yasaklıyor. Lut kavmi eşcinsel olduğundan değil tecavüz ettiğinden helak oldu diye düşünenler var. Şimdi herkes elbette kendi yolunu doğru kabul edecek ama ayetlerin yorumlanışı arasında bu kadar büyük farklar varken başkasına kendi doğrunu dayatmak neden? İstemiyorsan gitme gittiği yoldan eyvallah. Ancak tek doğru senin kuranı okuduğun şekil değil canım. Sevgili yazar, Allah senin de yardımcın olsun kardeşim. Umarım Allah yolunda bulduğun huzuru tez zamanda insanlar da sana verir.
Yorumunuz çok değerliydi, teşekkürler..
islamiyet ve onun şiarları olan şeylerin içi boşaltıldı. önemsizleştirildi. bunu hassasiyetlerimizi kaybederek biz yaptık. başörtüsü bu zaman da aksesuardan öte birşey mi?
mesela yakında ateist müslüman tabiri bile karşımıza çıkar. tercihlere saygılıyım fakat lütfen kendi eksik algılarımızı mukades olana yapıştırıp onunda değerinden düşürmeyin. belki sizin durumunuzda olup bir açık kapı bulmak isteyen safi niyetli bir insan , açtığınız o yanlışdan devam eder, böyle de oluyormuş falan der. size saygı duyuyorum ama sizin inandığınız şey islamiyet değil…
Ne söylesen sakat,ne söylesen karşında ızdırap çeken bir ruha ve belki de şefkatli bir başka insana muhtaç birinin yüküne yük.
Tek tavsiyem bir şeyin günah olduğunu kabul etmek ve bu günahın acısını yaşamak,Allah’ın tartışmasız bir şekilde yasakladığı bir eylemi normalleştirme yanlışından daha doğrudur bana göre.
Allah yardımcınız olsun,hayat imtihan,kime ne düşeceği belli olmuyor,yükü ağır olanın makamı da ali olur.
yazıya öylesine denk geldim, çok sevdim. din ile ilgili çok konuşmam, tartışılacak bir şey olduğunu düşünmüyorum çünkü “bireysel” bir şey olduğunu düşünüyorum. dinin bireysel bir şey olması ve bireysel olarak oluşturulması gerektiğini, asırlardır hata yapıldığını söylüyorum. öyle ukala dümbeleği filan değilimdir ama bu konuda eminim artık. ama tabi sapıtmış olmakla ithaf ediliyorum. gelin görün ki ithaf edenler bir güruh halinde hareket ediyorlar, o sebeple bireysel olarak doğru olduğunu düşündüğümüz yaşam tarzlarını oluşturarak devam etmekten başka bir şey yok gibi :)
Merhaba. Bu zorlu süreci paylaştığınız için teşekkürler. Evet, insanlardaki yansımaları açısından tek bir İslam olmadığı muhakkak. Ama farklı yorumlar ve pratiklerle aslında hepimiz “hak” olana ulaşmaya çalışıyoruz. İnsanların hakikati çok iyi biliyor ve uyguluyormuşçasına birbirine bazı anlayış ve pratikleri dayatmaları acınasıdır. Fakat, bu Allah’ın rızasını kazanma yolculuğu olan hayatta bulunduğumuz (hep eksik olduğumuz) noktadan dinimizin neyi söylemek isteyip istemediğini söyleyemeyiz diye düşünüyorum. Bu yolculukta hepimizin Allah yardımcısı olsun, iyiye ulaştırsın. Neydi? Başımıza gelen tüm kötülükler bizden, iyilikler Allah’tan.