REÇEL

Başörtüsüz Müslüman Bir Kadın, Mescitler ve Kendini Bilmez İnsancıklar

AVM’lerin mescit bölümlerini bilirsiniz, bir koridor vardır genelde. O koridorun sağ tarafı mescide çıkar,

Yazar: MPG

Çok dinamik bir hayatım vardı. Şuan 8 aylık hamile olduğumdan ötürü biraz duruldum. Ama bebeğim 2-3 aylık olduğu anda eski dinamikliğime geri dönmeyi planlıyorum. Belki başka bir dinamizm olur ama olsun, yine dinamizm olur. Neyse ben en iyisi konuya geri döneyim. Çok dinamik bir hayatım vardı ve günlük hayatıma yardımcı en büyük etmenlerden birisi AVM’lerde mescit oluşuydu. Bir de Mimar Sinan Camiisi. Bunların ortak noktası nedir derseniz, temiz bir abdesthane ve daha da önemlisi otopark! Genelde AVM’ye girip namazımı kılıp iş hayatıma geri dönüyordum. Kendi işimi yapıyorum, dolayısıyla günümün nasıl organize edileceği bana aitti. AVM’lerin mescit bölümlerini bilirsiniz, bir koridor vardır genelde. O koridorun sağ tarafı mescide çıkar, sol tarafı WC’ye, ya da tam tersi işte… O koridordan her mescide dönüşümde “Abla tuvalet öbür tarafta” ikazlarına tepki olarak yazıyorum bu yazıyı. Bazen “Biliyorum ben mescide gidiyorum” şeklinde cevaplarımla, bazen de sinirden hiç cevap vermeme gibi değişiyordu tepkilerim. Bu kendini bilmez insancık bazen bir hademe olur, bazen de mescidin önünde alakasız duran, bana karışmayı kendine görev bilmiş bir adam… Bazen -Eminönü taraflarında- mescide yanlış yerden girmemi eleştiren bir camii bekçisi olur, “Ordan girmeyecektin abla” diyen mesela, “ya siz beni az önce sokakta görmediniz mi, şimdi iki saniye daha gördünüz ne oldu?” cevabı karşısında afallayıp “Yok abla ondan demedim, ben şey…” diye boynunun bükülmesi karşısında “Ah be yine çeneni tutamadın, yazık adama mahcup oldu” diye kendime kızan ben…

Bazen de Mimar Sinan Camii otoparkının sadece namaza açık olduğu vakitler olur, tadından yenmez. Otoparka doğru arabamı sürerken, O: “Abla sadece namaz için açık şu an otopark” Ben: “Biliyorum namaz kılacağım”. O: “Haaa tamam…”

Londra’da, hiç beklemediğim bir anda, bu sefer hem de başım kapalıyken(!), mescitten çıkarken de olur bu. Namazlar kılınmıştır, ben ve spor ayakkabılarım arasında üç adımlık, spor ayakkabılarım ile dış dünyada kaldırımda beni bekleyen eşim arasında 5 adımlık bir mesafe vardır. Ben ve spor ayakkabılarım arasında giren bir dayı, Paki aksanıyla “Oradan çıkamazsın, öbür taraftan çıkacaksın” der. Orada dünya benim için donar. Türk filmlerindeki acıklı sahneler gelir aklıma. “Kaçamadın be kızım, burada da kaçamadın be gülüm!” diye arabeske bağlar içimdeki ses. Dışımdaki ses ise “I will just take my shoes and leave” der (Sadece ayakkabılarımı alıp çıkacağım.). Diyalog devam eder : “ Evet ama burdan çıkamazsın”. Ben: “Evet ama sadece ayakkabılarımı alıp çıkacağım.” O: “Off”. Ben bu sefer sesli ve Türkçe bir şekilde: “Tövbe estağfurullah bir çıkarmadılar şuradan vs. vs.” söylenerek ayakkabılarıma doğru gidip, çıkar giderim.

Bu iki türden adam beni yoruyor. Birincileri kötü niyetli adamlar değil biliyor musunuz? Halisane bir şekilde yolunu kaybetmiş bir kadına yardım etmeye çalışan iyi niyetli adamlar onlar… Başı açık bir kadının namaz kılma ihtimalinin hiç olmadığını düşünen iyi niyetli adamlar, üzdünüz beni! Size değil ama sitemim! Bilinçaltınıza şekilciliği bu kadar derinden kazımış olanlara! Sizleri bu derece şekilci yetiştirenlere kızıyorum. Uzaktan şöyle bir iç geçirip, bu adamlara “Ah be abicim bileydin keşke…” demek geliyor içimden.

İkinci türleri ise bence biraz kötü niyete giriyor. Bu suratı asık, Londra’da karşılaştığım tiplemeler mesela. Ofisinde mecburi olarak her türlü kadın ile münasebeti bulunan, camiiye geldiğinde sanki hayatında dişi sinek yanına yaklaşmamış gibi bir tavır takınan işgüzarlar! Camii içinde tamamen kapalı olsam bile sırf kadın olduğum için surat asan, bana farklı farklı kapılar gösteren işgüzarlar. Bunlara daha çok sinirleniyorum. Acaba alışveriş merkezine gittiklerinde” Ablacım bu dükkândan bir çıkar mısın?” alışveriş yapacağım diyorlar mı? Dünya bize mescit kılınmamış mıydı? Hayatı yaşamak ibadet değil miydi? Sadece camii de mi ibadetlerini yaşıyor bu adamlar? Çarşıda, pazarda da yanlarına müşteri olarak gelen kadınları kovuyorlar mıydı? Belki istiyorlardı, kovamıyorlardı. Belki yasalar izin verse kendileri bir dükkâna girerken kadınların çıkarılmasını isteyeceklerdi kim bilir? Bu tarz tiplere ise olabildiğince yakından bakıp “Ya bir git Allah’ını seversen rahat bırak bizi!” demek geliyor içimden.

 

 

Konuk Yazar

2 yorum

Kendinemüslüman için bir cevap yazın İptal Et

  • Bence dinde her emrin birbirinden bagimsiz gibi gorunen bir bütün olduğunu unutuyoruz.Başı açık neden namaz kilsin? Başı kapalı ama neden namaz kılmıyor? Erkeklere bu sorgulamalar pek uğramazken yine kadınlara karşı olan bu önyargı neden bilmiyorum.Her emrin sorgusunun ayrı olduğunu düşünüyorum.Başörtülü olmayan bir kadına o zaman namaz da kılma! denilemeyecegi gibi.Başörtülü bir kadın da bir emri yerine getirirken diğerini yerine getirmediği için “mahalli kapalı” görülmemeli.Konudan sapıyor muyum acaba? Öyle bir durum ki kafamdaki birçok şeyin bağlantı kurmasına neden oluyor.Imanin kimde oldugunun sorgulamasi gorunuse gore yapilmamali,yine önyargıların ve kabullerin getirdiği yanlışlardan kaynaklı olaylar.

    • Bunu şöyle açıklayabilirim.Hani her dersten ayrı bir not alınır.A b1 c3 vs sonra bunlarin ortalamasi sana bir dönem notu çıkarır.3.20 gibi.Yerine getirilen emirler de birbirinden bagimsiz degerlendirilir ama bunun bütüne yansiyan bir sonucu vardir.Bu nedenle ayri ayri degerlendirilmesi gereken bu durumlar önyargı ile örtülmüş.Herkes birbirini göründüğü şekliyle değerlendirir olmuş.