Konuk Yazar: Konca
Belli bir süre önce başörtüsünü çıkarmış biri olarak kendi arkadaşlarıma ve başörtüsünü çıkarmış arkadaşlarımın arkadaşlarına söylemek istediğim bazı şeyler var.
Başörtümü çıkardıktan sonra bir çok farklı insan grubundan değişik tepkiler aldım. Müslüman ya da değil çoğu arkadaşım bu kararımda yanımda oldu. Zaten yanımda olmayacak arkadaşlarımdan öncesinde zamanla uzaklaşmıştım. Bu destek ülkeden görece izole bir üniversite ortamında sosyalleşmiş olmamla alakalı sanırım. Kendi üniversite fanusumun dışına çıktığımda yine benzer tepkiler alacağımı düşünmem biraz naiflik olurdu. Aldığım tüm tepkiler benim için olumlu değildi. Bazı arkadaşlarım bu durumdan oldukça mutlu olmuşlardı ve bu mutluluğun saçma olduğunu ima ettiğimde hislerini saklamaya çalışarak konuşuyorlardı ki bu durum baya nahoştu. Aslında ben bu yazımı daha dindar çevreden aldığım tepkiler üzerine yazdım. Şunu fark ettim ki yıllar içinde müslüman kadınlar olarak, başörtüsü konusunda seküler(?) çevreye karşı durabilme/uyarabilme reflekslerimiz gelişmişken müslüman çevreye karşı tutumuz farklıydı. O yüzden müslüman çevre(m/y)e yapılmaması gerekenlerden bahsetmek ve bu konu üzerine konuşmak istedim.
Başörtüsünü çıkaran arkadaşlarınıza üzülmeyin ya da üzülseniz de bunu dozunda bırakın. Onların yanında sanki birinin kedisi ölmüş ve bu ölüm hakkında konuşuyormuşsunuz gibi davranmayın. Birine üzülmekte hiyerarşik bir durum var. Kimsenin kendi inandığı şey üzerinden başkasına üzülmesine gerek yok. Başörtülü kadınlar yıllarca belirli mekanlarda tanıdık tanımadık bir dolu insan tarafında çeşitli tacizlere uğradı, acındı, çeşitli nasihatler verildi, Başörtüsünü çıkarmanın faydalarından bahsedildi. Bundan muzdarip başörtülü kadınların aynı şeyi Başörtüsünü çıkaran kadınlara yapmasına cidden lüzum yok.
Başörtüsünü çıkaran insanların psikolojik durumları hakkında varsayımda bulunmayın. Müslüman camia içinde Başörtüsünü çıkaran kadınlarının kafasının karışık, arayış içinde ve mutsuz olduğu gibi bazı genel inanışlar var. Bu kişi (büyük ihtimal) çok uzun süre düşünüp bu kararı aldıktan sonra hayattan daha fazla keyif almaya başlamış olabilir. Başını örtmek ya da örtmemek bir çok insan için bir çok farklı anlama geliyor. Her şey siyah beyaz değil. Kişinin kafasının çok net ve bu karardan mutlu olma ihtimalini görmezden gelmeyin. Ki kafası karışık da olabilir sadece diğer ihtimallerin de farkında olun.
Bu konuda sorumlukluk hissetmeyin. Başörtüsünü çıkaran birini görünce dini olarak doğru şeyi yapıp ona tebliğde bulunmanız gerektiğini hissedebilirsiniz. Fakat zaten sünni müslüman görüşün içinde ve başörtüsü takmanın normatif olduğu bir ailede ve çevrede büyüyen birine daha önce yüzlerce defa duyduğu başörtüsünün gerekliliğini ve faydalarını anlatmanın ikiniz için de zaman kaybı olduğuna emin olun. Sonunda karşınızda ayıp olmasın diye lafınızı bölmeyen sözünüz bitince başkalarına tekrar ettiği şeyleri bir de size tekrar eden ya da etmeyip geçiştiren birini bulabilirsiniz.
“Muhakkak bir şeylerden etkilenmiştir”. Bu kısım ataerkinin en görünür yüzü sanırım. Kadının iradesi en çok bu kısımda görmezden geliniyor. Bunun baban veya sevgilin istediği için mi örtündün demekten bir farkı yok.
Karşınızdaki kişi kolaya kaçıyormuş gibi davranmayın. Dediğim gibi hiçbir şey siyah beyaz değil. Bazı yerlerde başörtülü olmak zorken bazı yerlerde daha kolay. Başörtülü olmak dini atıfları dışında belli bir mücadeleyi barındırıyorsa, başörtüsü örtmeme hakkının tehlikeye girdiği bazı ortamlarda başı açık olmak da bir mücadeleyle ilintili. O yüzden başkalarının mücadelelerini görmezden gelmeyin; bir mücadelenin varlığı diğerinin varlığını daha önemsiz hale getirmiyor. Bütün bu mücadelelerden bağımsız çeşitli sebeplerden dolayı Başörtüsünü çıkarmayı tercih eden bir kadın, sizi kendi mücadelenizde yüz üstü bırakıyormuş gibi hissetmeyin. Bir insan politik olarak bir şeyin parçası olmak adına belli bir davranışı sürdürebilir ama kararı verecek olan yine kişinin kendisi. Başka birinden herhangi bir mücadele adına kapalı kalmasını beklemeye pek kimsenin hakkı yok sanırım.
*Nasıl düşünebiliriz mesela kardeşim…
Samimi bir yazı…Allah razı olsun…lakin bahsi geçen tepkileri ve kişiye yansıyan tavir,davranis,düşünüşleri sanırım göze almıştır açılmaya karar vermiş olan kişi…
Doğal refleksler bunlar…
Müslüman bir şahsiyetin kendini kendi kadar diğerlerinden sorumlu tutması, kılması bir farziyetin ihlaline içinin acıması (ki size değer veriyorsa bu duygu tavan yapar) normal olan değil midir?…
Elbette bir sürü nedeni olabilir bu tercihin..ve elbette örtünmek tek farziyet değildir…ve tek uzulmemiz gereken mevzu bu ve benzeri şeylerde değildir…
Lakin uzulmeyelim de ,çabalamayalim da taş mı olalım kardeşim…
Sevgiler…
*Yalnız hüznü vardır kalbi olanın… demiş İ.Özel
değildir. bu birey olmamış, faşist, totaliter bir zihniyetin davranışı olabilir ancak. “Herkes birbirinden sorumlu ise, ben de sizden sorumluyum. O başörtüsünü taktığınız için çok üzülüyorum.” desem, siz rahatsız olmaz mısınız? Kaldı ki, burada konu sadece üzülmek de değil, selam sabahı kesmek, dedikodu yapmak, kendine vazife olmayan seçimler konusunda kafa yormak bunların nedenlerini araştırmaya çalışmak bir kimsenin özgürlük alanının ihlalidir. Herkes kendine bakmalı, kimse kimseden de sorumlu değil, bunu unutmayın, herkes kendini temsil eder.
Musluman, muslumandan sorumludur. Hatta tum insanliktan sorumludur. Yanlis gordugu birseye de uzulmesi gayet normaldir. Cehenemllik veya gunah isledigini dusundugu kisiye uzulmesin acimasin mumkun mu ?
Sanmıyorum İsmet Özel dememiş……….
Bende aynı asamalardan gectim,hatta yetmedi bazı arkadaslar(!) benimle konusmadı ve bana selam vermenin bile uygun olmayacağını söylemişlerdi tebaalarına♀️Karsıma alıp konustuğumda ise çıkan manzara çok daha kötü idi,ölsem açılmazdım tarzı cümleler duydum.çok üzülmüş yıpranmıstım 6ayda.sonra ne mi oldu o ölsem açılmazdım diyen abla cemaat icin basörtüsünü açıp polis akademisine girdi ve eğitim sonunda mülakatta elendi,hakkında dava acıldı.demek ki neymiş herkesin dini kendineymiş.
“yalniz hüznü vardır kalbi olanın
hüzün oylece orta yerdedir”
İlhami Çiçek
Merhaba. Birkaç şey söylemek istiyorum. Başörtü denilen nesneyi başa bağlamak veya bağlamamak ile bütüncül bir tesettür içinde olmak veya olmamak arasında fark bulunur. Tesettürlü bir kadının saçlarını örtmek istememesi ve akabinde vücut tesetturunden çıkmasından dolayı yaşadığımız toplum ve kultüre dayanarak karşınıza çıkacak olumsuz ve yorucu yorumların olması muhtemel. Bunun bilincindedir diye düşünüyorum tesettürü terk eden bir kadın. Başörtü takmanın birden fazla anlama geldigini özellikle sanmıyorum, takan dinin emri için takıyor. Mutluluk görece bir kavram. Siz başörtüyü çıkardığınız için mutlu olabilirsiniz, duygulanımlarınız kimseyi alakadar etmez. Fakat bu kültürde, dindar camiada mutluluğunuzu paylaşacak birileri olmayacaktir, isyan etmenin bir anlamı yok. Başörtünuzü çıkarın, tesetturunuzu bırakın bu tercihtir. Yolunuza devam edin, destek aramayın.
mesele destek aramak degil. mesele bu konuyla ilgili dindar sahislarin ustten ve kinayici bakislari ve soylemleri. destek olmamalari dogal ve notr olabilir, ama “dindarligin kendilerine verdigi yetkiye dayanarak” vah vah tuh tuh yapip, aciyan gozlerle kinamak negatif ve haksiz bir tutumdur. bu tavrin altinda kibirden baska bir duygu yatabilecegini sanmiyorum, zira karsisindaki icin uzulme vs gibi “samimi” duygular bu turden ustten bir bakis ile ters dusuyor.
Merhaba, kimsenin destek beklediği yok zaten benim yazıdan anladığım kadarıyla. Sadece insanların saçma tepkilerinden yakınılmış.
Zaten keşke dediğiniz gibi olsa başörtümüzü çıkarttığımızda kimse bize destek olmasın,kimse bize karşı da çıkmasın.
Kimse nasihat vermeye çalışmasın, sözde tebliğ yapmaya da çalışmasın ,zaten bu sözde tebliğ yapmaya çalışanlardan fenalık geldi artık.
Biz yolumuza devam ediyoruz da keşke herkes de kendi yoluna devam etse, bizimle bu kadar ilgilenmeseler.
Aslında ayrı bir yorum olarak yazacaktım fakat üstüne bastınız. İnsanların konuşmasından neden rahatsız oluyorsunuz? Kendinize Müslümanım deyip istediğiniz herşeyi yapabilirsiniz. Dünya üzerinde bir insan sizi Müslümanlıktan çıkaramaz. Buna karşı durmaliyiz. Fakat aldığınız kararlar attığınız adımlar karşısında insanların size fiziksel mudahalesi haricindeki konuşmalarına neden kızıyorsunuz anlayamıyorum. İslam, iman edenlere birbiri arasında nasihat etmeyi öğütlüyor. Umursamazlık etmemezi öğütlüyor.
Ogutlemiyor mu yoksa?
Benzer şekilde 28 subatcilarin da basortululeri yada müslümanları ikna çabalarına konuşmaları açısından karşı çıkamayiz. Konuşmaktan zarar gelmez. Onlar da kendi inandıklarını konusuyorlar.
‘bize ogut vermeyin, kendinizi sorumlu hissetmeyin’ sözleri bir çeşit uyuşturucu kullanmaya benziyor. Yarın öbür gün gelir, sakin başka bir konu hakkında insanlardan duyarli olmasını beklemeyin bu durumda.
En kotu usluplu insandan bile birşeyler öğrenilebilir. Ne insanlar varmış der sukredersin en kotu ihtimalle. ‘kendinizi sorumlu hissetmeyin’ düşüncesinin temelinde fikirlerini sınava sokmaktan korkmak yatıyor olabilir bu açıdan. Bir ihtimal. Ben Müslümanım.fakat inanmayan bir insanın düşüncelerini öğrenmek konusunda isteksiz davranmiyorum. Belki hakikat orada.elimden geldiğince sorusturup değerlendirmeye ve anlamaya çalışıyorum. Bence bu da en az başörtüsü kadar kritik bir konu. Başörtüsünü isteyen çıkarabilir. Hesabını olumlu olumsuz kendisi verir. Fakat neden konuşmak istemez burası pek anlaşılmıyor.
Bir insan bir konuyu birisiyle niçin konuşmak istemez? Aşağıda atılan beğendiğim bir yorumda belirtildiği gibi belli bir samimiyet+münasip bir lisan+uygun yer ve zaman unsurlari olmadığı içindir.
Buna nasihat etmek de dahildir. “İletişim” hakkında bir şeyler okuduysanız bilirsinizki “öğüt vermek” diğer adıyla “nasihat etmek” iletişim engellerinden biridir. Yani zannettiğiniz kadar faydalı bir şey değildir, bu yüzden insanlarla etkili iletişim kurmak istiyorsaniz bu konuda ısrarcı davranmamanızı öneririm. Insanlar sizinle herhangi bir konu hakkında konuşmak istemeyince ” fikirlerini sınava sokmaktan korkuyor” düşüncesi karşınızdaki insana üstenci bir tavırda bulunmanız, değer vermemeniz anlamına geliyor.çok faşizan bir yaklaşım .yani çok afedersiniz ama siz kimsiniz ki başkasının fikirlerini sınava tabi tutuyorsunuz? Karşınızdaki insan akli melekeleri sınırlı,ölçüp tartmadan kararlar alabilen bir zavallı vah vah, bu yüzden sizin sınavınıza mı ihtiyacı var? Bir de uyuşturucuyla bağdaşlaştırmanız peki??? En kötü üsluplu insandan gerçekten birşey öğrenmem gerekir mi, bir de fiziksel müdahele dışında sözlü şiddet,sözlü müdahale,psikolojik baskı/psikolojik şiddet bunlar gerçekten sizin için bir şey ifade etmiyor mu? Bir bakış bile. Yani bir insan sizi fiziksel olarak yaralamadıkça istediği sözü söyleyebilir size küfürde edebilir bu yüzden sizinde insanlara böyle davranma hakkınız var? ??? Bence önce bu yaklaşımlardan uzaklaşmanız gerekli. Belli ki insanlarla konuşmayı, onlara bir şeyler sormayı çok seviyorsunuz bu konularda çok ilgilisiniz, bu yüzden size “iletişim” hatta “etkili iletişim” konusu hakkında bir takım yazılar,araştırmalar okumanızı öneririm. Bir de bu yazıyı tekrar okumanızı tavsiye ederim çünkü attığınız bu yorumda görüyorum ki anlaşılmayan,gözden kaçırdığınız şeyler var.
” fikirlerini sınava sokmaktan korkuyor” düşüncesi karşınızdaki insana üstenci bir tavırda bulunmanız : bunun üstenci bir tavır olduğuna nereden vardınız? gayet yatay bir söylem bu. isteyen bana da söyleyebilir.
* ‘çok faşizan bir yaklaşım’ : normalde buradan sonrasını okumamam lazım.
* ‘bu yüzden sizin sınavınıza mı ihtiyacı var?’ : benim sınavıma mı sokalım dedim? karşılıklı konuşuyoruz. sınav bu. satranç gibi birşey yani. konuşmak istemeyen tahtadan kaçıyor demektir.
*’Bir de uyuşturucuyla bağdaşlaştırmanız peki? ‘ : insanların çeşitli hallerine karşı uyuşmuş oluyoruz çünkü . bu yanlış. kendime ‘biliyorum, benimki doğru’ demiyorum. fakat insanlar bildiklerini paylaşmalılar, doğru üslupla.
* ‘hatta “etkili iletişim” konusu hakkında bir takım yazılar,araştırmalar okumanızı öneririm.’ : teşekkürler önerileriniz için. bakın ben mesela gayet pozitif karşılıyorum bunu ve değerlendireceğimi söylüyorum. size de bunu öneririm.
Ben de bazen işe gitmek istemiyorum. Ama hayatımı idame ettirmek için mecburum. Aslında istesem gitmem. Ama patron beni işten atar. Kesin atar yani. O yüzden istesem de istemesem de işe gidiyorum.
Çok güzel bir örneklendirme:)
Cok alakasiz bir metafor oldu bu. Yaraticinizi patronunuz ile orneklendiriyorsaniz vah sizin halinize sabirlar diliyorum
Merhaba. Alakasız olduğunu soylemissiniz fakat nedenini neden yazmadiginizi merak ettim.
Bence yaraticinin sıfatlarının dünyadaki insan , hayvan bitki vs gibi varlıkların üzerinde görülmesi gayet doğal ve mantikli bir durum. Bal kupunden bal sızar.
Siz de söylemişsiniz, dindar insanlar olarak tesettürün “normatif” olduğu bir toplumda yaşıyoruz ve normatif olmasının sebebi, Eliaçıklaşmadıkça inkar edemeyeceğiniz bir farz olmasıdır. Bu durumda belirli bir hayat tarzı ve bu farz etrafında toplanmış insanların sizi tebrik etmesini mi bekliyordunuz? Neden etsinler? Bir Müslümanın başörtüsünün artık kendisine yük olduğunu hissettiğinde girdiği kimlik çatışmasından başörtüsüne yer olmayan bir hayat tasavvuruyla çıkması, arkadaşı olan diğer bir Müslümanı ilgilendirir ve üzer, bu çok doğal. İnsanların tercihlerine dair densizce yorumlar yapmayı savunmam, eminim üzücü yorumlarda ileri gidenler de oluyordur. Ancak buluşma noktası İslam olan insanlar, birinin İslam’da ideal olandan uzaklaşmasına dair hiçbir şey hissetmesin, düşünmesin diyorsanız beklentiniz sadece tercihinize saygı duyulması değil gibi duruyor.
Belki de bazıları için inkar edebilecekleri bir farzdır. Mesela benim için öyle. Eliaciklasmak ne demek bilmiyorum bu arada. Mesela bu iyi niyetli Yazınızda bile bir kadın başörtüsünü çıkardıysa, bunun kimlik çatısmasiyla, başörtüsünün yük olmasıyla ilgili olduğuna eminsiniz, tam da bahsedilen üsttenci tavır. Herkes sizin tahmin ettiginiz gibi yasamiyor hayati, mesela başımı açarken beni en çok yıpratan şeylerden biri, insanların bunu bir yenilgi olarak görecek olmasıydı, oysa benim için başımı açmamam yenilgi olacaktı çünkü inanmıyordum farz olduğuna ve başörtülü devam etmek benim için kolaya kaçmak olacaktı, herkesin hikayesi farklıdır tabi. Sizin üzülmeyi kendinize hak gördüğünüz senaryodaki gibi bile olsa emin olun cumleye doktugunuz kadar basit degildir. Çünkü hiçbir şey bu kadar basit degildir. Herkesin deneyimi kendine özeldir.
Üzülmek elinizde değildir eminim ve iyi niyetlisinizdir. Zaten başını açan biri, onun için üzülecekler için, onları üzdüğü için üzülecektir(her ne kadar bunda uzulenecek bir şey olmadığını düşünsede). Bunlar çok insanı şeyler. Yazar bence kendini gayet iyi ifade etmiş uzulcekseniz de dozunda birakin demis. Bir seyi abartmak, karsindakine hissettirmek iyi niyetin biraz disina cikar bence. Tercihine saygı duyulması dışında ne istiyor olabilir yazar burada ben bunu anlamadım.
Başörtüsünü çıkarmanın faydalarından bahsedenler genelde malum örgüttü bizim zamanımızda.
İnsan çıkarır takar hatta hiç takmaz bu örtüyü ama lütfen her durumda tek tip düşünmemiz tepki vermemiz gerekir mantığını savunmayın. Milyon çeşit insan var kim ne düşünürse düşünsün, çokmu dert oldu?
Muhakkak bir şeylerden etkilenmiştir; kısmındaki o genelde erkek üretmesi feministlerin etkisi, islamcı bilmem kimlerin etkisi düşüncelerini bana da çok konuda yapıyorlar ama zerre umrumda mı? HAYIR.
Ben trafikte önüme atlayan, otobüs durağını gasp eden, yayaya yol vermeyen insancıklar için çokça düşünceler ve laflar üretiyorum mesela, ama başka birşeyleriyle ilgilenmiyorum.
Daha aşamadık mı kılık kıyafet mahalle beskısını, dedikodusunu?
Başörtülü olmamanın zorluklarından bahsetmişsiniz… Bu ülkede bolca ve çeşit çeşittir… Yaşayan bilir… Ben sadece birine değineceğim:
Türkiye, bir kadının sadece başörtüsüz olduğu için tacizi hak ettiğine inanan milyonlarca erkeğin yaşadığı bir ülke. Kadının kulak memesinden dahi tahrik olduğu rivayet edilen bu erkekler, eminim kapalı kadınları da taciz etmek için bir sebep buluyordur… Bunların aksine, cinsel dürtülerini kontrol etmeyi çocuk yaşta öğrenmiş milyonlarca erkek de var ülkemizde. Deniz kenarlarında, havuz başlarında, bikinili yüzlerce kadının arasında sakin sakin gazetesini okuyup çayını içen, babalarımız, dedelerimiz, abilerimiz, arkadaşlarımız ve oğullarımız var. Sadece burada değil, Çin’de, Güney Amerika’da, Afrika’da, ve tabi ki Avrupa ve Amerika’da milyarlarca böyle erkek var. Dünya genelinde bakarsanız, bu erkekler aslında çoğunlukta… Kulak memesinden tahrik olmak ise -evet böyle bir şey gerçekten var- ancak bu her erkeğin fıtratı değil, topuklu ayakkabıdan veya ellerden tahrik olmak gibi marjinal bir fetiştir…
Diyeceğim şu ki, artık başınızda örtü olmadığı için size rahatsızlık verecek erkekler olacak olsa bile, size bu sebeple cinsel obje olarak bakmayacak erkekler bu dünyada onlardan daha fazla. Allahtan…. Ülkemizde de bolca bulunuyorlar. Sosyal çevrenizi ona göre seçer, hiç sıkıntı çekmezsiniz…
Bu site neye hizmet ediyor acaba?
İRONİK YORUM :)
Asıl amaçlarına yaklaşıyorlar evet. Yavaş yavaş. İlk başörtüler çıkacak, sonra gelsin şortlar. Hatta geçen bunlardan şortuma karışma saçmalığına falan katılanlar oldu sanırım. Gençleri etkiliyorlar. Akın akın özgür kadın olacaklar. Tek erkekler müslüman kalacak.
Hahaha (ironiktir)
Olamaz! Gizli emellerimizi ifşa ettiniz! Sizin gibi derinlikli birinin gelip bunu keşfetmesini beklemiyorduk. Yastayız.
Öyle şeylerle yüzleşiyoruz ki yorumunuzun ironik olduğunu anlayamamışız bile. Bu da kendi başına bir örnek cidden. O yüzden yorumunuzu (ironiktir) diye düzenleyebiliriz isterseniz?
Lütfen, iyi olur :)
Aşırı abartılı yazdığım için pozisyonumu belli ettiğimi sanmıştım. Ehh o halde durum çok acı gerçekten. Nelerle uğraşıyormuşsunuz.
Hayirli gunler. Tepki vermeyelim pekala Ama anlamak istiyoruz. Neden, ne dusunerek boyle davraniyorsunuz. Bu hem sosyolojik hem psikolojik bir olay sayilir. Toplumun bunlari irdelemeye bilmeye ihtiyaci var. Bir yazinizda da bundan bahseder misiniz?
toplumun ‘niçin örtüsünü bırakan kadın sayısı arttı?’ gibi bir soru sormaya hakkı var, bu sosyolojik bir olay, evet. ama ‘sen niye bıraktın?’ diye sormak en azından ‘belli bir samimiyet +münasip lisan +mevzunun konuşılabileceği yer ve zaman’ gerektirir. zaten farkındaysanız sormadan yapılan yargısız infazlardan şikayetçi asıl yazar arkadaş.
Burası imtihan dünyasıdır, kişiler seçimlerini kendi özgür iradeleri ile yaparlar. Ve biz ahiret hesabına inaniriz. Gerçekten bilmeyene İslami anlamda bilgi vermek dinimizde olan güzel bir uygulamadır. Ama bilene soylemeye gerek yoktur. Bu onun tercihidir.
Sanırım en güzel yorumu siz yapmışsınız Nihal Hanım,gerçekten de yazdığınız gibi inancımıza göre burası imtihan dünyası,Allah yüzünün akıyla bu imtihandan çıkmayı her kuluna nasip etsin.İnsanların kaybetmesinden mutlu olmayız,kendimiz gibi herkesin iyiliğini isteriz.
Bu kadar popüler kültür,Batı tarzı hayatın dayatıldığı çağda Allah’a ruhların yaratıldığı gün sorduğu ‘enestü bi Rabbüküm’ ‘ben sizin Rabbiniz değil miyim sorusuna ‘bela’ Evet diye verdiği cevabı unutmayan,sözlerine sadık kullara hayranlığımızı daha da artıracak bir zamanın içine doğduk.Her şeyi ile insanı dünyaya çeken bir düzen ve bunu da zorunlulukmuş gibi dayatan bir Batı kültürü ile eğitildik.
Başörtülerinden utanmayan,onları bir yük olarak görmeyen,Allah’a verdiği sözü unutmayan analara,bacılara selam olsun.
Sizin maruz kaldığınız zorlukları anlayıp,onlara çözüm arayan erkekler ve insanlarla sarmalasın Rabbim sizleri.Baştacısınız.
Iyi hos ta son zamanlarda basini acanlar asil iyice sacma davranip ,Basi ortulu arkadaslarina hakaret edip aciyor gibi davraniyor. “Ay ben acildim bacagin var gogsum var ruzgarda savurdugum sacim var” moduyla laf sokmaya calisiyorlar. genelde Sonradan ortunenler butun aciklari cehennemlik gibi gormeye baslar hatta kendisi gibi ortunmeyenleri de begenmez surekli onlari gunahkar ilan eder ya Sonradan acilanlar da ayni tavri sergiliyor.. ne varsa sonradan gormelerde oluyor demek :))
Ateistlerin ya da basi aciklarin kendilerini teshir edecek fotograflarini sosyal medyada gormez iken sonradan acilanlar kendilerini komik duruma dusuruyor :)
Sonradan örtünenlerin başı açıkları cehennemlik gördüğü genellemesini nasıl yaptınız? Merak ettim şimdi. Ben hiç rastlamadım öylesine. Tam tersi benim gördüğüm çarşaflı, beş yaşından beri örtülü kadınlar başı açıkları, hatta beğenmedikleri başörtülüleri cehennemlik ilan ediyorlar. Tabii ki genelleme yapamam bu konuda. Benim gördüklerimin birkaçı böyle sadece.
Hayırlısı olsun .Açıkçası ben sebebini merak ettim.
bi gün açık bi gün kapalı gezmek normalleşmedikçe ve kadınlar bu rahatlığı hissedip tecrübe edemedikçe, başörtüsü sadece bir tabu olarak kalmaya devam edecek.