REÇEL

Ar Tokatı

Toplum tokatlarla fertlerini yetiştiremeyeceğini öğrenemedi. Ancak fertler tokatlarla insan yetişmeyeceğini idrak edene dek bu devran böyle sürüp gidecek.

Konuk Yazar: Bellatrix

Ben 13 yaşında iken regl oldum. Okula sağlık çalışanları gelip buna dair eğitim verse de (ped kullanımı, regl döngüsü vs) hiç beklemediğim anda beni yakalamıştı. Eve geldiğimde annemi banyoya çağırdım. Bana ped verdi ve çıktı. Çok sıradan bir şey gibi davrandı, halbuki ben küçük bir şok içindeydim. Ona kimseye söylememesini birçok kez tekrarlamama rağmen bir ara babama söylemişti. O kadar utanmıştım ki o gece üst katta yaşayan komşumuzun evinde uyumuştum. Annem bir tek babama söylemekle kalmamış arkadaşları ile de paylaşmıştı. Bense bunu birkaç gün sonra anlayacaktım.

Evimizde babamın hiyerarşik olarak tepede olduğu bir düzende bir kızın nasıl davranmasıyla ilgili sıkı bir eğitim süreci vardı. Babam beğenmediği davranışları anlattı ve hep “doğruya” göre hareket etmemi istedi benden. Misafirlere çay ve su ikramı, insanların yanında nasıl oturulacağı, ne kadar güleceğim gibi meselelerde toplum önünde rencide etmekten hiç çekinmedi.

Reglimden kısa süre sonra annemin arkadaşları bize geldi. Çay servisi yaptım ama tepsiye şekerliği sığdıramadığım için sonrasında getirecektim. Annemin çatlak arkadaşı D. teyze bana “Şeker nerede?!” diye sert bir şekilde sordu. Ben de hemen geliyor dedikten sonra ilk ona uzattım. Ama hiç beklemediğim bir şey oldu, D. teyze bana hayatımın en sert tokatını attı.

Neden şeker yüzünden bana vurduğunu anlamaya çalışırken gözlerimden birkaç damla yaş süzülüyordu. Neyi yanlış yapmıştım? Halbuki benim durumumun aksine o gülüyor ve bu tokatın benim “ar tokatım” olduğunu ve asla unutmamam gerektiğini tembih ediyordu.

Ben sakinleştikten sonra anlatmaya başladı. Genç kız olduğunda kaldığı yurtta da aynı şeyi ona oranın hademesi yaşatmış. Bu benim ahlaksız ve yanlış bir şey yapmamamı öğütleyen bir ar tokatıymış. Herhangi bir namussuzluk yapmadan evvel düşünecek ve böylece o hâlden vazgeçecektim.

Ben o tokatla kadın olmanın ilk tokatını yedim. O tokatla  yaşayacağım tüm zorlukların bir fragmanını izledim. O tokatla ailemin ne kadar yanımda olduğunu gördüm. O tokatla kendim olmak istediğimde karşılaşacaklarımı gördüm.

Tüm bunları ancak bugün neredeyse 25 yıllık ömrümde verdiğim mücadeleden sonra bu atölye teneffüsünde 10 yıllık arkadaşımın hatırlatması ile görüyorum. Başından belli olan hikâyemde taşların yerine yeni oturduğunu düşünürken annemle ilişkimde, babamla ilişkimde, erkek arkadaşımla ve etrafla ilişkimdeki tüm bu mücadelelerde ben hâli hazırda oturmamış olan o taşları yeni kabul ediyorum. Sevgilimle el ele tutuştuğumda, onunla aşkı deneyimlerken tüm davranışlarımda ben o tokatı hatırıma bile getirmedim.

O tokat toplumun tokatıydı, sesiydi. Ama ben hep karşı koymaya çalıştım. Benim talep ettiğimin ve yaşayacak olduğumun hep daha değerli olduğunu düşündüm. Fakat gerekli miydi kadınlığa dair bu ilk adımda yıllar boyu içimde bir korku, ayıp fikri yaşatsın? Her âdet olduğumda bunun ne lanet bir şey olduğunu düşüneyim? Bir mucizenin parçası olmak yerine bir karşı koyuş içinde olayım, içten içe hep korkayım, yapacağım her şeyi düşüne düşüne yapayım, annemin o tokatlar atılırken yanımda olmayacağını anlayayım? Hem de o da orada o tokatı yiyeceğimi bilmesine rağmen. O da bir kadın değil mi? Yoksa o da bir kadından, bir anneden fazlası mı? Yoksa o da topluma bir asker mi?

Ben bu tokatların işe yaramayışının bariz ve göz önündeki örneklerinden biriyim. Ne var ki, toplum bir organizma olsa da çok kalabalık olduğundan, algılaması, hazmetmesi, öğrenmesi çok zaman alıyor… Toplum tokatlarla fertlerini yetiştiremeyeceğini öğrenemedi. Ancak fertler tokatlarla insan yetişmeyeceğini idrak edene dek bu devran böyle sürüp gidecek.

Konuk Yazar

2 yorum

emine için bir cevap yazın İptal Et

  • Başlıkta tokat kelimesi geçmesine rağmen, tokadın geldiği yerde ben de şok oldum, hiç beklemiyordum. Tekrar okudum böyle bir şey olabilir mi diye. Çok acı malesef.