REÇEL

Anneleri Temizlemek

Çünkü anneler kutsaldır, özellikle çocukları… Dünyaya getirdiği çocuğa iyi davranmayan, evlatlarını adil sevmeyen, onları Allah’ın emaneti olarak görmeyen anneler niye kutsal olsun ki?

Konuk Yazar: Sibel Demir

Haftada bir gün kapımız çalınır bizim. Zil önce nazlanır, sonra sert basıldığında uyuyanı uykusundan uyandıracak kadar bıktırır. Bu kadar uzun çalan zili kimin çaldığını tahmin etmem zor olmaz. Başta söylenirim, gözlerim açılınca da Vahide Abla’ya zoraki gülümser, “Günaydın,” derim. Onun için gün erken aymıştır çünkü ben uyurken o birkaç binanın merdivenlerini temizleyip gelmiştir. Vahide Abla önce özür diler sonra da kova. Kızlarıyla beraber merdivenleri yıkamaya başlamadan önce aç olup olmadıklarını sorarım, toklarsa kahve ya da kola ikram ederim. Sever beni sağ olsun, “Sibel,” der, “senin merhametin dünyayı kurtarır.” İnanmak isterim çünkü kurtulmaya mecbur bırakılmış bir dünyada sanki sadece ikimiz yaşarız.

Erken uyandığım günlerin birinde zilin uzun çalmasına fırsat vermeden açtım kapıyı, şaşırdı Vahide Abla. Annemin evde olup olmadığını sordu önce, hayır cevabından sonra, “Ayakkabıları topla da merdivenleri yıkayayım,” dedi. Ben yardım ederken birden, “Anneme olan öfkem geçmiyor Sibel,” dedi. “Benim de” dedim. Başını kaldırıp niye diye sormadı çünkü kendi annesinin açtığı yaralarla meşguldü, sanki elindeki hortumla annesinin katı yüreğini su ve deterjanla temizlemeye çalışıyordu. Üzüldüm, anneme olan kızgınlığımı onun annesine duyduğu öfkenin gölgesine bırakarak sordum. “Neden Vahide Abla?”

Onu, kendi içinde son anda kaybolmaktan kurtarmışım gibi baktı. “Mesela benim kızlarım var, onları dünyaya ben getirdim ve onları mutlu etmek zorundayım diye hastalığıma rağmen çalışıyorum,” dedi. “Dünyaya gelmeyi onlar değil ben istedim, annelik egomu onlarla tatmin ettim. Ben şimdi onlara kötü davransam doğru olur mu?”

“Asla, çabanı takdir ediyorum ablam,” dedim. Anlatmak istediklerinin etrafında bu denli gezen ancak konuya asla giremeyen sonra da “Hadi içeri gir ıslanma,” diyerek beni eve sokan Vahide Abla, kafasındaki düşüncelerle merdivenleri temizlemeye devam etti. Kızları bugün ona yardıma gelmemişti. “Yardım ister misin?” diye sordum, teşekkür etti. İçeri girerken, “İşin bittikten sonra yukarı gel, kahve içelim, “diye bağırdım. “Olur,” diye ses verdi.

Yarım saat sonra mutfak masasında kahvelerimizi içerken ben konuya girmeye teşebbüs ettimse de o sözümü keserek, “Neden evlenmiyorsun?” diye soruverdi. “Annemle babamın evliliği kötüydü, sürekli döven bir erkek beni tüm erkeklerden soğuttu,” dedim.

“Annemin dokuz kızı var Sibel. Ama anneme sorsan yok, çünkü o kızları, iki oğlunun yoluna kurban etti. Hepimizi rastgele evlendirdi. Bu adamlar iyi mi, kötü mü diye sormadan. Evlendikten sonra içimde onu affetmeye çalıştım, hatasını anlamıştır dedim. Ama hata değilmiş. Annemin evine her gittiğimde defalarca yüzüme çarpıyor kadınlığımı biliyor musun? Erkek kardeşimin çocuklarını bile benim çocuklarımdan üstün tutuyor Sibel. Ben de olur olmaz patlıyorum, üzülüyorum sonra.”

“Çünkü anneler kutsaldır, özellikle çocukları… Dünyaya getirdiği çocuğa iyi davranmayan, evlatlarını adil sevmeyen, onları Allah’ın emaneti olarak görmeyen anneler niye kutsal olsun ki? Cenneti ayağının altında görmek isteyen anne de evlatlarını ayırmadan onlara dünyada cenneti yaşatmalıdır,” dedim.

“Hiç böyle düşünmemiştim,” dedi. Kahvesini bitirdikten sonra saatine bakıp “Geç kaldım!” deyip fırladı gitti. Vahide Abla’dan sonra ben de kendime sordum, anneme olan öfkemi ben nereye koydum?

Konuk Yazar

3 yorum

Bna için bir cevap yazın İptal Et

  • Bu çok büyük bir yük, çocuklarına cenneti yaşatmaya çalışmak… Gerçekçi bir hedef de değil. Ben çocuklarıma karşı böyle bir sorumluluğum olduğunu düşünmüyorum. Bu da anneliği kutsamanın başka bir biçimi bana kalırsa. Kendi yaralarımızla çalışırken böyle hissetmeyi anlıyorum ama bu bir aşama olmalı ve yaralara çalışmaya devam ettikçe aşılmalı. Yoksa çocuklarımızla sadece yaralarımızın gölgesinde bir ilişki kurarız, sahici olmayan.

  • Çocuklarıma neden dünyada cenneti yaşatmak gibi bir görevim olsun ki? Ben anneyim, elimde sihirli değnek yok. Dünya iyisiyle kötüsüyle var. İyi günümüz de olabilir, kötü günümüz de. Ayrıca anneler de insan, hata yapabilir,ocuklar annelerine öfke de duyabilir. Ama bu duyulan öfkenin her zaman haklı olduğu anlamına da gelmez. Karışık işler.