REÇEL

Allah’ın Dinini Muhafazakarların Dininden Ayırmak

Bu yazıyı o ‘’sapık’’, deist olmuş gençlerden biri olarak yazmıyorum…

Konuk Yazar: Evrem Ertaş

Yakın zamanda gençlerde kendini “deist” olarak tanımlamanın yaygınlaştığı ile ilgili haberler yapıldı. Bunun üzerine Diyanet İşleri Başkanımız “Bizim milletimizin hiçbir ferdi böyle sapık, batıl bir anlayışa asla prim vermez. Benim bu tanımımdan sonra hiçbir gencimizin ve insanımızın sapık ve batıl felsefi bir düşüncenin peşinden gidecek kadar buna itibar edeceğini zannetmiyorum.” şeklinde çok ikna edici bir argüman ile deizmin yükselişinin önünü kesmiş oldu!?

Güzide memleketimizde bir toplumsal yönelimin asıl sebebine bakılması gibi bir alışkanlık olmadığından, bu konu da bazı sapık gençlerin bazı batıl düşüncelere yönelmesi olarak tanımlanıp bir güzel geçiştirildi.  Bu yazıyı o ‘’sapık’’, deist olmuş gençlerden biri olarak yazmıyorum. Kendimi deist olarak tanımlayamayacağımdan eminim. Ancak böyle bir toplumsal yöneliş varsa -ki adına deizm demesek bile kendi çevremde dini kavramlara karşı bir soğuma ya da artan eleştirel bir bakış seziyorum- bu yönelişe bir yönüyle gerçekten empati yapabilen biri olarak bu yazıyı yazıyorum. 

Geçtiğimiz seçim sürecinde, mevcut siyasal iktidarın 16 yıllık serüveninin birikmiş duygusal yüklerini, toplumun her kesimi ciddi bir aşırılıkla yaşadı. Muhalifler nefretle coşarken, iktidar taraftarları da benzer bir karşıt nefretle defans halindeydiler. Malesef tartışmalar asla somut siyasi ve ya ekonomik gerçekler üzerinden yürümedi. Bolca dini kavramın alakalı alakasız her tartışmaya sos edildiğini hayretle izledik-hâlâ da izliyoruz. Böyle bir ortamda gençlerin neden dinden en hafif tabiriyle uzaklaştığını malesef görebiliyorum. 

Bu kadar kirlenmiş bir düşünsel atmosferde yaşarken, esasında dinin; en basit anlamıyla Allah’ın insanı doğruluğa ulaştırma, kendini, dünya serüvenini ve yaratılış amacını anlamaya ve tamamlamaya sevk eden bir yol olarak algılanabilmesi pek mümkün olamıyor. Bugün Türkiye’de vicdan ayarları henüz bozulmamış bir gencin, her fırsatta süper bir Müslüman olduğunu bağıran, mevcut iktidarı hunharca sevip, savunmanın da dininin adeta önşartı olduğuna inanmış insanların varlığı ve çokluğu karşısında  “Öeeh başlarım böyle dindarlığa!” demesi çok anlaşılabilir geliyor bana. “Ama adalet? Ama doğa? Ama hayvan hakları? Ama saygı, sevgi, hoşgörü?  Ama hak yememek? Ama israf etmemek?” gibi çok basit ve doğal soruları olan vicdanlı gençlerin, bu soruları dile getirdiği anda önce vatan haini, sonra her nasılsa otomatik olarak din düşmanı ilan edilmesi çok sıradan şeyler oldu artık.  

Bu gençlerin hangi ‘dini gerekçelerle’ kafir ilan edildiğini anlatacak bir ciddiyetten yoksun, öfkeli ve nobran, sloganlarla düşünmeye alışmış bağıran bir güruh var karşılarında.  Haliyle bu bağırtı karşısında nadiren sakin kalabilen gençler “Arkadaşım sen ne dindarlığından bahsediyorsun? Ben sana hukuksuzluklar yapılıyor.” diyorum. “Bak burada hak yeniyor.” diyorum. “Yeşil katlediliyor.” diyorum. “İnsan kayırılıyor.” diyorum. “Rant amaçlanıyor.” diyorum. “Nasıl savunabiliyorsun bütün bunları hem de dindar olduğunu iddia ederek?’’ diyebildiklerinde de tatmin edici bir cevap alamıyorlar. Her fırsatta dindar olduğunun altını çizen bir iktidarı eleştiren bir muhalif olmak, dinsiz ilan edilmelerine yetiyor. Bu durumun her gün çeşitli ortamlarda, farklı dozajlarda, birçok insanla yaşandığı düşünülünce, gençlerde dinden soğuma, deizme doğru bir kayma olması bana çok olağan geliyor. Bu atmosfere sürekli maruz kalan bir gencin Allah’ın dinini, siyasal muhafazakarların dininden ayrıştırması çok kolay bir zihinsel süreç değil. Allah’ın asla bir siyasal ideolojiyi ve ya lideri körü körüne savunmayı emretmeyeceğini, aksine her koşulda doğruluğu, hak yememeyi, adaleti ve nefret yerine sevgiyi seçmeyi emrettiği bir din indirdiğini hatırlamak ciddi dirayet istiyor. “Sizin dininiz size, benim dinim bana.” diyebilme cesaretini gösterebilmek ve her halükarda Allah’ın dinini seçebilmek herkese nasip olamıyor malesef.   

 

Konuk Yazar

4 yorum

  • Ellerinize sağlık.İmam Hatip ortamında bu konular üzerinden dertlenmekten öyle yorulmuştum ki artık kendimi savunmayı,açıklamayı bile bırakmıştım.Teşekkürler,içimin yağları eridi.

  • Gerçekte yayılan tam anlamıyla bir deizm midir ? Yoksa herkesin farklı bir Allah’ı mı var? Bunun ciddi manada sorgulanması gerekir… kaleminize sağlık teşekkürler

  • Kadın olmak çok zor.Kadın olmak demek aile içinde şiddet ve kabadayılığa maruz kalmak demektir. Herkesin gücü evdeki kadına yeter. Damla kadar çocuk bile erkekse yerinden kalkmaz ve ablasından su ister.Ev halkı da bunu pek beğenir. Çocuğun arslan olacağına orada karar verirler zaten.Abla da neresinden baksan eksik etektir, ne demekse.