Yazar: rumeysa ç.
Bizim evde anneler günü, babalar günü, doğum günü… Kısacası dini bayramlar hariç hiçbir gün —kandiller dahil— kutlanmazdı. Hem kapitalizmin oyunu hem bidattı, hepsine birden karşı durmak için mükemmel bir kombo. En başlarda, daha küçükken doğum günü meselesinde boynum büküktü ama, büyüdükçe hatırlama ve hediye alma teranesinden kurtulmak kolayıma gitti ve ben de katıldım anti-kapitalist karşı çıkışa!
Yakın zamanda, yani üç beş senedir özel günler ve haftalarla ilgili farklı düşünmeye başladım. Pahalı hediyelerin bel büktüğü günler olması hala kafama yatmıyor ama belirli günlerde hayatımızdaki belirli kişileri, rolleri, mücadeleleri kutlamak fena bir fikir değil bence artık. Hele de söz konusu annelik olunca.
Ben annelikle ilgili yazmaya başlayalı yedi yıl oldu. Bu kadar netim çünkü oğlum yedi yaşında. Daha öncesinde gündemimde en ufak bir yer kapladığını söylesem yalan söylemiş olurum. Dehşet bir yük ve duygusal karmaşa olarak başlayan serüvenim, sonra yine dehşet bir yük ile birlikte yeni duyguların keşfi olarak devam etti. Burada annelik övecek değilim kesinlikle. Çocuk sahibi olmayanların çocuklu bir hayatın sonuçlarına katlanmama taleplerini de anlıyorum bir noktaya kadar ama ne yazık ki birçoğumuz için öyle elde enine boyuna düşünülmüş kararlardan çok bize dayatılanlar, bizden beklenenler var annelik sürecinde. Ben anneliğe karar vermiş olduğum anı ne hatırlıyor ne hissediyorum geçmişe dönüp bakınca. Hatta verdiysem de yanlış bir karar vermişim kesin olarak, benlik bir şey değilmiş. Ama oğlum, tüm bu süreçlerde etki kapasitesi sıfır noktasında olan, dünyanın en güzel insanlarından biri. Onun kılına zarar gelse dayanamam. Ama zamanla anladım ki, bu kutsal anneliğimden değil, zorunlu ilişkimizden değil, onunla ilişkimle beraber büyüyen sevgimden.
İşte artık böyle bir anneliğe, sadece zorunluluklar üzerine kurulu olmayan ve ben doğurmuş olsam bile benden tamamen başka bir insanla yakınlık kurmayı öğrenerek yaşamaya başladığım bir annelikten çok memnunum. İfade etmesi biraz zor ama, doğurduğu andan itibaren öyle otomatik bir şekilde şefkat ve sevgi yüklenmediğini hisseden, ama zamanla öğrene öğrene bir ilişki inşa eden anneler varsa buralarda, hiç yalnız değiller. Öyle her bakım veren de anne olmak zorunda değil. Kendine anne diyen herkes annedir, anne olmayan, olmak istemeyen kadınlar da vardır. Bugün onların günü olmasa da kutlu olabilir. Diğer günlerde de onların aldığı yüklerin günlerini kutlayalım birlikte olmaz mı? Anneler günü de kutlu olsun be işte!
Dunyadaki tüm anletir annelat günü kutlu olsun
ay biri beni anlatmış ne güzel:)