REÇEL

Camileri Rahat Bırakın

Bu kez kıyafetim eleştirildi. Etek giymeliymişim, bol pantolonla olmazmış, dizlerim belli olurmuş.

Merhaba,

Ben içinizden biriyim ama hem de dışınızdan biriyim. Kendimden bahsedeyim ki beni az da olsa anlamaya çalışın. 

Çalışıyorum, kendi ayaklarımın üzerinde dik durmaya çalışıyorum. Aynı zamanda okuyorum yarım kalan hayallerimi tamamlamak için daha da mutlu olmak için. Başım kapalı; bu detay önemli anlatacaklarım için…

Öncelikle Ankara’da iyi bir devlet üniversitesinde mimarlık-mühendislik fakültesinde okuyorum. Ders aralarında eğer süre kısıtlı ise okulun mescidinde kitap okuyarak ders vaktini bekliyorum. Burada okuduğum kitaplarda önemli zira başındaki örtü ile doğru orantılı olmalı düşünceler… Zülfü Livaneli, Orhan Pamuk, Selahattin Demirtaş, Ali Şeriati … bunlar ve benzerlerini gördüyseler tamam. Aşağılayıcı, sorgulayıcı bakışlar. Mobbingin ibadet yerinde yapıldığını da yaşatıyorlar.

Hadi bunu geçelim siyasi sebepler inançlar vs. diyelim. Bu konularda hoşgörü beklemiyorum bile bakın çünkü hiç görmedim.

Bir gün ders aram çok olduğu için camiye gittim. hem vakit namazımı kılarım hem de ders çalışırım diye düşündüm. Camiler teyzelerle meşhur aslında bunu her gidişimde daha iyi anlıyorum. Öncelikle kıbleye yönelişim eleştirildi. Sanırım santim olarak ölçerek yöneliyorlar. Tam olarak bu tarafa yöneleceksin bak halıların şu rengi şu sebeple diyerek uyarı yedim. Peki teyzeciğim dedim. Çokta dik başlılık yapmak istemedim. Ancak Kuranı Kerimdeki şu ayeti nedense okumak, anlamak, anımsamak istemiyoruz. Keza;

Doğu da Allah’ındır, batı da. Her nereye dönerseniz Allah’ın yüzü (kıblesi) orasıdır. Şüphesiz ki Allah, kuşatandır, bilendir. (Bakara Suresi, 115)”

Bu kez kıyafetim eleştirildi. Etek giymeliymişim, bol pantolonla olmazmış, dizlerim belli olurmuş. Hadi buna da neyse dedim montumu belime bağladım! keza;

“Ey Âdemoğulları! Her mescide gidişinizde güzel giysilerinizi giyin ve yiyin, için, fakat israf etmeyin, çünkü Allah israf edenleri sevmez.”  (Araf Suresi, 7/31) ayetine rağmen hala bazı şeylerin vitrinden ibaret olduğunu sanıyoruz.

Namazımı kıldım oturdum test çözüp biraz ezber yapacaktım. Başladım da yapmaya. Bir teyzemiz sürekli geldi baktı, dolandı durdu. Önce temizlik için geldiğini düşündüm. İkindi vaktine daha vardı ve erkeklerin katı temizleniyordu! Bir kaç kere daha geldi ve en sonunda iletişime geçmeye karar verdi. Kuran mı okuyorsun dedi, hayır ders çalışıyorum dedim. Kabullenmedi tabi ki cevabı ve soruyu tekrarladı; Kuran mı okuyorsun, hayır ders çalışıyorum teyze dedim. Baştan aşşağı süzdü ve soruyu yineledi ama ek olarak bizde kuran okuyorsun sandık dedi. Ders çalışıyorum bir mahsurumu var diyebildim. Başka bir sürü açıklamam olurdu kafamda bir sürü ayet döndü durdu ama yok dilimden dökülemedi. Çünkü ayetler değil vitrin önemliydi. Susmadı devam etti;

Kuran okuma vakti olduğu için herkes Kuran okuyorken sen de okuyorsun sandık dedi…

Kuran okuma vakti!

Camide!

Bakın Allah’ın evine Allah’ın huzuruna çıkmak için geldiğim yerde başımdaki örtüden dolayı ekstra yüklerin yüklendiği yerde test çözüyorum diye yadırgandım.

Başım kapalı evet ama ben bir insanım, melek değilim. Başımdaki örtü emir olduğuna inandığım bir görevi yapmaktır. Ki bunu da sorguluyorum. Bonemden birazcık saçım gözükse eleştiren insanlar; başı tamamen açıklara şeytan olarak mı bakıyor veya erkeklerin saçları onları tahrik etmiyor mu veya erkeklerin boyunları onları tahrik etmiyor mu? Bizler insanız nefslerimiz var ve belki bizlerde karşı cinsin kulağından boynundan saçından etkilenecek sapkınlığa sahibiz. Meselenin örtünmek olduğunu sorgulama hakkım da yok bu ayrı mesele!

Namazımı kılmaya çalışıyorum, Allah her yerdedir ben belli bir yön belirlenmesi lüzumuna katılmıyorum ama TOPLUM belirlediği için tamam diyorum.

Ben vücut hatlarını belli etmeyecek şekilde giyinen bir bayanım ki belli de edilebilir bu kişisel bir tercih. Diz kapaklarım kimi nasıl yoldan çıkarabilir. Bu din kadınlara mı indi sadece. Benim diz kapağım birini tahrik ederken erkeklerin dar pantolonu beni bizi tahrik etmiyor mu? Onlara da aynı şeyleri telaffuz edebilir misiniz? Hiç sanmıyorum.

Kuran’ın sunduğu dinde temel gaye Allah’ı razı etmek iken, ve bunu Kuran’a uyarak yapabilecekken uydurulan dinde bilhassa kadınlara ekstra yüklerin yüklenmesi; kocasını razı etmesi, toplumu razı etmesi, ibadetini istediği yerde yapamaması, Cuma namazı kılamaması, camide put gibi durması vs. neden bunlar?

Kadınlara camilerde küçük dar yerleri layık görmenizi mevzu bile etmiyorum. Bu nasıl adalet bu nasıl bir düşünce tarzı. Kadınların yine kadınlara bu kadar manevi eziyette bulunması  neden?

Evinize gelen misafire sadece şunu yapabilirsin şunu giyebilirsin şuraya bakabilirsin diyor musunuz?

Ciddi bir imtihan zamanından geçiyoruz. Her insan için en büyük fitne, imtihanı kaybetmesine sebep olan her neyse o. Bu dünyadaki imtihanı bazılarımız mal ile bazılarımız kibir, bazılarımız çoluk çocuk, bazılarımız ise hala devam eden putlaştırma yüzünden kaybediyoruz. Bizler kadın erkek farketmeksizin bir imtihandan geçiyoruz ve bu imtihanı sadece kadınlara bindirdiğimizi düşünüyorum ve görüyorum. Hepimiz kendi imtihanımıza odaklanalım ve lütfen Allah’ın evinde rahat bırakın bari!

Konuk Yazar

1 Yorum

  • Neyden rahatsız olduğunuzu çok iyi anladım ama yazıda bahsettiğiniz ayetin geçtiği Bakara suresi 144 ve 149. ayetlerde kıble konusu netleştirilmiş. Ne olur suyu bulandırmayın.