Konuk Yazar: Yasemin S.
Görsel: Gerard DuBois
Her şeyi atlattığımı düşündükten sonra terapi koltuğundayım, zira her şey olurken terapiye ne fiziksel ne de ruhsal gücüm vardı…
Sizi buraya getiren nedir Yasemin hanım ?
-Bilmiyorum… Daha evvel hayatımla ilgili birçok şey benim kontrolüm dışında gerçekleşti -miş aslında yani, öyle olduğunu şimdi farketmeye başladım, bu beni rahatsız etti, kafamda sorular birbirini doğurdu, baş edilmez hale geldi, tek başıma cevaplamaya cesaret edemedim, burdayım.
Nedir o sorular?
– Bir sürüler, ancak şu an en belirgin beynimde dolaşanı, evliliğin cinsellikle bağı hakikaten çok mu sıkı mesela?
Size böyle mi söylendi?
– Evet böyle söylendi bana. Bir haftalık evliydim, birliktelik fikrini kabullenememiştim, teyzem aradı, hatice hanımın gelini vardı ya yasemin, hani geçen ay olmuştu düğün, -evet? Ha işte o hala birliktelik yapamamış bir ay olmuş düşünebiliyor musun? Bak teyzem, bu çok önemli, bu olmazsa yuvan dağılır, huzur bunun üzerine kurulu, erkekler için en önemlisi….
Kulağımdan uzaklaştırdım, farkındaydım her bir cümle beni daha da geriye bir noktaya götürüp bırakacaktı.
Başka ne dendi size peki?
-3 ay geçmişti düğünün üstünden bir arkadaşıma açmıştım üstü kapalı… Allah rızası için dendi,Allah rızası için bunu aşmalısın, bunu yenmelisin, Allah kadına böyle bir görev vermiş, ben de 16 yıllık evliyim, en baştan beri hiçbir şey hissetmedim ama görev bildim, yapıyorum işte. Alacağın sevabı düşünürsen daha kolay ikna olursun. Bu tavsiye bana Allah’ın beni sadece bir erkeği mutlu ve tatmin etmek için yarattığı düşüncesine itti, bir süre yıpratıcı günler geçirdim, sonra kendimi bu tanıma sığdıramadım, uzaklaşmaya çalıştım bu tavsiyeden.
Bir doktorla,bir profesyonelle görüşmediniz mi?
-Görüştüm elbette, bir kadın doğum uzmanına gittim, muayene oldum ilkin çok gergin hissettim, çok utandım. Sonra bana vemcaine sprey verdi, ağrı kesici ve kas gevşeticiler, yarım saat önce bunu sıkar,2 tane de şundan içersin dedi. Kafamdaki düşüncelerden bahsettim bir iki cümle, nazlanacaksan evlenmeseydin dedi sertçe doktor hanım ve ekledi, çıkın şimdi, sıradakiiiii….
İncinmeme rağmen denedim doktor hanımın tavsiyesini, uyuşturulmuş mahremim beni mecbur kalınmış bir cerrahi operasyondayım hissine sürükledi, kaçtım, kapanıp bir odaya ağladım.
Peki şu an , birlikte olamadığınız o günlere gidersek, neler geçiyordu zihninizden?
Ayıp olma düşüncesiyle yarışır şekilde, özgürlüğü kaybetme hissim geçiyordu. Sanki bu birliktelikten sonra toplum beni kementleyecek, zincirimi bir adama verecek, o nereye sürüklerse oraya gidecektim. Giydiğime, saçımın rengine, sevdiğim yemeklere,nereye harcama yapabileceğime, hangi şarkılarda ağlayabileceğime, her şeyime… Birlikte olamadığımız 6.aya girdiğimizde grup terapisi yapan bir psikiyatra gittim, o bana bu söylediğim şeylerin, imzayı attığım gün zaten gerçekleştiğini söyledi, imza atmasaydın keşke dedi… Haklıydı, 1 saat dahi evli kalıp boşansak ben duldum,eşim ise Bekar(!)dı… Dul olan bir kadınsa hayattaki en cazip özelliğini, bekarlığını kaybetmiş sayılırdı. Üstelik yeri de pek saygın sayılmazdı.. bunları düşündükçe her şeyden uzaklaşmak istiyordum, ancak eşime olan aşkım ve sevgim beni alıkoyuyor, kendimi ona karşı suçlu ve mahcup hissetme düşüncesinden bir türlü sıyrılamıyordum. Toplumumun yaydığı “birlikte olamıyorum kesin beni aldatacak zehri” kanıma karışmış, sürekli ağlıyordum.
Devam edecek.
Aynı his ve düşüncelerden muzdarip bir kadının eşi ilişki yönetimine dair dersler veren bir hocasıyla evliliğine dair konuştuğunda adamın ilk sorusu “Yatak odasında durumlar nasıl?” olmuştu. Ve tahmin ettiği cevabı aldığında hiçbir detayı umursamadan yapıştırdı: “X’ciğim bilmelisin ki bu bir boşanma gerekçesidir.” Sonrasında ne oldu dersiniz?
Umarım burayı okuyordur. Kendi zihniyetine göre mükemmel ilişki yönettin hoca bozuntusu, tebrikler!
Kitaplarında, derslerinde, konferanslarında milletin gözünü boyamaktan ve paraları götürmekten başka bir boka yaramıyorsun.
Merhaba Yasemin. Senin durumunu çok iyi anlıyorum ama bu sadece senin doktor ve psikiyatride ugrasmanla çözülecek bir şey değil. Eşinle birlikte alanında iyi olan bir cinsel terapiste gitmeniz daha sağlıklı olacaktır. Bu toplumsal kabullerin sonucu kadınların çoğu cinselliği bir ödev gibi görüyor ama böyle birşey olmadığını önce kadının kabullenmesi gerekiyor sonra da erkeğin. Karşılıklı bir güzellik hedeflenmedikçe bir taraf hep acı çeken olacaktır.
Cinsellik sizin elinize karşı göreviniz değil de ikinizin de birbirinize karşı bir görevi esasen. Başka bi çeşit bir iletişim biçimi. Sözlerinizle anlatamayacağınız sevginizi, aşkınızı ifade etme biçimi. Kendi bedeninizi tanımadan, her bir yerini, ne tepkiler verdiğini bilmeden eşinizinkini öğrenmeniz de mümkün değil zannımca. Terapilere eşinizle gitseniz Harika olur aslında. Mahcubiyet hissini de, kaybetme hissini de anlıyorum. Anladığımı hissediyorum. Bununla mücadele etmek uzun ve yorucu olacak belki ana cinselliğiniz sizin kaybedeceğiniz, utanacağınız bir şey değil, size verilen en güzel hediyelerden biri. Eşinizle birlikte hareket ederseniz çözüm bulacağınıza inanıyorum. Sevgiler.