Yazar: Ünsüz
Görsel: Shirin Neshat
Favori Youtube vaizinizin isminin karıştığı skandal hakkındaki bu yazı geçen hafta birkaç defa karalandı ve rafa kaldırıldı. Şimdi ise tekrar masada çünkü bahsi geçen vaizin hiçbir şey olmamışçasına tekrar minbere çıkıp Cuma hutbesi vermesinden ve bunun alkışlarla karşılanmasından sonra yazılmasa olmazdı.
Dünya ve Türkiye Müslüman gençliğinin gözdelerinden Nouman Ali Khan’dan ve kendisinin çalışanı/öğrencisi olan bazı kadınlarla uygunsuz temaslarda bulunmakla itham edilmesinden bahsediyorum. Durumdan ilk defa bu kısa giriş cümlesi vesilesiyle haberdar olup neyden bahsettiğimi merak edenler, yazının ilerleyen birkaç paragrafını okumaya devam edebilirler. Yok eğer “fazla detay öğrenmek, dedikodu duymak istemiyorum” diyorsanız buraya tıklayıp o paragrafları pas geçebilirsiniz. Çünkü bu yazı tam da onu diyor: Mesele kim ne yapmış, hangi iddia doğruymuş bilmek değil; bilmediğimizde dahi nasıl tavır aldığımız.
Baştan başlayalım. Yaklaşık üç hafta kadar önce sosyal medyada Amerikalı imam Omar Mozaffar tarafından Nouman Ali Khan hakkında bir açık mektup yayınlandı. Mektupta, Nouman Ali Khan’ın öğrencisi ve konferans dinleyicisi olan bazı kadınlarla bir süredir uygunsuz temaslarda bulunduğu iddia ediliyordu. Nouman Ali Khan’ın imamlık yaptığı Dallas/Teksas’taki imamlar komisyonu bu durumdan bahsi geçen kadınların bildirmesi ile haberdar olmuş ve bundan dolayı Nouman Ali Khan’ı özellikle evlilik ve karşı cinsle ilişkiler konularında dini sohbet vermekten menetmişlerdi [Nouman Ali Khan’ın resmi Facebook sayfasında Haziran ayından Ekim ayına kadar hiç sohbet paylaşımı yapmadığı görülebilir]. Her ne kadar Nouman Ali Khan bu anlaşmaya sadık kaldığı sürece, Dallas İmamlar Komisyonu olayı gizli tutmaya karar verdiyse de, Nouman Ali Khan’ın avukatlarnın bu imamları tehdit etmeye başlaması işleri değiştirmiş ve bu açık mektup yayınlanmış.
Mektubun yayınlanır yayınlanmaz başta Amerikalı Müslümanlar olmak üzere dünya Müslüman kamuoyunda ne tür bir çalkalanmaya sebep olduğunu tahmin edebilirsiniz. Bunun birkaç saat sonrasında ise Nouman Ali Khan’dan bir reddiye geldi. Özetle bu reddiye şunları söylüyordu:
– Bu bir grup imam tarafından kendisini zedelemek üzere kurulmuş bir kumpastır.
– Mektupta kullanılan ucu açık “uygunsuz davranış” ifadesi insanların aklına en kötü düşünceleri (tecavüz vs.) getirmektedir.
– Olaylar yetişkinler arasında ve iki tarafın da rızası dahilinde gerçekleşmiştir. Boşanmış birisi olarak kendisine eş arama amaçlı böyle temaslarda bulunmasının uygunsuz herhangi bir yanı yoktur.
– Eğer fark etmeden mağdur ettiğim birileri varsa kendilerini dinlemeye hazırım [Klasik…].
Buraya kadar tüm iddialar Dallas’taki komisyonu temsil ettiğini iddia eden bir erkek imam tarafından öne sürülüyordu. Daha sonra bazı başka bilinen isimler de sosyal medya hesaplarından durumu bildiklerini teyit ettilerse de, henüz meselenin asıl muhatabı olan kadınlardan ses çıkmamıştı. Fakat ertesi gün “Biz o kadınlarız” diyen bir grup tarafından açılan web-sitesinde birtakım belgeler ortaya sürüldü. Olayın bu kısmı benim için oldukça ikircikli; çünkü bir yandan bunlar mağdur kadınlar tarafından sunulan belgeler oldukları için önemliler… Diğer yandan ise özel konuşmalar olduğu için bakmanın aşırı suçluluk uyandırdığı bir yasaklı alan bu. Ama sosyal medya sağ olsun kendimiz bakıp bakmama konusundaki bu ahlaki kararı vermeden çok önce zaten belgelerin içeriğinde ne olduğu yazılıp çizilmeye başlanmış oluyor.
Özetle, bu web sitesi çalışanı, gönüllüsü, konferans dinleyicisi olan kadınların Nouman Ali Khan ile yaptıkları kişisel konuşmaların ekran görüntülerinden oluşuyor. Bu görüntülerin içinde Nouman Ali Khan’ın gönderdiği [sizi üzmek istemem ama bazısı üstsüz] fotoğraflar ve kadınlardan birine sus payı olarak ödendiği söylenen paranın bir banka dekontu da mevcut. Konuşmalarda ise farklı kadınların Nouman Ali Khan ile özel konuşmaları, hala evliyken başkasına evlilik teklifi gönderdiğinden bahsedilmesi, aynı anda başka kadınlar ile konuşmakla suçlanması, Nouman Ali Khan’ın kadınlardan imamlara ya da başkalarına ilişkileri hakkında söylediklerini geri almasını ya da saklamasını istemesi ve bir çalışanını kovmakla tehdit etmesi var. Ve ilk iddiayı reddeden Nouman Ali Khan’dan bu belgelere dair geçtiğimiz üç hafta içinde bir reddiye gelmiş değil.
Bu gelişmeler üzerine bir süre sosyal medya tartışmaları ile dolu fakat taraflardan yeni bir çıkış gelmediği bir süreç yaşandı. Ta ki Nouman Ali Khan hiçbir şey olmamış gibi sohbet videoları yayınlayıp, ardından bir de minbere çıkıp Cuma hutbesi verene kadar. Bu da yetmezmiş gibi bir de geçtiğimiz günlerde Nouman Ali Khan’ın enstitüsü Bayyinah tarafından, yine Amerika’nın ve Dallas’ın sevilen imamlarından Omer Suleiman başta olmak üzere, bir grup imama enstitüyü lekelemek ve zarara uğratmak suçlaması ile dava açıldığını öğrendik.
Yukarıda size kısa bir özetini verdiğim mesele ile ilgili bu yazıda detaylara girip kurcalayarak dedektifçilik oynamayacağız. Ama bu demek değil ki meselenin konuşmaya değer bir yani yok. Öncelikle —evet, statüsü ne olursa hepimizin eninde sonunda insan olduğunu hatırlayalım ve ahlak polisliği de yapmayalım fakat— milyonlarca dinleyicisine karşı cinsle ilişkiler konusunda doğrudan olmama, aracısız görüşmeme, mesajlaşmama vs. nasihati çeken Nouman Ali Khan’ın samimiyetini sorgulamaya tabi ki hakkımız var.
Hakkımız var ama asıl konuşmamız gereken bu değil. Nouman Ali Khan iddia edilen davranışları sergilemiş olsun ya da olmasın, bizim asıl konuşmamız gereken hocalar, alimler, prestij sahibi kişiler ile ilgili böyle iddialar karşısında sergilediğimiz tutum.
Başa dönelim. İmam Omar Mozaffar konuyla ilgili mektubunu sosyal medyada ilk paylaştığında, daha henüz ortada Nouman Ali Khan’ın reddiyesi bile yokken, mektuba gelen yorumlar arasında sıkça şu minvalde olanlara rastlamak mümkündü:
“Nouman Ali Khan saygıdeğer bir hoca, bu alçak bir iftira.”
“Ben kendisinin konferanslarına katıldım, başını yerden kaldırmazdı.”
“Böyle bir iddiada bulunuyorsan delilini sunman gerekir.”
“Müslüman kardeşini bu şekilde ifşa ederek durumu sadece daha da kötüleştiriyorsun, ümmet içinde fitne çıkartıyorsun.”
Doğrusu bu argümanları okurken belki birkaçına siz de hak vermiş olabilirsiniz. Ama bir şey fark etmediniz mi? Tek derdi Nouman Ali Khan’ın onuru olan bu yorum sahipleri bahsi geçen kadınların onurunu neden hiç düşünmüyorlar? Zaten dünyaca ünlü olan bir hocanın onurunu korumak için seferber olan bunca insan acaba o kadınların onurunu korumak için savaşan kimse de var mı diye hiç mi merak etmiyor?
Görsel: Facebook’ta, mağdur kadınlardan birinin iddiaları teyit ettiğinden bahseden paylaşımın altındaki yorumlardan biri
Ertesi gün bahsi geçen kadınlar bir web-sitesi açıp delillerini sunduklarında ne oldu dersiniz? İlk aşamada “Bu iftiradır” deyip delil isteyenler durumu üzüntüyle kabul mü ettiler? Zaten arkası sağlam bir hocanın arkasını kollarken, yalancılıkla suçladıkları kadınlardan özür mü dilediler? Pek öyle görünmüyor. Ekran görüntülerinin ve fotoğrafların sahte olduğu iddia edenlerden, kadınları Nouman Ali Khan ile konuştuğu için suçlayanlara ya da neden bu kadınların açıkça ortaya çıkmadıklarını sorgulayanlardan, daha da ileri gidip —okuyana mavi ekran verdirerek— poligaminin İslam’da helal olduğundan bahsedenlere kadar (birden fazla kadınla aynı konuşmasına atıfla) türlü akıl almaz savunmalara şahit oldum. Ve elbette ki iftira ilgili ayetin eğilip bükülerek nasıl arkası sağlam erkekleri korumak için kullanıldığına da… [Şikayette bulunan kadınlar da din kardeşiniz değil mi ve onlar hakkında da yalancılık ithaf etmeden önce hüsn-ü zanda bulunmanız gerekmez mi?]
Şimdi aynı meselenin bir kadın alim üzerinden gündeme gelmiş olduğunu düşünün… Verilecek tepkilerin kaç derece zıt olacağını siz hesap edebildiniz mi? O kadın alimi bırakın bir daha sohbet/vaaz verirken görmeyi, insan içinde görebileceğinizi hayal edebildiniz mi? Gelin görün ki Nouman Ali Khan’ın tekrar sahalara dönüşü dev bir hayran kitlesi tarafından alkışlar, tebriklerle karşılandı.
Görsel: Nouman Ali Khan’ın iddialardan sonra yayınladığı ilk sohbet vidyosunun altındaki yorumlardan bazıları
Diyelim ki tüm iyi niyetliliğimizle olup iddiaların, görüntülerin sahte olduğuna inanalım. Yine de bu olayın bir benzerinin kolayca yaşanabileceği gerçeği değişmiyor. Benzeri yaşandığında bu güçlü erkeklerin kolayca işin içinden sıyrılabileceği ve diğer güçlü erkeklerin de bu sıyrılma mekanizmasına sırtlarını dayayarak aynı döngüyü güvenle devam ettirebileceği gerçeği değişmiyor. Herhangi birimizin ya da bir tanıdığımızın başına böyle bir olay gelip de derdimizi anlatmak istediğimizde dev bir hayran kitlesi tarafından aforoz edileceğimiz, ne delil sunarsak sunalım onları ikna edemeyeceğimiz gerçeği değişmiyor. Öyleyse bazı şeylerde anlaşalım.
- Bir hoca, hele de dünyaca ünlü bir hoca, ile öğrencisi/çalışanı arasındaki ilişki herhangi iki insan arasındaki ilişki gibi değerlendirilemez. Böyle ilişkilerde güç dinamiklerinin merkezi rolü göz ardı edilemez. Herkesin nefsi var, herkes hata yapar diye kestirilip atılamaz.
- Böyle bir olay gücün/yetkinin suiistimalidir. Suiistimal sayılması için de olayın illa yasal suç (tecavüz, taciz gibi) kapsamına girmesi gerekmez.
- Zaten güçlü olan, etki ve yetki sahibi insanların böyle meselelerde canhıraş arkasında duracak bir hayran kitlesinin olması bu yetki sahiplerinde “bana zaten bir şey olmaz” fikri doğurarak suiistimalin olanaklarını arttırır.
- Bu tarz bir suiistimalin mağduru olmak da herhangi birimizin kolaylıkla başına gelebilecek bir şeydir. Adaletin şimdi ve gelecekte sağlanması için mağduru neden suiistimale açık olduğu konusunda suçlamaya değil söylediklerine inanabileceğimizi ve dünyaca ünlü birine karşı dahi olsa yanında durabileceğimizi göstermeye ihtiyaç vardır.
Eğer bu ilkeler üzerinde anlaşmayı ve hareket etmeyi becerebilirsek, mağdurlara inanılmak için tek yol olarak özel konuşmaları yayınlamanın bırakıldığı şeytani bir sarmaldan da kendimizi kurtarabiliriz belki.
Merhaba,
Olanlardan haberim yoktu, bayağı ilginç bir yazı olmuş. Nouman ali khan’dan haberdar idim ama oturup hiç bir videosunu seyretmedim. Keşke hiç olmasaydı dedirtecek türden bir şeyler olmuş baştan sona.
Ama sizin dikkatimizi çektiğiniz nokta çok iyi. “Biliyor musunuz n’olmuş!” yazısı değil de haklı bir sorgulama yazısı olmuş.
Alınacak daha çok yol var, nasıl olacak bilemiyorum böyle hanımlar!
Yaklaşımınız ve yazınız için teşekkürler.
İster güç ve itibar sahibi erkek olsun ister sıradan bir insan (erkek veya kadın) farketmez; velev ki çok açık bir suistimal yapılmış olsun, İslam’ın emri kötü fiilleri olabildiğince herkesten gizlemektir. Mağdur olan kadın veya erkeğin mağduriyetlerini kamuoyu önünde değil, yargı mekanizmaları önünde ispat edip hak aramaları gerekir. NAK’ın vaaz vermeye devam etmesiyle günah işlediği iddiaları arasında nasıl bir ilişki kurulabilir? Toplumda kadına uygulanan haksız afaroz ihtimalinin erkeğe de mi uygulanması taraftarısınız? Bu yazının amacını anlayamadığım için soruyorum. Mağdur olan kadınların mağduriyetlerine kamuoyunu inandırma gibi bir zorunlulukları hangi ahlaki/dini kuraldan neşet ediyor?
Kötü fiilleri herkesten gizlemenin de bedeli var maalsef. Suçun faili, nasılsa ne yaptığı bilinmiyor diye rahatlıkla aynısını başkasına yapabilir ve bütün yaptıkları yanına kar kalır. Bu tarz olaylarda sessiz kalınmanın mağdur açısından daha kötü olduğunu bilmiyor muyuz?
Kesinlikle çok haklısınız Yasemin hanım. Biz neyi nerede ne zaman ne düzeyde yapacagımızı bilemediğimiz ve kavramları çorbaya çevirdiğimiz için sıkıntı yaşıyoruz ve çoğu kez sıkıntının kaynağını da yanlış yerlerde arıyoruz ve yanlış çözümler de sorun çözmüyor iyice içinden çıkılmaz kılıyor sonra suçlamalar, düşmanlaştırma…. Günahı ifşa etmemekle mağduriyetlere göz yumma arasında ince bi çizgi var. Hayatta ayrımları iyi yapmak yani sapla samanı ayıklamayı hedef edinmek elzem.
Merhaba,
Doğrusu okurken bende fazlasıyla magazinsel bir etki uyandırdı. Konuda dikkat çekmek istediğiniz kısmı anlıyorum fakat bu yazı olmasaydı haberim olmayacak şeyleri okudum. Üzüldüm olanlara, kalbim de bozuldu. Takip ettiğim biri sayılmaz ama artik nak dinlemem görüp duyduklarımı da ciddiye alamam herhalde.
Gerek var miydi bilmeme diye düşünüyorum..
Kadın meselesi kısmı gölgede kalmış hasılı.
İslam hukuku tedbirlerinin temel ilkelerinden biri günahı saklamak ve kamuda normalleşmesinin önüne geçmektir güzel kardeşim, had cezası cürüm işlendiği için değil, şahit oluşturacak aleniyet kazandığı için verilir, kadın hakları için bile olsa müslümanın kirli çamaşırlarının asılı olduğu arka bahçede tecessüs yapılmaz…
+1
iddialar gercek olsa da bu hukuki bir suc degil, ahlaki bir durum.. yani unlu/unsuz bir adamin ayni anda birden fazla kadinla-birbirlerinden haberdar olmasalar da- onlarin rizasini varken evlilik niyetiyle konusmasinin hukuksal bir yaptirimi yoktur, bu insanin kendi ahlak kriteri ve vicdaniyla ilgilidir. bunu kadinlar da yapiyor;yani evlenmek isteyecegi erkegi secerken biri neticelenmeden digeriyle de gorusyor.
velhasil kimseyi savunmak umrumda degil ama yazida mevuz bahis edilen sey bizi ilgilendirmez.
“kisinin kendisini ilgilendirmeyene ilgisiz kalmasi imaninin kemalindendir.”(hadis)
Birileri burada günahları saklamaktan vesaire bahsetmiş. Sen İslam adına vaaz ver, kamusallaş. Sonra yaptığın ahlaksızlıkları kimse kamusallaştırmasın. Bu türden insanlar kamunun kendisidir. Kendini koyduğu pozisyon itibariyle kamuya mal olmuştur. Onun için her konuda şeffaf olması gerekir. Lütfen kavramları kendi bağlamlarında değerlendirip yorumlarda bulunun.
Ben de yazının amacını anlayamayanlardanım. Bilhassa takip ettiğim biri değildi NAK lakin karşıma çıktıgında izlerdim okurdum ect.
Yapılan şeyin olup olmadığı bir yana velev ki oldu diyelim samimiyetini sorgulamanız çok normal ve anlaşılır. Çıkıp ben de melek değilim nefsime uydum dese daha iyi idi lakin dememiş.
Burdan yola çıkarak kadın yapsa böyle mi olurdu sorgulaması bana manasız bir yerde sorulmuş gibi geldi.
KAdın yapsa da kötü erkek yapsa da. Nitekim bahsi geçen olayda da kadınlar onunla konuşmuşlar o türlü fotolara izin vermişler para almışlar vs. Onlar da pek masum depil ki. Ayrıca ünlü bir kadın vaizemiz yok ama velev ki oldu Allah korusun onun da böyle bir sansasyonu oldu beklentiniz NAK gibi bazılarınca bağıra basılması mıdır? Amacı çözemedim
Yazının ne dediği gayet açık. Kadın olsaydı böyle mi olurfu sorusu eşittir kadın yapınca da kötü olmasın bak ona nasıl torpil geçilmiş kadına da aynı şeyi istiyoruz mu demek yapmayın Allah aşkına. İkisi için de aynı derecede kötü bir şey fakat açık bir realite ki erkekler böyle şeyler de hoca da sıradan vatandaş da olsa çok kolay temize çıkıyor çıkarılıyor kadın temizse bile iyice dibe bile girebiliyor. Oysa Allah’ın kitabında bunun kadın ve erkek için aynı oldugu açık. Yani ortak fikrimiz olan “ikisi için de kötü” burada vurgulanan cinsiyet güç farklılıklarından kaynaklı bi tarafın toplum tarafından Kuran’a aykırı olarak -“kötü dense bile, yanlış yapmış dense bile” – daha kolay tolere edilmesi. Oysa Allah’ın dininde bunun derecesi aynıdır ikisi de insandır ikisi de nefis taşıyor. En basitinden bu düşüncenin temelleri olarak Havva’nın Ademi kandırma masalı (Kur’an’da kesinlikle böyle bir şey yokken hatta bir ayette aldanma sıralamasında önce Adem’in zikredilmesi) bağlamında kadın erkek arasında bir şey olmuşsa mutlaka kadın adamın aklını çelmiştir kafın şeytanlığıyla adamın kanına girmiştir düşüncesi. Oys ikisi de nefis taşıyor çoğu zaman da erkek kadının peşine düşüyor onu elde etmek için türlü yollar deniyor. E kadına kimse feminist olacagız diye melek demiyor bilakis o da melek olmadıgına göre o da kadın olarak başka açılardan duygusal olarak etkileniyor ve o da hata yapıyor. İlginç olan da kadına şeytan günahın başı diye bakan zihniyet aynı anda kadının melek gibi olmasını erkeğin ilk yanlışa teşvik eden oldugu biçok duruö sözkonusuyken nedense onun da insan oldugu kısmını atlayıp melek gibi hiiç etkilenmesin suçlu odura getiriyor. İkisi de insan ve ikisi de kendi benzerlik ve farklılıklarıyla nefis taşıyor kardeşim. O kadar açık bi konu ama kodlar…
Suç kamuoyu nezdinde meşrulaşmasın, erkek egemen bir ahlak anlayisiyla ahlaksizlik onanmasin falan filan. Kimsenin bu gerekcelere itirazi olacagini sanmam.
Ama burada iki mesele cikiyor ortaya. Yasal olarak yukarida bahsi gecen haller suç teşkil etmiyorsa kötü bir ahlaki tutum ya da günah sebebiyle insanların ve bilhassa ünlü olanların tüm kirli çamaşırları ortaya mı dökülmeli?
Günahlarından sorumlu olan kendisi ve duygusal olarak zarar verdiği insanlar degil midir? (Ve aslında bir günaha ortak olan? Bir adamın bekar olması ve evlilik vaadi içinde olması eylemini helal mi kıldı ki bu kadınlar magdur edilmis oldu? Iki musluman evlilik amaciyla gorusurken belli sinirlar dahilinde kalmiyorsa bu mesele neden toplumun kalanini ilgilendirsin? Tevbe edip helal dairenin disindayken ugradiklari kandirmacadan dolayi muhataplarina ve kendilerine kizmalari gerekmez mi? Nasıl oluyor da helal daire disindaki bir eylemin ucu dini temsille baglaniyor. Bu adam peygamber mi vs vs??)
Topluma mal olmuş ifadesiyle savunulacak bir linç gibi gelmiyor bu bana. Temel sorunun ıskalandığını düşünüyorum. Din adamları, kadınları, vaiz vaize ve eğitimciler gibi belli bir vizyon ve misyonla kitlelere seslenen isimlerin birer teorisyen değil peygamber olduğu sanrısı.
Adami tanimam etmem. Sosyal medya fenomeni ya da sohret sahibi insanlarin sınanma katsayisinin yuksek olduguni tahmin ediyor ve korumaya calistiklari vitrinin arkasinda neler olabilecegini tahmin ediyorum.
Fani bir adam…iliskiler hakkinda dinen dogru buldugunu -bildigini vaazlarinda anlatirken kendi yolunu kaybettiyse anlattiklari yalan mi oldu. Bundan once anlattiklari supheli mi oldu? Zaten hep supheli olmali degil miydi? Nasil bir kutsiyet atfetmek, ne kadar buyutmektir bu anlamis degilim.
Populer kultur nesnesi haline gelen herseyin tribun coskusu almasi tabiidir. O takipcilerin adamin gunahlariyla ilgilenmedigini anlamak gerek. Iyi bir misal ve dogru yola iletecek tavsiyeler ariyorlar. Yanlis yoldaki biri de dogru tavsiyeler veriyor olabilir.
Holiganlik yaniltir sonra da yamultur vesselam.
Ha bir de dinin temsili meselesi var.
Burada tecessus, ozel hayatin mahremiyeti, gunahin ortaya dokulmemesi gibi meseleler var.
Bir taraftan da toplum onunde dinin algilanisina dair bir duzenleme var.
Dini kimlikleri yucelten anlayisla onlarin hayatlarindaki gunahi toplumdaki din algisini duzenlemek icin kullanan kesim birbirini besliyor ve bu döngü böyle sürüyor.
Birileri de ama dinin temsiline zarar veriyor bunlar, amac bu! diyor. Haksızlar mı sizce?
Din müslümanların yaşadığımıdır?
Sağlıklı yaşamı doktorların hayatlarını seyrederek öğrenmiyoruz değil mi?
Belki çok çok azının…
Bence bir suçlama söz konusu ise, islamın suçlama karşınıdaki şartlarını da incelemen gerekir, kendi kafana göre onur şeref bahsetmişsin, acaba islam ne diyor, bu siteye girerken” yok canım hemen feminist diye damgalıyorlar insanları’ demiştim. Ve önyargılı davranmamıştım- Nouman ali khan hakkında da dini kuralı uyguladım,kendimce seçtiğim onu koruma resitalini değil,- ve şimdi senin için önemli olanın kadın erkek olduğunu anladım. Kadınları korumak adına dini şartları nasıl görmüyorsun. Lütfen kendine bir bak. İftira suçu diye bir şey var. Allah bu yaptığını silmeyecek.