REÇEL

X Konserindeki Türbanlı Kız

Burada “Derdini seveyim, konsere gidemiyormuş.” diyen sesleri duyar gibiyim, evet bu ne en büyük derdim, ne de hayatı bundan ibaret sanıyorum.

Yazar: Büşra Eser

 

Noureen-DeWulf-as-female--008

Yaz geldi, pek çok festival ve konser takvimi açıklanıyor. Türkiye’ye nadir gelen bir grup da olsa, grubun canlı performansını dinlemeye can atsam da çoğunlukla konser afişine bakıp geçiyorum.  Bu konseri dinlemeyi çok isterken gitmeme durumunun altında tek bir neden yok aslında, yılların birikimi de bir yandan. Öncelikli sebebi sanırım kendimi konser ortamında, o festival ruhunda pek rahat hissetmeyeceğimi ya da orada bulunmamanın İslami açıdan daha doğru olacağını düşünmemden kaynaklanıyor. Bu durumun çoğu zaman başörtülü olmakla ve kadına/ erkeğe yakıştırdığımız hassasiyetlerle alakası vardır tabi ama gene de kendi kararlarımı bu şekilde şekillendirmekten rahatsız değilim. Öte yandan yılların birikimi diye bahsettiğim şeyse tam olarak başörtülü olmak ile alakalı. Neredeyse ortaokul/lise yıllarımdan beri pek çok sözlük mecrasında “X konserindeki türbanlı kız” başlığı altında o kişi hakkında kafasının ne kadar karışık olduğu, ne biçim bir kimlik bunalımı yaşadığı ya da nasıl bir aile baskısına maruz kaldığıyla ilgili analizler, yorumlar, kimi zaman hakaretler beni o yaştayken fazlasıyla travmatize etmişti. O entrylerin çoğu şu an silinmiş olsa bile, bu durum pek de değişmedi hatta daha da korkunç bir hale geldi. Birinin sizin fotoğrafınızı çekip twitterda paylaşması, o fotoğrafın anında binlerce kişiye ulaşması ve hakkınızda bir sürü şey yazılması gayet olası bir durum. Hatırlıyorum bir defasında satıcı üzerinde bira markası olan plastik bir bardakta su verince biraz gerilmiş ve bardağı değiştirtmiştim. Ertesi gün “Bira için başörtülü kız” gibi bir başlıkla kendimi görmekten korkmuştum. Aslında ne yapıyor olduğunuz ya da nasıl göründüğünüz pek de önemli değil, sadece orada bulunduğunuz için bile biri size bakıp tesettürün ve ahlakın ne kadar bozulduğu söyleyebilirken, başka biri de en İslamafobik yorumlarını sizin üzerinizden anlatabilir ve benim bu tarz yorumlarda gördüğüm Müslüman ve laik erkeklerin başörtülü kadın hakkında ne kadar da ortaklaşan fikirlere sahip olduğu oluyor.  

İlk bahsettiğim meseleye geri dönersek, pek çok Müslüman erkek başörtülü kadınların bulunmalarının uygun düşmeyeceğini söylediği ortamlara girmekte imtina etmiyor gördüğüm kadarıyla ya da en azından benim üzerine düşünüp, ölçüp tarttığım kadar mesele haline gelmiyor. Grupları, konser takvimlerini takip eden, istediği konsere katılan bir arkadaşımla sohbetimi hatırlıyorum, çook eski zamanlardan beri hayranı olduğum ve daha önce hiç canlı dinleme fırsatı bulamadığım bir grup için bilet almıştım. Fakat bunu yaparken  yanımda 5-6 arkadaşımın olmasından, kendi aramızda kendi halimizde takılacağımızı düşünmekten destek almıştım. Biletlerin çok ucuz olduğu sahne önünden, herkesin dans etmesi ve alkol tüketmesi gerekçesiyle bilet almamış, koltuklu kısımlardan bilet almak için neredeyse 2-3 katı para ödemiştim. Niyetim ortamı biraz daha bana uygun hale getirmekti sadece, sempozyum tadında dinletecektim işte konserimi, kendi içim de bu şekilde daha rahat ederdi.  Her neyse, bahsettiğim arkadaş neden bu kadar para ödediğimi şaşırarak sormuş ve ben sebeplerini anlatınca, yüzünde bir gülümseme belirmiş ve “Sizin orada olduğunuz iyi olmuş. demişti. Niyetim kimseyi yargılamak, dini yaşamayla ilgili genellemelere varmak değil –hele ki kendim de yargılanmak istemezken- cümleyi kuran kişi de kötü niyetli değildi biliyorum. Ve hatta konsere gitmekle ilgili anneme, arkadaşlarıma ya da hiçbir meselede anlaşamadığımız için gönül bağımın koptuğu sohbet hocasına bir şeyler sorsam aşağı yukarı benzer şeyleri söylerler, bunu da biliyorum. Bunun haksızlık olduğunu düşünüp “Ama erkekler…?” desem, erkekler için de doğru olmadığını kabul ederler, tamam. Ama şöyle bir yukarıdan baktığımızda bunu başörtülü kadınlar için daha uygunsuz gördüğümüz kesin. Ama şunu da sormak istiyorum başörtülü kadına daha az uygun gördüğümüz bu ortamda sadece dış görünüşüyle bile alkol kullanmadığını, belli hassasiyetleri olabileceğini belli eden başörtülü bir kadın mı daha çok İslami hassasiyetini korur yoksa üzerinde buna dair hiçbir şey olmayan bir erkek mi, merak ediyorum.

Burada “Derdini seveyim, konsere gidemiyormuş.” diyen sesleri duyar gibiyim, evet bu ne en büyük derdim, ne de hayatı bundan ibaret sanıyorum. Ama aklımın bir köşesinde beni meşgul eden böyle bir konuyu da neden Reçel’e yazmayayım ki diye düşündüm. Öte yandan konser ortamında ya da alkollü bir ortamda bulunmak konusunda diğer insanlar neler yapıyor, neyi tercih ediyor merak ediyorum. Türkiye’de alkol satan marketten dahi alışveriş yapmazken, yurtdışındayken alkollü bir restaurantta bulunmanın kendilerinde ne kadar normalleştiğini fark edip kafaları karışmıyor mu ya da alkollü bir ortam olduğu için mezuniyete, bir konsere gitmemeyi tercih ederken, başka bir okul/iş ortamında “Bak, senin için de meyve suyu aldık.” dedikleri bir kutlamadan ayrılmayı mı tercih ediyorlar ya da bu hassasiyetin değerli olduğunu düşünüp kalmayı mı merak ediyorum.

19 yorum

  • Çok benzer bi sıkıntıyla, üniversitelerin bahar şenliklerine gitmeyi kesin olarak “haram” kabul eden bir grup ortamında karşılaştım. Kadın/Erkek fark etmeksizin bir müslümanın orada bulunmaması gerektiğini haramlıkla açıklayarak savunuyorlardı. Halbuki ben o ortamda bulunduğumu, hele ki şenliklerdeki alkol yasaklarından sonra konser alanında bi sıkıntıyla karşılaşmadığımı, kendi halimde müziğimi dinleyip geri döndüğümü, bunun bir çeşit motivasyon olduğunu söylediğimde, her zaman olduğu gibi Müslümanlığım Müslümanlarca sorgulandı ve büyük ihtimalle(tepkilerden anlamak mümkün) kendi iç dünyalarında “dinden çıkarıldım.”
    Meseleyi takva olarak açıklasalar, belki onlara kadınlar ile erkeklerin ortak çalıştığı ortamda ne işiniz var o zaman, hizmet namahremsiz yapılamıyor mu diye bir soru sorardım, ya da kendilerince kafa dağıtmaya gittikleri yerlerin bütün günahlardan arındırılıp arındırılmadığını sorardım. Festivalden zaten geçtim, hiç mi konsere gitmediniz ya da lunaparkı bahar şenliklerinden ayıran şey ne diye sorardım. Bunları da onların dinlerini sorgulamak için değil, bahar şenliklerine gösterdikleri bu tepki üzerinden aslında bana karşı kullandıkları aşağılayıcı dili ve tepkinin aşırılığını vurgulamak için sorardım. Ama haram olmaktan girip benim dinim sorgulanınca meseleyi hiç uzatmadan selamet diledim. Size de bu kişilere selamet dileyip başkalarından bu şekilde gelen doğrulara ve yanlışlara kulak tıkamanızı tavsiye ederim.

  • Merhaba
    Bahsettiğiniz türde festival ve konserlerde hizmet vermekteyim. Bu tür etkinliklere katılan nadir örtülü kadınlarda da bahsettiğiniz kaygı ve tedirginlikleri gözlemliyor ve hem katılan örtülü kadınlar açısından hem de diğer katılımcıların örtülü kadınlara karşı davranışları açısından uzun bir süredir düşünmekteyim. Gezi den beri her iki tarafın da bakış açılarının değişmeye başladığını da görüyor ve buna çok seviniyorum. Hep birlikte olmak gerçekten çok keyifli ve umut verici. O yüzden size ‘festival çok güzel, sen de gelsene’ demek isterim.
    Sevgilerimle

  • Açıkçası Türkiye’de hala alkollü mekana gitmeme ve alkollü kutlamalara katılmama (gerçi hiç öyle bir tercih durumunda kalmadım) devam ediyorum. Yurt dışında en başta çok garip gelse de, artık normal geliyor. Çünkü her yer alkollü, dışarıda yememe gibi bir tercih de mümkün olmuyor. Mesela bazı Türk lokantaları bile alkol servis ediyor sahibi dindar olsa da. Yurtdışında alkollü mekanda bulunmakla alkol satmak ya da yurt içinde geniiiişşş bir seçme şansı varken önemsememe arasında fark olduğunu düşünüyorum. Yurda döndüğümde özel hayatımı yine alcohol-free yapabilirim. Fakat akademik hayattaki kutlama ve etkinliklerde yine de olacaktır sanıyorum. Yaşasın kola o durumda :)

  • Ben tam da bahsedilen bir konsere gittim, üstelik bir bira markasının sponsor olduğu bir festivaldi. Çok dinlediğim, daha önce Türkiye’ ye gelmek bir yana burada müzik cdlerinin bile satılmadığı bir sanatçıydı. Biraz bu yüzden biraz da Bilgi Üniversitesi’ nin içinde ve evime yakın olması nedeniyle gittim. Ama giderken biliyordum ki başka türbanlı göremeyeceğim. Gişelerden girerken, sahneye giderken çok tedirgin oldum. Sürekli “benim hakkımda ne düşünüyor olabilirler” diye etrafı süzdüm. Çimlere oturdum, şarkıcının sahne almasını bekledim. Sırası geldiğinde de en öne doğru yol aldım. Bir saate yakın kalabalık içinde tek türbanlı olarak konseri bitirdim ve usulca ayrıldım.

    • Sevgili arkadaşım, mesele başkalarının orda senin için ne düşündüğü değil, senin orada olmakla ne kazandığın, ne kaybettiğin…? Konserlerde kendinden geçmiş, içindeki Çoşkun kişiliği ortaya çıkarmış yüzlerce tipin arasinda olmanın nefse haz veren bir tarafı var doğru ama ait olmadığın bir yere ilisme kaygisini neyi elde etme adına yaşadığını sorgulamak bile yeterli bence. Yokluğunda hiçbir şey kaybetmeyecegin bir meselenin varlığı için bunca çaba boşuna değil mi ???

  • Bazi sebeplerden dolayi bir bara girmek durumunda kalmistim yillar once, kizli erkekli bir erkek grubtuk ayni zamanda bir hocamizda yanimizdaydi. Ben direk duymadim ama daha sonra arkadasimdan duyduguma gore biri arkamdan “bunlar buraya da mi girmeye basladi” demisti. Aslinda taksim sisli yakinalrinda oturan biri icin bunlari duymak pek de sasirtici degildi. Cogu zaman toplu ya da tek olarak sisli vs yerlerde gezsem de bu tarz tabirlere maruz kaliyordum zaten. İckili ortama girerken yanimda basortu takmayan ama icki icmeyen bir arkadasim alayci bir tavirla daha once boyle bir yere geldin mi diye sormustu. Ona gore icki icmeme hassasiyeti olan kendisinin girmis olmasi daha “normal” ken benimki degildi. Bunun yani sira 9-10 kisinin oldugu arkadas ortaminda aralarinda daha “mutedeyyin” oldugunu dusundugum bir erkek oraya girmekte bir beis gormemisti. Neyse ben oyle bir ortama gittigimi eskaza bilmedigimden ortamdan rahatsiz olup ayrildim. Musluman bir erkegin musluman oldugunu belli eden bir gosterge olmali bana gore. Gorunmez minslumanlik kisiye biraz lakayt bir cizgi kazandiriyor. Muslumanligin da ici bosaliyor boylelikle.

  • Alkol, ramazan, konserler ve yine mağduriyetlerin bolca konuşulacağı günler geldi. Öncelikle yazdıklarınızı çok içten yazmışsınız, başka tesettürlü arkadaşlarınızın deneyimlerini merak etmeniz, öğrenme arzunuzu gayet iyi anlıyorum. Ancak niçin mağduriyetten hareketle duygularınızı dile getiriyorsunuz? Yani neyin mağdurusunuz?
    İçkili ortamda bulunmanızın mı? Eğer ortamda içki yasak olsaydı, bu sefer de çok sevdiği bir grubun dinlerken içki içmek isteyenler mağdur olacaktı. Bu konuları mağduriyet üzerinden tartışmayı açıkçası sakıncalı buluyorum. Kimsenin size tesettürlü olduğunuz için alkol satılan yerde kem gözle bakmaya rahatsız etmeye hakkı yok, o gözle bakanlara gülüp geçin veya veya siz daha dik dik bakın. Utanıp gözlerini kaçıracaklardır. O da olmazsa niye bakıyorsun diye tersleyin veya hakaret edin.
    Kendimden örnek vereyim: Bu konserlere gittiğimde en hafif alkollü biradan bir iki tane içtikten sonra kolayla devam ederim ya da sodaya geçerim. Hele regliysem o gece hiç içmem, kolaya talim ederim. Eminim sizin gibi tesettürlü olmayıp meyve suyu, kola içen bir dolu genç vardır o kalabalığın içinde. Alkol meselesi mağduriyet üzerinden tartışıldığı için içki satışlarına yasaklar geldiğini düşünüyorum. Bana öyle geliyor ki alkol bulunan yerde bulunmayı haram olduğuna inananlar diğerlerinin sürekli zil zurna sarhoş olduklarını düşünüyorlar. Bir tür cahillik yaptıkları. Usturuplu içmek veya kararında içmek diye bir şey var. Kimisi bunu beceriyor, kimisi beceremiyor maalesef. Demek istediğim birimizin özgürlüğünün başladığı yerde diğerimizin özgürlüğü bitmesin. Buna dikkat edelim.

    • Merhaba, ben de her şeyden önce neden bu meseleyle ilgili yazdığımız söylediğimiz her şey direk mağduriyet üzerinden -ince bir alayla- konuşuluyor bunu anlamıyorum. Sizce yazıda “Konserlere gidemiyorum, keşke hepsinde alkol yasaklansa da gitsem.” mi demişim? Ya da “Sarhoşlar” falan diye mi bahsetmişim herhangi birinden? Sadece, sırf alkol sebebiyle değil genel olarak gitmemeyi daha doğru bulduğumu -tamamen kendi adıma- kararımı bu şekilde almaktan da rahatsız olmadığımı söylemişim.
      Burdaki meselem tamamen kendimin ne yaptığı, ne yapmayı seçeceğiyle ilgiliydi. Öte yandan diğer mesele de bu tercihin sadece bireysel kararımın değil, başka şeylerin de sonucu olduğuydu. Sizce kimsenin beni rahatsız etmeye hakkı yoksa, hani o yazıda da bahsettiğim yorumlar, paylaşımlar nedir? Bunun çözümü de birine bağırmak, hakaret etmek midir -ki zaten bunu tercih etmem-
      Mesele bu mudur yani?

    • Büşra’ya kesinlikle katılmakla birlikte cidden Türkiye sınırları dahilinde ucundan kenarından da maruz kalmış olsam “ağzıyla içen” tanımı dahilindeki insan sayısının oldukça az olduğunu ve buna maruz kalmama hakkımın olduğunu düşünüyorum. Barda kola içen kız olmak zorunda mıyım?
      Alternatifin ne diye soran olursa: Alkol satışını karşılayacak bütçeleri çıkaran sponsorlukların bulunup konserlerin kültür merkezi vb. yerlerde de yapılması. Büşra’nın anlattığı durum dahilinde kaçırdığım onlarca güzel konserin bana kaybettirdikleri, müzisyen olmak isteyen bir insan olarak sayılamayacak kadar çok ve cidden bu anlamda kanayan bir yaram. Mesele alkolun yasaklanması vb. değil, mesele alkole maruz kalmanın müziksever bir insan için bir zorunluluk haline gelmesi.

      • Merhaba,
        Sizin deyminizle “ağzıyla içen” sayısının az olduğunu nereden biliyorsunuz? Tabii sizi yanlış anlamadıysam “kararında” içki içen sayısının az olduğunu düşünüyorsunuz. Nasıl bu yargıya vardınız? Sizi yanlış anladıysam da beni bağışlayın. Benim çevremde hakikaten alkollü içkiyi bir iki kadeh içen bir dolu insan var, evlerinde meyhanelerde, lokantalarda hep birlikte dostlarıyla kimseleri de rahatsız etmeden içiyorlar. Bir kadehten fazla içtiklerinde araba da kullanmıyorlar. Oysa dindarlar içki konusu açıldığında örnek verilen hep aşırı tüketenler, alkolikler v.s. Pek çok şeyin aşırısı zarar değil mi zaten? Türlü bahanelerle alkolün yasaklanması sizin meseleniz olmayabilir, ama ya başkalarının böyle bir meselesi varsa…sizin müziksever olarak konserlerden mahrum kalmanızı cidden istemem, pekala siz bizim gibilerin içki içme özgürlüğünün elinden alınmasını ister misiniz? Sadece merak ediyorum.

  • Merhaba hangi cümlemde ince alay var merak ettim. Ben sizin içki içenlere (çoğuna) eleştirilerinizi tepkilerinizi haklı buluyorum. Sarhoşlardan tabii ki bahsetmediniz. Zaten öyle bir cümlem de yok. Ancak dindar kesimin bu tür algıları var (bkz diğer yorumlara, çoşkun kişilikli ortamlar vs.) bu algıdan bahsettim yalnızca. Bu tür ortamlara girdiğinizde tepki gösterin demem ise sadece bir öneri, ister kayda alın ister almayın. Nihayi çözüm elbette ki hakaret veya terslemek değil. Ama ben de baş örtülülere duyulan tepkilerden en az sizin kadar sıkıldım. Bu meseleler çözülecek mi hiç bilmiyorum. Yani çözüm önerim yok! Bir zamanlar karşılıklı anlayışla, herkes birbirine alışarak çözülür elbet derdim. Sadece şunu söylemekle bu konuda yetineyim: Tepki göstermezseniz bu böyle sürer gider. Mağduriyet böyle bir şey kanımca.
    Tabii ki kimsenin sizi rahatsız etmeye hakkı yok. O bahsedilen yorumları çok iyi biliyorum, buraya yazılmadan önce de biliyordum. İçki içenlere dindarların hangi gözle baktığını da çok iyi biliyorum. Belki sizden daha az biliyorumdur. Ama bildiklerim de benim tepki duymama yetiyor. Yeri geldiğinde tepkimi dile getirmekten de imtina etmiyorum. Tartışma açıldığında anlamaya ve anlatmaya gayret ediyorum. Burada da bunu yapmak istemiştim.

  • Bence haramların net olup kadına ve erkeğe göre esnetilebilirliği genelde erkeklerin kadını kontrol etme arzusu. Bu ikiyüzlülüğü her konuda bolca ifşa etmek gerektiğine inanıyorum. İslamla bunu keskince ayrıştırmak gerekiyor. İçkili ortamda durmamanınsa bir sınırı yok gibi. Konsere gitmedin diyelim uçakta yine yanındaki insan içki içecek. Okul, komşu, park, piknik derken kaçınmanın çözüm olarak anlamsızlığı dikkatimi çekiyor benim. Burada belki de önce dinden değil de, kapitalizminin albenili ürünlerinden bahsetmek gerek. Çikolatalar, paketli gıdalar, kola veya içki bunlar pazarlanmak için, müşteri bulmak için yırtınan kapitalist ürünler. Bu durumda konserde bira içmek modern bir ritüel olarak yapısöküme uğratılabilir. Dindarların bu piyasadaki asıl sorunu çarklarda seküler bir alıcı gibi rahatça dönmesine engel olan inançları. Bunu seviyorum ben dindar bi insan olarak aslında. Piyasanın bana içki satamıyor, moda dayatamıyor, ritüellere dahil edemiyor oluşu bireyi gündelik hayatta zorlasa da hoş bence. Uyumlu olduğumuz yerler asıl problem hatta bence..

  • Deneyimlediğim bazı şeylerin Reçel’de yazıldığını görmek bazen çok garip geliyor bana:)

    Üniversite hazırlıkta iki arkadaşım ve kuzenim ile çok sevdiğimiz bir rock grubunu dinlemek için bir yaz günü yola koyulmuştuk. İnanılmaz heyecanlıydım. Ölüp bittiğim grubu canlı canlı dinleyecektim ve bu ilk konser deneyimimdi. Zor bela konser alanına ulaştığımızda, henüz bizim hayranı olduğumuz grup sahne almadığından etrafta turlayalım dedik. Bu arada arkadaşlarımdan biri ve ben başörtülüyüz. Dolaşırken bazı insanlar garip garip bazıları da hayret dolu bakıyordu bize. İçten içe endişeli bir halim vardı aslında ama yinede heyecanımı kaybetmek istemiyordum. Konserin başlamasını beklerken yanımızdan geçen ‘rockerboy’ arkadaşımla bana ” Biz buraya ilahi dinlemeye gelmedik” dedi. Cevap vermeyi çok istesek dahi verememiştik. Keyfimizi hala kaçırmak istemediğimizden olsa gerek güldük geçtik. Fakat kendi adıma içimi kemiren başka bir şey vardı.Hayatımda ilk defa bu kadar fazla alkol tüketilen bir yerde bulunuyordum ve bu beni çok rahatsız etmişti.

    Beklediğimiz an geldiğinde sahne önüne doğru yaklaştık. Sonra başörtülü arkadaşımla daha sıkışık olmayacağını düşündüğümüzden arka taraflara geçmeye karar verdik. Sıkı fıkı konser alanında ilginç bir şekilde insanlar bizim biraz uzağımızda durmuş ve etrafımızda ufak boş bir alan oluşmuştu.

    Sonrasında olanlar ve konserden ayrılış hızımı hala unutamıyorum. Aşırı sıcaktan dolayı ellerindeki su şişelerini dışarıya doğru serpmeye başlamıştı insanlar. Tabii ellerde sadece su şişesi değil içki de vardı. Bir ara gözüme bir damla kaçtı ve gözüm yanmaya başladı. Sanırım sadece su serpmemişlerdi ferahlamak için:S

    Grubun en coşkulu şarkılarını söylemeye başlamasıyla birlikte bir eğlenme şekli olarak bazıları birbirini itmeye başlamıştı. Önümüzdeki arkadaş grubundan biri yere düştü ve ezilme tehlikesi geçirdi. Bu ortama daha fazla katlanamayacağımızdan arkadaşımla birlikte sinirlenmiş ve söylene söylene alandan uzaklaşmaya çalışırken iki erkek ” oğlum çekil bunlar başörtülü! ” diyerek yol verdiler bize.

    Konser bitiminde geriye kalanlar;
    Yüzümüzde patlayan flaşlardan ötürü acaba akşam haberlere çıkar mıyız endişesi
    Ne işim vardı o ortamda, gitmeseydim ölür müydüm soruları, vicdan azabı
    Hayranı olduğum grubu dinlemiş olmanın vermediği huzur

    Evet bir sürü konser afişi önünde iç geçirmişimdir. Türkiye’ye geldiklerini duyunca üzülmüşümdür. Ama sadece bir kez konsere gidip böyle bir deneyim yaşadıktan sonra gitmemek en doğrusu kararına vardım. Dünyevi zevklerim için bana hiç uygun olmayan ve sonrasında vicdan azabı çekeceğim bir ortamda bulunmaktansa konser afişlerine bakıp iç geçirmeyi tercih ettim. Keşke konserler sadece konser olsa ve gitsek fakat öyle değil. Alkollü ortamlarda bulunmayan, yemeyen içmeyen biri olarak konsept değişmediği sürece gitmeyi tercih edeceğim yerler de değil.

    Uzun bir yorum oldu ama deneyimlerimi paylaşmak istedim Reçel ve okuyucuları ile:)

  • Başörtülü kızların bahsedilen türde ortamlarda bulunmasının hem dindar hem seküler kesim tarafından bu kadar göze batmasının tek sebebinin bu davranışın dini hassasiyetlerle bağdaştırılamaması olduğunu düşünmüyorum. Mesela düğünde, piknikte, parti mitinginde vs. erkeklerle birlikte horon tepen ya da halay çeken başörtülü kız, rock konserinde tek başına konseri dinleyen başörtülü kız kadar tepki görmüyor gözlemlediğim kadarıyla. Bu da dindar insanları halen ‘şehirli’ olarak kabullenememe eğiliminden kaynaklanıyor bana göre. Anadolu kültürü ve zevkleriyle bağdaştırılmış dindar insanın yabancı müzik dinlemek gibi ‘modern’ ya da ‘şehirli’ zevklere sahip olması bazılarına tuhaf geliyor.

  • yıllar önce kız kardeşimle birlikte bir stadyum konserine gitmiştik. epey meşhur bir müzik grubunun konseriydi. ertesi gün sosyal medya henüz yaygınlaşmamış olmasına rağmen ekşisözlükte ve bazı gazetelerin eklerin boy boy fotoğraflarımız çıkmıştı. üstelik konser öncesi ve sonrası konsere gelen bazı kişilerin arkamızdan “babanneme benziyorsun” “yuh artık buraya da mı geldiniz” gibi taciz eden söylemlerini es geçiyorum. sırf bu sebeplerden ötürü aynı grup geçen yıl ramazan ayında türkiyeye geldiğinde hem ramazan’da alkollü ortama girmemek için, hem de durduk yerde aşağılanmamak için konsere gitmedik ve ne oldu biliyor musunuz? o herkesin gavurluğundan çok emin olduğu grup ramazan ayı dolayısıyla konser alanına alkol sokulmamasını istedi ve o konserde alkol tüketilmedi.

  • bu yazi ben cocukken annemle gittigimiz Nuri Sesiguzel’in Hanimlar matinesi geldi…

    Eskiden sadece hanimlarin katildigi matineler olurdu sinemalarda…

  • of of of… işte iç sesimi aktaran bir yazı daha… kendi bu ortamları uygun görmeyip ciddi anlamda sakınan erkeklere diyecek bir şeyim yok. yalnız şu günlerde entel takılıp islamcı geçinen beyler şu konser senin bu müzikal benim gezerken -bizim tesettürden dolayı ötekileştirilmediklerinden rahatça at koşturabiliyorlar-; biz sadece internet ve kitaplar aracılığıyla kültür sanattan nasibimizi almaya çalışıyoruz. basit bir sergiyi gezmek bile insanı sıkıntıya sokabiliyor.misal üniversite öğrencisiyim, çarşaf kadar olmasa da bol ve siyah kıyafetleri tercih ediyorum. ve bulunduğum şehirde benim basit bir tiyatro oyununu izlemem saçma,garip, gereksiz karşılanabiliyor.tiyatro ya da müzikal girişinde insanların birbirini dürterek beni göstermesi, salona girerken insanların yanında yürürken birden uzaklaşması vs. vs. vs. beni asosyal bir insan haline getirmeye itiyor. ben yine de insanları seviyorum ve gülümseyerek tepkilere karşılık veriyorum. gönlümde ötekleştirmeyen insanların olduğu bir dünyanın hayali var…