REÇEL

Örgütlenmiş Sorumsuzluk

Annemin üstü başı kan. Annemin çığlıkları rüzgarın uğultusu gibi. Ben vururken susuyor, bağırmıyor. Gözlerime bakıyor.

Konuk Yazar: Haşime Elif Kılıçaslan

16561328417_2f63791530_b

Annem ne güzel uyuyor. Hiç sesimi çıkarmıyorum. Halbuki uyanık olmasını isterdim. Benimle oynamasını. Beraber kahkahalar atmayı. Oysa tüm gün gelmesini bekledim. Annemi çok özlüyorum. Başkalarının evlerine temizliğe gidiyor annem. Çok çalışıyor. Çalışkan bir kadın o.

Yalan söyledim. En çok anneme vurmamayı isterdim. Ben vurduğumda annemin “Olsun” der gibi merhametle bakan gözleri…

Babaannem camda. Yolu gözlüyor. Her zamanki gibi tedirgin. Bir camdan diğerine gidiyor. Dudakları sürekli kımıldıyor. Dua ediyormuş. Keşke Allah babaannemi bir kere duysa. Bizi herkes duyuyor, aslında. Komşular duyuyor. Polis amcalar duyuyor. Babamı götürüyorlar. Bazen. Sonra hemen geliyor babam. Daha çok kızıyor o zaman. Ama hiçbir şey değişmiyor.

Babaannem hızla içeri koşturdu. Anneme “Geliyor”, dedi. Hemen toparlandı annem. Karşılama ekibi olarak bekliyoruz. Geldi işte. Sürekli zile basıyor. Bir taraftan da kapıyı tekmeliyor. Çok korkuyorum. Annem de korkuyor. Babaannem de.

İçeri yalpalayarak girdi. Ayakta duramadı ve düştü, eyvah!

-Senin yüzünden düştüm, pis karı!

Çok bağırıyor, çok dövüyor annemi. Yorulduğunda beni çağırıyor. “Vur annene, vur!”

Çok korkuyorum. Bağırıyor. “Daha hızlı, daha hızlı!” Sesi kocaman babamın. Sanki o bağırdığında tüm dünya titriyor. Geçen gün deprem oldu. Babam bağırdığında bence dünya daha çok sallanıyor.

Annemin üstü başı kan. Annemin çığlıkları rüzgârın uğultusu gibi. Ben vururken susuyor, bağırmıyor. Gözlerime bakıyor. Bazen de saklıyor; gözlerini.

Sonra karnı acıkıyor babamın. Yemek yiyor, tv seyrediyor. Ondan sonra benim uyumam gerekiyor.

Annemi odada bırakıp yatağıma gidiyorum. Yatağımda çok titriyorum. Galiba ben çok üşüyorum. Genelde ağlarım. Çok sessiz ama.

Sabah kalktığımda annem banyo yapıyor oluyor. Babaanneme soruyorum. Neden her gün annem banyo yapıyor?

Babaannem utanıyor. Biraz da kızıyor. Çocuklar öyle her şeye karışmaz.

Babaannem bazen “Kızım sen kaç kurtul,” diyor.

Annem “Seni nasıl bırakırım. Önce seni sonra beni öldürür,” diyor. 

Ölümden çok bahsediyorlar. Korkuyorum, babam bizi öldürür mü?

                                                                 ***

Bu olayı dinlerken yutkundum ve Ece Ayhan’ın “örgütlenmiş sorumsuzluk” tanımını hatırladım. “.…yamuk ve yampiri bu dünya; tabii bana göre, tümüyle bir ‘kötülük toplumu’ ya da daha yetkin anlatışla, ‘örgütlenmiş sorumsuzluktur’.”

Bazen sözcüklerimizi, cümlelerimizi abartılı bulan arkadaşlarımız oluyor. Kötülük toplumunu da üstümüze alınacak değiliz herhalde denilebilir.

Üsküdar’da sokakta kız arkadaşını döven genci seyredenlere “Bir şeyler yapsanıza, niye seyrediyorsunuz” dediğimde içlerinden biri “Belki namusudur” dedi. Erk sahiplik ve efendilik istiyor, sonra da itaat. Yine mi kadın cinayeti, aaa bu kadarı da olmaz artık dedikten hemen sonra hayatımıza kaldığımız yerden devam ediyoruz. Hiçbir sorumluluk hissetmeden. Steril, konforlu hayatlarımıza.

Oysa her şey yanı başımızda oluyor. Hepimiz sorumluyuz, hepimiz!

Ortalama algıları kırmak, düşenleri kaldırmak zorundayız.

Bu diri diri gömülen kadınların, çocukların hikâyesi.

Bu sorumsuzluğumuzun, normalleştirdiğimiz kahrolası kötülüğün hikâyesi. Yapılacak çok şey var. Şiddetin üretilmesine zemin hazırlayan bir zihniyet var. Kaynak olan nedenleri kaldırmak, cinsiyetçi bakış açısıyla mücadele etmek ama hepsinin üstünde sorumluluk almak zorundayız.

Diri diri toprağa gömülen kıza sorulduğu zaman;

“Hangi suçtan dolayı öldürüldü?” Tekvir 8-9

Konuk Yazar

7 yorum

  • Sayın yazar(lar) dini referans(lar) veriyorsunuz fakat aynı din bekarlığı hoş karşılamıyor.

    • “Bekarlığı hoş karşılamayan” bu din Nisa 25. ayetin sonunda bekarlara “haksızlık” yaparak evlenmek yerine sabretmeyi tavsiye ediyor.

    • Yazıda evlenmeyin mi deniyor ben mi kaçırdım? Ayrıca sizin dediğiniz din bekar kalmayın gerekirse eziyet görün yine de evlenin mi diyor? Boşanmak da haklardan biriydi sanki. Çok karıştı.

      • Efendim realite diye bir şey var. Biliyorsunuz toplumlar ve insanlar adımını atmadan önce ayetlere bakmıyor. Araplarda boşanma tabu değil ama bizde değil. Burasi Türkiye, yok öyle…

  • magenta,
    Şahsım adına hiç böyle bir kaygı taşımıyorum.Etrafıma baktığımda diri diri gömülen kadın ve çocuklarla dolu olduğunu görüyorum.
    Yazımda bir ayet var.Muhafazakar bir toplumda yaşıyoruz.Bu ayetle muhafazakarlara ve muhafazakarlığa bir soru sormak istedim.
    Yapmak istediğim buydu.
    Sevgiler…

    • Haklısınız. O ayet bugün böyle anlaşılmalı. Ne yazık ki algıda seçicilik nedeniyle evliliğin toplumsal statüsü her şeyin önüne geçmiş durumda.
      Fatma hanım yıllarca evliliğe nasıl direndiğimi bir ben bilirim bir de Allah. Türkiye Nisa 25. ayetin sonuna hazır değil ve belki de bilmiyor.