Konuk Yazar: Betül K.
Babaannem 13 yaşında annesiz kalmış, 18’ine gelmeden münasip bir beyle baş göz edilmiş. Üvey anne elinde gördüğü zulüm karşısında, koca evi bir çıkış kapısı, belki bir kaçış gibi gelmiş. Onca zaman geçmesine rağmen hala birçok gencin evliliğe bakış açısı böyle maalesef. Gel zaman git zaman, umduğu gibi de olmamış hiçbir şey. Kaynana ve koca dayağı bazen dayanılmaz olmuş ama hele de babası öldükten sonra çalacak bir kapısı yokmuş. Zor zamanlar geçirmiş babaannem, ölene kadar da devam etti bu zorluklar.
Kocasını sevdi mi bilmiyorum, sevilir elbet diyorlar, ben inanmıyorum buna. Bazen düşünüyorum, nasıl bir gecenin sonunda hamile kaldı babama? Evlilik içi tecavüzlerin bu kadar benimsenmiş ve kanıksanmış hali ile iç içe yaşarken, bazen merak ediyorum. Kaçımız tecavüz çocuğuyuz? Kaçımız istenmedik; babam, annem, ben, kardeşlerim?
Her yerde sevgi kırıntısı arayan kaç anne, acımasızca nefret etti bebeğinden? Annem, babaannem, büyük nine? Hepimiz annemizi ve babamızı severken, kaç yaşına gelirsek gelelim onları birbirinden ayrı düşünemezken, kaçımızın annesi babasını sevmedi? Benim annem babamı evliliklerinin 20. Yılından sonra sevdi. Benim babam annemi ne zaman sevdi hiç bilmiyorum, belki son 1 yıldır… Kaçımızın hatırlamadığı geçmişi kararmış kan lekeleri ile süslü?
Ev içi şiddet, evlilik içi tecavüz, aşağılanmalar, zulümler… Kaçımızın sicili temiz ve de kaçımız ebeveynlerimizin mirasını devraldık? Bazen çok merak ediyorum, anne rahminde döllenen yumurtayken annemin gözlerinde yaş var mıydı? Nefret edilesi bir varlık oldum mu hiç gözlerinde?
Babaannem ile başlamıştım bu yazıya, onunla bitireyim; şemsiyemin ucu kare türküsünü çok dinlermiş. Geçen denk geldim bir sokakta, kaldırıma oturdum, dinledim. “Öldürmeye var mı kastın, kastın azabına düştüm, bir vefasız ele düştüm” kısmında kapattım gözlerimi, babaannemi hayal ettim. Pencereden dışarı bakmış ağlıyorken. İsteyerek ya da istemeyerek savruluyoruz bu dünyada. Babaannem annemden daha çaresizdi, annemse benden. Şimdi ben ayakta durmak zorundayım, her zaman. Savaşmak ve kazanmak, bütün kadınlarla, bütün kadınlar için!
Kadın öyle derin bir kuyu ki attığın taşın dibi bulup bulmadığını bile bilemezsin…Bir cariye ,bir köle,imparatorluk deviren gizli padişah ,entrika çeviren sultan…İnançlarda bile bir muamma..Melek mi şeytan mı karar verilemeyen… Seçip beğenipte ailesini kurabilen kaç şanslı kadın var ki bizim coğrafyalarda.Çoğu mecburiyetten apar topar “everilen” kızlardan müteşekkil bir toplumuz en nihayetinde.Belkide bundan bunca keskin çizgimiz ve sevgisizliklerimiz var birbirimize karşı..Sevgi tohumu değildik ki sevda çiçeği açalım..