Billboardlarda bir afiş:“Kadına el kaldıran ADAM DEĞİLDİR. Önce ADAM OL!”.
Billboardlarda bir afiş:“Kadına el kaldıran ADAM DEĞİLDİR. Önce ADAM OL!”.
O gün ölmedim evet. Tek farkım oydu sanırım. Toplumun sandığı gibi hayır demiyor değiliz. O ‘‘HAYIR’’ sözcüğünün hayır olmadığına inanan çok insan var.
kendi bireysel tarihlerimiz, kadınlar olarak her birimizin biricik yaşamları özgecan’dan münevver’e, ayşenur’dan ikbal’e çözmesi mümkün olmayan düğümlerle bağlı.
Akıllı da olsa deli de olsa, cahil de olsa eğitimli de olsa, erkeklerin kadınları kendileriyle eşit, eşdeğer, aynı insani vasıflara sahip görmediği bir dünyada, kadınlar her zaman harcanabilir olur.
Bu memleket 40 senedir adil olmanin karsinda esit olmayi insan olmakla yer degistirmis bir sersemlikte serseri mayin argümanlara çarpıp duruyor. Esitlik değil insan olarak eş vasıflı olmamız gerekiyor ama bunun için de evli ve çocuklu olmamız gerekmiyor. Muhafazakar soylemin dürüstçe bunun üzerinde düşünüp yeni değer ve kavrayış geliştirmesi şart. Yoksa tartışmalar seküler kesimden farklı olmayacak.
metrobüste takılı kaldım. şimdi farkındaysanız artık kimsenin umrunda değiliz. eskiden bize yer verilirdi. kapı gibi delikanlılar kurulmuş koltuklara, benim sevgili narin vücudum sırt çantamı fazla yükleme sonucu error veriyor. işte bu yüzden feminizme karşıyım:/ benim el üstünde tutulmam gerekiyordu.( buyur bacım geç otur deseler fena mı ya. dadaşlar böyle değil;(
Bırak metrobüsü şehirde, artık köyde bile minibüste okul çocukları elinde çanta olan yaşlı teyzelere gel otur demiyor.
kız çocuğu kadın olmak kadar zor bişey yok sanırım bu hayatta daha doğar doğmaz sorumluluk yükleniyor bizlere Allaha kul olmayı öğretmeden önce erkeğe eş olmayı çocukluğu yaşamadan önce anneliğe hazırlanıyor kız çocukları ve hayalleri umutları özelliklede inançları ellerinden alınmış fıtrat gereği duygusal olan bizlerden herşeyin mükemmel yapılması bekleniyor halbuki Peygamerimiz ölmeden önce söylediği şey ümmetime söyle kadınlarının hakkını korusunlar olurken hakkımız olmadığını söyler oldu insanlar kimin daha aciz olduğuna karar veremez oldum.
Sadece şunu söylemek istiyorum ‘Eşitlik her zaman adalet demek değildir.’
Ben de şunu söylemek istiyorum ki; eşitlik her zaman “aynılık” demek değildir. Eşitlik talebi de bir aynılaştırılma talebi değildir. Aksine, burada savunulan farklılıklarımızla, hatta kendi cinslerimiz içindeki farklılıklarla dahi, birlikte eşit değer görme ve eşit imkanlara sahip olma talebi.
Erdoğan güya “eşdeğerlik” diyerek bunu savunduğunu iddia ediyor ve hatta “erkek erkekle, kadın kadınla eşit olur” gibi ilginç de bir formül ortaya koyuyor. Fakat çok açık ki, ona göre anne olan kadın ile olmayan kadın hiç de eşit ya da eşdeğer değiller.
Asıl adaletsizlik, kadınları uyduruk fıtrat anlatılarına göre makbul olan karakterlerde eşitlemeye çalışmakta.
Aslında bu eşdeğerlik mevzunun ne kadar geç kapitalist/neoliberal öznelliğe çağırdığına değinmek isterim ben de.
Eşitlik tabii ki adalet demek değil ama adaleti sağlamanın olmazsa olmaz yollarından biri…