Yazar: Meryem Selva
“..Hoşlandığı meyvelerden birini eline alan o türlü kimse onun yüzünden olacak hazzı, lezzeti ancak onu yemek suretiyle bulur. Öbür türleri ise onu eline aldığı gibi o meyve eğer çilek ise evvela onun kokusuna hayran olmaktan başlayıp rengine şekline, o çileğin müteşekkil olduğu mevaddın terkibatına, içindeki elyaf-ı nazikeye, buzlu imiş gibi duran cila-yı tabiisine bakar bakar da hayranlığı artar. O çileğin tadından başka manzarasından da mütelezziz olur. Güzel kokusundan da mahzuz olur. Bunların yalnız mideleri müstefit olmaz, o temaşadan, o hayranlıktan fikirleri de manen müstefit olur. … Fikir derece derece, tabaka tabaka yükselir, tetkik ve tetebbua varır. Bir çilek, ya bir armut, ya bir salkım üzüm onlara işler açar. Fikirleri yükseldikçe yükselir. Onun hilkatini düşündürür, halikına hayran eder. Evvelden başlayan bu hayranlık büyür… o meyve birçok müddet ellerinde kalır. Sanki onu yemeye, çiğnemeye kıyamazlar… Artık midenin hazzı, telezzüzü sonra bunun yanında pek ehemmiyetsiz, adi kalır.”
(Levâyih-i Hayat, Fatma Aliye)
Mutfak, salon ve yatak odaları üreme merkezleridir. Mutfak dedim. Misal, koca eve gelmiş aç. Mutfağa bir giriyor, önüne konan bir tas çorba. Ama adamın canı lahmacun istiyor, kebap istiyor. Sen çorba yapmışsın güzel kardeşim. Adam karnı aç dışarı çıkıyor. Sağdan kebap kokuları, soldan lahmacun kokuları, içli köfteler, ciğerler… Sonra hocam, kocam neden eve gelmiyor? Neden evde yemiyor? O koca nefsini tutup evde yerse cennetlik!
(Edebü’l Müfred dersi, Meşhur bir hoca)
Bu aralar bir ders vesilesiyle Fatma Aliye’nin eserlerini sırayla tekrar okuyorum. Muhâdarat, Nisvân-ı İslam, Refet, Udi, Levâyih-i Hayat… Kurmaca metinlerinin de kurmaca olmayan metinlerinin de gözümüze gözümüze soktuğu, dert edindiği bazı ortak noktalar var: Güzellik, İlim, Yetenek, Evlilik, Kibarlık (asâletten gelen bir zenginlik bu), Küfv, Aldatılma, Ölüm, Boşanma ve Çalışma. Güzellik, ilim, kibarlık evlilik ve küfv dolayımında şekillenirken, yetenek ve çalışma ölüm ve boşanma dolayımında şekilleniyor. Küfv’de güzellik, eğitim ve kibarlık şartı mühim. Evlilikte ise makbul kadın evvelâ iyi bir aileye mensub olmalı (bu mensubiyet baba kibardansa o babanın cariyesiyle yaptığı bir evlilik kanalıyla da sağlanabilir); sâniyen, iyi bir eğitim almış olmalı ya da alma potansiyelini tabiatında barındırmalı; sâlisen, faziletli, güzel ve sâdık olmalı. Anlatıcının bu makbul özelliklerin hangi tarafını desteklediğini bir kenarda bırakalım, bu özelliklerin etrafında hâlelendikleri bir kavram var, onun üzerinde duralım. Yani, “Küfv”. –Şimdi bu konuda söylemezsem olmaz- Anlatıcının gönlü küfvden yana, baştan belirtelim. Ancak bu evlilik babanın rızası dolayımıyla gerçekleştiyse küfviyyeti ancak ve ancak hıyânât ya da taaddüd-ü zevcât bozabilir. Bozulduğunda ise boşanabilirsen ne âlâ, boşanamayacak gibiysen ölümden iyi çâre yok. Dolayısıyla anlatıda ya koca takdir-i ilâhiyle ölür ya da makbul özelliklere mahsus kadın kahraman iffetiyle çalışır. (Refet’i bu özelliklerin dışında tutuyorum tabii ki. Onun makbûliyeti vakar ve sebatında. Benden duymuş olmayın ama kızımız pek çirkin!).
Şimdi gelelim sorulara,
LAHMACUNLAR VE ÇİLEKLER
Dışarıda kokular buraaam buram.
Her köşe başında çağırıyor seni
Lahmacunlaaar,
Kebaaplaaaar…
Hiç olur mu kocadan vejetaryen?
Çilek bağda bir meyve, sagir
Lahmacun koca bir dünya, zevâhir
Çileğin kokusuna doyum olmaz.
Lahmacuna kimse karşı duramaz.
Soru 1. Bir kilo lahmacun mu daha ağırdır? Bir kilo çilek mi? Yukarıdaki şiirin anlamını düşünerek açıklayın.
Lahmacun.
Not: Şiiri anlamadım hocam. Derste işlediklerimize pek benzemiyor. Kimin şiiri olduğunu da yazmamışsınız?
Soru 2. Acıkan obez kocaya ne verilir?
Maddi durumu yerindeyse önce tulum peyniri tereyağı, sıcak lavaş, meze tabağı. Sonra bir içli köfte, fındık lahmacun, paçanga. Daha sonra Adana, Urfa, Antep karışık kebap. Üstüne irmik, künefe, katmer, Kemalpaşa… En son karpuz, kavun, nar. Üstüne nargileyle kahve iyi paklar!
Not: Hocam sorunun konuyla alakasını kuramadım ama acıkan kocaya iki kilo lahmacun da verilebilir.
Soru 3. Babasının rızasıyla evlenen bir kadın neden boşanmak ister? (En az 5 madde yazınız.)
1) Kocasından dayak yiyordur.
2) Kocası çok içiyordur.
3) Kocası aldatmıştır.
4) Kumar oynuyor olabilir.
5) ?
Not: İçki, kumar, karı-kız, hadi dayak da olsun hocam bunlar tamam ama bir kadın daha neden boşanmak istesin ki?
Soru 4. Bir kadının evlendiğini duyurması ile boşandığını duyurması arasında ne gibi farklar vardır? (Sosyal medyadan örnek verebilirsiniz.)
Bir kadın evlendiğinde bunu ilân ettiğinde like’larla karşılanır. Evlilik iyi bir şeydir. Kadının yaşı küçük değilse neden evlendin diye sorulmaz. Kadın artık sahibini bulmuştur. Arkadaşsa bacı olmuştur. Parmağındaki kocaman yüzüğün anlamı açık ve nettir, “Hepinize kapalıyım”. Ama boşandığında önce neden diye sorulur. Boşanmak kötü bir şeydir. Erkek istediyse kötüdür ama kadın istediyse daha da kötüdür. Kadının parmağından yüzüğü çıktıysa artık bu sefer “Hepinize açığım” demek olur bu.
Son olarak kadın bunu ilân ediyorsa yeniden evlenmek istiyor ya da –kızmayın da hocam-, aranıyor demektir. Ya da belki de buldu. Aa yoksa 5.madde bu mu? Kadın başkasını… Neyse yazmadım. Tükenmez kalemdi silemedim. Özür dilerim hocam. Görmezden gelin.
***
Öğrenci 80 aldı.
Ben, boşandım.
Kocalari tok tutmak onemli:)