REÇEL

Kadınlığım, Benimle misin?

Allah’ın emrini dinlemek için uyguladığımız tesettür, cinsel perhiz ve karşı cinsin dikkatini çekmeme, aslında erişkin hayatımızı, beden algımızı oldukça etkileyen, bir sürü duyguyu hiç deneyimlemediğimiz, romantik ilişkilerde tecrübesiz ve çekingen kaldığımız, arzularımızı sürekli bastırmaktan başka bir çare bulamadığımız bir duruma dönüşüyor.

Konuk Yazar: Esma

Görsel: Alycia Fung

“Kadın bedeni üzerindeki ideolojiler bir değil diyorlar, ataerkinin oyunu çok… Güzellik adına bedeninize şiddet uyguluyorsunuz… “

Aa hayır, güzellik bir defa kadının kendini güçlendirmesi: yemeyin, içmeyin, çalışın spora gidin, cilt bakımı yapın, makyaj harika bir şey, güzel hissediyorsanız, güzel olun kadınlar…

Kadın olduğun için başörtülüsün. Başörtü kadınlığın zirve noktasıdır. Dekolte bile sakladıklarıyla önemlidir. Sen daha değerlisin. Tümüyle gizlisin. Kadın olduğun için değerlisin.

Yazın vücudunu örtmek daha korunaklı. Bak dekolte giyenlere, her yerleri nasıl da çirkin, güneş lekesi dolu. Bir de açıyorlar o vücutlarını hala…

Başını örten genç bir oyuncu yaşadığı değişimi şöyle özetliyordu:

“Artık çok özgürüm, önceleri saatlerce makyaj ve hazırlık yapardım, şimdi sadece başımı örtüp çıkıyorum.”

Ben neden bunları hissedemiyorum? Özgür hissedemiyorum, güzel hissedemiyorum, güzelleşemiyorum, değerli hissedemiyorum. Hem beni gören hiçbir göz yokmuş hem de herkes bana bakıyormuş gibi geliyor. Son zamanlarda çokça, başörtünün bana şiddet uyguladığını düşünüyorum. Neydi bu kadar ağır olan? Tanımlayamıyorum.

Peki otuz beş yaşıma yaklaşırken, evlenme ihtimalin olan adaylarca çocuk yapma makinesi gibi görülmek de kadınlığın ta kendisi midir? Allah’ın emrini dinlemek için uyguladığımız tesettür, cinsel perhiz ve karşı cinsin dikkatini çekmeme, aslında erişkin hayatımızı, beden algımızı oldukça etkileyen, bir sürü duyguyu hiç deneyimlemediğimiz, romantik ilişkilerde tecrübesiz ve çekingen kaldığımız, arzularımızı sürekli bastırmaktan başka bir çare bulamadığımız bir duruma dönüşüyor. Çocuk gibi miyim? Peki tam tersini istiyor muyum? Günaha heves ediyor muyum? Aslında, hayır… Kafamda şu anki yaşamımın tam tersini canlandırdığımda aklıma o meşhur “Peki ya sonra?”[1] repliği geliyor. İstediğim vücuda, kıyafetlere, güzelliğe ve sevgiliye sahip olduktan sonra ne yapacağım? Daha önemli ve ulvi olduğundan şüphe etmediğim (keşke şüphe etmeseydim hiç) ahiret hayatına hizmet edecek bir yaşam istiyorum. Bu yaşam kolay olsun istiyorum. Kolaylaştıracak bir reçete istiyorum en azından. Dünya hayatının refah için olmadığını hep söylerler. “Hayat bir imtihandır, her anın da bu imtihana dahildir.” Ben ruhum bunca ezildikten sonra nasıl hala imanlı kalabileceğimi bilmek istiyorum.

Bütün bunlar şehirde yaşadığımız için mi? Hiçbir gözün bana bakmadığı bir yer olsaydı, o zaman nasıl hissederdim merak ediyorum. Kimsenin olmadığı bir bahçede kendimle ilişkim nasıl olurdu? O zaman da kadın gibi hissedip hissetmediğimin bir önemi olur muydu? Kadınlığı sadece rahmimle bağdaştırmayı başarır mıydım? Sonra zaten zenginlerin bu bahçeye sahip olduğunu hatırlıyorum. Zengin olan Müslüman kadın İslam’ın kendisine hiçbir şekilde engel olmadığını söylüyor; çünkü o ince kurallarla ve performanslara kurguladığı hayatı içinde istediğini yapacağı mülklere sahip… Paran oldukça dünyevi isteklerini karşılayabileceğin -havuzundan, eğlencesine, kıyafetine- mekanlar bulabiliyorsun.

Filmlerde, güzelleşen kadınlar ve ruhsal hastalıklardan kurtulan kadınlara dair ortak bir mevzi vardır: bakımlı olmak. Beni baştan yarat durumları yani. Başımı açtıktan sonraki pazartesi, yataktan kalktığım saçımla (hayır, saçımı kazıtmadan) işe gidebilecek miyim?


[1] Ida filminde geçen bir replik

Konuk Yazar

6 yorum

  • O kadar ortak hisler paylaşırken ve okurken hem anlıyor hem kırılıyorum. Kadınlık dışında kalamıyoruz hiç bir zaman ve görülmüyoruz da,kalmalı mıyız, kalmadan var olabilir miyiz ve kalırsak yine de var mıyız bilmiyorum.

  • Milattan sonra 7.yüzyıldaki bir fikrin 21.yüzyılda yaşayan bir kadının hayatına musallat olmasını kabul etmiyorum, etmeyeceğim.

    • Yazıda sadece başörtüsünden bahsedilmediğinin farkında değil misiniz, geri kalanları kabul ediyor musunuz?

  • Onbir yaşında başladı başörtüsü maceram. Ailem dindar değildi ama klasik bir Türk ailesiydi. Başörtülü olup olmamam çok önemli değildi onlar için. Defalarca örttüm, açtım, gitgeller yaşadım. Sonuçta 47 yaşında ve en az 30 yıldır ve başörtülü bir kadınım. Kızım da 14 yaşında ve birkaç aydır başörtülü. Düşünüyorum da ailemin erkek sever tavırlarına rağmen ben hep cinsiyetimle barışık, kadınlığımla mutluydum. Şimdi de kızım, kadın olmayı sevsin, aşık olsun (haram helal ölçüsünü kaybetmeden tabi ki, hatta mümkünse platonik ;) ), duygularını keşfetsin, aynanın karşısında vakit geçirmekten hoşlanıyorsa geçirsin istiyorum. Başörtülü olmak, haramdan uzak durmak, karşı cinsle yakınlaşmamak …. Hiçbiri kadınlığa engel değil. Romantik ilişkilerde acemi olmak da o kadar kötü birşey değil.
    Bu kadar güzel ifade ettiğinize göre kadınlığınız sizinle emin olun. Belki romantik ilişkilerde çok tecrübeli olan, arzularını bastırmayı hiç denememiş, haramı günahı hiç bilmemiş veya önemsememiş birçok kadından bile daha kadınsınız.

    • aro kardeşim harika bi cihat peki bu yorumunla bize ne anlatmaya çalılşıyosun? merak ettim kadınlıkla ilgili deneyimini senin ya da orhanın?