REÇEL

İlk Başörtülü Kadın Bakan ve Börek Meselesi Üzerine Bir Tartışma

Yeni kabine belli olduktan, yeni Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı koltuğuna oturduktan sonra etrafımızı saran börek meselesini biz de şöyle konuştuk

börek

Yeni kabine belli olduktan, yeni Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı koltuğuna oturduktan sonra etrafımızı saran börek meselesini biz de kendi aramızda konuştuk. İsimler bizde kalsın, muhabbet hepimizin olsun.

 

Rei hino: Ben kadını tanıyorum, belki de söylemiştir bunları, ama yine de çalışmalarını, alandaki yetkinligini vb. Şuraya indirgemek bana çok saçma geliyor.
Bir yığın bakan varken ilk başörtülü bakana takılınmasının tesadüfi olmadığını düşünüyorum.

 

Bal kabağı: Yahu tabi ki tesadüf değil ya! Kimse onu iddia etmesin yani. Neye saldıracaklarını şaşırdılar. 

 

Rei hino: Meselede baya boyut var sanırım:

– Bir kısım insan bilgisayarlarını açıyor, AKP’li vekil “börek yaparsanız aileniz devam eder” demiş diyor, sinirlenip kendilerini dalgaya vuruyor.

– Bir kısım bu dalgaya vurma meselesinde hızını alamıyor, kadının kilosundan giriyor, başını prof’luktan sonra örtmesine geliyor, oradan boşanmasından çıkıyor. Kadın olmasa dikkate alınmayacak bir yığın mesele üzerinden cinsiyetçi hakaretler dönüyor.

– Bir kısım bunu “başörtüsüne uzanan eller kırılsın” kafasında okuyor. Aslında rahatsızlık duyulanın başörtüsü olduğunu iddia ediyor, buradan karşı tarafa giydiriyor, bizi buralara getiren AKP propagandası yapıyor.

– Bir kısım da kadını bir nebze bireysel olarak tanıyor, “ben biliyorum, bunu kesin söylememiştir, yalan haberdir” diyor.Ya da en azından söylemişse bile onca şeyin arasında buna takılınmasının analiz edilmesi gerek ve bunun bakanın kadın ve başörtülü olmasıyla kesin alakası var diyor.

Ben sanırım son gruptayım.

Ve iki gündür yapılan börekle ilişkili geyiklerden gına geldi.

 

Azula: Ya zaten ben bıkığım yemek yapma üzerinden yapılan tüm tespitlere. Yani ne beceriksizlik ne de “Oo takdir edilesi bi şey” falan değil yemek yapmak, isteyen herkes yapar/yapabilir abartılacak bir şey değil. Yapmak istemeyen istemiyodur çok da şaapmamak lazım. Yapan da havalanmasın bence ne dünyayı ne aileyi kurtarabiliyo yani 

 

Bal kabağı: Kadın bunu demiş mi dememiş mi hala belli değil de, demiş olsa kendi dahil kimse şaşırmayacak yani. O yüzden “reçel yapamayan kadın” meselesiyle aynı kefede tartışacağımız (ve tabi ki alaya alacağımız) bir boyutu var elbette. Ama düşünüyorum da, bu olayda SADECE kadının börek bilmemne demiş olmasına kızmak mümkün mü?

Kadın başörtülü olmamış olsaydı bu boyutlarda bir skandalla karşılaşmayacak olduğumuzu hepimiz biliyoruz aslında.  

 

 

Rei hino: Orası kesin.

Ben çocukların tacize uğramaması için mahremiyet eğitimi alması lazım twit’ine de bu kadar takılmaya anlam verememiştim ilk gördüğümde. Evet sakat bir yanı var muhakkak, tek başına bütün bu taciz meselesini “çocuklara eğitim şart” meselesine indirgiyor görünüyor ama muhtemelen önü arkası var vb.

Kadının ne çalışma yaptığını, aileye dair bir şey deyip diyemeyeceğini böyle twitten falan mı anlayacağız? Bu mu muhaliflik?

Hele bir de bu meselenin kadının kilolarına gelmesi ve kadının reklamlardaki “yiyin gari” kadınına benzetilmesi falan toptan talihsizlik bence…

 

 

Entel sıdıka: Ben her seferinde bir AKP’li bakanın söyledikleriyle sürekli dalga geçilmesine de acayip kıl olmaya başladım. Her şeye aynı ciddiyetsizlikle yaklaşmak politik imkanları da ortadan kaldırıyor. ayrıca bakanlarla aramızda olması gereken mesafeyi de birdenbire “enseye şaplak” moduna çekiyor. Bir de sürekli “zamanında böyleydi, şimdi böyle” gibi aptal bir belaltı saldırıdan gına geldi. Hayır bu gibi şeylerle dalga geçenlerin kişisel siyasi tarihi 180 derece dönüşler ve tuhaf işbirlikleriyle dolu. Havanız kime anlamıyorum ki:)

 

Bal kabağı: Ama burada mesele sadece AKP’li bakan olması da değil. Mükemmel ortak düşmanı bulmuş olduk adeta toplumca! Börek dedi, kısas dedi haberlerinin her birinin içeriğinde muhakkak kadının ne zaman örtündüğü (SONRA örtünmüş) falan filan yazıyor. Haberlerin başlığı tabi ki “İlk başörtülü bakan şunu dedi” vs.

 

En kızdığım şey de bu! İşlerine gelince “siz hala başörtüsü meselesini kullanarak mağduriyet üretiyorsunuz” demesini biliyorlar. Kimmiş hala başörtüsü meselesini kullanan? Hale bak yani, pusuda bekliyorlarmış adeta.

 

Entel sıdıka: ya şimdi diyelim bu kadın zamanında ailenin temeliyle ilgili böyle bir laf etmiş. buna samimiyetle de inanıyor belki; ben de elinden iş gelen bir erkekle daha sağlıklı bir hayat sürülebileceğine inanıyorum. çünkü aynı zamanda sabırlı ve daha az şımarık da olabilir bu adam diye bir çıkarıma varmışım tecrübelerim gereği. yanlış da olabilir. ama böyle sade bir şekilde meramını anlatan kadının lafı bir kadının lafı olmuyor da, feministlerin suya sabuna değmeyen siyaseten aşırı doğrucu lafları kadınların ağzından çıkabilecek, çıkması gereken tek laf oluyor. e bir de üstüne eskiden edilmiş bir lafı alıp da şimdiki politikalarının motoru bu olacaktır diye satmaları insanı çileden çıkartıyor. valla ortada koca bir sistem, yıllardır izlenen politikalar varken de bir şahıs üzerinden bu kadar goygoy yapmak çok feci bir zaaf. 

 

E hani kadının bedeniydi, sözü o söylerdi? Sana ne ne zaman örtündüğünden! 

 

Azula: Ben tabi böreğe verilen tepkilerin hiçbirini okumadım 

 

Rei hino: Ben de okumak istemezdim ama HER YERDEYDİLER!

Facebook duvarımın her yeri, özellikle de erkeklerin paylaşımları börek doldu!

Börek yapmayı bilen ne çok erkek arkadaşım varmış yahu! dedim ben de okudukça. Bir de buradan da kendilerine övünülecek bir şey çıkaran erkeklerin varlığı gözlerimi yaşarttı.

 

Entel sıdıka: Erkekler ne çıkarmışlar kendilerine övünülecek yine ya :D 

 

Rei hino: Ben çok güzel börek yapıyorum, içim rahat falan yazdılar yahu!

Bir şuraya burnunu sokma diyesim geldi…

 

Örtünme meselesinde de özellikle kadının hikayesini bilmeden bu kadar atılıp tutulması mide bulandırıcı. Kaç tane kadın vaktizamanında devletteki işlerine devam edebilmek için ya da en azından işlerine devam etmek için başlarını açmak durumunda kaldı, sonrasında yasaklar kalktığında başını tekrar örtmeye cesaret etti ya da edemedi… “Babaları zorluyor da örtünüyorlar”dan “iktidara yaranmak için örtünüyorlar”a geçtik sadece argüman olarak, halbuki söylenenler hep aynı. Ama kadınların o kendine özgü hikayesini bilen yok. Neye maruz kaldığını da bilen yok. Meclise geçen dönemde başı örtülü gelen vekillere olan tepkiler de benzerdi. Şimdi tepkilerin seviyesi daha bile düştü.

 

Entel sıdıka: Yani işte, düşmanlık hep devam ediyor, sadece farklı kılıflara bürüyorlar. Tıpkı artık “İslam çok kötü” diyemeyip “Siyasal İslam çok kötü” denilmesi gibi. Açık açık “Başörtülü bakan sinirimizi oynatıyor, yakıştıramıyoruz, küçük görüyoruz” diyemiyorlar da yok börekmiş, yok eskiden açıkmış filan. Ha bir de, kabine çok şahane olduğu için aradaki kadın gözlerine batmış herhalde! 

 

Bal kabağı: Yani bunun “bir kadının sözü” olmaması anlaşılır. Geçici de olsa bakan sonuçta o bir kadın artık. Tamam kadının henüz bakan olarak bir icraatı yok ama birilerinin eskileri karıştırıp bulduğu o söz bize ipucu veriyor ve kadının kendisi bile “dediğimi sanmıyorum”dan daha iddialı değilken bunu demiş olma ihtimalinin yüksekliğini sezmekte ve endişelenmekte hak var elbette. Diğer yandan bu muhabbete bu kadar çok kızan insanların ciddi bir kısmının gündelik hayatlarında etraflarındaki kadınları yaptıkları pilavla yargıladıklarını, “sen de biraz kendine bak canım kocana sahip çıkmak istiyorsan” falan dediklerini de  aynı sezgisellikle bilebiliriz değil mi :) 

 

Entel sıdıka: Katılıyorum sana ya, onu diyecektim ben de. sokaktan kaç kişiyi çevirsek, hepsini biraz deşsek benzer şeyi söyler muhtemelen, ama bakanla dalga geçme hakkını kendisinde görüyor. Buna bakanla dalga geçilmesin aman sakın diye söylemiyorum elbette, ama artık cidden bu aşırı mizah düşkünlüğü boğucu olmaya başladı. Sanki bu hafif linçe iştirak eden kadınlar da kocalarına, sevgililerine mükellef sofralar hazırlamaz, asssla daha güzel görünmek için makyaj yapmazmış gibi.

 

Bal kabağı: Kadının “yaranmak için örtündüğü”nü iddia edenler şahane yalnız hakkaten! Bu ülkede hala, “ilk başörtülü bakan” falan olmak bir olayken başörtülü olunca neye yaranılıyor anlayabilmiş değilim. Ama kadının profesör olana kadar bütün yolu engelsiz gelip, sonra o noktada örtünerek bu afallamaya sebebiyet vermiş olması bayağı eğlenceli bence :) Düşündükçe gülüyorum yani. Evet bakalım, bu saatten sonra ne bahane bulacaksın çekememezliğin için yani? 

AKP’li 24 kadın vekilin duruma bozulmuş olmaları da çok komik değil mi? Zaten Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı dışında herhangi imkan sunulmuyor neredeyse. 24 kadın vekil, tek bir bakanlık imkanı, elde var sıfır :) Hayal kırıklığını düşünsene. 

 

Entel sıdıka: Sonra da “tanrım bu ülkede kadınlar hiç söz sahibi değil” diye ağlaşıyorlar. Sen şuna “benim desteklediğim, görmek istediğim kadınlar” de, ikimiz de rahat edelim. Al kadın “iradesini” kullanmış, istediği zaman örtünmüş işte. Ana-baba zoruyla, aile baskısıyla filan değil. 

Öte yandan, güzel börek yapmayı bilmekle aile dağılmasaydı, evler yangın yerine, kalpler kırık cam parçalarına dönüşmeseydi iyiydi tabii:) 

 

Rei hino: :) Yahu zaten bakanlıkların toplamındaki kahvehane görüntüsü içler acısı. Böyle kadın milletvekili oranı yüksek bir meclise herkesin reva gördüğü hal bu, “kadının adı yok”.
Mesele buradan bakılınca cidden düşünmeye ve tartışmaya değer, ama bana kadının kilosunu konuşturuyorlar yahu!

 

Bal kabağı: Kadının kilosu mu konuşuldu gerçekten ya? Gerçi twitter ahalisinden her şeyi beklerim :) Hiç sınırı yok kimsenin. 

Ha bu arada, börek meselesi yalan değil. Adam su getirmedi diye karısını öldürüyor memlekette, yani börek yapamazsan da ne gelir başına kimse bilemeBal kabağı Aileyi ayakta tutmak derken aile içinde kadının sağ salim ayakta kalması kastediliyorsa, doğru yani o açıdan (!).

 

Rei hino: Ya bir de börek açma börek değilse, iki dondurulmuş börekle kurtarırız belki paçayı demek istedim bütün gün, içimde kaldı, size söylemiş olayım :D

 

Bal kabağı: O zaman sizi Dücane Bey’e bağlıyoruz Rei hino hanım :))

 

Entel sıdıka: Açacaksın o böreği, hamarat Anadolu kadını ellerinle içine sevgini ve sabrını katarak KOCİŞİNE, açacaksın!

 

Bal kabağı: Unu marketten alabiliyor muyuz, kendi değirmenimizde mi üretelim?

Yani çünkü bence kendi değirmeninde un üretemeyen kadın kadın değildir ve o aile de ayakta kalmaz :) Ayrıca kadınlar kapitalizmin kulu kölesi olmasın, değil mi?

 

Azula: Yahu bu kapitalizm muhabbetini açanlar hiç şey demiyor, bekar erkekler yemek yapmayı bilmeyerek hep dışardan yiyerek kapitalizmin kölesi oluyor. Bunlar yemek yapmayı öğrenmeli falan hiçbir şey yok yaa!

 

Entel sıdıka: Bekar erkekler evdeki çöpleri 5 günde bir atarak kapitalizmin her şeyi çöpe çevirmesine direniyorlar, lütfen! 

 

Bal kabağı: İşe gittikleri için kapitalizmin kölesi olarak dışarıda yemek zorunda kalıp tekrar kapitalizmin kölesi olan erkeklerden mi bahsediyoruz? Aa, pardon o kadında oluyordu ya.

 

Entel sıdıka: Kendine değirmen alman gerek ama o zaman da kapitalizmin kölesi olursun. Düşünsene değirmenin var, para filan kazanırsan maazallah??

O zaman bu köleleri kurtarmak da lazım şimdi :( 

 

Bal kabağı: Aile bakanımızdan her eve bir değirmen isteyelim o zaman.

 

Azula: Yo yani onlar da katılıyor baya büyük hem de mental retarde gibi davranabiliyorlar yemek yapma konusunda dhdjsk 

 

Entel sıdıka: O mu daha fena, çok iyi bilse de illa kadının yaptığını görmek isteyen mi, bilemedim ben:)

 

Azula: “Ben senin elinden yemek istiyorum <33”  “Yapsan eline mi yapışır :)) “

 

Entel sıdıka: “Sen bana yemek yapmayacaksan neden evlendik” :D “kendim de yemek yapacaksam niye evleneyim ki” diyor. Ben de “çalışacaksam niye evleneyim” demek isterim mesela ama eli yüzü düzgün bir 2+1 ev 1000 liradan başlıyor şehrimizde :) 

 

Betül Ö. |REÇEL

9 yorum

  • YAHU ne böreği ne böreği !! dünya kadar sorun dururken aile şiddet ayuka çıkmışken ..!kalkıp hala birinci
    dereceden aile sorunları varken ,geçim sıkıntısı yaşayan milyon erkek evine ekmek götüremezken ne böreği !! şimdi evde un yok su yok sen kalk börek bırakın Allah aşkına birde kadın dedimi diye inanmayan arkdaşlar kendinizi kandırıyorsunuz herhalde başörtüsüne bagladığınız bakan ,bakan olmadan önce başı açıktı ..bırakın bu işleri !! kimi kurtarmaya çalışıyorsunuz !! bakanın börekle ne işi var belliki boğazına düşkün yemek yemeyi seviyor otursun bence evinde börek yapsın bunca bilimle ugraşan bayan var hiçbirinden haberiniz yokmuş gibi konuşmayın ayıptır ,başlarım böregine çöregine çok biliyorsa adam açsın bizde it gibi çalışıyoruz …

  • ufak bi nokta: “çocukların taciz görmemesi için mahremiyet eğitimi alması lazım” ile “börek açmasını bilmeyen kadının yuvası dağılır” ın ortak (ve sıkıntılı) noktası: ezileni/tacize uğrayanı/şiddete maruz kalanı durumlarından sorumlu hale getirmek. önceki aile bakanımızın “çocuklara çığlık atmayı öğretin” ifadesinde de aynı sıkıntı vardı ve başörtüsüz olmasına rağmen ciddi tepkiyle karşılaşmıştı diye hatırlıyorum. tacize veya şiddete uğrayanlar her zaman kendilerini suçlama eğiliminde olduklarından, bu eğilimi güçlendirecek en ufak bir ima bile çok tehlikeli diye düşünüyorum. özellikle geniş kitlelere ulaşan insanların bu konuda çok dikkatli olmaları gerekmez mi, hem bu insanların psikolojisini hem de toplumun bu tip olaylara bakışını etkileme ihtimalleri daha fazla olduğu için? zaten dayak yiyene “kesin haketmiştir”, tecavüze uğrayana “neden bağımamış, o da istiyomuş demekki”, boşanana “kocasını elinde tutamadı”, tacize uğrayan çocuğa “anası babası sahip çıkmamış” yargılarıyla yaklaşan bi halkımız var, sağolsunlar, buna ek yapmasak keşke.

    bi de, sözkonusu olan bir kadınsa, tepkiyi kadınlık üzerinden spinleyenlerden kurtulamıyoruz, çünkü “hem bişey bişey hem de KADIN olacak şey değil”. söylediğimiz birşeyi dinletebilmek için hem zayıf, hem güzel ve bakımlı, hem 3 mikkkkemmel çocuğun annesi, evi barkı pırıl pırıl, kocası başarılı(tabii ki o da bizim sorumluluğumuz), kariyer sahibi, konu komşunun dostu, iman abidesi, sosyal sorumluluk projelerinin önde bayrak tutanı olmalı ve börek de yapabilmeliyiz. bu bağlamda sn. gürcan’ın kilosu için yapılan yorumlar dilek öcalan’ın “çirkinliği”ne dair yapılan yorumlardan çok da farklı değil gibi. tabii ki bu blog dahilinde öncelik verilen konular belli, tesettür üzerinden saçma sapan yorumlar yapılması inanılmaz sinir bozucu ve ana konunun bu olması çok normal. hem de bahsedilenin ilk tesettürlü bakan olduğunu düşünürsek yorumların ne derece ağızdan köpük saçma durumunda olduğunu tahayyül etmek zor değil. ama bunun yanında ifadelerdeki sıkıntıya da biraz değinmek lazım değil mi? börekle ilgili söyleneni bir kenara koyarsak bile tacize uğrayan çocuklarla ilgili söylenende sıkıntı var. “börek yapmayı bilmekle aile dağılmasaydı iyiydi” demiş entel sıdıka, çocukları eğitmekle taciz engellenseydi o da iyiydi ama sizin de tahmin edebileceğiniz gibi çocukların tavırları ile bir alakası yok çocuk tacizlerinin. işi şamataya vuruyoruz istemeden, ama daha ciddi yaklaşılması gerekli sanırım.

  • Bakanin bagli oldugu siyasi parti ulkeyi soyup sogana ceviriyor, kadinlara ve LGBT bireylere ikinci sinif insan muamelesi yapiyor, egitim sisteminin cokmesi icin elinden geleni yapiyor, gelir adaletsizliginin gunden gune buyumesine neden oluyor, basini susturuyor, is cinayetlerinde yuzlerce insani katlediyor, arkadasimiz gelmis bakanla dalga gecilmesinden sikayet ediyor. Siyaset boyle rezil bir komedyaya donusurse aktorleriyle de dalga gecilir. Aslinda elbette kendi aramizda dalga gecmenin disinda pek cok baska strateji de olmali, ornegin hesap sormak gibi, fakat Adalet ve Kalkinma Partisi iktidarlari altinda demokrasiye yer olmadigi icin boyle lukslerimiz pek yok maalesef.

    • “arkadaşınız” her şeyle dalga geçilerek her şeyin yavşatılmasından şikâyetçi. tabii ayakkabı kutuları filan diye her şey “keps siyasetine” kurban edilince heriflerin sağlı sollu üstünde oturduğu servetin, bizim emeğimizi yemelerinin hesabı sorulamıyor. bu ciddiyetsizlikten ötürü sorulamıyor. o an dalga geçip nefsimizi tatmin etmeyi siyaset ve devrimcilik sandığımızdan ötürü sorulamıyor. acizliğimizi, kendi konforumuzdan zerre vazgeçemiyor oluşumuzu, bırakın baştakilere kendi etrafımızdakileri bile doğru dürüst muhatap alıp sorgulamamayı zekâ ve mizah kabiliyeti diye yutturduğumuzdan ötürü sorulamıyor.

      • Milli servetin ve emegimizin uzerine sagli sollu oturmalarindan ben de cok sikayetciyim, komunistlerin yaptigi hirsizlik ve yolsuzlugun da haddi hesabi yok gercekten.

        “Biz” derken kimi kastettiginizi bilmiyorum fakat internette “keps siyaseti” yapan ve sokak eylemlerinde canini riske atan insanlarin kesisim kumesi hic de kucuk degil.

        Acaba siyasetin olanaklarini yok eden magdurun mizahi mi, muktedirin demokratik eylemlilik bicimlerini ortadan kaldirmak icin elinden geleni yapmasi mi? Hirsizligin, yozlasmanin hesabinin sorulamamasinda sokaga cikan insanlarin kafalarindan biber gazi kapsulleriyle vurulmasinin, sokak aralarinda kistirilip dovulerek oldurulmesinin, toplu eylemlerin ardindan gerceklestirilen toplu fislemelerle ekmeginden olmasinin, havuz medyasi tarafindan teror orgutu uyeligiyle suclanmasinin, bitmek bilmeyen davalarla bogusmasinin, polis otobuslerinde, karakollarda polis ve askerlerin cinsel taciziyle bogusmasinin, evinin daminda uyuyan kadin ve cocuklarin dahi katledilmesinin, dolayisiyla eylemliligi bir korku bulutu sarmasinin da payi olabilir mi? Yoksa mesele siyasi bilinc eksikliginden kaynakli bir “yavsatmadan” ibaret ve bunu astigimizda ulkeye demokrasi mi gelecek?

  • hayır bir de hadi diyelim keps mizahi gerçekten eylemliliği öldürüyor.
    bu toplumun başka kesimi yok mu? mesela dindar kesim? kafalarını kaldırıp bu haramdır, yetim hakkıdır dediler mi yolsuzluğa talana?
    yoksa ahaber izlemeye devam edip otpor yalanlarına inanmayı, 40 yıllık dost cemaati terörist yapmayı, hdp kuran yakıyor haberlerine inanmayı mı tercih ettiler?
    herkes istediği taraftan bakıyor. kendinizi kandırmayın. ait olduğunuz toplumun yüzde 80i çöp değerinde akıllara sahip. 2 tane üniversiteli kadını evin anaya benzetti de yüz küsür rt aldı diye toplumsal çıkarım yaptığınızı ve kendinizin bundan azade olduğunu sanmayın.
    anne babalarınızı örgütlemekle başlayabilirsiniz eylemliliğe. zira okmeydanındaki eylemlerin nasıl hasıl olduğunu bilioruz ama, fatihi saraçhaneyi pek göremedim ışıd destekçisi eylemler dışında?

  • aslında bütün mesele pekmezi reçel zannetmeniz o da yutulabilir ama reçelin yanında yoğurdu unutuşunuz tahammül edilir gibi değil hanımlar

  • Selamlar,

    Yazıyı okurken birkaç bir şey eklemek istedim:

    Börek meselesinin üzerinden çok geçti, açıkçası unuttum. Ama sohbetinize müdahil olmak istediğim birkaç nokta var:

    -Bakanı tanımıyorum. Bunu söylemiş midir, soylememis midir bilmiyorum. Soylediyse ne bağlamda söyledi, soylemediyse kim, neden söylemiş gibi yansıttı ona bakmak lazım. Eğer Soylediyse:

    -beni rahatsız eden noktası, kadını/ezileni/mağduru bir şeyler yapmak, aileyi kurtarmak gibi bir konuma itmesi. Bu bile başlı başına, kadını her zaman bir mağduriyetle tanımlamaya denk düşüyor. Bakanlığın genel tutumunun mağdur bir kadınlık hali yaratmaya meyilli olduğunu düşünüyorum.

    -bakana başörtüsü, sonradan başörtüsü takması ve kilosu üzerinden saldirilmasina ne desem az kalır. Bir kadın sırf kadın olduğu için hayatı boyunca nelere maruz kalıyor.

    -caps siyasetinin yıkıcı, lince dönüştüren, eylemsizlik haline iten bir etkisi olduğunu düşünüyorum. Ama bu bi taraftan diğerine değil sadece. Saldırı geldikçe karşı taraf saflari siklastirip kontra-atak yapıyor. Sanki bi tarag tek bi taraf çok olsa tek olanı yok etmek için her şeyi yaoar gibi geliyor. Ama üzeri mizahla örtülü caps siyaseti meselesi bir yandan da kendi durduğu yerden kendi elitizmini / üsttenligini yaratıyor gibi. Ak parti milli irade asıl biziz, diğerleri sayılmaz gibi bir kafadayken (ya da ben böyle okuyorken) karşı blogun bunlar aptal halk hala oy veriyor srockholm sendromu aptal halkım muhabbeti bitmek bilmiyor. Kendi ‘adamımı’ yedirmem, sahip olduğum gücü sadece kendim için kullanırım hissiylr bir köşe kapmaca oynanıyor bence. Uzun lafın kısası yaptığınız geyikten eglensem de yıkıcı taraflarinin olabileceğini düşünüyorum.

    -tek tip kadınlık hastalığı da yukarıda bahsettigim durumla besleniyor. ‘Feministler’ kadını sabitliyor, karşı cephe de asıl kadın anadolu kadınidır, beyaz turk kadınlar gerçek değildir gibi bir söylem üretiyor gibi geliyor. Hayır, Kimseyi kazana koyup buharlastirmadiginiz sürece tüm kadınlık halleri var ve var olacak.

    Özetlemek gerekirse, bu blokların içine sıkışmış hisseden biri olarak, reçel blog gibi alanları çok değerli buluyorum. Nefes almak için bir sebep oluyor. Umarım meramimi anlatabilmisimdir.

    Ha eger bunları soylemediyse kim neden bunu pompaliyor onu izlemek lazım. O apayrı bir çaba.

    Sevgilerle.