REÇEL

ATMACA 53’ÜN SESİ

O gün ölmedim evet. Tek farkım oydu sanırım. Toplumun sandığı gibi hayır demiyor değiliz. O ‘‘HAYIR’’ sözcüğünün hayır olmadığına inanan çok insan var.

Yazar: Merve Tuğçe Batmaz Akar

Görsel: GhadirianButterfly5

Her şey anlayamadığım bir şekilde gelişmişti. Şimdi geçmişe baktığımda zorlukların izinin kaldığını görüyorum. Sızlamıyor ama orada var olduğunu biliyorum. 18 yaşımda, yeni çevre ve yeni arkadaşlıkların bana çok iyi geleceğini düşünmüştüm. Tecrübesizliğin getirdiği iyi niyetin suistimal edileceğini ve bunun bir erkeği bu kadar rahatsız edeceğini düşünmemiştim. Sadece sizin siz olduğunuz için, kişisel davranışlarınızdan rahatsız olup bunu fiziksel şiddet ve psikolojik şiddete çevireceğini bilemiyordum. Bilemediğim başka bir durum da babamın bir kere bile bana inanmamasıydı. Hatta hiçbir şey sormamasıydı.  Şimdi anlıyorum ki sorsa da inanmayacaktı. Çünkü yaptıklarını haklı çıkarmak istiyordu.

Her şey okuldan alınmam ve ne olacağıma karar verilene kadar geçen bir yılda oldu. Evdeki huzursuzluğun sebebi benim ahlaksız davranışlarımdı. Daha 19 yaşındaydım. Sabahın altısında yattığım yataktan saçlarımdan sürünerek kaldırıldığımda hiç sesimi çıkarmadım. Dayak bir an önce bitsin diye sesimi çıkarmazdım. Hiç korkmadım. Hiçbir zaman kaçmadım. Sırtımı kambur yapıp ellerim ve dizlerim yerde sessizce bitmesini bekledim. Çünkü annemden başka desteğim yoktu. Evdeki huzurluğun sebebi bensem eğer bu cezayı çekmeliydim. “Kız mısın? Kadın mısın?” Bu soruların ne anlama bile geldiğini bilmiyordum. Evde beni yürütürdü salonun bir ucundan bir ucuna. Hiç anlam veremezdim o zaman. Sebebini şimdi anlıyorum. Annem sayesinde gidebildiğim psikiyatrist benim için dış dünyaya açılan bir kapıydı.  Uzun demir kapılar ardından, içeriden kapı açıldığında geçebilirdiniz. Görüşmelere çoğu zaman tek başıma gittim.  Bundan hiç şikâyet etmedim. İlaçların yan etkisi ile kilomda ciddi bir değişiklik oldu. Diğer birçok ince ayrıntı gibi bunlar benim için önemsiz detaylardı.  

Hiç mi destek görmedim? Maalasef çok az destek gördüm. Evden hiç çıkamıyordum. ‘‘Her gün bugün eve nasıl gelecek acaba’’ korkumdan akşam olmasını istemiyordum. Çok değersiz ve kirlenmiş hissediyordum. İki büklüm olup yatakta yattığım çok zaman oldu.

Ama öyle bir şey oldu ki kesin bu sefer öldüm demiştim. Salonda sol kulağımın yanından geçen merminin çekim alanının çıkardığı sesi duyabiliyordum. Suratımı parçalayıp geçmesi için başımı sadece sola çevirmem yeterliydi. O bir tehditti. İsteseydim vururdum mesajı taşıyordu. Aksine hiç korkmadım. Duvarda açtığı kocaman deliğe bakıp suratımı çevirdim. Sonra perde ile kapattık orayı.  Bana ateş eden adama döndüm. Sadece baktım. Bu sefer eğilmedim. Dimdik ayakta durdum. 

Bir yıl sonra okula döndüm. O bir yılın karşılığı hayatımda yıllarla ifade edilemez. Her şey düzelmedi. Sadece ben değiştim. Tacizlere karşılık vermeden devam ettim. Toplumsal baskının etkisiyle dışlanarak okudum.  Genelde her yerde tektim. O ve diğer insanların mesajlarına hiç cevap vermedim. Okumak zorunda değil ‘evlensin’ diyen aile üyeleri hiç görüşmedim. Babamla hiç bu konuyu konuşmadık. Gözünden bir damla yaş akmış, hiçbir şey diyememiş anneme.  Annem öyle anlatıyor. Babam vefat edeli 15 yıl oldu. Şimdi yetişkin kocaman bir kadınım. Onu affedip etmememin bir önemi artık yok.  

O gün ölmedim evet. Tek farkım oydu sanırım. Toplumun sandığı gibi hayır demiyor değiliz. O ‘‘HAYIR’’ sözcüğünün hayır olmadığına inanan çok insan var. Aradan geçen zamanda yaşadıklarımdan çıkardığım nerede sessiz bir kadın varsa genelde hiç inanılmamış oluyor. O yüzden ‘‘ASLA YALNIZ YÜRÜMEYECEĞİZ’’ diyorum.  Dayanışma ile…

Konuk Yazar

Yorum Ekle