REÇEL

Darbelere Hayır Forumu

Sokağa çıkanlar niye çıktıklarını, çıkmayanlar niye çıkmadıklarını anlattılar.

Konuk Yazar: Evren Balta

WhatsApp Image 2016-08-04 at 14.11.56

Üsküdar’da, herkesin geçip gittiği bir kaldırımın üstünde birbirine benzeyen, benzemeyen pek çok kişi “darbeye hayır forumu” yaptı. Yoldan geçenlerin mikrofonu alıp konuştuğu, kimsenin kimseye bir şey öğretmeye çalışmadığı, herkesin birbirini dinlediği bir birliktelik yaşadık.

Sizi ne çok özlemişim diyen kadınlar duydum. Kaç yıl oldu görüşmeyeli diyenler. Sokağa çıkanlar niye çıktıklarını, çıkmayanlar niye çıkmadıklarını anlattılar. Darbe sorası hissettiklerimizi konuştuk. Türkiye’nin uzun/ acılı yılındaki bütün hayal kırıklıklarımızı paylaştık. Çorba karıştırıp, kına için hazırlanırken darbenin nasıl gündelik hayatımızı değiştirdiğini paylaştık birbirimizle. Olağanüstü hal ile olağan hali birleştiren bugünleri nasıl atlattığımızdı.

TRT’den “sokağa çıkma yasağı” dendiği anda sokağa çıkma arzularını durduramadıklarını anlattı insanlar. Bunu duyduğu anda boş bir badem tarlasında yürüyenler, bakkala gidip geri gelenler, kalabalıkla birlikte Boğaz köprüsüne savrulanları dinledik.

“Kimse” diyordu bir arkadaşımız “kimse bana sokağa çıkmamam gerektiğini söyleyemez. Ben birileri bana sokağa çık dediği için değil, birileri çıkamazsın dediği için çıktım.” İronik olan “sokağa çıkma yasağı” hiç denmemiş olsa sokağa belki de bu kadar çok insanın çıkmayacak olmasıydı.

İnsanları dinlerken yaşadığımız darbenin sadece yaşadığımız darbe ile sınırlı olmadığını anladım.O gece yaşananlar bu ülkenin acılı geçmişine dair bir sürü hatırayı gizlendikleri derinlerden su yüzüne çıkarmıştı Hikayelerini anlatan herkesin bir başka darbeye dair bir hafızası vardı. 12 Mart, 12 Eylül, 28 Şubat. Bunlar öğrenilmiş büyük hikayelerden daha ziyade, küçük küçük hikayelerdi. Devlet şiddetine maruz kalmaya dair bireysel öykülerdi. Kendi bireysel öyküsü, ailesinin öyküsüne karışan gençleri dinledim. Televizyondaki darbe görüntülerinin bu hafızayı nasıl harekete geçirdiğini de anlattılar bize. Mevcut kimliklerin o hafıza ile nasıl örüldüğünü, o hatırlama biçimlerinin hareket biçimlerini nasıl belirlediğini anlamaya çalıştık birlikte.

Herkesin sokağa çıkanlara dair bir fikri vardı. Sokağa çıkanların da kendilerine dair. Sanırım ortak duygu ne hissettiğini bilememek, tam olarak neye karşı çıktığını bilememek, kendini olayların akışına kaptırmaktı. Sonra düşündüm belki de devlete yönelik ciddi bir şiddet geçmişi olanların sokağa çıkma konusunda daha çekiniktiler. Belki de durumun korkulacak bir şey olduğunu kendi şiddet deneyimleri üzerinden hemen kavramış ve tehlikeden uzak durmak istemişlerdi. Forumda konuşanların bir bölümü askerin onlara kurşun sıkabileceğini hiç tahmin etmediklerini, bu olduktan sonra da olayların akışına kapıldıklarını söylediler.

15 Temmuz’dan sonra Türkiye’de çok şey değişti. Bu değişikliği anlamamız, her şey değişirken o değişimde yan yana durabilmemiz lazım. Bunu da en çok değerek ve kimseye kapımızı kapatmayarak yapabiliriz. Önce kendimize, sonra başkalarına bakarak yapabiliriz.

Konuk Yazar

1 Yorum

  • “başkomutanımızın ikinci emrine kadar sokaklardayız” sloganıyla sokağa çıkmış kitleler için fazla iyimser ve çok erken yapılmış bir değerlendirme olmuş bence. asıl mesele, “evlerinize geri girin ve bir daha sakın çıkmayın” dendiğinde ne tepki verileceği (zira siyasal İslam, kitlesinin asla sokağa çıkmamasıyla özel bir gurur duyageldi, ta ki ihtiyacı olana kadar). şu ana kadar olan tek bir kişiye %100 (%99 değil) biat üzerine kurulmuş ve onun ağzından çıkan her kelimeyi neredeyse tanrı kelamı sayan bir hareketin verdiği çok normal bir tepki. televizyondan erdoğan, camilerden müezzinler sokağa çağırırken çıkmamaları çok anormal olurdu.