REÇEL

Sahiden, Çocuğunuz İçin Mi? 

Evliliğe gerçekten siz mi katlanıyorsunuz yoksa aranızda oyuncak olmuş çocuklar mı?

 

16504602678_592e29d4d5_o

Konuk Yazar: rumeysa balcı

Sıklıkla hepimizin karşılaştığı bir durumdur. 

Kadın kocasından şiddet görüyordur, adam karısının ilgisizliğinden, dağınıklığından, harcamalarından şikayetçidir, taraflardan biri diğerini aldatmıştır… Fakat buna rağmen boşanma gerçekleşmez ve ardından hep o klişe cümle duyulur: 

“Çocuklarım için katlanıyorum.” 

Peki gerçekten çocukları için mi katlanıyordur bu ebeveynler birbirlerine? Yoksa bir yanılgıdan, kendini avutmaktan, kandırmaktan veya insanlara farklı birtakım izlenimler yaratmaya çalışmaktan mı ibarettir yalnızca? 

Evet, günümüzde boşanma olayları oldukça artmış, kadınların ekonomik özgürlüğüne de kavuşması gibi birtakım sebeplerle çiftlerin yolları daha kolay ayrılır hale gelmiştir. 

Peki ya ayrılmayıp katlananlar? 

İlişkide sevgi ve saygı kalmamış, güvenin ise esamesi yok. Ama sırf çocuğun mutluluğu için, sırf çocuk aileden yoksun kalmasın diye, sırf o çocuğu annesiz ya da babasız büyütmemek uğruna, katlanılan bir evliliğin sağlıklı olduğunu kim iddia edebilir? 

Bu cümleyi daha çok kadınlardan duysak da her iki tarafın da dilinden hiç düşmez, çocuklar için katlanma bahanesi. 

Oysa özünde koca bir çıkmaz barındırır, bir evliliği bitirememenin adıdır katlanmak. 

Cesaretsizliğin ve kabullenememişliğinin faturasını çocuğa kesmektir. 

Kadın dul kalmaktan korkar çocukları içindir, yalnızlıktan çekinir çocukları içindir, ekonomik özgürlüğü yoktur çocukları içindir. 

Tüm o dayağa, evlilik içi tecavüze, her türlü hakarete ve tacize rağmen çaresizlikleri vardır onların! Hem baba evinde sığıntı olmasından daha iyidir böyle bir ortamda yetişmesi çocuğun… 

Bazen durum öyle bir hal alır ki, katlanmayı daha kolay kılmak için olsa gerek(!) yeni bir çocuk daha getirilir dünyaya.

Evlilik iki kişinin arasında gerçekleşen bir bağ. Ve sevgi, güven, ilgi, fedakarlık gibi pek çok duyguya gereksinim duyar. Çocuğun da dünyaya gelmesiyle beraber aile onun düzgün bir birey olması yolunda özel çaba gösterir çünkü bu masum ve savunmasız varlığın anne-baba figüründen çok gerçek anne-babaya ihtiyacı vardır. Uçağa binenler bilir, herhangi bir kaza durumuna karşın oksijen maskesini önce kendinize sonra çocuğunuza takmanız gerekir. 

Yani çocuğun da mutlu olabilmesi için önce anne-babanın mutlu olması gerekir, çocuğun sağlıklı bir birey olabilmesi, sağlıklı ilişkiler kurabilmesi için önce ebeveynlerin iletişimlerinin sağlıklı olması gerekir. Evlilik mutsuzsa, evde kavga gürültü almış başını gidiyorsa, saygı yitirilmiş, iletişim kopmuşsa, gelişme aşamasında ve hayatında sevginin, mutluluğun, uzlaşma ve anlaşmanın olmadığı çocukların bu evlilikten psikolojik olarak sağlıklı çıkabileceğini kim iddia edebilir? 

Çocukları sağlıklı yetiştirecek olan ne yuvayı yapan dişi kuş, ne kutsal görülen evlilik, ne fedakar ve cefakar bir anne ne de çalışıp evinden ekmeği eksik etmeyen bir babadır. Çocukları psikolojik açıdan sağlıklı yetiştirecek olan yalnızca mutluluk, huzur ve güven dolu bir yuvadır. 

Kendimizi evliliğimize ve çocuklarımıza adamak farklıdır, feda etmek farklıdır. Sürekli tartışan eşleri aynı evde tutmak, defalarca sadakatsizlikle sarsılmış çiftleri ayırmamak, sevmediğimiz biriyle aynı çatı altında yaşamak kendimizi ailemize adamak değil kendimizi yok yere feda etmek anlamına gelir. Bunu yaparak oksijen maskesini önce çocuğumuza takmış ve kendimizi kaybetmiş oluruz. 

Şimdi her fırsatta bu cümleyi kurmadan önce bir kere daha düşünün. 

Evliliğe gerçekten siz mi katlanıyorsunuz yoksa aranızda oyuncak olmuş çocuklar mı?

Konuk Yazar

1 Yorum

  • Ortak velayet diye bir uygulama gelmiş, dün haberlerde gördüm. Çocukların psikolojisini nasıl etkileyecek uzmanlar ikiye bölünmüş durumda.