Konuk Yazar: Nurcan Çetinbaş
Bugün günlerden Cuma. Uzunca bir süredir bu civarlarda olmama rağmen bir türlü büyük camiye gitmek nasip olmamıştı. Ben de hazır okul da tatilken, Washington D.C.’de bulunan Islamic Center of Washington’a gideyim dedim. Hıristiyan ve Amerikalı olan ev arkadaşımla beraber gittik. Camiye bakınca büyülendim, çok güzel bir mimarisi var. Mihrab Türkiye’den, halılar İran’dan , avizeler Mısır’dan getirilmiş. Mavi ve beyaz taşların muhteşem uyumuyla insanın ibadet aşkını çoşturan çok güzel bir mimari yapı ortaya çıkmış.
Fotoğraf: Caminin içi
Heyecanla kapıya doğruldum ama, girişte duran görevli “Kadınların yeri aşağıda.” dedi. O an içimdeki ibadet aşkı gitti, yerine üzüntü geldi. Elbette ki bu ilk değildi, aklımdan daha önce Türkiye, Avrupa’da, Afrika’da, Lübnan’da onlarca camide karşılaştığım ayrımcılıklar geçti. Her seferinde kör kuyulara girdim. Bu benim için travma idi. Bir taraftan da etrafa bakınıyorum “Nerde olabilir?” diye. Adam bana yerin altını işaret etti. Doğru ya bizim layığımız orasıydı. Ne de olsa bizi diri diri gömmüş erkek bir yapı vardı. Şimdi de ibadet etmek için yerin altına koymak istiyorlardı. Yanımdaki arkadaşımın gözleri fal taşı gibi açıldı. “İstersen geri gidelim.” dedi. Ben “Hayır görmem lazım.” dedim ve gittim. İki kat merdiven indim, ilk girişte küçük bir lavabo vardı abdest almak için, hemen sağında da bir kapı “Aha!!” dedim; burasıdır. İçeri girdiğimde ağır bir rutubet kokusu vardı ve tavandan su damlıyordu. Kadınlar hayatlarındaki bir çok şeyi yamalamaya çalıştıkları gibi bunu da yamalamaya çalışmış, altına kova koymuşlardı. Onlarca farklı etnisitiden kadınlar depo gibi bir yerde ibadet etmeye çalışıyordu.
Fotoğraf: Kadınlara ayrılan bölümüne inen merdivenler
ve
Fotoğraf: Kadınlara ayrılan bölüm ve kova
Dayanamadım dışarı çıktım. Koştur koştur caminin sorumlusuna gittim:
“Bu bir zulüm, kadınlar bunu yaşadıkça camilerden uzaklaşacak.” dedim (inanır mısınız adam perişan oldu, kadınların kamusal alandan çekilmesine gönlü razı değildi). Bu ayrımcılık Allah’ın değil, siz erkeklerin isteği. Ayeti kerimelerde yer alan “Yeryüzünde sabit dağlar var etti. Orasını bereketlendirdi. Orada dört mevsim güç/kuvvet kaynaklarını (egvâtuhâ), isteyenler/ihtiyaç sahipleri eşit olarak yararlansın diye (sevâen li’s-sâilîn) takdir etti” (Fussilet; 41/10). “Sonra onu eşitçe yaratıp düzenledi. Ona kendi ruhundan üfledi. Ve size kulaklar, gözler, kalpler verdi. Ne kadar az şükrediyorsunuz?” (Secde; 32/9). Allah’ın emirlerine karşı çıkıyorsunuz. Siz aslında Allah’a karşısınız.” dedim.
Adam “Camide kadınlar ve erkekler bir arada olamaz…” falan filan diye geveledi. O esnada camiye girdim, 10 dakikalık duam boyunca onlarca erkek ‘kardeşlerim’; “Burası erkeklerin yeri burada duramazsın.” diyerek, ibadetimi defalarca böldü. “Camilerin en güzel yerini zapt edip, kadınlara depo gibi yerler ayıran, İslam’ı bir baskı aracı olarak kullanıp, kadınlara ikinci cins muamelesi yapan, işine geleni yapmak için kendine hadis uyduran ve dini kendi amacına uygun yorumlayan, kadınların ibadet; eğitim ve insan haklarını gaspeden hiçbir Müslümana hakkımı helal etmiyorum.” deyip dilekçemi yazdım.
Fotoğraf: Yazdığım dilekçe
Üzüntü ve kızgınlık karışımı duygularla camiden ayrılırken, caminin hemen dışında 10-15 kişilik bir grup gördüm. İslam ve eşitlik gibi sözlerini duyunca hemen gruba katıldım. Konuşan imam daha önce bu caminin imamıymış. İsraillilerin Filistinli Müslümanlara zulmettiğini, kadınların ve erkeklerin Allah’ın katında eşit olduğunu savununca Suudi Arabistanlıların baskısıyla işinden atılmış. Muhammed Asi ve onun gibi düşünen bir grup kadın ve erkek Müslüman, 35 yıldır her Cuma bu caminin önünde ibadet ediyorlarmış. İranlı, Afrikalı, Lübnanlı, Amerikalı erkeklerle eşit şartlar içinde huzurla namazımı kılıp duamı ettim. İranlı bir kadın yanıma geldi, gözlerime baktı ve bana kocaman sarıldı. Beni şifalandıran o sarılma sayesinde camide kırılan kalbim bir nebze olsun onarılmıştı. Kadınlar her yerde birbirine yaslanacak duvar oluyorlar. Hiçbir kadın yalnız değil, bir kadını iyileştirecek başka bir kadın her zaman vardır.
Fotoğraf: Caminin önündeki grup
Merhaba,
Oncelikle inancli biri olmamama ragmen, yazinizin beni cok duygulandirdigini soylemek istedim. Yazinizin sonunda gucun karsisinda hayal kirikligi ve caresizlik gormeyi beklerken umut bulmak beni uzun zamandir olmadigim kadar mutlu etti. Ayrica, o kadar yabanciligin arasinda insanin sesini cikarmasinin ne kadar zor oldugunu biliyorum, ben de Amerika’da yasiyorum. Yaptiginizi gercekten cok takdir ettim, lutfen ne olursa olsun azminiz ve inanciniz kirilmasin.
Karsi mahalleden sevgiler :)
Bende amerikada yasiyorum. Cok sukur boyle birsey gormedim. Camilerimiz harika. Cami yonetimi genellikle amerika da dogup buyumus kesime ait. O yuzden batili esitlikci bir yanlari var. Ortadogu, kulturu geregi hep biraz boyle maaleaef.
Bende amerikada yasiyorum. Cok sukur boyle birsey gormedim. Camilerimiz harika. Cami yonetimi genellikle amerika da dogup buyumus kesime ait. O yuzden batili esitlikci bir yanlari var. Ortadogu, kulturu geregi hep biraz boyle maaleaef.
Yahu kadınların hepsi farklı kafada. Nasıl yani? Şöyle yani; Bir otobüste bir kadının yanında boş yer var ise; gidip rahatlıkla bir erkek oturamıyor bile. Neden? Çünkü; kadın rahatsız oluyor. Bu ülkenin kadınları misafirliklere, vs. ortamlara gittiğinde bir erkek ile karşılaştığında hemen rahatsız oluyor, konuşmuyor, kaçıyor gidiyor, yüzünü ekşitiyor. Bakın bu ülkenin kadınları bir kapının ziline bastığında, bir erkek kapıyı açtığında aşırı derecede rahatsız oluyor, bazıları kaçıyor. Hadi canım ! Olur mu öyle şeyler hiç ! dediğinizi duyar gibiyim. İnanmasanız da daha fazlası oluyor. Demem o ki; istediğiniz bu şey (camilerde üst katlarda namaz kılma isteği, vs.) erkeklerin umrunda bile değil. Sizin istediğiniz şekilde olsa; yine sorunlar çıkaracak olan taraf üstte bahsettiğim şekilde davranan kadınlar olacaktır. Hatta bazı kendini bilmiş kadınlar, erkeklerle namaz kılan kadınlara sözlü hakaretlerde bulunacaktır. Bu söylediklerimi kabul etmeyeceğinizi zaten biliyorum, ama kendiniz buna benzer bir durumu kendi çevresinde yapsın bakalım 6-9 ay civarı bir süre… Yani, örneğin küçük kurumlarda, büyük kurumlarda (hiç farketmez) kendi çapında bir uygulama başlatsın bakalım. Mesela; bir kız kuran kursu hocası kendisine bir mekan ayarlasın ve desin ki:”Burada hem kızlar, hem erkekler ibadet yapabilir.” Sonucu kendisi görsün bakalım, ne kadar kötü tepkilerle karşılaşacağını görsün. Hem de tepkilerin ilki ve %90’ı (belki de tamamı) kadınlardan gelecektir. Erkeklerin umrunda bile olmayacağını görsün..
Söylediklerime inanmayanlar girsin Rumeysa Çamdereli’nin youtube sitesindeki TEB konuşması videosundaki yorumlara baksın. Olumsuz yorum yapanların neredeyse hepsi kadın malesef.
Sevgili Acı Gerçekler;, zaten mesele sistemden kaynaklı, dolayısıyla eleştiriler erkeğe değil sisteme ve sistemin taşıyıcısı herkese,
Hangi toplum olursa olsun tarihsel bir gerçekliktir ki bu erkek egemen sistemin konforunu erkekler yaşadığı için sürmesi sürdürülmesi için çabalarken yine bu istemin içinde var olabilmek “makbul” kalabilmek için kadınlarından sistemi/geleneği taşımaktan başka çareleri olmamıştır.
Dolayısıyla diyeceğim o ki, sistemin bütün konforunu yaşayan erkekler bu haksız düzeni değiştirmek için parmaklarını kıpırdatmazken, göreceli olarak aynı konfor için sisteme hizmet eden kadınları işaret etmesi de ayrı bir uyanıklık,
*Evet, yine bir acıklı, patetik bir mağdur hikâyesi dinlediniz, sevgili dinleyiciler… Peygamberimiz Muhammed Mustafa salallahu aleyhi vesellem zamanında kadın erkek yan yana namaz kılmış mı hiç? En önde erkekler, sonra çocuklar, arkada da kadınlar namaz kılar. Kadın ve erkek ne zaman Allah katında eşit olmuş Nurcan bacım…
*ibretlik
Paris’teki caminin fotoğraflarını görüp “mutlaka gitmeliyim” dedim. İkindiye yetişmeye çalışıyorum, bir yandan ezana kaç dakika kaldığına, yolun yürüyerek kaç dakika süreceğini kontrol ediyorum, rahatlıyorum, oh yetişiyorum. Camiye gidiyorum, etrafta abdestini almış camiye doğru giden erkekler var. Tam ezan vakti işte. Ben de onların gittiği yöne doğru gidiyorum. Erkekler telaşlanıyor. Bana bir yerler işaret ediyorlar. Anladık, onlarla aynı kapıdan giremeyeceğiz. İçeriden geçişte mi yok? Bana tarif ettilkleri gibi gitmeye çalışıyorum. E orası abdesthaneye çıkıyor. Dönüp dolanıyorum. İngiltere’deki gibi belki abdesthanein içinden geçiliyordur burada da diyorum. Geçiyorum, gidiyorum, bi bahçeye çıktım ama cami nerede kaldı, kıble neresi artık iyice üstüm döndü, bulamıyorum. Abdesthanedeki kadın “gel ben de kılacağım” dedi. Beni götürdü.
Ben kırıldım, ben üzüldüm, ben buraya mı layığım?
Bodrum katı, küf kokusu. Bir an önce namazı kılıp çıkmak istiyorum, tesbihi yukarda çekerim.
Yukarı çıkıyorum, en azından caminin içinin güzelliğini göreyim, kapıdan da olsa bakayım diyorum. Lütfen kızmasınlar diyerek erkekler tarafına doğru gidiyorum. Namazlarını bitirmişler, her yana yayılmışlar, zikir sesleri geliyor. Mimarinin güzelliğinden bahsetmiyorum bile.
Her seyahatimde Allah’ım sen bana bu yeryüzünü mescid kıldın, ben yeryüzünün en güzel yerlerinde, mübarek cemaatlerinle namaz kılayım diye dua ederim. Bir gün gerçekten “güzel” yerlerde “cemaatle” namaz kılmak nasip olur inşallah. Nitekim, eldeki haritayı kaldırımın bir köşesine serip kıldığım “yerin” camiden güzel olması beni biraz kırıyor.
Peygamberimiz zamanında kadın ve erkeklerin namazlarını aynı sıcağın altında, aynı kumun üstünde eşit koşullarda kıldıkları gibi de bir gerçek var ama.Benim de gördüğüm çoğu camide kadınlara bodrum katlar tahsis edilmişken, yukarıda bütün klimalar açık erkeklerin hizmetinde, tesettürlü ve doğal olarak daha çok sıcaklayacak olan kadın cekaate gelince çoğu yerde pervane bile çok görülüyor ne yazık ki.Anlıyacağınız elestirilen saf düzeni değil .Ona kimsenin itirazı olamaz zaten. Sorun adaletsizlik ve ikinci sınıf insan muamelesi. Bahane olarak da bayanlar zaten camiye az geliyorlar deniyor. Kusura bakmayın o da erkeklerin kabahati. Camide öcü gibi bakılan kadınlar kendini ister istemez kötü hissedip geri durmak zorunda kalıyor. Olması gereken nasıl günlük yaşamda birbirimizden öcü görmüş gibi kacmiyorsak helal haram ölçüsüne riayet ederek ve saf düzenine(kadın arka saf) riayet ederek eşit ibadet ortamını oluşturmak.
Nerede varmış “Peygamberimiz zamanında kadın ve erkeklerin namazlarını aynı sıcağın altında, aynı kumun üstünde eşit koşullarda kıldıkları” gerçeği?
Babam zihinsel engelli kız kardeşimi götürürdü vakit namazlarına.sadece sekiz yaşına gelmişti ki cami cemaatindeki çok takvalı amcalar babamı tacize başladı bu kızı getirme günah diye.bir dayandı iki dayandı sonunda pes etti.kız kardeşim camiye insanlara dış dünyaya küstü.artık hastane kontrolleri için bile evden çıkaramıyoruz çünkü insanların bakışlarından rahatsız oluyor.inşallah amcaların namazı sakatlanmıyordur artık