“Yazdıklarından çok senin bu cümleleri kurabilmene şaşırdım.”“Sen git namaz kıl başörtülü.”“Benim başörtülü bacıma..”
Aida Begic’in Kar filmini izlediniz mi bilmiyorum. Filmi izlediğimde şöyle mükemmel bir çıkarım vardı elimde; Filmde başörtüsü takan bir kadın vardı ve film bununla ilgili değildi. Müslüman kadının istediği tam olarak bu.
Geçen gün otobüste, iki tane genç kız, ama tam ergenler. Sürekli gıcık kapıyorlar, ofluyorlar, arada bir “fuck” diyorlar, yüksek sesle. Sanki kimse anlamıyormuş gibi. Neyse, kızlardan bir tanesi arada gözlerini devirip devirip bana bakıyor. Anlamıyorum ki neden öyle yapıyor? Birini mi rahatsız ediyorum? Kızı mı sıkıştırıyorum? Nedir?
Otobüs gittikçe kalabalıklaşmaya başladı, ben sıkıştıkça sıkıştım ama hala kimseyi rahatsız ettiğimi düşünmüyorum. Sonra o kız kalktı, ben o kızın yerine teyzeyi oturtmayı çalıştım, teyze yakında inecekmiş, oturmadı. İyilik de yaptım yani, ama kıza yine yaranamadım, dönüp dönüp bakıyor gözlerini deviyor.
Yahu bana mı bakıyor? Niye bakıyor?
Otobüs kalabalık ya, kızın önünde bir başörtülü teyze, sıkış tepiş duruyorlar. Kız dayanamıyor, teyzeyi koklar gibi yapıp “kokuyor” diyor arkadaşına, böyle sessizce ama o dudakları herkes okur yani. Arkadaşı da cevap veriyor. “Onlar hep öyle kanka ya, kalın ya.” diyip üzerindeki ceketini gösterdi, kendi ceketini, deri ceketi, bildiğin deri ya, pişirir adamı.
Teyzenin üzerinde ne mi vardı? Bence mağazalarda satılan şu mevsimlik pardüselerden, ama emin değilim, yazlık pardüse de olabilir. Şundan eminim, kesinlikle deri değildi.
“Olsun kanka, birazdan incen zaten” diye bir teselli cümlesi savurdu bizim ergenimiz. Bu arada ben de kesin kokuyorumdur falan, öfff bi de gitmişim yanına oturmuşum, tam bir “başörtülü”
O an onların gözünde “başörtülü” olmaktan başka hiçbir niteliğimin olmadığını farkettim, hiç.
O günden beri, o genç kızın o nefreti nerden gelmiş merak ediyorum. Tam o yaşlarda benim de öğrencilerim var, onlar da benden nefret ediyor mudur? Onlar da birilerinden nefret ediyor mudur? Bu kız neden benden bu kadar nefret ediyor? Ben küçükken yolda beni durdurup başımı açmam konusunda vaaz veren teyzeler bitmemiş miydi ya? Bu kıza sorsam “özgürlük” falan diye nutuk atmaz mı şimdi? Benim de içimde birilerine karşı böyle bir nefret var mıdır?
Ay noluyoruz?
ben de sorularına katılıyorum arkadaşım.
ilginç: kocaman insan/kadın oldum, bazen tavırlarımın ardını kurcaladığımda farkediyorum ki, temel tavırlarımdan biri -özellikle benim vizüel şablonum dışındaki ve ama tüm- herkese değmemek/rahatsızlık vermemek. 28 Şubat çocuğu olmanın bu kadar sineceğini tahmin etmezdim, halbuki hep kozmopolit çevrelerde yaşayan şanslı bi çocuktum.
bunun karşıtı* çevrelerde yetişip merve’nin bahsettiği özgüvende olanlar bizim jenerasyonda çoktu, yerlerini daha gençlere bıraktılar anlaşılan. biz kime bıraktık? daha nasılları var?
sosyolog arkadaşlara selam olsun.
*karşıt’tan kasıt, zıddını tecrübe eden bir grup insan. toplumsal bağları yokeden bir ayırıcı/ayrımcı bir zaviyeden neşet yok asla.
Bana nefretle bakan herkese niye diye soruyordum, cevabı benim özgürlüğümü kısıtlayan özgürlük tanımıydı. Ne değilim derse insan o’dur aslında özgür olduğunu düşünürken başka düşüncelerin empoze ettiklerini alarak içselleştirdiklerini yansıtırlar dışarıya… Ben diyordu kendine benin dışında başkasının nefretlik halini almıştı oysa….