Kadınlar Camilerde Kampanyası’nın son bir yıla dair raporunu sizlerle paylaşmak istedik. (Reçel Blog)
Rapora kampanyanın web sitesinden de ulaşabilirsiniz.
Kadınlar Camilerde Kampanyası geçen sene bugünlerde, küçük bir grupla ilk toplantılarını yapmaya başlamıştı. Geçtiğimiz bir sene, hem sayıca kalabalıklaştık hem de sesimizi duyuracak farklı kanallara ulaştık.
Yola çıktığımız günlerde Mihrimah Camii’nde küçük bir grupla Cuma akşamları buluşmaya başladık. Hem yapmak istediklerimizi konuşmak hem de camiyi namaz haricinde tecrübe etmek açısından bu buluşmalar önemliydi. Kendi dertlerimizi paylaşıp bir yol haritası oluşturmaya başladığımız bu günlerde, öncelikle Kasım ayında farklı camilerde Cuma namazı sırasında yaşadıklarımızı yazıya dökmeye başladık. Yeni Valide, Mihrimah Sultan, Beyazıt, Şehzadebaşı, Süleymaniye Camileri merkezi ve ulaşımı kolay camiler olması bakımından Cuma namazı tecrübemizi paylaşabileceğimiz camiler oldu. Farklı yaş gruplarından, milliyetlerden, çoluklu çocuksuz kadınlarla dolup taşan bu camilerde, her hafta hutbe dinlemenin ve cumaları yaşanan bayram havasını hissetmenin mutluluğunu paylaştık. Fakat aynı zamanda bazı camilerin tamiratta olmasından dolayı kadınlarda normalden çok daha az yer ayrılması ya da yaz uygulaması nedeniyle sadece dışarda yer aldığını öğrenmemiz şahit olduğumuz kötü tecrübelerdendi. “Kadınlar Nerede Cuma Namazı Kılabilir?” yazımız Cuma namazı kılmak isteyen kadınlara yardımcı olmak amacıyla oluşturuldu.
Aynı dönemde sosyal medyadan #kadınlarcamilerde etiketiyle kadınları camilerde rahatsız eden koşulları paylaşmaları için bir çağrıda bulunduk http://kadinlarcamilerde.com/category/yazi/kadinlarcamilerde/). Bize ulaşan hikayeleri toplamaya başladık. Fatih Camii’nde bir arkadaşımızın camiden kovulması üzerine, aynı yerde 40 arkadaşımızla namaz kılmak için toplandığımızda, sadece sayısal değil duygusal dayanışmayı da hissetmiş olduk. Bu dayanışmanın etkisiyle kadınların camilerdeki durumu kamuoyu tarafından tartışıldı, köşe yazıları yazıldı. Bu yaşanan gelişmeler sonucu konuyu ve talepleri muhataplarına iletmek için Nisan ayında İstanbul Müftülüğü’nü ziyaret ettik. Camilerden ve Kadınlardan sorumlu müftü yardımcılarıyla yaptığımız görüşmede, hem kampanyamızın öncelikli hedeflerini hem de bize hem sosyal medyadan ve sitemizde bulunan cami bilgi formundan ulaşan şikayetleri iletme fırsatı bulduk. Müftülükle, camilerde kadınlara sağlanan koşulların iyileştirilmesi ve cemaat kültürünün kapsayıcı hale getirilmesi konusunda fikren aynı yerde olsak da yaklaşım ve yöntemlerimiz tabii ki farklıydı. Müftülüğün mail adresinin cami şikayetleri için kullanabileceğini öğrenmemiz günün kazanımlarından biri oldu. Sitemizdeki yer alan “Camide Kötü Muameleyle Karşılaştığınızda Ne Yapabilirsiniz?” yazısına, İstanbul müftülüğünün mail adresini de, şikayet muhataplarından biri olarak ekledik.
İkinci Fatih Camii buluşmamızda, camilerde yaşadığımız problemleri paylaşsak da özellikle camiyle kurduğumuz pozitif ilişki üzerinde durmaya çalıştık. İbadet etmekten mutluluk duyduğumuz camiler, camide vakit geçirmekten en çok mutlu olduğumuz yerler üzerine sohbet ettik. Caminin öğle namazı öncesi daha sakin olması da orta alanı rahatça kullanmamıza imkan tanıdı. Camilerde duyduğumuz rahatsızlıkları çözüme kavuşturma noktasında bir diğer sorumuz, kadınların camilerin işleyişine nasıl aktif olarak katılabileceğiydi.
Bunun için güzel bir örnek olan Beyoğlu Arap Camii Kadın Kolları’yla üçüncü cami buluşmamızı gerçekleştirdik. Dernekten ayrı olarak kadınlar arasında camide etkinlikler düzenleyen bu ekibin oluşmasına özellikle caminin imamı teşvik edici olmuş. Buluşmamızda, hem kadın kollarıyla karşılıklı tecrübe paylaşımında bulunduk hem de imam eşliğinde caminin tarihi hakkında bilgi aldığımız küçük bir gezi düzenledik. O zamana kadar her sosyal medya paylaşımımızın altına gelen, “kadınlar için en hayırlısı evlerinde kıldıkları namazdır“ hadisini kendisine sorduğumuzda, sahih olmadığı yorumunu yaptı ve Hz. Peygamber döneminde cami içinde kadınlara gösterilen ihtimamı bize örneklerle anlattı. Hem camide aktif bir kadın ekibi hem bu konuda destekleyici bir din görevlisi görmek, aradığımız pozitif örneği bulmak açısından bizim için motive edici oldu.
Geçtiğimiz Ramazan’da yaptığımız iftar ve “Dünya’da Ramazan ve Camiler” temalı sohbetimiz ise en çok katılımlı buluşmalarımızdan biriydi. Fatih Camii bahçesinde, herkesin evden getirdiği yemeklerle açtığımız iftarda farklı ülkelerde yaşadığımız cami deneyimlerini paylaştık. Ayrıca yabancı katılımcılarımız kendi ülkelerinde kadınların camilerde yaşadıklarını paylaştı. Bazı örneklerde, mesela Makedonya’da, kadınların camiye gitmesinin yasak olduğu düşünüldüğü için, Ramazan haricinde camilerde kadın görmenin imkansız olduğundan bahsedildi. Ama Suriye örneğinde, bazıları Türkiye’ye benzer, bölgeden bölgeye farklı alışkanlıklar olduğunu öğrendik. Amerika gibi daha çeşitlilik olan bir toplumda ise, camilerin yürütücüsü olan etnik veya dini gruba göre kadınlara camilerde ayrılan yerin özellikleri de değişebiliyordu. İftara katılan kadınlar bu uygulamalarda rahatsız oldukları durumlarla, bazen din görevlileriyle tartışarak, bazen caminin kadınları olarak bir araya gelerek baş ettiklerinden bahsetti. Buluşma sonunda, uygulama farklılıklarının dini değil toplumsal temelli olduğu sonucunu görmek bizim için düşündürücüydü.
Kadınların kullandığı camilere aktif katılımı, rahatsız oldukları konular için çözüm yolları aramaya başlamaları kampanyaya başladığımız günlerden itibaren önceliklerimiz arasındaydı. Ama mevcut olanı eleştirirken nasıl daha iyi örnekler ortaya çıkabilir sorusu da hep aklımızdaydı. “Camiyi Yeniden Tasarlamak” buluşmalarını da bu nedenle, konunun uzmanlarını da tartışmaya davet ederek iyi çözümler ortaya çıkarabilmek için düzenledik. İlk olarak Osmanlı klasik mimari örneklerinden biri olan, Süleymaniye Camii’nde uzman bir mimar ile birlikte caminin planlarını incelediğimiz bir gezi düzenledik. Mimar Sinan’ın tek parça olarak tasarladığı ibadet alanının nasıl sonradan farklı engellerle şekillendiğini konuştuk. İkinci olarak ise modern/çağdaş camilerden olan Şakirin Camii’ni bir antropolog ile beraber gezdik. Geçmişten günümüze kadınların cami kullanma pratikleri, Osmanlı’da ilk kadın hareketleriyle birlikte gelen kadınların cami kullanım talepleri ve dünyadan örnekleri kendisiyle konuştuk. Süleymaniye’ye nazaran oransal olarak daha büyük bir kadınlar kısmına sahip olan Şakirin Camii’nde, kadınların giriş kata ulaşımı tamamen kısıtlanmıştı. Camiinin planları üzerinden tasarımcılarım estetik amaçlı tasarladıkları cami kullanım alanlarının, cemaatin talepleriyle nasıl değiştirildiğini inceledik. Camilerin ne kağıt üzerinde, ne inşaat sonunda tamamlanmadığını aslında kullanıcıların taleplerinin işleyişlerinde etkileyici olduğunu görmüş olduk. Bu camilerde kadınların aleyhine örnekler olsa da, aslında kadınlar da kendi talepleriyle camilere dahil olduğunda bir şeylerin değişebileceğini işaret eden bir buluşma oldu.
Nihayetinde tüm yılımızı değerlendirmek için bir buluşma organize ettik. Birinci yılımızı kutladığımız bu buluşmada camilerle ilişkilerini bizimle paylaşmaya gelen kadınlar, ne kadar farklı insana temas edebildiğimizi bize gösterdi. Katılımcılarımızdan gelen önerilerle yeni yılımızda neler yapabileceğimizi şekillendirmeye çalıştık.
Kampanyamız ikinci yılına girerken geride bizi eleştirenler de dahil olmak üzere 7 köşe yazısı ve ulusal, uluslararası, ve sosyal medyada yayınlanan 3 röportajı bırakıyoruz.Ulaştığımız yaklaşık 1000 takipçimizle sosyal medya mecrasında, cami buluşmalarımıza ve toplantılarımıza gelen yaklaşık 100 kişiyle de yüz yüze iletişim kurduk. Rakamlar mütevazi olsa da sesimizi duyurmamızı, kadınların şikayetlerini dile getirmeyi, ve konunun kamuoyunda tartışılmaya başlanmasını sağladığını düşünüyoruz. İkinci yılımızda daha çok etki gösterebilmek için, camileri seven ve problemlerini çözmek isteyen tüm kadınları aramıza bekliyoruz.
(http://kadinlarcamilerde.com/camilerde-kadinlarin-bir-senesi-nasil-gecti/)
Açıkçası iktidar yanlısı olmakla etiketleneceğimi bilmesem şunları yazardım.bahçelievlerde oturan biri olarak önceki yazıları okudum ve küçük bir bebekle her cuma bahsi geçen camilere gidemeyeceğimi kabullendim.sonra ne mi oldu? Cumhurbaşkanımız bir konuşma yaptı ve bir hafta önce gidip şansımı denediğim evime yakın cami bu konuşmadan sonra kadın mahfiline cuma günleri dahil kadınlara aittir yazısını astı.tabi cumaya gittiğimde arka planda ramazandan beri cami imamını ikna etmeye çalışan bir grup kadının varlığından haberdar oldum.anladım ki olay kapıya gidip ‘giremiyor muyum hay Allah’ demekle bitmemeli.sonuç alınamasa bile çabalarımız değerli.emeği geçen herkesten Allah razı olsun.